Bretton Woods Sistemi
Bretton Woods öncesi dönem ki bu dönemi 1870'lerden başlayarak
incelediğimizde karşımıza "Altın Standardı"
çıkmaktadır.
Dünyada 1870'lerden Birinci Dünya Savaşı'nın başlangıcına kadar
aralıksız olarak altın standardının uygulanması söz
konusu olmuştur.( Seyidoğlu, 1996, s.492).İlk defa
ülke paraları herkes tarafından kabul edilen ortak
bir değere sabitlenmiş ve uluslararası ticaret
hacminde 1.Dünya Savaşına kadar ciddi bir artış
gözlenmiştir. Altın sistemi ilk olarak 1870 yılında
Batı Avrupa'da kabul edilmiştir. ABD sisteme 1879
yılında dahil olmuştur. Bu sisteme göre her ülke
elinde bulundurduğu altın stoğuna göre parasının
altın değerini tespit etmekte ve tespit edilen bu
değer (günümüzdeki adıyla parite) üzerinden parası
karşılığına altın alıp satmayı taahhüt etmekte idi.
Örneğin, bu sistemde bir ons altının fiyatı 20.67
ABD doları ( USD) y a da 4.25 İngiliz Poundu( GBP)
olarak belirlenmiş ve 1.Dünya Savaşına kadar bu
pariteler geçerli olmuştur. (Özel, 2000, s.85-86)
Altın standardının uygulandığı dönemde, ihtiyaç duyulduğunda
kurların istikrarı terk edilebilmiş olmasına rağmen,
belli başlı paralar arasındaki kur istikrarı
korunmuş, fiyat istikrarı ve diğer ulusal amaçlar
gerçekleştirilmiştir. 1914 yazında Birinci Dünya
Savaşı'nın başlaması üzerine, Avrupa'daki güçler
dengesi sarsılmış ve birbirini izleyen fınansal
krizler sonunda, başta İngiltere olmak üzere,
uluslararası altın standardını benimsemiş ülkeler
giderek altından kopmuşlardır.(Akdiş, 2000, s.9)
l.ve 2.dünya savaşı yılları arasında dünyadaki en önemli olaylardan
birisi de 1929 ekonomik buhranı olmuştur.
Büyük Dünya depresyonu, altın standardının
yıkılışında etkili olmuştur. Buhran, 1929
ortalarında önce sermaye piyasasında bir panik,
sonra sanayi üretiminde aşırı düşüşler biçiminde
ABD'de ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak da, bu ülkenin
ithalatı birdenbire azalmış ve sağladığı dış
krediler kesilmiştir. Oysa Amerika ekonomisinin
canlılığı öbür ülkelerin refahı bakımından çok büyük
önem taşıyordu. Amerika'da gelişen bu olaylara diğer
ülkelerin gösterdikleri ilk tepki altın
standardından ayrılmak ve dış alımlar üzerine
kısıtlamalar koymak biçiminde olmuştur.
Böylece 1930'lara gelindiğinde ülkeler, birer
ikişer altın standardını terk etmiş bulunuyorlardı.
Altın standardı yıkıldıktan sonra ulusal paralan
birbirine dönüştürebilme olanağı kalmamıştı. Böylece
Uluslararası ticaret çok büyük darboğaza girmiş
oluyordu. Burada belirtilmesi gereken bir nokta,
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra uluslararası mali
alanda önemli bir yer tutan para alanlarının, ilk
kez bu dönemde oluşmalarıdır. ( Seyidoğlu, 1996,
s.494)
Finansal piyasaların küreselleşmeye başlaması, İkinci Dünya
Savaşından sonraki döneme rastlamaktadır. Hatta
İkinci Dünya Savaşı sonrası uluslararası finansal
sistem için bir başlangıç da sayılabilmektedir.
Çünkü bu tarihe kadar, uluslararası para ve kıymetli
evrak satışı olmadığı gibi, Avrupa'da da böyle bir
piyasa teşekkül etmiş değildir. Bretton Woods
sisteminin kurulması, altın Kambiyo sisteminin 1971
yıllarına kadar yürürlükte kalması, 1973 petrol şoku
ile birlikte kâğıt para sisteminin yaygınlaşması,
ülkelerin dış açıklarının ve dış borçlarının
artması, borsa ve menkul kıymet piyasalarındaki
gelişmeler, bilgisayar ve iletişim
teknolojilerindeki yenilikler, finansal araçlardaki
çeşitlilikler bu dönem sonrası gelişmelerin
hazırlayıcıları olmuşlardır. İki savaş arası dönemde
dünya ekonomilerinin yaşadığı tecrübeler ışığında,
özellikle ABD ve İngiltere savaş sonrası
uluslararası para sistemini ülkeler arası
işbirliğine dayanan kuruluşlar çerçevesinde
düzenlemek için 1940 yılından itibaren çalışmaya
başlamışlardır. Bu çalışmaların sonucu, 1944 yılında
Amerika'nın Bretton Woods kasabasında bir
uluslararası konferans toplanması olarak
gerçekleşmiştir. (Akdiş, 2000, s. 14)
Bretton Woods Sonrası (2008'e Kadar)
Bretton Woods sisteminin yıkılışını takiben
sanayileşmiş ülkelerde serbest değişken kur
rejimleri uygulamaya konu olmuştur. Ancak bu
uygulamalar kısa süreli bir çözüm olarak görülmüş,
ileride Bretton Woods benzeri uluslararası
anlaşmalara dayalı geniş kapsamlı yeni bir düzenleme
getirileceği düşünülmüştür. Ancak, uluslararası para
sistemi reformu hayli ağır ilerlemiş, 1997 yılı
ortalarında Asya ülkelerinde yaşanan kriz sonrasında
uluslararası para sisteminin regülasyonu konusu
yeniden gündeme gelmiştir. Günümüzde döviz kurları,
sabit kur rejimlerinden serbest dalgalanmaya kadar
geniş bir yelpaze içinde belirlenmektedir.(Bayraktutan,
2006, s.32)
1973-1974 Petrol şokunu izleyen yıllarda OPEC ülkeleri ellerindeki
büyük dolar fazlalarını Avrupa piyasalarına
sunmuşlardır. Avrupa bankaları bu dolarları ödemeler
dengesi problemi içinde olan petrol ithal edene
ülkelere kullandırılmıştır. Petrol ihraç eden ve
ellerinde dolar fazlası olan ülkelerden gelen
fonlar, petrol ithalatçısı ülkelere plase edilmiş ve
böylelikle bir petrodolar piyasası ortaya çıkmıştır.
Avrupa bankaları da bu işlemde aracılık fonksiyonu
görmüştür. Benzer bir aracılık fonksiyonu, birincisi
kadar olmasa da 1978 ikinci petrol şokunda da
yaşanmıştır. (Akdiş, 2000, s.24)
Yukarıda bahsedilen gelişmeler, bugün dahi piyasalarda kendisini
artan bir yoğunlukta hissettirmektedir.
Bilgisayar ve telekomünikasyon teknolojisindeki gelişmeler fınansal
piyasaların arkasındaki itici gücü oluşturmaktadır.
New York ve Tokyo'da işlem yapan kişiler yerel
borsayla ve o borsanın çalışma saatleri ile sınırlı
olmadan işlem yapabilme imkanına sahiptiler.
Herhangi bir zaman diliminde gece ve gündüz işlem
yapabilmektedirler. Bilgisayar teknolojisindeki
gelişmeler sonucunda uluslararası telekomünikasyonda
ortaya çıkan düşük maliyet ülke dışında yatırım
yapmayı daha kolay hale getirmektedir. Sonuç olarak
yatırımcılar 24 saat işlem yapabilecekleri hisse
senedi, bono ve tahvillerin olduğu piyasalara
kaymaya başlamışlardır. (Büyüközdemir, 2007, s.66)
|