Değer
Paradoksu Nedir
İktisadın kurucusu olan Adam Smith, 1776 yılında
yayınlanan Milletlerin Zenginliği adlı kitabında, bir maldan
elde edilen toplam faydayı kullanım değeri, bir malın diğer
malları satın alma gücüne ise değişim değeri diye tanımlamıştır.
Adam Smith ve izleyicilerine göre, bir malın kullanım değerinin
değişim değerini belirlemesi ve dolayısıyla da kullanım değeri
yüksek olan malların değişim değerlerinin de yüksek olması
gerekir. Oysa Adam Smith’in vurguladığı gibi, gerçek hayatta
kullanım değeri yüksek olan malların, çoğu kez değişim değerleri
hiç yoktur veya tam tersine değişim değeri yüksek olan malların,
çoğu kez kullanım değerleri hiç yoktur.
Örneğin sudan daha yararlı bir şey olmadığı halde
su ile hemen hemen hiç bir şey satın alınamamasına karşılık,
kullanım değeri hemen hemen hiç olmayan elmas ile diğer
mallardan çok fazla miktarlarda satın almak mümkündür.
Kullanım değeri yüksek olan su gibi bir malın
değişim değerinin az olmasına karşılık, kullanım değeri çok az
olan elmas gibi bir malın değişim değerinin çok yüksek olması,
değer paradoksu veya elmas-su paradoksu diye nitelendirilir.
Adam Smith’in
18. yüzyılda gözlemlediği değer paradoksu, aslında Smith’in
düşündüğünün tersine iktisadi açıdan olması gereken bir
durumdur. Zira belirli miktarda bir malın değişim değeri,
Smith’in düşündüğü gibi o malın toplam faydası tarafından değil,
marjinal faydası tarafından belirlenir ve tüketicilerin nispeten
daha kıt olan elması suya kıyasla çok az miktarda satın
almaları, suya kıyasla elmasın marjinal faydasının ve
dolayısıyla da değişim değerinin çok daha yüksek olmasını
gerektirir.
Kaynak:
Prof. Dr. Erdal M. Ünsal
|