Doğrudan
Yabancı Yatırım Nedir
“Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları” kavramında
sözü edilen “yabancı” kelimesi herhangi bir ülkenin
sınırları dışından olmak anlamında kullanılmaktadır.
Yabancı sermaye terimi, herhangi bir ülkedeki
belirli miktar sermayeye başka bir ülkenin
vatandaşlarının sahip olmasını ifade etmektedir.
“Doğrudan” kelimesi ise yabancı sermaye
yatırımlarını portföy yatırımlarından ayırmaktadır.
Doğrudan
yabancı sermaye yatırımları; “Bir firmayı satın alma
veya yeni bir firma için ilk sermayeyi temin etme
veya mevcut bir firmanın sermayesini arttırma
yoluyla bir ülkede bulunan firmalar tarafından başka
bir ülkede bulunan firmalara
yapılan
yatırımdır; bu yatırım teknolojiyi, işletmecilik
bilgisini ve yatırımcının kontrol yetkisini
beraberinde götürmektedir.”
Bir
şirketin üretimini, kurulu bulunduğu ülkenin
sınırlarının ötesine yaymak üzere ana merkezinin
dışındaki ülkelerde üretim tesisi kurması veya
mevcut üretim tesislerini satın alması bir dolaysız
yabancı sermaye yatırımı olarak da tanımlanır.
Doğrudan
Yabancı Yatırımlar ve Portföy Yatırımları
Dış
ülkelere yapılan yatırım, yabancı tahvil, hisse
senetleri, finansman bonosu gibi finansal varlıklar
şeklinde olabileceği gibi, fiziki üretim amacına
yönelik de olabilir. Finansal varlıklara yapılan
yatırımlar mali yatırımlar, portföy yatırımlar veya
dolaylı yatırımlar olarak; üretime yönelik
yatırımlar reel yatırımlar ya da doğrudan yatırımlar
olarak adlandırılır.
Bilindiği üzere portföy yatırımları tasarruf
sahiplerinin hisse senedi ve tahvil satın alımı
biçiminde yaptıklardır. Hisse senetleri, temsil
ettikleri paylar ölçüsünde, onu çıkartan
işletmelerin mülkiyetine ortaklık hakkı sağlar,
dolaysıyla yatırımcı, şirket kârından bir pay alır.
Tahviller ise bir tür ödünç fon elde etme
araçlarıdır, ortaklık hakkı vermezler, tahvil sahibi
ödünç verdiği fonlar karşılığı bir faiz geliri elde
eder.
Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Ekonomik İşbirliği
ve Kalkınma Örgütü (OECD), bir yabancı yatırımcı
tarafından sahip olunan nominal sermayenin %10’luk
payının bu önemli etkiyi sağlayacağını; mutlak
kontrolün gerekli olmadığını varsayarlar. Bu ilkeye
göre hareket edilmesi uyumluluk ve
karşılaştırılabilirlik için önemli bir ön koşuldur.
IMF doğrudan yatırım ile portföy yatırımları
arasında ayırım yapmak için %10’luk bir eşik tavsiye
etmesine rağmen, bu tercihi ülkelerin takdirine
bırakmaktadır.
Portföy
yatırımları ve DYY’ı arasında önemli farklıklar
bulunmaktadır. Bu farklar şöyle belirtilebilir:
DYY’ın
ana özelliği yurt dışında yeni yapılan veya satın
alınan mevcut bir üretim tesisinin yönetiminin
yabancı şirketin elinde veya denetiminde olmasıdır.
Portföy yatırımlarında ise hisse senedi sahibinin
işletme yönetimi üzerinde ancak dolaylı bir denetim
hakkı vardır. Bu hak, elinde hisse senedi bulunan
yatırımcının şirket genel kurulunda vereceği oylarla
kullanılır. Fakat özellikle işletmenin hisse
senetlerinin çok sayıda yatırımcı arasında
dağıtılmış olduğu bir durumda, bireysel olarak
yatırımcının yönetim üzerinde uygulayabileceği
denetim çok önemsizdir. DYY’da ise yabancı
yatırımcı, şirket hisselerinin en az yüzde 10 gibi
bir payına sahip olup yönetiminde etkin bir rol
oynamaktır.
·
Portföy yatırımları bir şirketin hisse senetlerinin
yabancılar tarafından satın alınmasından ibarettir.
Bu tür yatırımlarda yabancı ülkeye yalnızca bir
döviz girişi konusu olur. DYY ise çoğunlukla sermaye
yanında, genellikle üretim teknolojisi ve
işletmecilik bilgisini de birlikte getirir.
·
Yatırımcıların kimlikleri de birbirinden farklıdır.
DYY ağırlıklı olarak çok uluslu şirketler tarafından
yapılır. Portföy yatırımlarını yapanlar ise finansal
kurumlar, kurumsal yatırımcılar veya doğrudan
doğruya bireysel yatırımcılardır.
·
Portföy yatırımı şeklinde gelen yabancı sermaye kısa
vadeli olduğundan ülkenin kalkınmasına uzun dönemde
pek fayda sağlamadığı gibi istikrarsızlık yarattığı
için olumsuz sonuçlar da doğurabilmektedir. DYY’dan
farklı olarak portföy yatırımlarının oynaklığı
yüksek, buna karşın yer değiştirme maliyeti düşük
olduğundan kriz gibi olağanüstü dönemlerde GOÜ’e
yönelik yabancı sermaye
hareketlerini baltalamaktadır. DYY’ında ise
yatırımcı, uzun vadeli hedeflere göre hareket eder.
Bu tür yatırımların ülkeyi terk etmesi çok daha
güçtür, çünkü üretim tesisinin satılıp nakde
dönüştürülmesi ve yatırımın ülke dışına çıkartılması
kolayca sağlanamaz.
|