Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Doğrudan Yabancı Yatırımları Etkileyen Faktörler

Bilindiği gibi yabancı yatırımcının en önemli amacı kendi ülkesinden daha yüksek    kâr    oranlarına    ulaşmaktır.    Bunun yanında kâr transferi yapılıp yapılamayacağı önemlidir. Yatırım kararı alınırken maliyetlerin düşürülmesi, ticaret yapılan ülkelerdeki tarife ve kotalardan kaçınma gibi faktörler de etkilidir. Bu faktörlerin başlıcaları aşağıda ele alınmıştır.

Makroekonomik Ortam

Yabancı sermayenin yatırım planlarını etkileyen en önemli unsurların başında ekonomik istikrar gelmektedir.

Sürdürebilir reel ekonomik büyüme, düşük faiz oranları, öngörülebilir enflasyon oranları ve ılımlı döviz kuru dalgalanmaları yabancı yatırımcıların yatırım aşamasında değerlendirmeye aldıkları başlıca göstergeleri oluşturmaktadır. Ülkede, serbest piyasa ekonomisinin benimsenmiş olması, uluslararası ticaret ve yabancı sermaye politikalarında liberalleşme yönünde adımlar atılması, yabancı yatırımcıların yatırım kararlarını olumlu yönde etkileyebilmektedir.

Yabancı sermayenin gideceği ülkede aradığı ekonomik faktörlerden en önemlisi geniş iç pazar cazibesidir. İç pazar cazibesindeki en önemli etken ise yatırım yapılması düşünülen ülkedeki talebin yapısıdır. Yabancı yatırımcının yatırımdan sağlayacağı gelir, geniş iç pazara sahip olan ülkelerdeki mevcut bulunan talep yüksekliğine bağlıdır. Piyasa hacmi, ev sahibi ülkedeki kişi başına Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) ile ölçülmektedir24. DYY ile pazar büyüklüğü arasında çok güçlü bir ilişki bulunmaktadır. Çünkü bir pazar ne kadar büyük olursa firmanın satış düzeyi o kadar yükselecektir ve dolayısıyla aynı firmanın bu ülkede yatırımları artacaktır.

Yatırım kararını etkileyen diğer faktörlerden biri de işgücünün ucuzluğudur. Bu faktör gelişmiş ülkelerden çok, gelişmekte olan ülkelere giden yabancı sermaye için önemli olmaktadır. Bu sebeple, ÇUŞ’ler 1960’lardan sonra emek-yoğun ve teknolojinin   standardize  olduğu  ürünlerinin   üretimini,  işgücünün   ucuz  olarak bulunduğu ve sendikalaşmanın gerçekleşmediği az gelişmiş ülkelere kaydırmıştır. Emek yoğun üretim yapan şirketlerin ucuz işgücünün bulunduğu bölgelere yatırım yapması daha yüksek kâr realizasyonu sağlanması açısından önemli olmaktadır.

Diğer önemli unsur doğal kaynakların bolluğudur ve ucuzluğudur. Bildiğimiz gibi doğal kaynaklar yeryüzünde dengeli bir biçimde dağılmamaktadır. O yüzden gelişmiş ülkelerde ihtiyaç duyulan petrol ve diğer hammaddelerin sağlaması için diğer ülkelere gidip ÇUŞ aracıyla bu alanda yatırım yapılmaktadır.

Altyapı koşullarını da bu paragrafta belirtebiliriz. Bunlardan en önemlileri, enerji, haberleşme, ulaştırma ve kuruluş yeri temindir. Hammadde ve ara malı temini de yatırımcıyı cezbetme bakımından önemlidir.

Yabancı yatırımcılar enflasyon düzeyi düşük ve istikrarlı ülkelerde yatırım yapmayı tercih ederler. Dolayısıyla yüksek enflasyonun ve istikrarsızlığın doğuracağı fiilli sermaye kayıplarından ve belirsizliğinden kaçabilirler.

Yabancı yatırımcıların bir ülkenin dünya ekonomik sistemine ve bu sistem bünyesinde oluşturulan anlaşmalara ne ölçüde katıldığına da çok önem verdiği söylenebilir. Bu açıdan yatırımlarını çekmekte etkili olan faktörler arasında ekonomik entegrasyonlara üyelik bulunmaktadır.

Diğer faktör ise, Serbest Bölgeler’de yatırım yapmaktır. Serbest bölgeleri şöyle tanımlayabiliriz, bir ülkenin siyasal sınırları içerisinde bulunmakla birlikte, özellikle gümrük uygulamaları gibi yasal kısıtlamaların dışında bırakılmış alanlardır. SB oluşturan ülkeler, bu bölgeleri yerli veya yabancı yatırımcılar açısından daha çekici kılmak amacıyla çeşitli vergi muafiyetleri tanımakta, bölgelerde dünya

standartlarında iletişim ve haberleşme gibi altyapı olanakları sunmakta ve ihracata yönelik yapılan üretime çeşitli sübvansiyonlar sağlamaktadır

Düşük vergi oranları ya da vergisel muafiyet yabancı sermayenin temel belirleyicilerinden birisidir. Bu durumun farkında olan ülkeler vergi konusunda teşvik edici düzenlemelere başvurarak yabancı yatırımlardan yararlanmaya çalışılmaktadır. Unutmamak gerekir ki yabancı yatırımların yol açacağı ulusal gelir artışı vergi gelirini de arttıracaktır. Çünkü vergi gelirleri ek gelir artışı ile birlikte yükseliş eğilimi sergiler.

Diğer Ekonomik Faktörler

Diğer ekonomik faktörler aşağıdaki başlıklarda söz edebiliriz:

Tarife ve Kotalar

Uluslararası serbest ticarete konulan gümrük ve kota gibi kısıtlamalar Batı’nın büyük firmalarında üretim hacmi, satış hâsılatı ve kâr düşüşlerine yol açar. O halde, şirket açısından bu kısıtlamaların negatif etkilerini minimuma indirmenin ekonomik bir alternatifi de üretimin dış ülkelerde, özellikle ithalata sınırlamalar konulan ülkelerde yapılmasıdır. Böylece sınırlamalar nedeniyle ana ülkeden yapılan ihracatın düşmesi sonucu satış hâsılatı ve kârlardaki kayıplar, dış üretimde elde edilecek kazançlarla telafi edilmiş olur.

Monopolcü Güç Yaratılması

Sınai örgütlenme teorisine göre, rakiplerinin sahip olmadıkları üretim bilgi ve becerilerini elinde bulunduran firmalar dış piyasalara açılma bakımından avantajlı durumdadır. Bu görüşe göre tüm bilgi, kaynak ve mallar tam olarak hareketli olsalar ve bunlara istendiği an sahip olunabilseydi, hiçbir piyasada monopolcü yapılara rastlanmazdı. Ancak gerçek piyasalarda bu koşullar her zaman sağlanamamaktadır. Bazı ayrıcalıkları dolayısıyla bir piyasadaki belirli firmalar diğerlerine göre üstünlük elde ederler. Örneğin teknolojiyi ele alırsak, bir teknolojiye yalnız kendisi sahip olan firma, iç ve dış piyasalarda bu avantajını kullanabilmektedir. Teknoloji yeni bir mal, üretim süreci, pazarlama veya finansman yöntemi ile ilgili olabilir. Dolayısıyla bu alanlarda rakiplerine göre üstünlüğe sahip olan bir firma bu avantajını kullanarak uluslararası piyasalara daha kolayca açılabilmektedir.

Yurtiçi Kısıtlamalardan Kurtulma

Yurtiçindeki çeşitli kısıtlamalardan kurtulma çabası, bankaların ve bazı imalat

sanayi alt sektörlerindeki firmaların uluslararası alana yayılmalarında önemli bir etkendir.   Örneğin   ABD’de   ve   diğer   bazı   sanayileşmiş   ülkelerde   bankacılık yasalarının getirmiş olduğu düzenlemeler, bunlardan kurtulmak üzere bankaları yurtdışında  şubeler  açmaya  yöneltmiştir.  Bunun  gibi,  ülkedeki  çevre  koruma standartlarının getirdiği kısıtlamalardan kurtulmak isteyen imalat sanayi firmaları, üretim için düşük çevre standartlı ülkeleri seçmişlerdir. Bunlar arasında çevreyi kirletici ve kamu sağlığına zararlı endüstriler özellikle belirtilebilir. Türkiye’de Çitosan’a bağlı çimento fabrikalarının Fransız firmalarınca satın alınması buna bir örnektir. Ancak bu yatırımlar temelde ülkenin iç pazarını hedefleyen katkıları sınırlı yatırımlardır.

Unvanın ve Sırların Korunması

İş hayatında bulunan bazı markalaşmış firmaların DYY’a yönelmelerinin sebebi lisans anlaşmasıyla üretilen malların kalitesinin aynı olmayabileceğine yönelik kaygılarıdır. Lisans anlaşmalarıyla başka ülkelerde yapılan üretimde kalite kayıplarının ortaya çıkması, söz konusu firmaların marka imajlarına ve dolayısıyla ürünlerin satışına zarar verebilmektedir.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Gizlilik Politikası

Sağlık Bilgileri