Doğrudan Yabancı Yatırımların Çeşitleri
Çok
uluslu bir şirket doğrudan yabancı yatırıma karar
verirken aynı zamanda dış piyasaya giriş biçimini de
belirlemektir. Bu yatırım; şube açma ve yeni tesis
kurma, mevcut bir yerel firma ile birleşme veya onu
satın alma, bir ya da daha fazla sayıda yerel
şirketle ortak girişim kurma, bir ya da daha çok
sayıdaki ortak ile stratejik birleşme şeklinde
olmaktadır.
Greenfield Yatırımları
Greenfield yatırımları sıfırdan başlayarak tamamen
yeni bir fabrika veya sermaye tesisi kurmanın söz
konusu olduğu yatırımlardır. Bu, yatırımın yapıldığı
ülkenin sermaye stokunu artırıcı etki doğurur. Bu
tür yatırım, yeni iş ve katma değer yaratma
potansiyeli olduğu için ev sahibi ülke tarafından en
çok istenen yatırım tipidir. Yeni yatırım projeleri
riski fazla, başlangıç maliyeti yüksek ve getirinin
geri dönüş süresi uzun olan yatırımlardır.
Yeni
yatırımla birlikte yabancı yatırımcı yatırım
yapacağı ülkeye sadece sermaye götürmekle
kalmamakta, aynı zamanda söz konusu ülkeye yeni bir
üretim tesisi kazandırmaktadır.
Ortak
Girişim
Ortak
girişim, bir ÇUŞ ile yerel şirketin amaçlarını
gerçekleştirmek üzere kaynaklarını bir araya
getirerek oluşturdukları mülkiyeti, faaliyetleri,
sorumlulukları, finansal riskleri ana şirketlerden
ayrı olan üçüncü bir şirkettir.
Ortak
girişim oluşturan taraflardan en azından birinin
kumanda merkezi, ortak girişimin faaliyet gösterdiği
ülkenin dışındadır. Bu yeni girişimin faaliyetleri,
temel yatırım, üretim, pazarlama ve yönetim
politikalarının belirlenmesi ekonomik ve yasal
olarak birbirlerinden bağımsız olan ana şirketlerin
ortak kontrolündedir.
Ortaklar
teknoloji, patent, genel yönetim bilgisi, makine,
teçhizat gibi fiziksel varlıklar, pazar hakkında
bilgi, dağıtım kanalları, malzeme, işgücü, finans
gibi kaynaklarıyla ortaklığa katılabilirler. Böylece
taraflar yetersiz olan kaynaklarını, başka bir
işletme aracılığı ile elde etmekte ve yeni bir ürün
geliştirildiğinde proje riskini paylaşmaktadırlar.
Esasen,
ortak girişimler, bazen ev sahibi ülke tarafından
zorunlu kılınan koşullar arasında yer alabilir. Ev
sahibi ülke hükümetleri, yerli firmaların
yabancılarla ortaklığa girerek bilgi ve
deneyimlerini artırmalarını amaçlarlar.
Günümüzde iki yabancı firmanın aynı amaçlarla bir
üçüncü ülkede kurdukları ortaklıklar da ortak
girişim olarak ifade edilmektedir. Ortak girişimde
kâr ve finansal risk ortaklar arasında
paylaşılmakta, çeşitli kararlar ortaklaşa
verilmekte, ortaklar arasında amaç farklılıkları
olabilmektedir. Yan kuruluşta da amaç ve stratejiler
ÇUŞ tarafından belirlenmektedir.
Yerel
ortağın katkılarının politik koşullar, ekonomi ve
pazar hakkında bilgi sağlaması, genel yönetim,
ürünlerin ülkede üretilmesi için pazara giriş imkânı
sağlaması, pazarlama personeli ve uzmanlığının
sağlanması yerel sermaye sağlaması, ortağın hükümet
ile ilişkilerinin iyi olması, fabrika ve yerleşimi
sağlaması, yerel işgücü ve sendikalarla iletişimi
sağlaması, yerel malzeme tedariki, finansal
kurumlarla iletişimi sağlaması olduğu
belirlenmiştir. Yerel mülkiyetin doğurduğu “yabancı
olmama” düşüncesi sonucu satışların
geliştirilebilmesi, ortak girişimlerin, siyasi
nedenlerle ev sahibi ülkenin millileştirme
olasılığını azaltıcı özelliği.
Birleşmeler
ve Satın Alma Yatırımı
Birleşme, iki veya daha fazla şirketin tüm
kaynaklarını bir araya getirerek, hukuki
varlıklarını kaybetmeleri ve ortaya yeni bir işletme
olarak çıkmaları stratejisidir. Şirket birleşmeleri
aynı zamanda şirket evlilikleri diye de
adlandırılmaktadır. Şirket satın alımı durumunda ise
bir şirketin yabancı ülkedeki başka bir şirkete ait
hisse senetlerinin tamamını veya çoğunluğunu satın
alarak onu kendisine katması söz konusudur.
Bu tip
yatırım ev sahibi ülkedeki sermaye stokunda bir
artışa neden olmaz. Ancak yeni teknoloji ve yönetim
bilgileri getirme gibi etkiler söz konusu olabilir.
Bu tip
yatırımların yeni yatırıma göre bazı avantajları
vardır; bu tip yatırımlar daha ucuzdur yani ÇUŞ’e
daha az maliyet getirir ve ÇUŞ’in yeni yatırıma göre
daha hızlı şekilde piyasaya girişini sağlar.
Birleşme ve satın alma yatırımı ev sahibi ülke
açısından çoğu zaman olumsuz olarak algılanmaktadır.
Ev sahibi ülke hükümetleri yabancı şirketlerin yerli
şirketleri satın almasını ya da onunla birleşmesini
ülke ekonomisinin kontrolünün yabancıya geçeceği
düşüncesi ile bazen reddetmektedir. Farklı
milliyetlere mensup şirketlerin birleşmesi, işçi
ücretleri ve toplu sözleşmeler yönünden de sorunlara
yol açabilir. Sınır ötesi birleşmelerde de iç
ekonomilere oranla daha büyük ölçek ekonomileri elde
edebilir.
Ortak
girişim, birleşme ve satın almalardan farklı bir
işbirliği şeklidir. Birleşme sonunda birleşen
işletmelerin ya hem hukuki hem de ekonomik
bağımsızlıkları yok olarak yeni bir işletme
kurulacaktır, ya da bir işletme dışında diğer
işletmelerin hem hukuki hem de ekonomik bağımsızlığı
kaybolacaktır. Hukuki ve ekonomik bağımsızlığı son
bularak diğer işletmenin tüzel kişiliği altında
yapılan birleşmeler satın alma olarak adlandırılır.
Ortak girişim de ortak girişimi yaratan ortaklardan
herhangi birinin ekonomik ve hukuki kişiliği yok
olmamakta. Ortak girişiminin bunlardan ayrı ekonomik
ve hukuki kişiliği olmaktadır.
Stratejik Birlikler
Stratejik birlikler, son yıllarda uluslararası
işletmecilikte yaygın olarak kullanılmaktadır. Sınır
ötesi stratejik birlik oluşturmanın en basit yolu,
iki firmanın hisse senetlerinin belirli bir bölümünü
birbirleriyle değiştirilmeleridir. Firmanın amacı,
hisse senetlerinin güvenilir ellere geçmesini
sağlamaktır. Ancak, bu kadarı ile yetinilirse bu bir
doğrudan yabancı yatırım değil, portföy yatırımı
niteliği taşır. Daha geniş kapsamlı bir stratejik
birlik oluşturma şeklinde ise taraflar hem hisse
senetlerini değiştirir, hem de mal ve hizmet üretimi
amacıyla ortak bir girişim kurarlar. Üçüncü bir
işbirliği yönteminde, ortak pazarlama ve hizmet
anlaşmaları yapılır ve bir taraf belirli piyasalarda
diğerini temsil eder. Ancak bu uygulamalar rekabeti
sınırlandırıcı bir sonuç doğurabilir16.
Bu tür birleşmelerin örnekleri otomobil, elektronik,
telekomünikasyon ve uçak sanayi alanlarında pek sık
görülür. Stratejik birleşmeler, özellikle araştırma
ve geliştirme masraflarının yüksek olduğu ve
piyasaya girişte zamanlamanın önem taşıdığı ileri
teknoloji ürünleri için daha uygun bir yaklaşımdır.
|