Dolaylı Vergi Nedir, Dolaylı Verginin Tanımı ve Çeşitleri
Dolaylı
vergiler, mal ve hizmet kullanımından kaynaklanan
vergilerdir. Vergiye tabi mal ve hizmetlerden
yararlanan herkes, gelir düzeyi ne olursa olsun aynı
oranda
vergi
öder. Bu vergilerde vergi mükellefi ile ödeyicisi
farklıdır. Bir başka tanıma göre ise, dolaylı
vergiler bir mal veya hizmet üzerinden dolaylı
olarak tahsil edilen vergilerdir. Mal ve hizmet
satın alırken ödendiğinden, tahsili kolay ve
ucuzdur. Katma değer vergisi ile özel tüketim
vergisi, dolaylı vergiler arasında yer alır.
Dolaylı
Vergi Çeşitleri
Katma
Değer Vergisi
Günümüzde en çok bilinen dolaylı vergi türü olan
KDV, malların ve hizmetlerin satışından alınan ve
vergi indirimine imkân sağlayarak değer artışını
temel alan bir satış vergisidir.
Katma
değer vergisi, yaygın muamele ve satış vergilerinin
en moderni ve günümüzde Avrupa ülkelerinde hakim
olan bir vergi türüdür. Katma değer vergisi, isim ve
teknik olarak 1950’lere kadar geriye gitmekte ve ilk
defa 1955 yılında Fransa’da uygulanmış
bulunmaktadır.16 Fransa’da uygulanmaya
başlanmasının ardından da Almanya başta olmak üzere
diğer Avrupa Birliği ülkelerinde kullanılmaya
başlanmıştır.
Ülkemizde ise bu uygulamanın hayata geçirilmesi 1985
yılında olmuştur. Sağladığı gelir bakımından
ülkemizin ikinci büyük vergisidir. KDV, yürürlüğe
girdikten 1 yıl sonra çok oranlı olarak uygulamaya
devam edilmiştir. KDV, işletmenin (makine,
gayrimenkul, motorlu taşıtlar gibi) yatırım malı
alışlarında ödediği KDV’nin indirilmesine izin verip
vermemesi bakımından; gayrisafi hâsıla tipi, gelir
tipi ve tüketim tipi KDV olmak üzere üç sınıfa
ayrılmaktadır.
Katma
Değer Vergisi konusu ve kapsamı itibariyle muamele
vergilerinden olup, teorik ve teknik üstünlükleri
ile harcamalar üzerinden alınan vergilerin en
gelişmiş olanıdır. Bu vergi çok aşamalı ve yayılı
satış vergisi niteliğindedir. Dolayısıyla mal veya
hizmetin her el değiştirilmesinde eklenen değer
üzerinden tarh edilen bir satış vergisidir. Bu
vergide harcamalar üzerinden alınan vergilerin diğer
türlerinde görülen (perakende satış vergisi hariç)
vergi piramidinin bulunmaması ve üretim-tüketim
zincirinde satıcılarla alıcılar arasında hazine
yararına sonuçlanan çıkar çatışmasının olması, bu
vergiyi üstün kılan başlıca özellikleridir. Katma
değer vergisinde üretim, dağıtım ve hizmet
sektörleri her el değiştirme aşamasında
vergilendirilmekte, işletme girdileri için
yüklenilen vergiler hazineye borçlanılan vergilerden
indirilmektedir. Böylece üretim ve dağıtım sürecinin
her aşamasında ürüne eklenen değer üzerinden vergi
alınmaktadır.
Katma
değer, bir mamul veya hizmetin değerine üretim
süresince yapılan ilaveleri yükümlülük altına
almaktadır. Katma Değer Vergisi (KDV) sistemi,
vergilendirilen her bir mal ve hizmet için o ürünün
ve hizmetin üretim, hizmet açısından sunuluş-satış
zinciri içinde geçirdiği bütün aşamalar sırasında
ortaya çıkan bir dizi “ara vergilendirme” işleminden
meydana gelir.20 Katma değer, üreticinin
yeni mal ve hizmeti satmadan önce girdilerine
yaptığı ilavelerdir. Girdinin alınmasına katlanılan
maliyet dışında taşıma, kiralama ve benzeri
giderlerden sonra işçilik ödenir. Nihai olarak
satıldığında oluşan kar girdi fiyatlarıyla çıktının
arasındaki işçilik hariç farktır. Satış Vergisi ile
KDV geliri aynı olacaktır. Vergi uygulamasında bir
sapma olmadığı takdirde, perakendeci aşamasında
vergilemenin yapıldığı tek aşamalı dolaylı
vergilerden satış vergisi ile her bir aşamadan elde
ettiğimiz KDV tutarları aynı olacaktır.
Özel
Tüketim Vergisi
Ekonomik
sürecin üretim ve dağıtım aşamalarında veya
bunlardan sadece birinde, istisna ve muafiyetler
dışındaki bütün mal ve hizmetlerden genel olarak
alınan muamele vergisine karşılık, ayrı ayrı
belirtilen mal ve hizmetlerden alınan vergilere özel
tüketim vergileri adı verilir.
Özel
tüketim vergilerinin tarihi çok eskilere
dayanmaktadır. Özel tüketim vergisi türündeki
vergiler az gelişmiş ülkelerde uygulama alanı daha
çok olan vergilerdir. Çünkü dolaysız vergiler ve
genel tüketim vergilerinin uygulanması güçlü ve
yaygın örgütlenmiş bir mali idareyi
gerektirmektedir. Çeşitli zorluklar nedeniyle az
gelişmiş ülkelerde tüketim vergileri ve genellikle
sadece bazı mal guruplarını içeren özel tüketim
vergileri uygulanmıştır.
ÖTV’nin
konusu gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde
farklılıklar gösterebilmektedir. Genel olarak iki
grup mal üzerinden alınmaktadır. Bunlardan birinci
grupta alışkanlık verici maddeler olan çay, kahve,
sigara ve alkol diğer grupta ise sürümü yüksek olan
mallar mevcuttur. Petrol türevleri vb. Özel Tüketim
Vergisi esas olarak lüks mallar ile alışkanlık yapan
ve keyif verici maddeleri hedef almakla beraber,
bazı durumlarda geniş ölçüde sanayi ürünü ve
hizmetlerini de kapsamına almak suretiyle, adeta
genel bir tüketim vergisi görünümü kazanmaktadır.
Devletlerin gelirle doğrudan ilişkili olan
vergilerin yanında dolaylı vergi türündeki özel
tüketim vergisine neden ihtiyaç duyduklarını
açıklamaya yarayan farklı görüşler vardır. Bunlardan
birincisi; Özel Tüketim Vergisi uygulamasının sosyal
refahı arttıracağı yönündeki inanıştır. Fakat Özel
Tüketim Vergisi’nin sosyal refahı arttırabilmesi
için gelir vergisinin yapısı etkinlik ve adalet
yönünden optimal olması gerekir. Özel Tüketim
Vergisi’nin bir diğer gerekçesi dışsallıklardır.
Alkollü içki, tütün ve çevre kirliliği doğuran
malların vergilemesi, oluşan bu dışsallıkların
içselleştirilmesi amacına hizmet eder.
Banka ve
Sigorta Muameleleri Vergisi
Banka ve
sigorta şirketlerinin her ne şekilde olursa olsun
yapmış oldukları tüm muameleler dolayısıyla kendi
lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya
hesaben aldıkları paralar banka ve sigorta
muameleleri vergisine tabidir. Buna göre, bankaların
gerek bankacılık gerekse bankacılık dışı işlemlerden
dolayı faiz, komisyon, ücret, masraf karşılığı gibi
adlar altında nakden veya hesaben aldığı ve gelirler
hesabına intikal ettirdiği paralar, banka ve sigorta
muameleleri vergisine tabi tutulacaktır.
Banka ve
Sigorta Muameleleri Vergisinin yükümlüleri;
bankalar, bankerler sigorta şirketleridir. Verginin
konusu banka ve sigorta şirketlerinin, 3226 sayılı
Finansal Kiralama Kanunu’na göre yaptıkları işlemler
hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun
yaptıkları bütün işlemler dolayısıyla kendi
lehlerine her ne ad altında olursa olsun nakden ya
da hesaben aldıkları paralardır.
Bankerlerin yapmış oldukları banka muamele ve
hizmetleri dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam
ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları
paralar da banka muameleleri vergisine tabidir. Bu
bağlamda kendileri veya başkaları hesabına menkul
kıymet alıp satmayı, alım-satım tavassut etmeyi veya
alıp sattıkları menkul kıymet karşılığı borçları
ödemeyi taahhüt etmeyi meslek haline getirenlerin bu
faaliyetleri dolayısıyla lehlerine kalan paralar ile
mevduat faizi vermek veya sair adlarla faiz ve
benzeri menfaatler sağlamak üzere devamlı olarak
para toplama işiyle uğraşanların topladıkları
paralara sağladıkları gelir ve menfaatler üzerinden
komisyon, ücret, hizmet karşılığı gibi adlarla
alınan paralar da söz konusu verginin kapsamına
girmektedir.
Gümrük
Vergisi
Gümrük
vergisi yerli üretimin korunması, ödemeler
bilânçosunun iyileştirilmesi ve dış ticaret
hadlerinin iyileştirilmesi için alınır. Gümrük
vergisinin konusuna, ülke sınırlarına ithal edilen,
tarife cetvellerinde yazılı her çeşit eşya
girmektedir. Gümrük vergileri ya kıymet üzerinden
advalorem ya da fiziki ölçüler üzerinden spesifik
olarak alınmaktadır. Dolaylı vergiler kategorisinde
yer alan gümrük vergileri mal üzerinden alındıkları
için gayri şahsi objektif bir niteliğe sahiptirler.
Ayni karakterdeki bu vergilerin yansıtılmaları son
derece kolaydır. Bu sebepledir ki kanuni yükümlüsü
malı ithal eden kimseler olduğu halde, gümrük
vergisinin yükünü gerçekte bu malın tüketicileri
taşır.
Damga
Vergisi
Damga
vergisi bir tüketim vergisidir. Konusunu üretim
aşamasından tüketime kadar el değiştiren mal, hizmet
ve servet unsurlarına hukuki nitelik kazandırmak
için düzenlenen vesikalar ve kâğıtlar
oluşturmaktadır. Damga vergisinin çok geniş bir
uygulama alanı bulunmaktadır. Mükellefleri arasına,
tüm vergi mükellefleri olduğu gibi hiç mükellef
olmayan kişiler de girebilmektedir. Çünkü Damga
Vergisi Kanunu'na hukuki nitelikli vesika ve
kâğıtların; imzalanması veya imza yerine geçen bir
işaret konulması (imza bilmeyenlerin mühür
veya parmak basması), damga vergisi
mükellefiyetini doğurmaktadır.
|