Ekonomik Krizin İşletmeler Üzerindeki Etkileri
Krizin,
çalışanlar üzerindeki etkisi, çalışanların
problemlerin sıkıntısını, başka alanlara kaydırması
biçiminde ortaya çıkar. İşletme yapısında oluşan
sorunları çözmek için, asli amacı olan işini yapmak
için harcaması gereken enerjisini önemli ölçüde
kaybeder.
İşletme Çalışanlarında Gerilimin Artması
Kriz dönemlerinde
çalışanlarda güvenlik, saygı ve kendini
gerçekleştirme gibi ihtiyaçlar tatmin edilemez.
Çalışanlar bu dönemlerde kendilerini sorumluluk
almaktan geriye çekebilirler. Üretim ve hizmetin
kalitesi düşer, işe karşı gösterilen motivasyon
zayıflar bunun sonunda iş tatmini azalır.
Bireysel olarak verimsizlik ve korku başlar.
İşletme Yönetiminin Verdiği Kararların Niteliğinin
Bozulması
Kriz, işletmede
alınacak yapılacak işlerden öncelik verilecek
olanların belirlenmesi, önceliklere göre işlerin
organize edilmesi, verilecek kararları uygulayacak
mekanizmaların işlememesi gibi işletmeyi
yavaşlatacak veya öncelik belirlenmesi konusunda
yanılgılara sevk eder.
Sağlıklı
bir kararın alınması için bilgi toplamaya analiz
etmeye ve uygun stratejileri belirlemeye yetecek
kadar zamana ihtiyaç vardır. Ayrıca acil kararlar
hızlı bilgi akışını, departmanlar arası etkin
iletişimi gerektirir. İşletmelerde bireyler
arasında, gruplar arasında veya bireyle grup
arasında yaşanan çatışmalar, bilgi akışı için
gerekli olan işbirliğini engeller. Kriz ortamında
sağlıklı karar verme ihtimali zayıflar, stres
altındaki kişilerin kararlarını alışılan davranış
kalıpları ve yorgunluk etkiler.
Çevredeki Değişikliklere Uyum Yeteneğinin Azalması
Kriz dönemlerinde
işletmeler karmaşık ve belirsiz ortamda karar vermek
durumundadırlar. Belirsiz ve karmaşık durum
arttıkça, örgütler bunun etkisini giderecek tarzda
karar mekanizması kurmalı ve organizasyon yapısında
değişiklikler yapmalıdır. Krize ve değişime uyum
sağlayabilen işletmeler, değişik şartlara ilişkin
bilgi toplayıp onları değerlendirebilirler.
Hızlı
Karar Almanın Zorunluluk Haline Gelmesi
Kriz anlarındaki
ani değişimler yöneticileri düşünmedikleri ve
hazırlıklı olmadıkları alanlarda, hızlı karar
vermeye zorlar. Değişimin hızlı, ortaya çıkan
koşulların yeni olması karar vermenin yapısı
açısından devrimsel nitelikte değişmeleri gerekli
kılabilir. Kriz uzadıkça ve derinleştikçe işletmede
daha fazla risk ve sorumluluk gerektiren kararlar
alınması gerekir. Acil karar verme zorunluluğu
yeteri kadar bilgi toplama olanağı vermez. Normal
olarak sağlıklı bir karar için verileri bilgiye
dönüştürmeye, analiz etmeye, alternatifler
arasından uygun stratejiler belirlemeye yetecek
kadar zamana ihtiyaç vardır. Zaman baskısı
ile nedeniyle de eksik bilgilerle veya yanlış
ve çelişkili verilerle, karar alınmak durumunda
kalınır
İşletme Üst Yönetiminde Otoriterleşme Eğilimi
Kriz dönemlerinde
karar vermek için alt kademelerden gelmesi gereken
bilgiye üst yönetimin ulaşamaması durumunda, örgütün
karar verme sisteminde merkezileşme yaşanır. Kriz
durumlarının önemli bir özelliği de kontrolün önemli
ölçüde merkezileşmesidir. Kriz durumlarında, ortak
karar vermenin gerektirdiği uzlaşma süreci için
yeterince zamanın olmaması ve acil hareket etme
zorunluluğu nedeniyle, otoriter eğilimlerin ortaya
çıkmasının payı vardır. Yönetsel faaliyetlerde
standardizasyona gitmek de kriz sürecinin
özellikleri arasındadır. Kriz uzadıkça ve
derinleştikçe, yöneticilerin otokratik tutum
davranışlarında artma gözlenir ve bu durum, krizi
daha çok derinleştirir. Merkezileşmiş kurumlarda,
yönetimin erişilecek amaç ve hedefleri ile bunları
gerçekleştirmek için yapılacak tüm faaliyetlerin
belirlenmiş olması, yani örgütsel kuralların
formelleşme derecesinin aşırı yüksek olması ve
kuralların çeşitli örgütsel birimlere "biçimsel
görevler" adı altında dağıtılması, örgütsel
esnekliği azaltır, çalışanlarda örgütsel hedeflere
karşı bağlanma duygusunu zayıflatır.
Zamanın
Daralması ve Stres
Kriz dönemleri,
hayallerin ve geçmiş başarılarla tatmin olmanın
zamanı değildir. İşletmelerin üst düzey yöneticileri
kriz dönemlerinde önemli görevleri kısa sürede
yerine getirmek zorundadır. İçinde bulunulan her
türlü koşul altında dahi işlerin öncelik sırası
vardır. Yaşamsal öneme sahip işlerin yanında, ikinci
derecede önemli olan, yani ertelenebilir nitelikte
işler vardır. Burada yöneticinin göstereceği yetenek
yaşamsal önemi olmayan işleri bir yana bırakıp
yaşamsal önemi fazla olan işlere yönelmektir.
Zamanın
baskısını üzerinde hisseden yönetici, hayatını
yönlendiren faktörün zaman mı yoksa kendisi mi
olduğu konusunda tereddüt yaşayabilir. İşletmeyi
yönetenler mecbur kalması halinde kesin karar vermek
ve kararın muhtemel olumsuz sonuçlarını göz önünde
bulundurmadan karar alma riskini taşımalıdırlar.
|