|
Ekonominin Temel Sorunları, Ekonomi Sorunları
Ekonomi biliminin ortaya çıkış nedeni, durmadan
değişen, çeşitlenen, tekrarlanan ve çoğalan; bu
anlamda sonsuz denilecek kadar çok sayıda olan
gereksinmelerle, bunları karşılamaya yarayan
kaynakların kıtlığı arasındaki dengesizliğin veya
eşitsizliğin nedenlerini araştırmak, bu dengesizliği
azaltacak; hatta mümkünse giderecek önlem ve
çözümleri bulmaya çalışmak ve bu amaçla öneriler
getirmektir.
Bu sorunun aşılması ya
gereksinmeleri sınırlandırmak, ya da onları
karşılamaya yarayan kaynakları bulmak ve arttırmakla
olurludur. Ekonomi bilimi, ekonomik sorunun
aşılmasında ikinci yolu benimsemiştir. Kısaca
ekonomi bilimi, gereksinmelerin sınırsızlığını
peşinen kabul ederek, bunları karşılamaya yarayan
kaynakların sağlanması, arttırılması veya zaman ve
yer itibariyle gereksinmeleri karşılamaya hazır hale
getirilmesi çarelerini araştırmayı kendisine konu
edinmiştir.
Sorun bu şekilde ele alındığında üretim, değişim
(mübadele) ve tüketim gibi aşamalar ortaya
çıkmaktadır. Üretim olayı ile birlikte:
- Hangi mal ve hizmetlerin ne miktarlarda
- Üretimine karar verilen malların hangi yöntemlerle
-Kimler için üretilecekleri gibi sorunlar da ortaya
çıkmaktadır.
Bu üç önemli soru, bütün ekonomilerde geçerli olan
ortak temel sorunlardır. Bununla birlikte bazı
toplumlarda bu sorunların çözümü "serbest piyasa
mekanizması"nın otomatik işleyişine bırakılmıştır.
Bazılarındaysa "merkezi bir otorite"nin kararlarına
bağlanmıştır. Fakat bir ülke ister kapitalist ister
sosyalist sistemi benimsemiş olsun, ister çok
gelişmiş, ister azgelişmiş bir ekonomik yapıya sahip
olsun, kesinlikle "kaynak kullanımı" sorununu çözüme
bağlayacak bir karar mekanizmasını kurmak ve işler
duruma getirmek zorundadır.
Kaynak kullanımı ile ilgili sorunların başlıca üç
grupta toplanabileceğini yukarıda açıklamıştık.
Bunlar, hangi malların ne miktarlarda üretileceği?
üretimine karar verilen malların hangi yöntemlerle
elde edileceği? Ve üretimin kimler için yapılacağı?
Şimdi, bunları özlü bir biçimde açıklamaya
çalışalım.
A- Hangi Mallar Ne Miktarda Üretilmelidir?
Bu sorun, ekonominin ürettiği her bir mal ve
hizmetin miktarı ile ilgilidir. Kaynaklar kıt ve
sınırlı olduğundan hiç bir ekonomi, toplumdaki tüm
bireylerin sayılamayacak kadar çok ve çeşitli olan
gereksinmelerini karşılayacak mal ve hizmetleri
üretemez, işte üretilmesi olası, mal ve hizmetlerden
hangilerinin ve ne miktarlarda üretileceğinin
saptanması, en önemli sorunlardan biridir. çünkü bir
mal ve hizmetten daha fazla üretmek, diğerinden daha
az üretmek anlamına gelir. Bu nedenle, her toplum
hangi mal ve hizmetleri ne kadar üretmesi
gerektiğini tam olarak belirlemelidir. Örneğin, gıda
maddeleri mi, giyecekler mi? Eldeki kaynaklarla
bayındırlık ve konut yapımına mı önem verilmeli,
yoksa eğitim kurumlarına mı öncelik tanınmalı yoksa
sağlık hizmetlerine mi? Bu dizin genişletilebileceği
gibi, toplumdan topluma olduğu gibi zaman ve mekan
içinde de değişir.
Eldeki kaynaklarla hangi mal ve hizmetlerin
üretileceğinin belirlenmesinden sonra; ikinci sorun,
bunlardan ne miktarda üretileceğidir. Bu sorunu
olumlu çözümlere bağlama yolunun, üretilmesine karar
verilen hizmetlerin toplum gereksinmelerine en uygun
bileşimde olması gerektiği diyebiliriz. Diğer bir
deyişle, üretim olanakları eğrisi üzerinde, hangi
üretim bileşiminin seçimine karar verileceği ile
ilgilidir. Daha fazla gıda maddeleri, daha az
giyecekler mi yoksa bunun tersi mi? Eğer seçim,
bulunduğu toplumun talep kalıplarına (tercihlerine)
uygun yapılmamışsa, bazı gereksinmeleri karşılamaya
yönelik mal ve hizmetlerin bulunmasında güçlük
çekilirken, bazı mallar alıcı bulamayacak ve zaten
kıt olan kaynaklar israf edilmiş olacaktır. özel
mülkiyet ve girişim özgürlüğüne dayanan piyasa
ekonomilerinde, hangi malların, ne miktarda
üretileceği konusunda; fiyat mekanizması yol
gösterici olmakta hatta sorunun çözümünü kendisi
gerçekleştirmektedir.
B- ÜRETİM HANGİ YÖNTEMLERLE NASIL YAPILACAK?
Bir toplumda hangi mal ve hizmetlerin ne kadar
üretileceğine karar verildikten sonra, önemli
kararlardan biri de, mal ve hizmetlerin kimler
tarafından, hangi kaynaklar ve hangi teknolojik
yöntemlerle üretileceği sorunudur. Kim sanayi ile
uğraşacak? Kim tarımda çalışacak? Elektrik enerjisi,
termik santrallarda mı, yoksa daha değişik
santrallarda mı üretilecek? Diğer bir deyişle,
"nasıl üretilecek" sorusu, bir mal hizmeti üretmekte
kullanılacak kaynak bileşimleri ve belirli bir
tekniğin seçimi ile ilgilidir. Bir mal ve hizmet,
farklı kaynak bileşimleri ve tekniklerle
üretilebilir. Genellikle hemen her mal ve hizmetin
elde edilmesinin birden fazla yolu, yani değişik
üretim yöntemleri söz konusudur. Her mal ve hizmet
daha çok emek, daha az sermaye kullanılarak (emek -
yoğun üretim yöntemi) üretilebildiği gibi, daha az
emek daha çok sermaye kullanılarak (sermaye-yoğun
üretim yöntemi) da üretilebilir. Sorun bunlardan
hangisinin seçileceğidir. Madem ki kaynaklar
sınırlıdır, öyle ise, üretim faaliyetinde en etkin
üretim teknik ve yönteminin kullanılması zorunluluğu
vardır. Çünkü toplumun, bir mal ve hizmeti olurlu
olduğu kadar az üretim öğesi kullanarak üretip,
geriye kalan öğeleri diğer mal ve hizmetlerin
üretimlerine ayırması gerekir. Diğer bir deyişle, bu
sorun çeşitli üretim alanlarında en az maliyetli
üretim tekniğini seçme sorunudur. Örneğin; nüfusu
hızla artan ve sermayesi kıt olan gelişme
sürecindeki ülkelerde, daha çok emek (işgücü) ve
daha az makinenin kullanılarak üretim tekniklerinin
sürdürülmesi; bunun tersine, nüfus artış hızı düşük
olan gelişmiş ülkelerde; üretim faaliyetinde daha
çok sermaye, araç ve gereç; fakat daha az İşgücünün
kullanılmasının daha uygun bir seçim olacağı
söylenebilir. Aksi halde, üretim öğelerinin bir
kısmı boşta kalırken (işgücü İşsiz kalırken) öte
yandan üretilebilecek miktarın altında mal ve hizmet
üretilmiş olacağından toplum açısından refah
kaybının yöntem seçiminde de söz konusu olabildiğini
ortaya koymaktadır.
Üretim olanakları için aşağıdaki varsayımlar
geçerlidir.
- Yalnızca iki mal üreten bir ekonomi söz konusudur.
- Teknoloji düzeyi ve üretim teknikleri sabittir.
- Üretim faktörlerinin miktarı sabittir.
- Üretim olanakları eğrisi üzerindeki noktalar, tam
istihdam durumunu ve üretim faktörlerinin maksimum
etkinlikte kullanıldığını gösterir.
C- ÜRETİM KİMLER İÇİN YAPILACAK?
Kimler için üretilecek sorunu, her tüketicinin
isteklerinin ne kadarının tatmin edileceği ile
ilgilidir. Her toplumda kaynaklar ve dolayısıyla mal
ve hizmetler kıt olduğundan, hiç bir toplum,
bireylerin tüm isteklerini tatmin edemez. Böylece
yine seçme sorunu ortaya çıkar.
Üretimin kimler için yapılacağı sorunu aslında bir
gelir bölüşümü sorunudur. Toplam üretim, yani ulusal
gelir, toplumun çeşitli birey ve birey gurupları
arasında ne şekilde bölüşülecektir? Başka bir
deyişle, ulusal gelir, üretime katılanlar arasında
nasıl paylaşılacağı, üretime emeği ile katılanlara
ne kadar ücret geliri, sermayesi ile katılanlara ne
kadar faiz geliri, toprağı ile katılanlara ne kadar
kira (rant) geliri ve girişimciye ne kadar kar
geliri verileceği sorunudur. Toplum açısından, bir
ülkenin toplam gelirinin, yani ulusal gelirinin,
nüfusa dağılımının nasıl belirleneceği ve bu
dağılımda en adil yolun ne olacağı sorunu kanımızca,
en önemli ekonomik sorundur. Ulusal gelir belirli
olduğuna göre, bir faktöre daha çok pay verilmesi
diğer faktörlerin paylarının azalmasına ve
dolayısıyla o faktör sahiplerinin hoşnutsuzluğuna
neden olacaktır. Her faktörün, üretime katkısının
daha fazla olduğunu belirterek, çok daha pay
istemesi durumunda ise, bu kez de hangi faktörün
isteğinin karşılanması yoluna gidileceği sorunu
karşımıza çıkacaktır. Herkes bilir ki, toplumlarda
gelir dağılımı eşit değildir ve hatta bir çok
toplumda da sosyal adaleti gerçekleştirecek bir
gelir dağılımından söz etmek de olurlu değildir.
Eğer, ulusal gelirin, onu elde etmek için çalışanlar
arasında bölüşümü çok adaletsiz ve bozuk ise, toplum
açısından yine bir refah kaybı söz konusu
olabilecektir. Bu durumda gelir bölüşümünde adaleti
sağlamakla da toplumun refah düzeyinde iyileşmeler
gözlemlenebilecektir. Gelir bölüşümünde adaleti
sağlamak veya gelir dağılımını değiştirmek amacıyla
veyahut da gelir dağılımına müdahale etmek üzere
hükümetler çeşitli politikalar izlerler. Bu
politikalar arasında gelir vergisi, fiyat
desteklemeleri, sosyal sigortalar gibi hususlar
sayılabilir. Ekonomistler, hükümetlerin
politikalarının önem ve sonuçlarını inceleyerek, yol
gösterici görev üstlenirler.
|