Evrim Kuramı ve Evrimci Epistemoloji
Evrim kuramı, biyolojik canlıların nasıl türeyip çoğaldığını
açıklamaya yönelik olarak ileri sürülmüş olmasına
karşın, toplum. kültür hatta uygarlıkların
gelişiminin açıklanmasında da kullanılmaktadır.
Burada evrim teorisinin ileri sürülüşünün
sosyokültürel arkaplanı ve aldığı biçimler üzerinde
durulmayacaktır. Bu çok ilginç ama farklı bir
çalışma konusudur. Ancak hem iktisatçıların dünyayı
betimleme tarzları ile evrim kuramının benzer
yönleri, hem de farklı teorilerin
değerlendirilmesinde evrimsel bir bakış açısının
kullanılmaya başlanması, bu konuya da değinmeyi
gerekli kılmaktadır.
Önce kısaca, evrim kuramını, ardından da iktisat metodolojisi
tartışmalarındaki etkisini ele alacağız.
Evrim kavramı. "Basit, sade ve biçimsiz olandan, belirgin ve
karmaşık olana, ilkelden mükemmele doğru doğrusal,
düzenli ve ilerlemeci nitelikteki değişirrV'i ifade
etmektedir (Demir ve Acar, 1992. ss. 126-27). Evrim
kuramı da. hayatın işleyişine ilişkin en temel
yasasının evrim olduğunu ve her canlının evrim
sürecinin içinde varlığını sürdürmeye çalıştığını
savunmaktadır (Bulutay. 1986. s. 10).
Bu bağlamda evrim kuramının dört temel unsuru
vardır. Bunlar çeşitlenme, kalıtım, çoğalma ve
doğal ayıklanmadır (Hirshleifer, 1977. s. 8). Buna
göre biyolojik varlıklar, genetik yapıları gereği,
sürekli çeşitlenmektedirler. Ortaya çıkan bu
çeşitlilik kalıtım yoluyla bir sonraki nesle
aktarılmaktadır. Canlı türünün bu çoğalmasının
koşulu da çevreye en iyi uyum sağlayanın hayatını
sürdürmesi, uyum sağlayamayanın ise silinip yok
olmasıdır. Böylece mutasyon yoluyla gen yapılarında
meydana gelen değişimlerin, nesillerinin idamesini
sağlayacak olanlarını alıkoymak suretiyle canlılar,
sürekli evrimsel bir gelişme halindedirler. Temel
yasa, uyum sağlayabilen, yani güçlü olanın
kazanması, neslini devam ettirmesi, uyum
sağlayamayanın ise yok olup gitmesidir.
Bu bakış açısının toplumların gelişimine uygulanması sosyal
evrimciliği ortaya çıkarmıştır. Sosyolojide H.
Spencer'den başlayan bu tartışma, şimdi
sosyobiyoloji alanına kaymıştır. Evrim kuramı, hem
karşı çıkan, hem de savunanların ona yüklediği anlam
bakımından, diğer sosyolojik yaklaşımlardan oldukça
farklı bir konumdadır. Çünkü evrimcilik, canlıların
gelişimini açıklamaya yönelik bir yaklaşım olmasına
rağmen, içerimieri itibariyle materyalist bir varlık
anlayışına yaslandığı için, daha çok. dini
gerekçelerle eleştirilmiştir.
Evrim kuramına yöneltilen eleştirilerin çoğu, bu kuramın mevcut
bilgi birikimimizle uyuşup uyuşmadığı, eğer
uyuşuyorsa ne derece uyuştuğu noktasında
toplanmaktadır. Bu konudaki karşıt tezler, doğada
rekabete dayanamayan zayıfların ayıklandığı
yaklaşımını destekleyenler kadar, hatta onlardan
daha da çok. yardımlaşma esasına göre canlıların
birbirini koruduğuna ilişkin gözlemler ve örneklerin
mevcut olduğunu savunmaktadırlar. Bu konudaki
tartışmalar ve ortaya çıkan sorunlar, yukarıda da
ifade edildiği üzere, sosyal bir arkaplan
çerçevesinde geliştiği için pek kolay çözümleneceğe
benzememektedir.
Ancak evrim kuramına bu bağlam dışında yöneltilen iki eleştiriye
burada değinmenin yaralı olduğu kanaatindeyiz. Bu
eleştirilerden birincisine göre. evrim kuramı
aslında bir totolojiden ibarettir. Çünkü, canlıların
çevreye iyi uyum sağlayabilmelerini. yaşamlarını
sürdürmeleriyle. yaşamlarını sürdürmelerini de
çevreye iyi uyum sağlamalarıyla açıklamaktadır. Bu
da bilgi dağarcığımıza çok önemli bir katkı
sağlamamaktadır (Bulutay. 1986. s. 23).
İkinci eleştiriye göre ise. Bu kuram, özellikle de
sosyal
ilişkilere veya uygarlıkların gelişimine uygulandığında, güçlü olup
güçsüzleri ortadan kaldıranlar korumakta, onlara bir
meşruluk kılıfı uydurmaktadır (Hirshleifer, 1977, s.
6). Bu iki eleştiri özellikle, evrimsel yaklaşımın
iktisat bağlamında örneklendirilmesinde oldukça
anlamlı gelmektedir.
Sosyal evrimciliğin yanısıra, bilginin gelişmesinde de evrimci bir
bakış açısı sözkonusudur. Bu evrimci epistemoloji,
evrim kuramı çerçevesinde, insan bilgisinin büyümesi
ile türlerin evrimi arasındaki benzerlikleri
vurgulamaktadır. Katı tahminler doğadaki
kör değişimlere (mutasyonlara); bilgide
eleştiri süreci de. tabiattaki doğal
ayıklanma sürecine benzetilmektedir. Böylece
epistemolojiye hem bir deneysel temel, hem de
gerçekçi bir çerçeve sağlanmaktadır (Caldwell,
1991, ss. 23-24). Buna göre sadece
organizmaların değil, fikirlerin de, varlıklarını
sürdürebilmeleri kendilerini çevreye
uydurabilmelerine bağlıdır (Lakatos. 1986, s. 108).
Evrimci bilgi kuramcıların amacı, fikirlerin ayıklanabilmesi için
optimal miktarda eleştirel söylemin gelişebileceği
bir "rasyonellik ekolojisinin (ecology of
rationality) oluşturulmasıdır (Radnitzky ve Bartley.
1987). Böylece eleştirinin karşısında tutunabilen
görüşler varolacak, tutunamayanlar ise tasfiye
edilecektir. Bu yolla, bilginin doğruluğu veya
yanlışlığının nasıl belirlenebileceği sorunu da
ortadan kalkmış olacaktır.
İktisatta
Evrimcilik
İktisatta evrimciliği ele alırken evrim teorisi ile
iktisat arasında, tek taraflı bir etkiden ziyade,
karşılıklı bir etkileşimden bahsetmek mümkündür.
Zira evrim teorisinin kurucusu Charles Darwin'in
klasik iktisadın önde gelen isimlerinden Thomas
Malthus'dan etkilendiği söylenebilir (Hirshleifer,
1977, s. 4) Ancak bu etkinin çok fazla
abartılması da yanlış olur.
İktisatta evrimci yaklaşım, birincisi genel kabul gören iktisadi
çözümlemelerin kullandıkları kavram ve
varsayımların, ikincisi de. iktisat metodolojisinin
en önemli sorunlarından biri olan farklı teorilerin
değerlendirilmesinin kullanılması gereken ilke yahut
ölçütlerin tartışıldığı iki değişik alanda gündeme
gelmektedir.
Birinci grup tartışmalarda, iktisat biliminin iktisadi olay ve
ilişkileri ele alış biçimi ve kullanılan kavramlar
ile evrim kuramınınkiler arasındaki benzerlikleri
konu edinilmektedir (Alchian. 1950; Nelson ve
Winter,1974; Friedman, 1959; Hirshleifer, 1977;
Blaug. 1980. Heiner, 1983; Petr, 1983).
İktisatta evrim tartışmalarını başlatan Alchîan. firmaların.
evrim teorisindeki mutasyonlar gibi çoğu şansa bağlı
olarak sonuçlanan, deneme yanılmaya dayalı, kesinlik
arzetmeyen kararlarla piyasada yol aldıklarını,
bunun sonunda uyum sağlayamayanların tasfiye
olduğunu söylemekteydi
Bu bağlamda, iktisadi etkinlikte bulunan bireylerin kararlarını
oluştururken göz önünde tuttukları faktörlerin, yani
"optimizasyon"un evrim kuramındaki "adaptasyon",
firmaların piyasaya girmesi ve çıkmasını belirleyen
"rekabef'in de. "doğal ayıklama" ile benzerliğine
işaret edilmektedir (Hirshleifer, 1977, s.
2). İktisadi alanda "en optimal" kararı veren firma
varlığını sürdürmekte, diğerleri tasfiye olmaktadır.
Dolayısı ile firmalar kararlarını oluştururken,
içinde bulundukları çevresel şartları göz önüne
almaktadırlar. Şartlara uyum sağlayabildikleri
sürece piyasada kalabilmektedirler (Nelson ve
Wînter, 1974, s. 891). Kaynak israfının
önlenmesi için "doğal ayıklama" süreci, hangi
firmaların piyasada kalacaklarına yardımcı
olmaktadır (Friedman, 1959. s. 22).
Bu evrimci yaklaşım ile Schumpeter'ın kapitalizmin
kendini yeniden üretmesinde girişimcinin rolü
konusunda söyledikleri arasında da bazı
paralellikler sözkonusudur (Nelson ve Winter.
1974. ss. 886-90). Bilindiği üzere,
Schumpeter. Yenilikçi girişimci ve yaratıcı
yıksm üzerinde durarak, bunlar olmadığı taktirde
sistemin yürümeyeceğini söylemekteydi (Schumpeter.
1964. s. 62).
Evrimci yaklaşım ikinci olarak, aynı konudaki farklı
teorilerden hangilerinin, hangi ölçütlere göre
diğerlerinden daha "iyi" yahut "doğru" olduğunun
belirlenmesi tartışmalarında gündeme gelmektedir (Caldweil.
1991. ss. 23-24). Burada da teori, rasyonel eleştiri
ortamında varlığını sürdürüp sürdürememesine göre
değerlendirilmektedir. Doğal ayıklamayı sağlayan bu
rasyonel eleştiri sürecidir. Bir teori, eleştiriye
olan açıklığı ve kendisine yöneltilen bütün
eieştirleri aşma konusunda gösterdiği başarıya bağlı
olarak rakiplerini eleyecektir. Dolayısıyla, tüm
teoriler bu süreç içinde kendilerine yöneltilen
eleştirlerin ışığında yeniden formüle edilmeye ve
eleştirilere rağmen korunmaya çalışılacaklardır.
Elenip elenmemelerini de. ortaya çıkan yeni
durumları açıklama ve eleştirilere karşı direnme
anlamında, bulundukları ortama uyum sağlama
yetenekleri belirleyecektir. İktisadi alanda, aynı
konudaki farklı kuramlar, birbirleriyle yarış
halindedirler. Bu teorileri çatısı altında toplayan
bir bütün olarak iktisat bilimi, işte bu "rakip
kuramların savaşımı ile gelişmektedir" (Buluîay.
1986. s. 6).
|