|
Faktör
Piyasaları, Faktör Piyasası
Faktör piyasası,
üretim faktörlerinin (işgücü, sermaye ve toprak)
alınıp satıldığı piyasalardır. Bu genel gruplama
içinde, tüm girdilerin de temsil edildiğini
hatırlamanız gerekir. Faktör fiyatları, faktör
piyasasında belirlenir. Aslında, tüm piyasa
gelirleri, faktör piyasalarından türetilir.
Faktör piyasaları ile tüketim mallan piyasaları bazı
benzerlikler gösterir. Ancak, aralarında temel bir
farklılık da vardır. Bilindiği gibi, çoğu kaynaklar
insanların isteklerini karşılamaya yönelik mal ve
hizmetlerin üretiminde gerekli oldukları için üretim
faktörleri, insanların isteklerini dolaylı olarak
tatmin ederler. Ekonomik birimlerin mallara olan
doğrudan talepleri, bu malların üretiminde
kullanılacak kaynaklara dolaylı veya türev talep
yaratır. Özetle faktör piyasasında faktör talebi
bir türev taleptir ve mal piyasasındaki talep
tarafından önemli ölçüde etkilenir.
Bir toplumda yaşayan bireylerin çoğunun gelirlerini,
ücret ve maaş gelirleri oluştururken, geri
kalanların gelirleri rant, faiz veya kârdan oluşur.
Kitabımızın ikinci ünitesinde belirttiğimiz gibi,
bazı iktisatçılar üretim faktörlerini bir araya
getirerek üretimi organize eden girişimciyi de bir
üretim faktörü olarak kabul ederler. Ancak, biz bu
kitapta girişimciyi emek faktörü içinde
değerlendiriyoruz. Söz konusu üretim faktörlerinin
gelirleri veya bu üretim faktörlerini kullanmanın
bedeli, bir toplumun tüm piyasa gelirlerini
oluşturur. Hükümetlerin verdikleri çeşitli transfer
ödemeleri ise sadece bu faktör gelirlerini
destekleyici nitelik taşır.
Faktör fiyatları, tıpkı ürün fiyatlarında olduğu
gibi faktör arz ve talebi tarafından belirlenir. Bu
nedenle, faktör fiyatlarını (gelirlerini) incelemeye
geçmeden önce, faktör talep ve arzını incelemek,
konunun daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacaktır.
Faktör Talebi
Bir mal veya hizmete olan talep, ekonomik birimlerin
o mal veya hizmetten elde etmeyi umdukları faydaya
bağlıdır. Herhangi bir faktöre olan talep ise bir
türev taleptir. Daha önce de değindiğimiz gibi,
üretim faktörleri, insan ihtiyaçlarını doğrudan
tatmin etmezler. Onun yerine insan ihtiyaçlarının
tatmininde kullanılan mal ve hizmetlerin
üretilmelerinde ve sunulmalarında kullanılırlar.
Dolayısıyla faktörlere olan talep, üretimlerinde
kullanıldıkları mallara olan talep ile doğrudan
ilişkilidir. Bir başka deyişle, faktörlere olan
talep, faktörlerin üretimlerinde kullanıldıkları
mallara olan talebin bir sonucudur.
Faktör talebini, faktörün kendi fiyatı dışında,
talep edilen mal miktarı, faktörlerin (kaynakların)
verimliliği ve diğer üretim faktörlerinin fiyatları
etkiler. Şimdi faktör talebini etkileyen bu
değişkenleri kısaca inceleyelim.
Talep Edilen Mal Miktarı:
Mal ve hizmetlere olan talep ile faktör talebi
arasında doğrudan bir ilişki vardır. Eğer bir mala
olan talep artarsa, bu malı üretmek için kullanılan
kaynaklara olan talep de artar. Buna karşılık, eğer
mala olan talep azalırsa, malın üretiminde
kullanılan kaynaklara olan talep de azalır. Örneğin,
buzdolabı talebi arttığında, çelik ve işgücüne olan
talep de artar. Benzer şekilde bilgisayar talebi
arttığında vasıflı bilgisayar işçisine olan talep de
artacaktır.
Faktörlerin (Kaynakların) Verimliliği:
Faktörleri talep eden kişiler, doğal olarak en
verimli faktörleri kiralamak isterler. Genellikle en
verimli kaynaklar ilk olarak kiralanan kaynaklar, en
verimsiz kaynaklar ise son olarak kiralanan
kaynaklardır. Kaynakların verimliliği arttıkça
kaynak talebi de artar. Herhangi bir kaynağın
verimliliğini etkileyen birçok etmen vardır.
' Herhangi bir kaynağın verimliliği, diğer
kaynakların miktarı ile çok yakından ilişkilidir.
Örneğin, işgücünün verimliliği, işgücü ile birlikte
kullanılan diğer kaynakların miktarına bağlıdır.
işgücüyle birlikte kullanılabilecek sermaye ve
toprak miktarı arttıkça, işgücünün verimliliği de ve
dolayısıyla işgücüne olan talep de artar.
Teknolojik gelişmeler de bir faktörün verimliliğini
arttırabilir. Yani, teknolojiyi temsil eden
sermayenin ve iş organizasyonunun kalitesi arttıkça
üretim faktörünün de verimliliği artar. Örneğin,
yeni satın alınan bir makinenin eskisinden daha
hızlı olması, sermayenin kalitesinde bir artışı
ifade ettiğinden, yeni makineyi kullanan işçilerin
verimlilikleri de artacaktır. Bu durumda artan
kârlılık işgücü talebini de arttıracaktır. Ancak
bazı durumlarda, teknolojik gelişme işgücünün yerine
makine kullanımını arttırdığından işgücünün talebini
azaltabilir, işgücünün yerine makinenin
kullanılmasına otomasyon denir ve otomasyon
sonucu, işgücü talebi azalır. Özellikle 80'li
yıllarda bankacılık kesiminde başlayan otomasyon
sonucu, bu sektördeki gelişmeye karşılık işgücü
talebi önemli ölçüde azalmıştır.
Diğer faktörlerin fiyatlan da verimlilik üzerinde
etkili olur. Diğer malların (tamamlayıcı ve ikame
malların) fiyatlarındaki değişme, nasıl ilgili mal
talebini etkiliyorsa, diğer faktörlerin
fiyatlarındaki değişme de belli bir faktöre olan
talebi etkiler. Örneğin, sermayenin faizi
değiştiğinde bu değişim, işgücünün talebini etkiler.
Faktör fiyatlarındaki bir değişimin diğer bir faktör
talebi üzerindeki etkisi, iki faktörün birbirinin
tamamlayıcı veya ikamesi olması durumuna bağlı
olarak değişir.
Kârını maksimize etmek isteyen firmalar,
üretimlerini mümkün olan en düşük maliyetle
gerçekleştirmek isterler. Bu nedenle, kullandıkları
üretim faktörlerinin sadece nispi etkinliğini değil,
aynı zamanda nispi fiyatlarını da dikkate alırlar.
Bu bağlamda, eğer iki faktör birbirinin ikamesi
durumunda ise, örneğin sermaye ile işgücünde olduğu
gibi, ücretlerdeki bir artış, firmanın işgücünün
yerine sermayeyi ikame etmesine neden olabilir. Bu
nedenle işgücünün talebi azalır. Öte yandan,
faktörler arasındaki ilişki kimi zaman birbirini
tamamlama şeklinde de ortaya çıkabilir. Eğer
tamamlayıcı faktörün fiyatı düşerse, tamamlayıcı
faktörün fiyatındaki bu düşüş, ilgili faktörün
talebini de arttırır. Örneğin, düşük sermaye
maliyetleri nedeniyle maden ocaklarında yeni
makineler satın alınırsa, bu yeni makinelerin satın
alınması, maden işçilerinin verimliliklerini ve
dolayısıyla maden işçilerine olan talebi de
artırabilir.
Faktör Arzı
Faktör fiyatlarının belirlenmesinde, genel bir kural
geliştirmek için faktörleri etkileyen etmenlerdeki
farklılıklar nedeniyle, faktör arzı konusunda bazı
genellemelere gereksinim vardır. Ancak, yapılacak
bu genellemelerin çok geniş kapsamlı olması
gerekir. Bu nedenle, üretim faktörleri ile ilgili
özel durumlan tek tek ortaya koymak gerekir. Bunun
için önce açıklamalara sermaye ile başlayalım.
Sermaye faktörünün arzı incelenirken, bir taraftan
sermaye malları ile diğer üretken girdiler arasında
bir ayırım yapılması gerekirken, diğer taraftan
parasal sermaye ile diğer faktörler arasında bir
ayırım yapmak gerekir. Sermaye malları, firmalar
tarafından üretildiğinden, sermaye mallarının arz
ve talebi tüketim malları arz ve talebi gibidir. Bu
nedenle, sermaye mallarında üretim maliyetleri
oldukça önemlidir. Diğer faktörler ise işletmeler
tarafından kâr amacıyla üretilmedikleri için üretim
maliyetleri, onların arzı ile ilgili değildir.
Faktör arzı, faktörün miktarı ile o faktörün
sahibinin sahip olduğu faktörü, üretimde kullanılma
amacıyla kiraya verip vermeyeceğine bağlıdır.
Faktörlerin arzı ile ilgili kararlar, bu faktörlerin
sahiplerince verilir. Örneğin bir işçi, zamanını
dinlenerek veya çalışarak değerlendirebilir. Parasal
sermaye sahibi, parasını nakit olarak tutabilir veya
borç olarak verebilir. Bütün bu örnekler, geriye
dönük faktör arz eğrisinin geçerli olma
olasılığını artınr. Yani, faktör fiyatı belli bir
yüksekliğe ulaştıktan sonra faktör sahibi, sahibi
olduğu üretim faktörünü kişisel tercihlerini
karşılamak amacıyla kullanır, yani faktör arzını
durdurabilir. Bir başka deyişle, faktör sahipleri
belli bir gelir düzeyine ulaşıncaya kadar faktör arz
ederler. Ancak bu gelir düzeyinden sonra, faktör
fiyatları artsa da faktör arzını artırmazlar. Bu
nedenle düşük faktör fiyatlarında faktör arz eğrisi
pozitif eğime sahipken, yüksek faktör fiyatlarında
negatif eğime sahip olur.
FAKTÖR GELİRLERİ
Piyasa ekonomilerinde, faktörlere yapılan ödemeler,
faktör sahibi bireylerin başlıca gelir kaynağını
oluşturur. Bu nedenle piyasa ekonomilerinde, faktör
gelirlerinin açıklanması ile hem fiyat sisteminin
işleyişi analiz edilmiş, hem de kaynak dağılım
mekanizması anlaşılmış olur. Örneğin ücret,
üreticiler açısından bir maliyet iken işçiler için
bir gelirdir. Bu gelir sayesinde işçiler mal ve
hizmet satın alabilirler. Dolayısıyla ücretler,
sadece farklı malların üretim miktarını, fiyatlarını
ve maliyetlerini etkilemekle kalmaz, aynı zamanda
işçilerin ulusal gelirden ne kadar pay aldıklarını
da belirler. Şimdi faktör gelirlerini ayrı ayrı
inceleyelim.
Ücret
Ücret
veya ücret oranı, işgücünün kullanımı karşılığında
ödenen bedeldir. Gerçek yaşamda, yapılan birçok
ödeme, ücret olarak adlandırılır. Örneğin, alınan
pi-rimler, komisyonlar ve aylık maaşlar hep ücret
olarak nitelendirilirler. Ancak iktisatçıların
analizlerinde kullanmayı tercih ettikleri ücret
oranı, saat başına, günlük, haftalık veya aylık
ücretlerdir. Bu kapsamda iktisatta tanımlanan iki
farklı ücret kavramı vardır. Bunlar, parasal ve reel
ücretlerdir. Parasal ücret, işçilerin
çalışmaları karşılığı, saat başına, günlük,
haftalık veya aylık olarak aldıkları para miktarını
gösterir. Örneğin saat başına 200.000 TL olarak
işçiye yapılan ödeme, parasal ücrettir. Buna
karşılık reel ücret, bir kişinin parasal
ücreti ile satın alabileceği mal ve hizmet miktarını
gösterir. Yani reel ücret, parasal ücretin satın
alma gücünün bir göstergesidir. Dolayısıyla bir
kişinin reel ücreti, elde ettiği parasal ücreti ile
satın alabileceği mal ve hizmet fiyatlarına
bağlıdır. Eğer bir kişinin parasal ücreti sabitken,
kişinin satın alabileceği mal ve hizmet fiyatları
artarsa, o kişinin reel geliri düşer. Ayrıca bir
kişinin parasal geliri artsa da, eğer kişinin satın
aldığı mal ve hizmetlerin fiyatları kişinin parasal
gelirinden daha fazla artarsa, o kişinin reel geliri
yine düşer.
Faiz
Birçok insan faizi, sadece bankaların vadeli ve
vadesiz mevduatlara ödediği bir bedel olarak
düşünür. Bu da faiz türlerinden birini oluşturur.
Ancak faiz kavramı, bu anlamından daha geniş ve
genel bir kavramdır. Faiz sözcüğü, iktisatta iki
anlamda kullanılır. Birinci anlamında faiz, bir
borç anlaşması ve onun satışı ile ilgili getiriyi
nitelemek için kullanılır. Örneğin tasarruf
sahipleri bankaya gidip vadeli tasarruf mevduat
hesabı açtıklarında, banka tasarruf sahibi ile
yaptığı anlaşmaya göre tasarruf sahibine belirli
zamanlarda, belirli bir oran (faiz oranı) üzerinden
para öder. Aynı şekilde herhangi bir kişi bir
başkasına 1000 TL verip, bir yıl sonra 1100 TL
aldığında, faiz oranı %10 olur. Faizin ikinci anlamı
ise, üretimde girdi olarak kullanılan sermayenin
getiri oranı olmasıdır. Faizin iki farklı anlamı
olmasına rağmen, iktisatçılar genelde sanki tek bir
faiz oranı varmış gibi konuşurlar. İki farklı
anlamdaki faiz oranlarının birlikte hareket etme
eğilimlerinden dolayı, gerçekte de tek bir faiz
oranından söz etmek mümkündür.
Faiz oranını, nominal ve reel faiz oranı olarak
ikiye ayırabiliriz. Nominal faiz oranı, bir
tasarrufçunun bankadan sağladığı veya gazete,
televizyon ve dergilerde açıklanan faiz oranıdır.
Nominal faiz oranı, cari TL cinsinden belirlenen
faiz oranıdır. Nominal faiz oranı, ödünç verilebilir
fonlann arz ve talebince belirlenir. Öte yandan
reel faiz oranı, beklenen enflasyon oranına göre
düzeltilmiş faiz oranıdır ve nominal faiz oranından
beklenen enflasyon oranının çıkarılması ile bulunur.
Örneğin nominal faiz oranı % 100 ve beklenen
enflasyon oranı % 95 ise reel faiz oranı % 5'dir.
Faiz Oranının Belirlenmesi:
Nominal faiz oranı (r), ödünç verilebilir fonlar
piyasasında, ödünç verilebilir fonlann arz ve
talebince belirlenir. Ödünç verilebilir fonlar
talebi, tüketici kredileri, ticari krediler, yatırım
kredileri ve devletin borçlanma talebinden oluşur.
Ödünç verilebilir fonlar talebi, faiz oranı ile ters
yönde değişir, Ödünç verilebilir fonlar arzı ise,
tasarruf sahiplerinin tasarrufları ile yeni
yaratılan paradan oluşur. Ödünç verilebilir fonlar
arzı eğrisi, artan eğime sahip bir eğridir. Faiz
oranları yükseldikçe ödünç verilebilir fonlar arzı
da artar, faiz oranları azaldıkça ödünç verilebilir
fonlar arzı düşer
Rant
Optimum faktör bileşimini elde etme çabası, çoğu
durumlarda emek ve sermaye yanında doğal kaynaklar
(veya toprak) gibi arzı sabit olan faktörlerin
kullanımını da gerektirir. Doğal kaynakların var
olması, insan çabalarına bağlı olmadığı için
sermayeden farklıdır. Arzı artırılamayan toprağı,
üretim amacıyla kullanmak için, işgücü ve sermaye
kullanarak temizleme, kazma veya sulama gibi çeşitli
iyileştirmelerle verimliliği artırılabilir. Bununla
birlikte, toprak arzı (miktarı) toprak talebine
göre sınırlı olduğu için, kullanımı karşılığı
belirli bir bedel ödenmesi gerekir, işte bu bedele
genel olarak rant (kira) denir. Ancak iktisatçıların
üzerinde durduğu rant kavramı ekonomik ranttır.
|