Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Finansal Piyasaların Özellikleri ve Finansal Piyasa Türleri 

Bu başlık altında konuya giriş olması amacıyla fınansal piyasa kavramı açıklanmaya, fınansal piyasaların özellikleri vurgulanmaya ve İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB)’nın fınansal piyasalardaki yerini tespit etmek amacıyla fınansal piyasa türleri kısaca, ancak yeterli açıklıkta anlatılmaya çalışılacaktır. 

Finansal Piyasa Kavramı Nedir 

Genellikle teorik ve mekândan soyutlanmış bir kavram olan piyasa, iktisadi açıdan, mübadelenin yapıldığı, alıcıların ve satıcıların karşılıklı iletişim içinde bulundukları yer olarak tanımlanmaktadır. Somut anlamda piyasa kavramı ise arz ve talebin karşılaştığı mekan olan borsa olarak tanımlanabilmektedir (Sermaye Piyasası ve Borsa Temel Bilgiler Kılavuzu, 2006: 1). 

Finansal varlıkların ve fınansal yükümlülüklerin yaratılması ve bunların transfer edilmesi yoluyla fınansal piyasalar oluşmaktadır (Türko, 1999: 3). 

Finansal piyasalar, fon sahipleri ile fon açığı olanların biraraya geldikleri örgütlü veya örgütlenmemiş piyasalardır (Korkmaz ve Ceylan, 2007: 9). Bir başka ifadeyle birikim sahipleri ile birikim açığı olanların bir araya geldikleri ve fon değiş-tokuşunun sağlanabildiği piyasalar olarak da tanımlanabilir. Birikim açığı olanlar bu piyasalardan fon sağlarken, fınansal varlık oluştururlar. Örneğin hisse senedi ve tahvil gibi (Ataman ve Kibar, 1999: 3). 

Finansal piyasanın işleyişi en basit anlamda şu şekilde açıklanabilir. Literatürde bu konu ile ilgili iki tane kavram bulunmaktadır. Bunlar; fazla pozisyonda olan, ekonomik birimlere mevcut fazlayı harcayanlar (Surplus Spending Units-SSU) ve açık pozisyonda olanlar, başka bir ifade ile açıktan harcayanlar (Deficit Spending Units-DSU)dır. Finansal piyasa ilişkisi içerisinde bu iki taraf bir araya gelerek; gelir fazlalıklarını ve gelir açıklarını buluşturmaktadırlar. Bu ilişki çerçevesinde fon fazlası olanlar piyasaya fon sunarlarken (fazla pozisyonda olanlar), fon açığı olanlar (açık pozisyonda olanlar) fınansal varlık arz etmektedirler (Karan, 2001:4). 

Başka bir tanımlama ile fınansal piyasalar fon gereksinmesi olan işletmelerin kısa, orta ve uzun vadeli fon ihtiyaçlarını karşılarken fon fazlası olan tasarruf sahiplerinin yüksek kazanç elde etmesini mümkün kılan piyasalar şeklinde ifade edilebilir. Para ve sermaye piyasaları birbirleriyle çok yakın bir ilişki içerisindedirler. Faiz oranlarındaki değişiklikler fonların (ya da tasarrufların) para ve sermaye piyasalarında birinden diğerine doğru kaymasının nedeni olabilmektedir (Ergül, 2004: 7). 

Finansal piyasalar birikim sahiplerini veya yatırımcıları birikim açığı olanlarla bir araya getiren piyasalardır. Birikim açığı olanlar bu piyasadan fon sağlarken hisse senedi ve tahvil gibi fınansal varlıklar yaratmaktadırlar. Örnek olarak bu fınansal varlıklardan hisse senedini ele alacak olursak; birikim fazlası olan birikim sahiplerince satın alınarak onların servet unsurları arasında (aktifleri-varlıkları) yer alırken, aynı senetler diğer tarafta senedi çıkaran için pasifte yer almaktadır (Gönenli, 1988: 6).

Yukarıda farklı kaynaklardan verilmeye çalışılan fınansal piyasa tanımları yer almaktadır. Tanımlar incelendiğinde de görüleceği üzere birbirine benzemektedirler. Bu benzerlikler fınansal piyasaların değiştirilemez ortak özellikleri olarak da kabul edilebilir. Bu açıdan fınansal piyasaların özelliklerinin ele alınmasının gerekli olduğunu düşünmekteyiz. 

Finansal Piyasaların Özellikleri

Finansal piyasaların en önemli özelliklerinden bir tanesi fınansal varlıklar için uygun olan fiyatın fınansal piyasalar aracılığıyla belirlenmesidir. Bu şekilde fon sunanlarla fon açığı olanların ihtiyaçlarını karşılayabilmek için tercihlerine uygun olan yatırım aracı belirlenerek, her iki tarafın da onaylayacağı bir fiyat oluşmuş olur (Kocaman, 2003: 8). 

Piyasaya likidite sağlamak fınansal piyasaların bir başka önemli özelliğidir. Finansal piyasa da bu işlevi; işlem gören fınansal varlıkları en hızlı şekilde ve değerinden en az kayıpla işlem görmesi yoluyla yerine getirmektedir (Kocaman, 2003: 8). 

Finansal piyasalar sayesinde araştırma ve haber alma giderleri azalmaktadır. Piyasada bulunan işletmelerle ilgili haber, bilgi, değişiklikler vb gelişmelere kolayca erişilebilmektedir (Karan, 2001: 6).

Literatürde fınansal piyasaların özellikleri ile ilgili genel kabul gören üç özellik fiyat oluşturma, likidite ve gerekli bilgilere ulaşma giderlerini azaltma fonksiyonlarıdır. Bu çerçevede bu üç fonksiyon kısaca aşağıdaki gibi açıklanabilir. 

Fiyat oluşturma fonksiyonu, fınansal piyasaların alıcı ve satıcıyı bir araya getirmesi nedeniyle alım-satımı yapılan fınansal varlığın fiyatının oluşmasına yardımcı olmasıdır. İkinci işlev olan likidite işlevi ile, fınansal varlığı satmak isteyen yatırımcılar için uygun bir mekanizma sunulmaktadır. Üçüncü ekonomik fonksiyon olan gerekli bilgilere ulaşma giderlerini azaltma ise işlem maliyetlerini azaltmaktadır (Konuralp, 2005: 15).

Finansal Piyasa Türleri

Literatür incelendiğinde fınansal piyasa türleri açısından birbirinden farklı içeriğe sahip sınıflandırmalar yer almaktadır. 

Aksoy (1988) fınansal piyasaları; (a) para piyasası, (b) sermaye piyasası, (c) birincil ve ikincil piyasalar, (d) organize edilmiş ve edilmemiş sermaye piyasaları, (e) milli, bölgesel ve uluslararası piyasalar, (f) günlük (spot) ve gelecek (future) piyasalar, (g) gerçek varlık ve fınansal varlık piyasaları ve (h) kambiyo piyasası ve altın piyasası başlıkları altında gruplandırmıştır. 

Sarıkamış (2000: 4-5) fınansal piyasaları; (a) para-sermaye piyasaları ve (b) organize-serbest fınansal piyasalar şeklinde sınıflandırmıştır. 

Ceylan (2003) ise fınansal piyasaları; (a) para piyasaları, (b) altın piyasaları, (c)  sermaye piyasaları,  (d)  döviz piyasaları,  (e)  swap piyasaları,  (f)  opsiyon piyasaları, (g) vadeli (fonvard) piyasalar ve (h) gelecek (futures) piyasalar şeklinde sınıflandırmıştır. 

Konuralp (2005) fınansal piyasaları; (a) para ve sermaye piyasaları, (b) birincil ve ikincil piyasalar, (c) organize ve tezgahüstü piyasalar, (d) ulusal ve uluslararası piyasalar, (e) spot ve vadeli piyasalar, (f) opsiyon piyasaları ve (g) futures (vadeli) piyasalar şeklinde sınıflandırmıştır. 

Aksoy ve Tanrıöven (2007) fınansal piyasaları; (a) para piyasası, (b) sermaye piyasası, (c) birincil ve ikincil piyasalar, (d) organize edilmiş ve edilmemiş sermaye piyasaları, (e) milli, bölgesel ve uluslararası piyasalar, (f) merkezleşmiş ve merkezleşmemiş piyasalar, (g) günlük (spot) ve gelecek (future) piyasalar, (h) gerçek varlıklar ve fınansal varlıklar piyasası ve (ı) kambiyo piyasası ve altın piyasası şeklinde sınıflandırmıştır. 

Parasız (2007) fınansal piyasaları; (a) birincil-ikincil piyasalar, (b) merkezileştirilmiş alım-satım-tezgahüstü piyasalar, (c) borç-hisse senedi piyasaları-türev piyasalar, (d) para, sermaye ve döviz piyasaları şeklinde gruplandırmıştır.

Büker, Aşıkoğlu ve Sevil (2009) ise fınansal piyasaları; (a) para piyasaları ve sermaye piyasaları, (b) örgütlenmiş ve örgütlenmemiş piyasalar, (c) spot ve vadeli piyasalar ve (d) birincil ve ikincil piyasalar olarak gruplandırmıştır. 

Gönenli (1988), fınansal piyasaları (a) para piyasası ve (b) sermaye piyasası olarak sınıflandırmıştır. Ataman ve Kibar (1999), Türko (1999), Tükenmez vd. (1999), Berk (2000), Ergül (2004), Civan (2007), Günal (2007)'de benzer bir sınıflandırmayı yeterli görmüştür. Biz de çalışmamız kapsamında fınansal piyasaları para ve sermaye piyasaları olarak ayırmayı; sermaye piyasalarını da örgütlenmiş ve örgütlenmemiş sermaye piyasaları olarak ayrıntılandırmanın yeterli olacağı kanaatindeyiz. Finansal piyasaları; para ve sermaye piyasaları olarak ikiye ayırmayı yeterli bulmamızın temel nedeni çalışmanın temel konusunun ve verilerinin bir kısmının örgütlenmiş menkul kıymet borsası sınıflandırması içerisinde yer alan İMKB ile ilgili olmasındandır. 

Çalışmanın bu kısmında para piyasaları ve sermaye piyasalarının kısaca tanımlamalarına yer vermenin uygun olacağı kanaatindeyiz. 

Para piyasaları kısa vadeli fon fazlası bulunan bireylerden, şirketlerden ve hükümet birimlerinden; kısa vadeli fon ihtiyacı olan fon kullanıcılarına gerekli fonların aktarılması amacıyla faaliyet göstermektedirler. Para piyasalarında fonların vadeleri bir yıl veya daha kısa olmaktadır (Parasız, 2007: 95). 

Sermaye piyasaları en basit haliyle sermaye arz ve talebinin karşılaştığı piyasalar şeklinde tanımlanabilir. Bu açıdan öncelikle sermaye piyasası açısından sermayenin ne şekilde tanımlandığından bahsetmek gerekmektedir. Sermaye, sermaye piyasaları açısından orta, uzun ve sonsuz vadeli fonlar şeklinde tanımlanabilir. Burada temel olarak orta ve uzun vadeli fonlarla tahvil vurgulanırken, sonsuz vadeli fonlar ifadesi ile vurgulanan fon ise hisse senetleridir (Karslı, 2004: 23). 

Sermaye piyasaları bir yıldan uzun vadeli fon ihtiyacının karşılandığı piyasalar olarak tanımlanmaktadır. Bu piyasalarda en çok işlem gören fınansal varlıklar hisse senedi ve tahvillerdir. İşletmelerin bu piyasalardan fon sağlamaktaki amaçlan gelecekteki yatırımlarını finanse etmek amacıyla uzun vadeli borçlanmak yoluyla fon sağlamak ya da özkaynak niteliğinde fon sağlamaktır. Bu şekilde uzun vadeli yatırımlar finanse edilmiş olmaktadır (Hacıoğlu ve Dinçer, 2009: 36). 

Sermaye piyasaları vadeleri bir yıldan uzun hisse senetleri ve borç (bono) araçlarının alım satımının yapıldığı piyasalardır (Parasız, 2007: 23). 

Sermaye piyasalarının etkin olabilmesi bazı faktörlerin varlığına bağlıdır. Bunlar aşağıdaki gibi sıralanabilir (Aydın, Başar ve Coşkun, 2006: 38-39): 

- Ülke ekonomisinin sağlıklı ve istikrarlı olması gerekmektedir,

-  Piyasadaki fiyat değişiklikleri etkin olmalıdır. Menkul kıymetlerden riski düşük olanların getirilen de düşük olurken, riski yüksek olanların da getirilen" yüksek olmalıdır,

-  Piyasadaki bilgi akışının, yatınmcıların kısa sürede ve düşük maliyetle doğru bilgiye ulaşmalarını sağlayabilmek için, hızlı ve kesintisiz olması gerekmektedir,

-  İşlem maliyetlerinin düşük olması gerekmektedir. Yatırımcıların fınansal varlıkları alıp-satarken katlandıkları maliyetler olabildiğince düşük olmalıdır,

- Yatırımcılar piyasada rasyonel bir şekilde hareket etmelidir.

Bu sayılan koşullar tam rekabet piyasası için geçerlidir. Piyasalarda fonların etkin kullanılabilmesi için bu koşullar sağlanmalıdır (Aydın, Başar ve Coşkun, 2006: 39).

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Gizlilik Politikası

Sağlık Bilgileri