Finansal Sistem Krizleri
Finansal Sistem Nedir
Finansal sistem, ekonomideki fon arz ve talebini dengeleyen,
fonları zaman, miktar, vade ve kişiler bakımından
kullanılabilir duruma getirme fonksiyonunu gören bir
sistemdir. Böylelikle fertlerin tasarrufları
yatırımlara kanalize edilmektedir. Bu sistemi
oluşturan kuruluşları ise bankalar ve banka olmayan
mali aracı kuruluşlar olarak sınıflandırmak
mümkündür. (Akdiş, 2000, s.5)
Tanımdan da anlaşılacağı üzere finansal sistemin varlığından
bahsedebilmek için tasarrufun kendisine ve
dolayısıyla tasarruf eden bir kesime ihtiyaç
bulunmaktadır. Bu kesimi oluşturanlar hane halkı
olabileceği gibi, tüzel kişiliğe sahip şirketler,
emeklilik fonları ya da kamu tüzel kişiler de
olabilmektedirler. Fon arzını oluşturan kişi ya da
kuruluşlar yanında arz edilen bu fonları talep eden
gerçek ya da tüzel kişi kurumlara da ihtiyaç
bulunmaktadır.
Ülkemiz açısından değerlendirildiğinde kamunun borçlanma
gereksiniminin uzun yıllardır yüksek oranda
seyretmesinin bir sonucu olarak, fon talebinde
bulunan kurumların başında devlet hazinesinin olduğu
bilinmektedir.2008 yılından bu yana yasaya
geldiğimiz krizle birlikte gelişmiş ülkelerdeki
durumun çok da farklı bir görünüm ortaya koymadığı
görülmektedir.
Fon arz ve talebinin buluştuğu finansal aracılar ise, talep ve arzı
zaman ve mekân olarak bir araya getirme fonksiyonunu
yerine getirmektedir. Bu tip aracı kurumların
olmadığı ya da efektif olarak çalışmadığı bir
ortamda talep ve arzın uyumsuzluğu söz konusu
olabilmekte; sonuç olarak ekonomik aktivitelerin
durmasına, ticari hayatın kilitlenmesi ile
sonuçlanabilecek vahim durumlar ortaya
çıkabilmektedir.
Belki de bu yüzdendir ki gerek yerel gerekse de
uluslararası kurumlar sistemin temelini oluşturan bu
kurumların sağlıklı bir şekilde çalışmasına büyük
önem vermektedirler. Verilen bu önem son kriz
ortamında da kendisini iyice belli etmiş ve Merkez
Bankaları birbirleriyle koordineli ve ağız birliği
etmişçesine sisteme likidite enjekte etmek suretiyle
hem yerel hem de uluslararası fınansal sistemin
sağlıklı ve etkin şekilde çalışmasını temin etmek
için azami gayret içinde olmuşlardır.
Finansal Sistemin İşlevleri
Finansal sistemin, fon arz edenler ile fon talep edenleri
buluştururken aşağıda belirtilen işlevleri yerine
getirmesi beklenebilir.
1-Malların, hizmetlerin ve varlıkların el değiştirmesinde aracılık
2-Büyük ölçekli projelerin finansmanını
kolaylaştırmak amacıyla tasarruf birikimi ve risk
dağıtım sistemi oluşturarak mülkiyetin tabana
yayılması
3-Ekonomik kaynakların zaman içerisinde, coğrafi bölgeler ve
sektörler arasında transferinin sağlanması
4-Risk yönetimi ve risk kontrolü yöntemlerinin geliştirilmesi
5-Fiyat bilgisinin sağlanması
6-Asimetrik bilgi sorununun çözümünün kolaylaştırılması(Müslümov,
s.6-7)
Özellikle bankacılık teknolojik altyapısında ortaya çıkan
gelişmeler çeşitli ödeme araçlarının kullanılması
imkânını ortaya çıkartmaktadır. Paranın fiziksel
olarak taşınmasındaki zorluklar ve riskler, ödeme
araçlarındaki çeşitliliğin artmasında önemli rol
oynadığı görülmektedir. Para ve para benzeri
araçların mübadele aracı olarak kullanılması
ticaretin hacmini önemli oranda artırdığı bir
gerçektir. Özellikle internet bankacılığına yönelik
bankaların yaptığı yatırımlar ödeme sistemini gerek
yerel gerekse uluslararası alanda kolaylaştırmış ve
bankaların müşterilerini bu kanala yöneltme
girişimlerini artırmıştır. İşlem maliyetlerinin bu
kanal sayesinde azalması bankaların karlılığına
etkisinden olacak ki müşterilerin bu kanalı
kullanması teşvik edilmektedir.
Girişim sahipleri belli bir sermaye ile kuruldukları ve
faaliyetlerine başladıkları bilinmektedir. Zamanla
iş hacimleri büyüdükçe sermaye ihtiyaçları da buna
paralel olarak artmakta ve fınansal sistem tanımında
yer alan fon talebi ortaya çıkmaktadır. Para ya da
diğer bir ifadeyle mali kaynaklar kendisini güvende
hissetmek istemektedir. Fon arz ve talebi aracı
fınansal sistem içerisine çekilmek suretiyle örgütlü
ve tabi denetim altında olması gereken bir piyasa
olan fınansal piyasada buluşması halinde özellikle
tasarruflarını bu piyasa arz edenler açısından güven
oluşturması herkesin beklentisi olmaktadır. Fon
açığı olanlar da kuralları belli olan bu piyasada
gerekli kaynaklara ulaşarak faaliyetlerini yürütmek
veya büyütme imkânına kavuşmaktadır. Özellikle
sendikasyon kredileri hem fon talep edenler hem de
bu fonun arzına aracılık edenler açısından
değerlendirildiğinde önemi ortadadır.
Ekonomik aktivitelerin yoğun ve karlı olduğu
bölgelerde, kaynakların ya da fon fazlalarının
toplanması olağan ve beklenen bir gelişmedir. Görece
olarak kaynak sıkıntısı çeken bölgelerin var
olmasını da bir o kadar doğal karşılamak
gerekecektir.
Finansal sistem bu noktada devreye girerek, fon fazlası olan yerden
fon açığı olan yerlere doğru bir dağıtım
mekanizmasını oluşturabilmektedir.
Kurumsal yatırımcılar risk dağıtımı için uygun finansal araçlar
sunarak risk yönetimini kolaylaştırmaktadır. Risk
yönetiminde hedging, çeşitlendirme ve sigortalama
gibi üç değişik yöntemin kullanılması mümkündür.
Türev finansal araçların bu süreçteki rolü son
yıllarda önem kazanmıştır. Finansal pazarlar sadece
ürün dolaşımına aracılık etmekle kalmayıp, aynı
zamanda karar alma sürecine yardımcı olmaktadır.
Finansal varlık getiri ve fiyatları hane halkına
tüketim, tasarruf ve portföy kararlarında bilgi
sağlamaktadır. Mikro ekonomi teorisi bireylerin elde
ettikleri ürün ve hizmetlerin bütün özelliklerinin
farkında olduklarını ve bir işlem yaptırmaları
gerektiğinde temsilcilerinin faaliyetlerini her
zaman denetleyebildiklerini varsaymaktadır. Fakat
finansal pazarlarda katılımcıların bilgi düzeyinin
farklı olması ile sözleşmelerin kontrol ve uygulanma
süreçlerinin maliyetli olması nedeniyle asimetrik
bilgi sorunu ortaya çıkar. Bu ise pazar dengesinin
birinci en iyi değerinden sapmasına neden olur. (Müslümov
,s.7-8)
Finansal Sistemdeki Gelişmeler
Uluslararası ekonomik ve mali ilişkilerin düzenli biçimde
gelişebilmesi için uluslararası ödeme sisteminin
etkin olması gereklidir. O nedenlidir ki, Adam Smith
bile uluslararası para sistemini bir büyük teker'e
benzetmiştir. Ancak para buhranları sürekli olarak
dünya ekonomisinin en başta gelen sorunları arasında
yer almıştır. Bu buhranlar gelişmiş ülkeleri olduğu
kadar, az gelişmiş ülke ekonomilerini de
etkilemektedir. 1973 Bretton Woods sisteminin
yıkılmasından sonra ülkeler, uluslararası
anlaşmalara dayalı yeni bir sistem konusundaki
arayışlarını sürdürdüler. Bu gelişmelerin sonucunda
bugünkü farklı uygulamalar ortaya çıktı. Ancak yeni
bir sistem oluşturulması konusundaki girişimler
henüz sona erdirilmiş değildir.(Seyidoğlu, 1996,
s.492)
Tarihsel süreç olarak baktığımızda uluslararası
finansal sistemi Bretton woods ve öncesi dönem ve
Bretton Woods sonrası dönem olarak dikkate almak
gerekecektir.
|