Güdümlü
Ekonomi
Güdümlü ekonomi düzeni, kapitalist sistemin
uygulamada kazandığı bir örgütlenme
biçimidir. Bu düzende "merkezi otorite" ekonominin
Örgütlenmesini ve yönetilmesini üstlenmiştir. Burada
sözü edilen otoriteyi, genellikle devlet, bazı
durumlarda mesleki örgütler temsil etmektedir.
Liberal ekonomiye tepki olarak ortaya çıkan Eş
güdümlü ekonomide temel ilke, devletin, ekonominin
işleyişini düzenlenmesidir. Devletin bu düzenleyici
müdahaleleri, dal M ileri aşamada kapitalist yapıyı
"kalma ekonomi" düzenine götürmüştür.
Birinci Dünya Savaşından sonra liberal kapitalizmin
uygulayıcısı olan Batı Avrupa ülkelerinde, büyük
ekonomik ve sosyal sorunlar ortaya çıkmış;
çözülemeyen ve giderek büyük boyutlar kazanan bu
sorunlar 1929 yılından başlayarak "Büyük Dünya
Buhranı"na dönüşmüştür. 1933 yılında ABD
Başkanlığına gelen F. Roosevelt, fiyat ve ücretlere
yaptığı "müdahalelerle ekonominin yeniden piyasa
kurallarına göre işlemesini sağlamıştır. Aynı
dönemde Kıta Avrupası ülkelerinde de, devlet
tarafından piyasa mekanizmasının aksayan yanlarını
düzeltici ve düzenleyici önlemler alınmıştır.
Birinci Dünya Savaşı, 1929 Buhranı ve İkinci Dünya
Savaşı, kapitalist Avrupa ülkelerinde devleti
geçici, dağınık ve kısa vadeli tedbirler yerine
birbirleriyle tutarlı, sistematik ve uzun vadeli
tedbirler uygulamaya zorlamıştır.
Liberalizmin bunalımı ve sosyalizmin yetersizliği
karşısında ortaya çıkan güdümlü ekonomiye, hem
liberallerden, hem de sosyalistlerden eleştiri
gelmektedir.
Güdümlü Faiz
Devletin filiz oranlarının düzeyine ve yapısına
müdahalesine "güdümlü faiz rejim'" denir.
Güdümlü faiz rejiminde tavanlar kanarak faiz
oranlarının belirli düzeyleri aşmaması, ya da
tabanlar uygulanarak belirli düzeylerin altına
düşmemesi sağlanır. Bu uygulamalar sonucunda piyasa
güçlerinin faiz oranlarının oluşumu üzerindeki
etkileri azalır. Özellikle fiyat mekanizmasının
etkin biçimde çalışmadığı ekonomilerde fiyatlar
üzerinde uygulanan yaygın denetim faiz oranlarının
da denetim altında tutulmasını gerektirebilir. Mal
ve hizmet fiyatlarına olan müdahalelerin azalması,
faiz oranına kamu otoritelerince müdahale
edilmesinin en önemli gerekçesini ortadan
kaldırıldı. Faiz oranlarına müdahale edilmesinin
diğer gerekçeleri olarak yatırımların
özendirilmesi, selektif kredi politikasının
uygulanabilmesi, maliyet enflasyonun önlenmesi ve
bankalar arasındaki yıkıcı faiz rekabetinin
önlenmesi ileri sün1lebilirse de bu gerekçelerin
çoğunun haklılığı doğrulanamamaktadır.
Güdümlü faiz uygulamasının en önemli sakıncaları ise
faiz oranlarının ödünç verilebilir fonların arz ve
talebini miktara, vadeye ve riske göre
eşitleyememesi, para politikası uygulamasında ise
bir araç, ara amaç ya da gösterge olarak
kullanılamamasıdır. Özellikle hızlı enflasyon içinde
bulunan ekonomilerde faiz oranlarına tavan konarak
negatif reel faizlere yol açılması, yalnız ekonomik
etkinliği bozucu değil, sosyal açıdan da gelir
dağılımını kötüleştirici sonuçlar yaratır.
Türkiye'de 1887 tarihli Murabaha
Nizamnamesinden 1 Temmuz 1980'e kadar güdümlü faiz
rejimi uygulanmıştır. 1960'a kadar yasa
değişiklikleri ile belirlenen tavan faiz oranlan,
1960'dan sonra kararnameler ile saptanmıştır. 1
Temmuz 1980'de serbest bırakılan faiz oranlan daha
sonra bankalararası centilmenlik anlaşmalarıyla
saptanmış ve en son olarak da 1982 tarihli
k.1ramameyle faiz oranlannın mevduat piyasasındaki
payları % 10'un üzerinde olan bankalarca
belirlenmesi öngörülmüştür.
Güdümlü Fiyat
Tek karar mercii tarafından tek taraflı olarak
tespit edilen fiyatı ifade eden bir terimdir.
Karar mercii monopolcu bir firma, bir kartel bir
kamu idaresi olabilir. Güdümlü fiyatlar, piyasası
kuvvetleri tarafından serbestçe belirlenmiş
değildir.
|