Makroekonomik Hedef Önceliğini Seçmek, Makro Ekonomik
Hedefler
Her ne kadar rasyonel beklentiler teorisi,
ekonomiye, yeni makroekonomik politikaları
uygulamaya sokmak suretiyle devlet müdahalesinin
yararlı olmayacağını hatta tam tersine zararlı
sonuçlar doğurabileceğini ileri sürüyorsa da
yukarıda ortaya koyduğumuz itiraz ve ayrıca henüz
mali disipline yönelik altyapının tam
oluşturulamadığı gerekçesiyle, Türkiye ekonomisi
açısından biz aksini düşünüyoruz. Üstelik geçmişteki
sürprizlerden farklı olarak doğru politikaları
uygulamaya koymak Türkiye açısından yeni bir sürpriz
oluşturacağından, rasyonel beklentiler teorisinin
doğruluğu kabul edilse bile, ekonomik istikrar
politikalarından bu sürpriz çerçevesinde sonuç
almak mümkün olabilecektir.
Türkiye'nin bugün Önünde bulunan birincil ekonomik
sorun enflasyondur. O halde Türkiye bu sorunun
çözümü için önlemler almak ve diğer makroekonomik
hedeflerini bir süre feda etmek zorundadır. Bununla
birlikte kamu açıklarını azaltma ve enflasyonu
düşürme yönündeki önlemlerin, durgunluğa yol
açmaması için son derecede dikkatli uygulanması
gerekmektedir.
Türkiye'nin temel ekonomik sorununu enflasyon olarak
belirledikten sonra, bu sorunla mücadele için
uygulanacak ekonomik istikrar programının genel
çerçevesini çizmeden önce, çeşidi ekonomi
okullarının enflasyonla mücadelede uygulanacak
istikrar politikalarıyla ilgili önerilerini kısaca
ele almak yararlı olacaktır.
Klasik iktisatçılar ekonomide tam istihdam dengesini
genel durum olarak ele aldıkları için ekonomik
dengesizlik hallerini geçici olgular olarak kabul
etmektedirler. Klasik ekonomi teorisinin temel
postülalarından birisi olan Say Kanunu'na göre her
arz kendi talebini yaratacağı için, dengesizlik
halleri genelde arz yönlü bazı sorunlardan
doğmaktadır. Piyasa kendi haline bırakıldığında, arz
yönünde ortaya çıkacak değişiklikler "görünmez elin"
yardımıyla piyasanın yeniden tam istihdam dengesine
gelmesini kendiliğinden sağlayacaktır. Ekonominin
ve piyasaların yaşadığı dengesizliklere devletin
düzeltme amacıyla müdahale etmesi doğru değildir.
Bu tür müdahaleler piyasanın kendiliğinden dengeye
gelmesi yerine, zorlamayla dengeye gelmesine yol
açacağı için bu tür zoraki dengeler yeniden
bozulmaya mahkûmdur. Klasik iktisatçılar, piyasanın
ve ekonominin bütününün dengeye gelebilmesine engel
oluşturabilecek her türlü koşulun ortadan
kaldırılmasından ve devletin nötr bir ekonomi
politikası izlemesinden yatladırlar. Buna göre en
iyi bütçe denk bütçe ve en iyi vergi politikası nötr
vergi politikasıdır. Klasik ekonomi teorisinin
piyasaları kendiliğinden dengeye getirdiğine
inanılan anahtar postülası ücret ve fiyatların
kolayca uyumlanabilen esnek bir yapıda olduğu
görüşüdür.
Keynesyen iktisatçılar, klasik iktisatçıların
aksine, tam istihdam dengesinin özel bir durum
olduğunu, ücret ve fiyatların klasik iktisatçıların
iddia ettikleri gibi kolayca uyumlanabilen bir
yapıda olmadığını, dolayısıyla dengesizlik
hallerinin kalıcı olabileceğini ve devlet
karışımının gerekli olduğunu iddia etmektedir.
Keynesyenlere göre enflasyonla mücadelede en etkin
yol, vergilerin artırılması ve kamu giderlerinin
azaltılmasıyla ulaşılacak bütçe fazlası yönünde bir
maliye politikası izlenmesidir. Keynesyen ekonomi,
ekonomideki dengesizliklerin arz yönünden çok talep
yönünde ortaya çıkacağını ve bu nedenle talep
yönetimi ağırlıklı bir maliye politikası izlemek
gerektiğini öne sürmektedir. Böylelikle ekonomide
enflasyona yol açan aşırı talep giderilmiş ve fiyat
artışları denetim altına alınmış olacaktır.
Monetaristler, daha çok klasik ekonominin
postülalarından hareketle denk bütçe ve onun kadar
önemlisi sabit bir parasal büyüme oranını kural
haline getirmeyi önermektedirler. Madem ki para
arzındaki artışlar (diğer değişkenler sabit
tutulduğunda) fiyatlar genel düzeyini fonksiyonel
olarak etkilemektedir [P = f (M)j, o halde para arzı
artışı durdurulur ve para arzı artışına neden olan
bütçe açıklan denk bütçe uygulamasıyla giderilirse,
fiyatlar genel düzeyinin yükselmemesi sağlanmış
olur. Enflasyonun temel nedenini para arzı
artışının yarattığı talep artışına bağlayan
monetaristler, bu sorunla mücadelede temel ağırlığı
talebi denetlemeye yönelik para politikasına
vermektedirler.
Arz yönlü ekonomi görüşünü savunan iktisatçılar,
konuya tümüyle arz yönünden yaklaşmakta ve ekonomik
dengesizlik durumu ne olursa olsun (enflasyon,
durgunluk, stagflasyon) ekonominin canlandırılması
gerektiğini savunmaktadırlar. Bu görüşü savunanlara
göre örneğin vergi indirimleri yapılmak suretiyle
üretim artırılırsa, hem durgunluk giderilmiş olacak
hem de talep fazlası emilerek fiyatların düşmesine
yol açılacaktır. Görüleceği gibi arz yünlü
ekonominin, Say Kanunu'na dayalı klasik ekonomi
teorisinin değişik bir ifade şekli olduğu açıktır.
Yeni klasik iktisatçılar, koşullar ne olursa olsun
sabit bir parasal büyüme kuralı ve sabit vergi
oranları konulmasını, devletin izleyeceği bütün
politikaları önceden açıklaması ve açıkladığı gibi
izlemesi gerektiğini ileri sürmektedirler. Yeni
klasik iktisatçılar, klasik ekonominin temel
postülalarmı monetarist okulun görüşleriyle bir
araya getirerek yeni bir çerçeve içinde sunmakta ve
devletin ekonomiye ani karışımlar yapmak yerine
izleyeceği politikaları açıklayarak ekonomik
birimleri rasyonel kararlar alan ve ekonomiyi
yönlendiren birimler haline getirmenin gereğini
ortaya koymaktadırlar.
|