Marjinalistler ve Kriz
19. yüzyılın son çeyreğine doğru iktisatta değer
teorisi alanında önemli bir değişim yaşandı. Piyasa
fiyatlarının temelinde yattığı düşünülen değer artık
klasik iktisadın düşündüğü gibi malların üretimi
için harcanan emek miktarına bağlı addedilmi-yordu.
Artık değer malların tüketilen son biriminin
tüketiciye sağladığı fayda üzerin-den ölçülüyordu.
Malların değeri böylece o malın miktarının azlığı
ile ona yönelik insanların maddi veya manevi olarak
hissettikleri ihtiyacın bir bileşkesi olarak
algılanıyordu. Aslında fayda klasik iktisatçıların
da yok saydıkları bir şey değildi. Fayda bir malın
üretilmesi için gerekli önkoşuldu ancak onun
değerini tek başına oluşturamaz-dı. Klasik iktisatta
tam rekabet varsayılırsa uzun dönemde fiyatlar
üretim maliyetlerine yaklaşırdı. Böylece bir cins
uzun dönem ‘normal fiyatı’ da kabul ediliyordu.
Marjinal iktisat da ise üretim maliyetleri uzun
süre neredeyse J.B. Clark’a kadar oldukça ihmal
edilmiş halde kaldı. Marjinalist teorinin kriz
konusunda klasik ekole göre daha ileri bir pozisyon
alabildiği en azından Marshall ve Fisher gibi ikinci
nesil sayılabile-cek büyük marjinalistlere dek pek
söylenemez. Onlarda bile örneğin bir J.S. Mill’in
konumunu fazlaca aştıkları söylenemez.
Marjinalistlerin kriz ile ilgili bu eksik pozis-yonları
bir kaç nedene dayandırılabilir. Birincisi yukarıda
da söylediğimiz gibi üretim maliyetini uzun süre
ihmal etmiş olmalarıdır. Üretim maliyeti ise krizin
ana damarıdır. Düşen fiyatlar üretim maliyetlerinin
altına seyrederek iflasları ortaya çıkarmasa krizin
kendisi yerine fayda ve karlılık azalmasının yavaş
ve sakin sularında yüzmek müm-kün olabilirdi. Bundan
başka marjinal fayda teorisinin ana hatlarını yani
pür teorinin oldukça soyut alanını oluşturmakla
meşgul birinci nesil marjinalistler kriz gibi daha
somut konulara girmeye vakit de bulamadı. Son olarak
marjinalist ekol iktisat bilimine fizik gibi
‘pozitif’ bilimleri örnek almış; ve asıl çalışma
enerjisini iktisadı tıpkı fizik ve gökbilim gibi
diferansiyel hesap temelinde denge civarında oluşan
küçük değişim-lerin etkilerini bulmaya yöneltmiştir.
Bir anlamda kullanılan matematik aletler ve fel-sefi
genel armoni düşüncesi birbirini desteklemiş
marjinalist iktisatçılar iktisatta daha baştan
dengeyi, ve dengeden küçük sapışlarda da yine ona
dönüşü aramış ve ne aramışlarsa da onu bulmuşlardır.
İlk Marjinalistler: Walras Jevons, Menger
Jevons İngiltere’de 1871’de Theory of Political
Economy, aynı yıl Menger, İktisadını İlkeleri (Grundsätze
der Volkswirtschaftslehre) ve İsviçre Lozan’da
Walras 1874’te Pür İktisadın Elementleri ile,
birbirilerinden bağımsız olarak marjinal fayda
teorisi temelinde yeni iktisadı ortaya attılar.
Marjinallik ilkesini dışlarsak birbirlerine iktisadi
açıdan benzerlikleri çok tartışmalıdır. Walras’ın
genel denge çalışması sadece marjinalist teori
açısından önemli olmayıp onun yaklaşımı herhangi bir
ekol tarafından da kullanılabilir. Bu anlamıyla
diğerlerinden çok farklı bir konum içindedir. Kriz
teorisi açısından da Walras’ın teorisi bir bakıma
konuyla ilgisiz, bir bakıma fazlasıyla ilgilidir.
Jevons’un çalışmaları marjinalist paradigma
açısından tümüyle yeni olmakla beraber bu çalışmada
kriz teorisi açısından onu klasik ekolden neoklasik
ekole geçişte J. S. Mill’in sadece bir kaç adım
ötesinde bir figür olarak inceledik. Yaş olarak
Jevons, Walras ve Menger’den aslında fazlaca genç
olmayan Marshall’ı ikinci nesil marjinalistlerin
arasına yerleştirdik. Şimdi ilk nesil saydığımız
Menger ve Walras’a kriz teorisi açısından bir göz
atalım.
Kriz teorisi açısından Menger hakkında çok
söylenecek şey yok. Menger marjinal faydayı değerin
temeli olarak öne süren üç iktisatçıdan biri ve
günümüz Avusturya Ekolü’nün kurucusu olarak
önemlidir. Bir de Alman Tarihçi Ekolü ile giriştiği
yöntem tartışması ile… Ancak, her ne kadar
Avusturya hükümeti için yaptığı yaptığı para reformu
çalışmaları varsa da kriz teorisi açısından dikkati
çeken bir katkısı görülmez. Öyle ki baş çalışması
Grundsätze’de krizle ilgili en ufak bir değinme bile
bulmakta zorluk çekeriz.19
Walras’ın ‘genel denge’ teorisi de kriz teorisi
açısından zaafiyet taşır; çünkü koyduğu kimi
varsayımlar ile Walras, dengesizliği aslında bir
anlamda konu dışı bırakmıştır; elbette
dengesizliğin sert ve kendini besleyen bir biçimi
olarak krizi de…
Buna karşılık genel denge çalışması, Marx’ın Kapital
2. Cilt’te fizyokratları taki-ben geliştirdiği
yenidenüretim şemalarını hariç tutacak olursak
iktisatta o zamana kadar tüm sektörlerin denge
içinde oluş koşullarını arayan tek çalışmadır.20
Walras’ın orijinalliği çağdaşlarının anlamakta bile
zorluk çektiği bir soruyu ortaya atmasında ve –hiç
değilse kısmen- çözmesindedir. Bu soru fiyatların
bir ekono-mik sistem içinde eşanlı çözülmek – ya da
aynı zamanda eşanlı çözülmek- zorunda oluşları
gerçeğiydi.
İkinci Nesil: Marshall, Fisher
Alfred MarshallI ikinci nesil marjinalistlerin
arasında saymak belki de bir tür hak-sızlıktır.
Öncelikle 1840 doğumlu Jevons ve Menger’in yanında
1842 doğumlu Marshall yaş olarak hiç de bir sonraki
nesile ait değildir. Fakat kendi ‘magnum opus’u olan
Principles of Economics’i 1890’da yazmıştır. Bu
tarih ile marjinalist temel fikrin işlendiği Menger
ve Jevons’un eserleri arasında –her ikisi de 1871-
iktisat bilimi açısından gerçekten bir nesil farkı
vardır. Marshall diğerlerinin aksine alışılmış bir
marjinalist olmak için fazlasıyla aykırı ve orijinal
bir iktisatçıdır. Öncelikle diğerleri hayli soyut
modellere dalma eğiliminde ve gerçek yaşam ile
kendilerini test etme kaygısını fazla duymamalarına
rağmen Marshall iktisatta tümdengelimci soyut mo-delleri,
gerekli olmakla beraber gerçek hayattaki ampirik
gözlemlere dayanmaksızın fazlaca yaslanılmaması
gereken bir tarz olarak görür.23 Marshall
kriz teorisi açısın-dan da yeni nesil
marjinalistlerden çok J.S. Mill geleneğine yakındır.
Walras ve Menger’de kriz bulunamaz, Jevons’ta güneş
lekelerine saplanılır, bir tek Marshall’da J.S.
Mill’in özellikle kredi ve spekülasyon üzerine olan
vurgularının geliştirilmeye, kriz olgusunun en
azından kısmen de olsa incelenmeye çalışıldığı
görülür. Marshall’ın durgunluklar, panikler, krizler
vb hakkındaki değinmelerinin çoğu daha çok
işadamları vb gibi pratik faaliyetlerde bulunan
insanlara hitaben yazdığı ve daha somut
çalışmalarından biri olan Money, Credit and
Commerce’de yer alır (Marshall, 1929). Bu çalışmada
bir neoklasik iktisatçı için alışılmadık başka
unsurlar da görülür. Örneğin genellikle yarı
dolandırıcı sayılan, en azından sağlam para fikrinin
düşmanı bir ütopyacı olarak anlatılan John Law
hakkında başka hiç bir neoklasik yazarda kolay kolay
bulamayacağımız övücü cümleleri buluruz. 24
Borsanın yükselişi ve dü-şüşü ile ilgili genel kredi
miktarı arasında ilişki kurar (Marshall, 1929: 92).
Daha da ilginc olanı Paranın Miktar Teorisinin en
önemli unsurlarından biri, Cambridge denk-leminin
mucidi olarak onun ağzından bu miktar teorisinin
eleştirisini duymaktır.
|