Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Para ve Reel Ekonomi 

Para bir değişim aracı, hesap birimi ve değer saklama aracı işlevlerinin yanı sıra makro iktisadi olarak da önemi tartışılan bir nesnedir. Para piyasasının diğer piyasalardan farklı kendine has özelliklen vardır. Diğer meta ve hizmetlerden farklı insan ihtiyaçlarını karşılar. Para, miktarı bir tekel tarafından belirlenen bir meta olarak görülebilir. Para talebi ise gelirin, para ikamelerinin ve para tamamlayıcılarının bir fonksiyonu olarak görülebilir. Para çoğu durumda yakın ikamesi olmayan bir maldır. Paranın fiyatı ise faiz oranı olarak görülebilir. Faiz oranı paradan vazgeçmenin fırsat maliyeti, aynı zamanda paranın zaman değerini belirleyen bir unsurdur. 

Para politikası, para arzını ve faiz oranlarını değiştirerek toplam talep yoluyla çıktı ve fiyat düzeyini etkilemeye yönelik iktisadi politikadır. Parasal iktisat para arzı, faiz oranı, enflasyon oranı, nominal döviz kuru gibi nominal değişkenlerin reel çıktı düzeyi, reel faiz oranı, işsizlik istihdam gibi reel değişkenlerle ilişkisini incelemektedir. 

Paranın İçselliği ve Dışsallığı Konusu 

Para arzı büyük ölçüde merkez bankasının doğrudan kontrol edemediği banka mevduatlarından oluşur. Merkez bankası parasal tabanı belirleyerek para arzım değiştirebilir. Para arzının belirlenmesinde merkez bankası dışında bankalar ve banka dışı özel sektör de rol alır. ( Yıldırım, 2009:607) Para arzı üzerinde merkez bankasının kontrolü artıkça para daha dışsal bir özellik alır. 

Parasal iktisat literatüründe para miktarı ile çıktı arasındaki korelasyona sıklıkla rastlanır. Para politikasının gecikmeli ve öncül bir değişken olması, reel iktisadi faaliyet üzerinde etkili bir rolü olduğunu göstermeyebilir. Para ile iktisadi faaliyet arasında korelasyon ilişkisinin olması sebcp-sonuç ilişkisini zorunlu kılmaz. Merkez bankası ve bankacılık sektörü iktisadi gelişmelere tepki gösterdiği, iktisadi gelişmelerden etkilendiği için dışsal değildir. Merkez bankası temel politika aracı olarak kısa dönem faiz oranını kullanıyorsa para toplamı hem bu uygulamadan etkilenir hem de politika ile ilgili olmayan diğer iktisadi değişimlerden etkilenir. İktisadi bir genişleme sonucu merkez bankası politikasını değiştirmese bile bankalar kredi arzını artırır ve bunun sonucunda para stokunda bir artış olur. Para stoku para politikasının ölçütü olarak kullamhrsa para ve toplam çıktı arasında gözlenen ilişki para veya para politikasının üretime etkisini göstermek yerine, üretimin para stoku üzerindeki etkisini de gösterebilir. 

Üretimdeki değişmelerin para stokundaki değişimlere neden olduğunu öne süren "Ters yönlü nedensellik argümanı" King ve Plosser (1984) tarafından ortaya atılmıştır. Bankacılık sektörünün pasiflerini temsil eden içsel para ile çıktı dalgalanmaları arasındaki korelasyonun, merkez bankasının pasiflerim temsil eden dışsal para ile çıktı dalgalanmaları arasındaki korelasyondan daha güçlü olduğunu keşfetmişlerdir. King ve Plosser (1984) bu bulguları Mİ veya M2 ile çıktı düzeyi arasındaki ilişkinin bankacılık sektörünün çıktı düzeyi ile içsel ilişkisinin sonucu olarak yorumlamışlardır. Bu durumda para stokundaki değişmeler para politikasından kaynaklanmayıp, üretim dalgalanmalarının bir sonucudur. Coleman (1996) para stokunun çıktı değişiminin öncesinde değil(not leading) ,sonrasında değiştiğini (lagged) bulmuştur. 

Faiz oranları her zaman olmamakla birlikle genellikle daralma dönemlerinden hemen önce yüksek olduğu, daralma dönemi sırasında düştüğü ve genişleme sürecinde yükseldiği gözlenmektedir. Paradaki büyüme ile çıktıdaki büyüme arasında, mutlak olmamakla birlikte güçlü bir bağlantı vardır. ( Dornbusch, Fisher ve Startz, 2001: 267) 

Günümüzde çoğu merkez bankası politika aracı olarak para toplamı yerine faiz oranını kullanmaktadır. Merkez bankaları para arzını ve faiz oranlarını eşanlı olarak kontrol edemezler. Para arzını dışsal olarak kabul edersek, parasal aktarım mekanizması yoluyla para piyasasının yeniden dengeye gelmesi durumunda faiz oranlarında bir uyarlama olacaktır. Bu durum paranın içsel olduğu görüşüne tezattır, çünkü para arzı iktisadi faaliyetler, özel olarak bankacılık sektörü tarafından belirlenmemektedir. ( Suk, 2008:18) Para tarzı para tabanının stokastik bir fonksiyonudur. Para arzı bu durumda bir başka değişkenin fonksiyonu olmayıp, para tabanı tarafından belirlenebilir. Poole'a göre bu görüş para arzının merkez bankası ile özel kesim arasındaki etkileşim sonucu belirlendiğini görmezden gelmektedir. Merkez bankalarının faiz oranı belirlediği durumda para arzı piyasa tarafından belirlenir. Poole (1970'den aktaran Suk,2008:19)

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Gizlilik Politikası

Sağlık Bilgileri