Para Politikası ve Maliye Politikası Birlikte Uygulanması
Para politikası için gerekli olan denklemi bir kez
daha yazalım:
MV=PQ P=f(M)
Denkleme göre paranın dolanım hızı (V) ve belirli
bir dönemde üretilen toplam mal ve hizmetlerin fizik
miktarı (Q) değişmez var-sayıldığına göre fiyatlar
genel düzeyi ekonomideki para arzının bir
fonksiyonuna dönüşmektedir. Bu durumda para
politikasının temeli para arzını (M) denetleyerek
ekonominin resesyondan ya da enflasyondan çıkmasını
ya da eğer doğru denge olarak algılanıyorsa mevcut
dengenin korunmasını sağlamaktır.
Merkez Bankası, enflasyonla mücadelede talebi
düşürebilmek için açık piyasa işlemleri yoluyla
(elindeki hazine kâğıtlarını satmak suretiyle)
piyasadaki fazla parayı çekebilir. Böylece para
arzını (M) düşürmüş olur. Yada deflasyonist bir
ortamda talebi canlandırabilmek için yukarıdakinin
tam tersini yaparak piyasaya ek para enjekte
edebilir. Bu durumda da para arzını (M) artırmış
olur.
MV = PQ
100 x 2 = 2 x 100 olduğunu ve bu ekonomide yalnızca
ekmek üretildiğini (Q) varsayalım. Yine varsayalım
ki ekmek üreten fırınlardan birinde ortaya çıkan
arıza nedeniyle 1 ay süreyle ekmek üretimi 80
birime düşmüştür. Bu durumda denklem şu biçimi alır:
100x2 #2x80
Bu bir eşitlik olmadığına göre denklemin sol
tarafında değişebilir olarak tanımlanan para arzı
(100, M) ya da denklemin sağ tarafında değişebilir
olarak tanımlanan fiyat (2, P) değişecek demektir.
Fiyat 2 birimden 2,5 birime çıkarsa denklem
eşitlenir. Ya da para arzı 100'den 80'e düşürülürse
denklem yine eşitlenir.
Eğer Merkez Bankası bu geçici üretim daralmasını
ileride kalıcı enflasyonist baskı yaratacak biçimde
fiyat artışıyla çözmek yerine para arzını
düşürmekle çözmek istiyorsa o takdirde açık piyasa
işlemlerine başvurabilir. Bu durumda piyasaya
elindeki hazine kâğıtlarını satarak 20 birimlik
parayı çekebilir. Böylece denklem, şu biçimde
dengeye ulaşır:
80 x 2 = 2 x 80
İleride arızalanan ûrun devreye girip de ekmek
üretimi (Q) yeniden 100 birime çıktığında Merkez
Bankası piyasadaki hazine bonosunu geri alarak
piyasaya daha önce çektiği parayı geri vererek fiyat
düşüşünü engeller. Böylece piyasa eski dengesine
geri gelmiş olur. Yalnızca bonoya ödenen faiz kadar
bir ek para miktarı piyasaya sürülmüş olur. O da
fiyatların bir defalık artması sonucunu getirir ve
enflasyona neden olmaz.
Mevduat munzam karşılıklarının değiştirilmesi
bankaların kredi yaratma yeteneğini değiştirmek
suretiyle para arzını denetim altına almaya yarar.
Söz konusu oranın artırılması kredi yaratma
yeteneğini düşüreceği için talebi kısıtlayıcı,
dolayısıyla enflasyonu denetim altına alıcı bir
önlem olarak uygulamaya konulabilir. Para
çoğaltanı, mevduat munzam karşılığı oranının
tersidir (resiprokali). Yani mevduat munzam
karşılıklarının oranı yüzde 10 (10/100=0,10) ise
para çoğaltanı bunun tersidir. Yani (100/ 10=)
10'dur. Mevduat munzam karşılıklarının yüzde 20'ye
çıkarılması (20/100=0,20) durumunda para çoğaltanı
(100/20=) 5 olur. Yani bankaların para yaratma
kabiliyeti bu yolla düşürülerek para arzı denetim
altına alınmış olur. Bununla birlikte munzam
karşılıkların kullanılması giderek daha az
başvurulan bir para politikası aracı durumuna
gelmektedir.
Merkez Bankası'nın bir görevi de son borç veren
merci olmasının gereğini yerine getirmesidir. Eğer
bir banka, özellikle piyasa koşulları nedeniyle
likidite sıkıntısı içine girmiş ve Merkez Bankası'na
başvurmuşsa, Merkez Bankası, bu bankaya gereken
likiditeyi sağlamak durumundadır. Bu şekilde
sağlanan likidite süreklilik taşımaması için yüksek
faizli bir imkân olmak durumundadır. Merkez Bankası
önce belirli bir likidite vermek sonra faiz almak
yerine faizi baştan tahsil eder. Buna ıskonto oranı
denir. Merkez Bankası bu oranı artırıp azaltmak
suretiyle para arzım denetim altında tutabilir.
Para ve Maliye Politikalarının Birlikte Uygulanması
Ekonomideki parasal ve reel ilişkileri yeniden ifade
edelim:
M
V =
P Q
Y = C + I + G + (X-M)
MV = C + I + G + (X-M) Bu denklemi sayısal bir
örneğe dönüştürelim:
50x2 = 60 + 20 +
30+00-20)
(1)
Ekonomide enflasyonist baskılara yol açan bir talep
artışı ortaya çıktığını varsayalım. Talep artışı
tüketim harcamalarının (C) yükselmesine yol
açacaktır. Tüketim harcamalarının, eldeki
birikimlerin de aktive edilmesi sonucunda, 60
birimden 80 birime çıktığını varsayalım. Bu durumda
denklemimiz ilk anda şu biçimi alacaktır:
50 x2# 80+ 20+ 30+
(10-20.)
(2)
Burada bir eşitsizlik 5>öz konusu olduğuna ve
paranın dolanını hızını (V) sabit kabul ettiğimize
göre para arzının artması ve 60 birime yükselmesi
gerekecektir.
60x2 = 80+ 20+
30+(10-20)
(3)
Bu durumda denklemi değişim denklemi biçimine
dönüştürüp tekrar bakarsak,
MV =PQ 50 x 2 = 2 x 50 50 x 2 # 2,4 x 50 60 x 2 =
2,4 x 50 Fiyatların (P) artmış olduğunu görürüz.
Yukarıda da ifade edildiği gibi para politikası
denklemin sol, maliye politikası da sağ tarafının
ayarlanmasına yöneliktir. (2) numaralı duruma geri
dönelim:
50x2 #80+ 20+ 30+(10-20) 100 #120
Bu durumda para politikası tek başına kullanılıp
piyasaya para arz edilmezse bir defalık fiyat
artışları görülecek fakat bu devam etmeyecek,
böylece eski dengeye biraz daha yüksek bir fiyatlar
genel düzeyiyle geri dönülmüş olacaktır.Ya da maliye
politikası tek başına uygulanır ve vergiler
artırılırsa tüketim harcamaları (C), kişisel
kullanılabilir gelir miktarı düşürülmek suretiyle
indirilmiş olacaktır.
Varsayalım ki para arzı artışı ekonomide
enflasyonist baskılar getirmiş olsun:
MV =PQ
50 x 2 = 2 x 50
Burada para arzının 60 birime çıktığını düşünelim:
60 x 2 # 2 x 50
Buradan şu eşitliğe gidilecektir: 60 x 2 = 2,4 x 50
Bu dengenin enflasyonist baskılar yarattığını ve
tekrar eski dengeye dönülmek istendiğini düşünelim:
Açık piyasa işlemi uygulanarak para politikasına
başvurulup 10 birim hazine kâğıdı satılıp
karşılığında 10 birimin piyasadan çekildiğini
varsayalım. Bu durumda para arzı (M) daralmasıyla
kişilerin kullanılabilir geliri 10 birim tutarında
eksileceginden tüketim harcamaları da (C) 10 birim
eksilecektir. Sonuçta fiyatlar eski düzeyine
inecektir:
60 x 2 = 2,4 x 50 50 x 2 # 2,4 x 50 Eşitliği
sağlamak için fiyatlar düşecektir:
50
x
2 = 2
x
50
Değişimin sol taraf yani para politikası ağırlıklı
olduğuna dikkat etmek gerekir.
Kişisel gelir vergisinin artırıldığını ve bu yolla
kişilerin elindeki
10
birim fazlanın alındığını, dolayısıyla kişisel
kullanılabilir gelirlerin ve nihai olarak da
tüketim harcamalarının (C)
10
birim düşürüldüğünü varsayalım. Maliye politikası
uygulaması sonucunda durum tekrar eski noktaya
gelecektir:
60 x 2 = 2,4 x 50 60 x 2 # 2 x 50ç Eşitliği sağlamak
için para arzı (M) kısılacaktır: 50 x 2 = 2 x 50
Bu kez değişimin sağ taraf yani maliye politikası
ağırlıklı olduğuna dikkat edilmelidir.
Şimdi her iki politikayı bir arada uygulamaya karar
verdiğimizi düşünelim. Yani Merkez Bankası açık
piyasa işlemi uygulayarak 5 birimlik hazine kâğıdı
satıp para arzını (M) 5 birim düşürürken, gelir
vergisi artırımına gidilerek tüketim harcamalarının
(C) 5 birim kısıldığını düşünelim:
60 x 2 = 2,4 x 50 Para politikasının tek başına
etkisi: 55 x 2 # 2,4 x 50
Maliye politikasının tek başına etkisi: 60 x 2 # 2,2
x 50
Karşılıklı etkileşim sonrasında gelinen nokta: 55 x
2 = 2,2 x 50
|