Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Parasalcılık Ve Kriz

Milton Friedman’ın kurduğu daha doğrusu yeniden oluşturduğu ‘parasalcılık’ ekolü özetle üç ana sütun üzerinde durur. Para arzının ve dolayısıyla da stokunun ekonomide dışsal olarak devlet otoritesi tarafından yaratıldığı; para arzı ile fiyatlar ve ulusal gelir arasında çok yakın bir korelasyon olduğu; son olarak da bu korelasyona yol açan neden sonuç ilişkisinin ulusal gelir ve fiyatlardan para arzına doğru değil de para arzından ulusal gelire doğru olduğudur. Friedman’ı akademik dünyada asıl üne kavuşturan çalışma onun Amerika İktisadi araştırmalar Bürosu (NBER) için Anna Schwartz ile birlikte yaptığı bir çalışmanın kitaplaştırılmış halidir: A Monetary History of The United States 1867-1960 (Friedman, Schwartz, 1963a). Bu çalışmada Friedman yukarıdaki en temel iddiasını yani 93 yıl boyunca parasal büyüklüklerle ulusal gelir ve fiyatlar arasında çok yakın bir korelasyon olduğunu istatistiki devasa bir çalışmayla göstermeye çalıştı. Bunun açıklaması ise büyük ölçüde Fisher’in ge-liştirdiği paranın miktar teorisi denklemine dayanıyordu. Elbette tüm bu çalışmalar-dan iş çevrimi teorisi ve krizler hakkında da bazı sonuçlar çıkmaktaydı. Bu çıkarsa­malar zaten (Friedman, Schwartz, 1963a) içinde göze çarpmadan da olsa yer al­maktaydı. Böyle olması da doğaldı; çünkü çalışmanın yapıldığı NBER, ABD’de özel-likle konjonktür konusundaki çalışmalarıyla bilinen bir devlet kuruluşuydu ve iş çev-rimi onun en belli başlı araştırma konularındandı. Friedman ve Schwartz, kendi ça­lışmaları ile iş çevrimi arasındaki ilişkiyi aynı yıl Review of Economics and Statistics ekinde daha açık bir şekilde yayımladılar (Friedman, Schwartz, 1963b). Money and Business cycles adını taşıyan bu büyük hacimli makale de kitaplarındaki sonuçları iş çevrimi bağlamında tekrar eder. Friedman ve Schwartz’ın çalışmalarında parasal büyüklüklerin değişimi ile iş çevrimi arasındaki ilişki vurgulanır (Friedman, Schwartz: 1963b: 35). Biraz ileride vurguyu daha da kesinleştirirler.

“Bu sonuçları özetlemek gerekirse: (...) Para stoku değişmeleri ile gelir değişmeleri arasında kuşku götürmez bir yakın ilişki vardır. Bu ilişki doksan yılı aşkın bir süredir varlığını sürdür-mektedir ve bu zaman aralığının başı ile sonu arasında da bir farklılık sergilememektedir” (Friedman, Schwartz: 1963b: 42)

Çalışmanın ilerleyen sayfalarında yazarlar bu parasal büyüklüklerin, bu arada para stokunun dönüş hızının da çevrimsel özellikler taşıdığını iddia eder (Friedman, Schwartz: 1963b: 42, 70). Çalışmalarında parasal büyüklükler ile gelirin çevrimsel özellikleri arasında bağ kurma sorununu da aktarım mekanizmaları ve bu mekaniz-maların dengeye ulaşma sürecinde sık sık hedefaşımı (overshooting) yapmaları ile açıklarlar. Bu hedefaşım süreci para arzı değişkenlerinin gelirleri dalgalandırmasına yol açmaktadır (Friedman, Schwartz: 1963b: 71).

Fakat bu bir iş çevrimi ve kriz açıklaması mıdır; gerçekten kuşkuludur. Çünkü bizzat para arzının niye çevrimsel bir nitelik taşıdığı çok açık değildir. İş çevrimleri sırasında insanların para tutma eğilimleri ve parayı nakit veya banka mevduatı ola­rak tutma eğilimleri arasındaki farklılıklardan bahsedilir ancak ne yeterince açıklanır, ne de bunların çevrimselliğinin bir izahı vardır. Esasen Friedman’ın iş çevrimi teorisi böylece ileride yeni klasik ekolün iş çevrimi kavramını andırır; çevrim, daha çok be-lirsizce ortaya çıkan kimi şokların tıpkı göle rastgele atılan taşlar gibi gelirde yani gölün sularında yaratacağı dalgalanmalara benzemektedir. Para büyüklüklerinin çevrimselliği, üstelik yazarların kanılarının tersine ilişkinin gelirden paraya doğru olduğu kuşkusunu da uyandırmaktadır; çünkü paranın çevrimselliği öne sürülmüş ama açıklanmamış olursa o zaman belki de gelirdeki değişiklikler paradaki değişimlere neden olmaktadır. Yani hacimli iki cilt boyunca sürekli sergilenen parasal büyük­lükler ve gelir/fiyat büyüklükleri arasındaki ‘yakın korelasyon’un nedenselliği iddia edilenin tam tersi olabilir. Nitekim bu çalışmalarla ilgili önemli keynescilerden Okun’un ilk tepkisi bu yönde bir kuşku belirtmek olmuştur (Okun, 1963).

Friedman’ın iş çevrimi analizinde kuşkusuz Fisher’in özellikle 1922-23 yılların-daki görüşlerinin büyük etkisi vardır. Bu etki zaten (Friedman, Schwartz: 1963b: 24) da Fisher’in 1923’teki iş çevrimleri hakkındaki ünlü makalesinin başlığına yaptığı atıfta kendini gösterir : “İş Çevrimi Büyük ölçüde Bir Dolar Dansıdır!” Yani iş çevrim-lerinin kaynağı sadece parasal gelişmelerdir. Fisher’in 1929 krizinden sonra bu gö-rüşünde önemli bazı revizyonlara gittiğini görmüştük. Friedman ise orijinal Fisher tezini hatta biraz daha nüanslarından ya da ortodoksluğun dışındaki özelliklerinden arındırarak yeniden türetti. Fakat iş çevrimi ile kriz arasında baştan beri söylediği­miz gibi ille de kesin bir neden sonuç ilişkisi yoktur. O nedenle Friedman’ın bu yarım kalmış iş çevrimi teorisi onun bir kriz teorisi olduğunu göstermez. Nitekim Friedman ve Schwarts’a göre eğer FED 1929’da uygun genişletici para politikaları uygulasaydı

kriz çıkmayabilirdi. Bu tez bugün Friedman-Schwartz Hipotezi olarak bilinmektedir. Friedman 1929’u gelip sonunda New Yok FED Başkanı Benjamin Strong’un ölümü ile onun güçlü yönetiminin eksikliğine bağlamaktadır.

Esasen para arzını dışsal olarak gören ve para arzını, daha doğrusu buradaki ‘değişimlerin değişme hızını’ iş çevriminin nedeni olarak algılayan bir tezin kendi iç dinamiği ile evrilen bir iş çevrimi ya da kriz teorisi geliştirmesi olanaksızdı. Bu anla-mıyla Friedman’ın 1950-60’lardaki neoklasik sentez keynescilerinden talep yönetimi ile krizleri yönetebilme iddiasında bir farkları yoktur. Aralarındaki fark daha çok talebi hangi araçlarla yönetebileceği tartışmasından ibarettir.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Gizlilik Politikası

Sağlık Bilgileri