Piyasanın İşlemediği Mallar ve Dışsallıklar
Dışsallık birinin yaptığı bir iktisadi seçimden
dolayı başka birinin fayda veya zarar görmesidir.
Zarar görürse bu dışsal maliyetten fayda görürse
dışsal faydadan söz ederiz. Ancak dikkat edilirse
nasıl yukarıdaki asimetrik bilgi durumu bizim 4.
varsayımımızı ihlal ediyorsa bu dışsallıklar da 7.
varsayımımızı ihlal eder. Dışsallık-lara örnek
vermek gerekirse çevreyi kirletmek konusu ele
alınabilir. Bir fabrika atık sularını çevredeki
dereye boşaltıyorsa kendisi belli bir filtreleme
maliyetinden kur-tulmakta böylece marjinal maliyeti
düştüğünde üretimi (arzı ) daha fazla olabilmek-tedir.
Onun bu maliyeti ortadan yok olmamakta toplum
tarafından üstlenilmektedir. Örneğin yakınlarda
çiftçilik yapanlar için bu dışsal bir maliyet
olmakta ürünlerinin miktar ve kalitesi düşmektedir.
Bunun önemi şudur:
“Dışsallıklar var olduğu zaman, malın fiyatı onun
toplumsal değerini yansıtmak durumunda değildir.
Sonuç olarak firmalar ya çok fazla ya da çok az
üretirler; böylece ortaya çıkan piyasa sonucu
etkinsizdir. (...) Sonra da kamu mallarını
inceleyeceğiz. Ek bir müşterinin kamu malını
kullanma marjinal maliyeti sıfırdır. İnsanlar
bunların tüketiminden dışlanamaz.” (Pindyck,
Rubinfeld, 1997: 623)
Burada iki cins dışsallık probleminin piyasa
mekanizması açısından yarattığı sorunu gördük.
İkinci yani kamu mallarını örnekleyelim. Eğer bir
devlet bir yere yol yaparsa o yolun yapımına vergi
olarak katılmayanlar bile o yoldan faydalanabilir.
Bu yukarıda varsayımlarımız arasında saymadığımız
bir başka zımni varsayıma ilişkin bir konudur.
Piyasa mekanizmasında birinin bir malı tüketmesi
diğerinin o malı tüke-tememesi anlamına gelmelidir,
aksi takdirde bu dışlama olmaksızın piyasa meka-nizması
işlemez. Eğer birileri o malı bedava
kullanabiliyorsa o malın yapımı için kaynak ayırmaz.
Özetle her iki cins dışsallık da kamu otoritesinin
müdahalesini ge-rektirir. Mevcut kapitalist
sistemimizin işlemesi piyasa sisteminin işlemesine
bağlıdır; ancak piyasa sistemi geleneksel teorinin
varsaydığı gibi ezelden beri var olan bir şey
değildi; hukuki, iktisadi ve toplumsal kuralları ile
oluşturulması gereken bir şeydir. Bunlar yeterince
oluşturulmadığı dönemlerde aslında neredeyse her şey
dışsallıklar ve kamu mallarından ibaretti. Tarihsel
süreç içinde piyasa inşa edilirken belli bir nok-tada
devletin ağırlığının azalması ve kamusal nitelikli
dışsallıkların tasfiye edilmesi gerekti. 1600’lü
yıllarda İngiliz topraklarındaki çevirme hareketi,
ya da dilencilerin asılarak idam edilmesi gibi
şeyler ilk bakışta görülen bazı başka nedenlerin
dışında aslında bizzat bu konuyla ilgilidir. Tıpkı
18. yy.da iktisadın doğuşu sırasındaki laissez
faire tartışmaları gibi... 1980’lerde
neoliberalizm adıyla yapılmaya çalışılan şey,
kapitalistleşmenin ikinci büyük dalgasıdır. Toplumun
çok daha geniş kesimleri piyasa eliyle örgütlenmeye
çalışılmıştır. Bunun doğal sonucu ücretsiz yollar
yerine paralı otoyollar, ücretsiz polis ve kamusal
güvenlik sistemi yerine özel güvenlik
sis-temleridir. Hatta özel ordu ve özel cezaevleri
de söz konusudur. Böylece evvelce kamu malı sayılan
ve dışsallığa tabi olan kimi iktisadi alanlar artık
piyasa kurallarına kısmen tabi olabilmektedir. Ancak
bu durum özellikle geçiş döneminde ciddi bir
de-netim eksikliği yaratmış söz konusu denetim
eksiklikleri 2007/8 krizinin oluşmasında önemli bir
işlev görmüştür. İşin bu yanı dışsallıkların yaygın
olduğu bir ekonomide kaynak dağılımın makro seviyede
yanlış yapılacağı ve yanlış yatırımlara ve
denge-sizliklere yol açarak yaratacağı kriz
potansiyelinden belki daha da önemlidir.
|