Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Toplam Faktör Verimliliği Ölçme Yaklaşımları 

Literatürde toplam faktör verimliliğinin tanımlanması ve ölçülmesi ile ilgili olarak çok farklı yaklaşımlar ile karşılaşılmaktadır. Bu durum bir taraftan verimliliğin hangi düzeyde ölçüldüğüne, bir taraftan ölçme amacına ve buna bağlı olarak girdi ve çıktı tanımlarına, bir taraftan da elde hazır olabilen veri tabanına dayalı olarak ayrışmaktadır. Toplam faktör verimliliği ölçme yaklaşımları başlangıçta mali ve mali olmayan yaklaşımlar olarak sınıflandırılabilmektedir. Bu sınıflandırmaya göre mali yaklaşımlarda toplam faktör verimliliği, mali olarak tanımlanan girdi ve çıktılarla hesaplanırken, mali olmayan yaklaşımlarda toplam faktör verimliliğinin mali olarak tanımlanan girdi ve çıktılarla hesaplanması gerekmemektedir. 

Toplam Faktör Verimliliği Ölçümüne Mali Yaklaşımlar 

Mali temelli verimlilik analizlerinde toplam faktör verimliliği ölçümü, mali çıktılarla ilişkilendirilmektedir. Grifell, Tatje ve Lovell6 1999 yılında, “işletme” ve “ekonomik” olmak üzere iki mali yaklaşım tanımlamışlardır. İşletme yaklaşımı üzerine Kurosawa, Eldor ve Sudit, Miller, Miller ve Rao, Banker vd., çalışmalarında iki dönem arasında kârdaki değişim 3 bileşene ayrılmıştır. Bunlar: toplam faktör verimliliği etkisi, fiyat kurtarma etkisi (çıktı ve girdi fiyatlarındaki değişmeyi yansıtan) ve bir faaliyet etkisi (firmanın operasyonlarının büyüklüğündeki değişmeleri yansıtan)’dir. İşletme yaklaşımı konusundaki diğer çalışmalar, bu üç yönlü ayrıştırmanın çeşitli varyasyonlarıdır. Bu yaklaşım içerisindeki bazı modeller, kârdaki değişimi incelemede, indeks sayıları kullanmaktadır. Ancak kârdaki değişimi incelemede kullanılan indeksler, üretim teknolojisi üzerine kısıtlayıcı bazı varsayımlara dayanmaktadır. Kârdaki değişimi ayrıştırmaya olanak veren ekonomik yaklaşım ise, toplam faktör verimliliği ölçüsünde teknik etkinsizliğin belirlenmesine ve faaliyetin etkisinin ayrıştırılmasına izin vermektedir. Grifell, Tatje ve Lovell 1999 yılında yaptıkları çalışmada, üç evreli kâr ayrıştırma modeli önermişlerdir. Birinci evrede, kârdaki değişim fiyat ve miktar etkilerine ayrılmaktadır. Miktar etkisi, ikinci evrede, verimlilik ve faaliyet etkisine ayrışmakta ve son evrede verimlilik etkisi, üretim teknolojisi ve teknik etkinlik bileşenlerine ayrıştırılmaktadır. Faaliyet etkisi ise ürün karışımı, kaynak karışımı ve ölçek etkilerine ayrışmaktadır. Grifell, Tatje ve Lovell kullandıkları modelde kârdaki değişimi ayrıştırmak için bir Malmquist verimlilik indeksini kullanmışlardır. 

Toplam Faktör Verimliliği Ölçümüne Mali Olmayan Yaklaşımlar 

Grosskopf 1993 yılında yaptığı çalışmada, toplam faktör verimliliğin ölçümüne

mali olmayan teknikleri öncelikle sınır yaklaşımları olan ve olmayan olarak iki gruba

ayrıştırmaktadır. Bu sınıflamada kullanılan parametrik modeller ekonometrik üretim

modelleri, parametrik olmayan yöntemler ise deterministik modeller olarak bilinmektedir. 

Ekonometrik teknikler, üretim fonksiyonunun tam olarak belirlenmesini ve verimlilik değişimi ile üretim fonksiyonunun parametreleri arasında doğrudan bir ilişkiyi gerektirmektedir. Bu teknikler, üretim fonksiyonundaki girdiler ve çıktılar arasındaki ilişkilerin tam olarak belirlenemediğini varsayar. Bu nedenle ekonometrik teknikler, verimlilik değişmelerinin tahmininde ölçme hatasını açıklama üstünlüğüne sahiptirler. Ancak bu tekniklerde, yanlış bir üretim fonksiyonu tahmin etme ve sonuçta yanlış hata açıklama riski de bulunmaktadır. Deterministik yöntemler, üretim fonksiyonunun tam bir tanımını ve dolayısıyla da parametre tahminlerini gerektirmezler. Bu teknikler girdiler ve çıktılar arasında determinisitik bir ilişki olduğunu varsaymaktadırlar. Bu sebeple determinisitik tekniklerin ölçme hatalarına daha duyarlı olduğu söylenebilir. Bu teknikler fonksiyon temelli indeks sayıları ve matematiksel programlama yöntemleri olarak iki grupta ele alınabilmektedir. Laspeyres ve Fisher gibi temel indekslerde, hesaplama kolaylığı bulunmaktadır. Verimliliği ölçmede temel matematiksel programlama yöntemi, veri zarflama analizi ve malmquist indeksidir. Matematiksel programlama yöntemleri verimlilik değişimlerini, teknik etkinlik ve teknolojik değişim olarak kaynaklarına ayrıştırabilmektedir.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Gizlilik Politikası

Sağlık Bilgileri