Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Devletin Teşvik Politikalarındaki Caydırıcılık

Kolaylıkla anlaşıldığı gibi teşvik etmek ya da öztürkçesi olan özendirmekle, caydırmak birbirlerine ters yönlerdeki kavramlardır. Bir konuda ve bir yönde teşvik   edilmek istenen bir kişinin aynı doğrultuda caydırılması düşünülemez. Bununla birlikte bu garip paradoksa, bu anlam verilemez zıtlığa da iktisat tarihimizde hem de hiç azımsanmayacak sıklıkta rastlanıldığına dikkat çekmek gerekir.

Hükümetler, yatırımcılarını olsun, ihracatçılarını olsun geliştirmek, onları uluslar arası ölçütlerde rakipleriyle yarışabilecek dayanırlıkta kılmak için çeşitli önlemler alırlar. Bu önlemler, yaygın kullanımdaki adıyla teşvik araçları yoluyla, korunmak istenen katmanlara ulaştırılır. Bu teşvik araçlarının en başta gelenleri, gelir ve kurumlar vergilerinden belirli süreler için bağışıklık, ithalatta çeşitli kolaylıklar ihraç edilen ürün bedelinin belirli bir oranını da vergi iadesi olarak devletten almak, düşük faizli kredi kullanmak, özel döviz tahsisi, transfer ve kur garantisi olarak görülür.

Kaynakların özellikle kıt olduğu ekonomilerde, kalkınmayı hızlı ve toplum katmanlarına yük ve kazanımları dengeli biçimde dağıtarak sağlamak için yol gösterici bir planlamanın büyük önemi vardır. Çok ayrıntıya girmeyen, gerçekçi ve serbest Pazar mekanizmasının çalışmasına engel oluşturmayan yönlendirici bir planlama ile sözü edilen kalkınma için gerekli stratejiler ortaya konur, hedeflerin neler olduğu belirlenir, bunlar arasında öncelikle saptanır ve ilgili kesimlerin öncelikli hedeflere kendiliklerinden yönlendirilmesi için de onları bu doğrultuda özendirici önlemler alınır. Bu planlama iyi yapılamaz ise önceliklerin doğru saptanması mümkün olamaz, oralara yönlendirici mekanizmalar da verimlilik içinde çalışmaz. Türkiye’de bu olumsuzluk yaşanmıştır. Plan kavramına, biraz onun toplumumuzca benimsenmeyen belirli bir dönemin terminolojisi içinde yer almış olmasından ötürü, biraz da bu gibi ince ayar isteyen çalışmalara yatkın olmayışımızdan dolayı uzak duran siyasal ve bürokratik yapımız, bu çerçeve içinde düzenlenebilecek sağlıklı kaynak paylaşımlarının gerçekleşememesine neden olmuştur. Açıkça karşı çıkılamayan planlama kavramı içinde çok kez dolaylı engellemelerle yozlaştırılan, zikzaklarla hedeften saptırılan teşvik önlemleri de kavramın içinin boşaltılması sonucunda, özendirme adı altında caydırıcılık zıtlığına dönüştürülmüştür.

Bu bağlamda, adeta hemen her başvurana tanınan teşvik araçları kıt kaynakların dikkatlice dağıtılarak kullanılmasını engellemiş ve bunların gerçek ihtiyaç ve hak sahipleri tarafından neredeyse hiç kullanılamaması sonucunu doğurmuştur. Bu cömert görünüşlü dağıtım, olmayan kaynakların sanal dağıtımı’ndan başka bir şey ifade etmediği için de gerçek girişimciler, gereksinimleri olan desteklerden yoksun kalmışlardır. Buna karşılık bu yoldan kısa dönemeçli kazanç peşinde koşanlar, sistemin sunduğu kimi olanakları haksız çıkar amacıyla kullanarak onu yozlaştırmışlar, işi kendi çıkarları uğruna devlet hazinesinin zayıflamasına kadar vardırabilmişlerdir. Haksız çıkarları peşinde sistemi sıkıntıya sokan bu gibi yapay girişimcilere karşı alınan önlemler ise bu kez de aksi yönde sonuç doğurarak, teşvik unsurlarının, onları gerçekten hakkedenlere ulaşmasını önlemiş, hatta gerçek girişimciler bu nedenle sık sık değiştirilen uygulamalar yüzünden teşvik almak için vermiş bulundukları taahhütleri karşılayamaz duruma gelmişlerdir.

Konuya, başlığımız açısından bakıldığında da eklemeye gerek olmadığı gibi, teşvik tedbirlerini yürürlüğe koyan devlet, bunların planlanması ve yaşama geçirilmesi aşamalarındaki yanlış karar ve uygulamalarıyla, üretimi artıracak ve bu yoldan kalkınmayı sağlayacak yatırımlara ve onları gerçekleştirecek girişimcilere destek vermek isterken çoğu kez köstek olmuş ve bu olgu da nitelikli üretim kapasitemizin artmasını önleyen başlıca nedenler arasında yer tutmuştur.

Kaynak: Reha Tanör - Finansal Kriz ve Sermaye Piyasası - TSPAKB

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Gizlilik Politikası

Sağlık Bilgileri