Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

2001 Yılı Ek Devlet Bütçesi, IMF Desteği ve YEP Hedefleri 

Yeni Ekonomik Program (YEP) Hedefleri, bu programa IMF ve Dün­ya Bankası desteği 15 Mayıs 2001 tarihinde Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Sn. Kemal Derviş tarafından açıklandı. 14 Haziran'da 2001 yılı Ek Devlet Bütçesi (EB) TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yürürlüğe girdi. Biz bu makalede önce Ek Bütçe ile IMF desteğini ele aldıktan sonra YEP'in ekonomik hedeflerini analiz edeceğiz. 

Ek ödenek dahil, 2001 yılı Konsolide Devlet Bütçesi verilerini göste­ren Tablo-1 'de görüldüğü gibi, 2001 Konsolide Bütçe Başlangıç Ödene­ğine (KBÖ'ye) göre 48,4 katrilyon lira olan bütçe harcamaları, 30,6 katrilyon liralık bir ek ödenek ile, EB'de 79 katrilyon TL'ye (%62,3 artış) fırlamış oldu. Bu yüksek artışın başlıca sebebi ise döviz fiyatlarının yak­laşık %80 oranında artması sonucu TL cinsinden dış borç servisinin (Ana para geri ödemeleri ve Faiz ödemeleri) kur ayarlamaları oranında artma­sı, iç borç stokunun da 5 ay içinde 36 katrilyondan 84,5 katrilyon li­raya (2,3 kat artış) yükselmesi sonucu iç borç servisi yükünün de çığ gibi artmasıdır. 

Nitekim, çok büyük bir bölümünün faiz ödemelerinden oluşan trans­fer harcamaları, KBÖ'den EB'ye 28,1 katrilyon liradan 55,3 katrilyon lira­ya, iç ve dış borç faiz ödemeleri de 16,7 katrilyon liradan 41,3 katril­yon liraya (yaklaşık 2,5 kat artış) çıkmıştır. Daha öncede belirttiğimiz gi­bi, toplam faiz ödemeleri içinde iç borç faiz ödemelerinin payı %80 dolayında seyretmekte, gerek iç ve gerekse dış borç ana para geri öde­meleri için bütçeye 1 lira bile ödenek konmamakta ve bu ödemeler içeriden ve dışarıdan borçlanılarak finanse edilmektedir.

Bütçe gelirleri ise, KBÖ'den Ek Bütçe'ye 31,8 katrilyon liradan, 5,9 katrilyon liralık bir artışla, sadece 37,7 katrilyon TL ye çıkması sonucu Büt­çe açığı da 5,3 katrilyon liradan 29,7 katrilyon liraya revize edilmiştir. Faiz Dışı Bütçe fazlasının ise 11,5 katrilyon lira dolayında aynı düzeyde kalması hedeflenmiştir. 

2001 yılının son 7 ayı için IMF tarafından taahhüt edilen 12,8 mil­yar dolarlık kredinin yaklaşık tamamı iç borçların geri ödenmesi ve faiz oranlarının aşağı çekilmesi için devlet bütçesinde kullanılabile­cektir. IMF'nin bu mali desteği aynı zamanda döviz darboğazının at­latılmasında da önemli bir katkıda bulunmaktadır. 

Özetlersek Ek Bütçe'de 2001 yılı için hedeflenen 29,7 katrilyon li­ralık Bütçe Açığının yaklaşık 17 katrilyon lirası (12,8 milyar dolar x 1,3 milyon TL) IMF kredisi ile kapatılmış olacaktır. Bu yılın yine son 7 ayın­da Dünya Bankası'ndan da 25 Haziran'da 1,1 milyar dolar, 15 Aralık'tada yaklaşık 1,4 milyar dolarlık (toplam 2,5 milyar dolar) proje ve yapısal uyum kredisi verilecektir. 

Belirtmek gerekir ki, gerek IMF ve gerekse Dünya Bankası kredi dilimlerinin Türkiye'ye tahsisi öngörülen yapısal uyum yasalarının çı­kartılmasına ve bu yasaların titizlikle uygulanmasına, ilaveten diğer performans kriterlerinin gerçekleşmesine göre verilecektir.  

Tablo-1: Ek Ödenek Dahil, 2001 Yılı Konsolide Devlet Bütçesi Katrilyon TL. 

 

1999

2000

2001

 

 

 

KBÖ

EK

EK

1- BÜTÇE HARCAMALARI

28.1

46.8

48.4

30.6

79.0

FAİZ DIŞI BÜTÇE HARCAMALARI

17.4

28.2

31.7

6.0

37.7

I.PERSONEL

6.8

10.0

12.0

2.6

14.6

II.DİĞER CARİ

2.3

3.8

4.7

0.6

5.3

M.S.B.

1.4

2.3

3.5

0.3

3.8

HL YATIRIM HARCAMALARI

1.5

2.5

3.5

0.3

3.8

IV-TRANSFER HARCAMALARI

17.4

30.5

28.1

27.2

55.3

Faiz Hariç Transfer Harcamaları

6.6

10.1

11.5

2.6

14.1

L Borç Faizi Ödemeleri

10.7

20.4

16.7

24.6

41.3

Tahvil Faizi

4.8

17.1

14.3

 

 

Dış Borç Faizi

0.9

1.8

2.4

 

 

2. KİT. Transfer Harcamaları

0.4

0.9

0.8

0.3

1.1

3. Vergi İadeleri

1.2

1.6

1.3

0.8

2.1

4Sosyal Güvenlik

2.8

3.3

4.3

0.8

5.1

 

0.2

0.4

1.0

0.1

1.1

2- BÜTÇE GELİRLERİ

18.9

33.8

43.1

6.2

49.3

I.VERGİ GELİRLERİ

14.8

26.5

31.8

5.9

37.7

ll-VERGİ DIŞI NORMAL GELİR

1.9

3.5

8.0

-1.2

6.8

lll-ÖZEL GELİR VE FONLAR

2.0

3.3

3.0

1.3

4.3

Fonlar

1.5

2.2

2.8

0.3

3.1

IV.KATMA BÖTÇE GELİRLERİ

0.3

0.5

0.3

0.2

0.5

3. BÜTÇE AÇIĞI

-9.2

-12.9

-5.29

 

-29.7

4.FAİZ DIŞI DENGE

1.6

7.6

11-4

 

11.6

6.FAİZ DIŞI DENGE (IMF) (")

0.0

S.8

7.3

 

 

GSMH (Katrilyon TL)                          78.3      129.0

183.4

 

182.4

(1) KBÖ ■ 2001 Yılı Konsolide Bütçe Başlangıç Ödeneği;      EB= Ek Bütçe (*) Merkez Bankası Kân, Yeniden Değerlendirme Farkı Faizi ve Özelleştirme

Gelirleri   ile.   Ziraat   ve   Halk   Bankasının   Yeniden   Yapılandırma

Kapsamında Aktarılan Hariç.

Nitekim, 3 Temmuz 2001 tarihinde verilecek olan 1,5 milyar dolarlık IMF kredisi ile 1,1 milyar dolarlık Dünya Bankası kredisinin programlanmış olan verilme tari­hi 25 Haziran olmasına rağmen Türkiye gerekli yasal düzenlemeleri zama­nında çıkaramadığı için bu tarih önce 3 Temmuz'a, daha sonra da bir da­ha ertelenmiştir. Bu iki kredi diliminin ön şartları ise geriye kalan ya­pısal mevzuatın aşağıdaki şekilde tamamlanmasıdır. Bunlar; 

-  Maliye ve bankacılık alanlarındaki yeni tedbirlerin alınmasına ilave­ten,

-  2001 mali yılı Ek Bütçe Kanunu 14 Haziran'da çıkarılmıştır,

-  Kamu bankalarının yeniden yapılandırılması, görev zararları, bazı fonların tasfiyesi ile vergi yasalarında değişiklikler öngören tasarı 19 Haziran'da TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilmiştir.

-  TEKEL'in yeniden yapılandırılmasını, tütün ve alkollü içecekler piya­sasına yeni düzenlemeler getirilmesini öngören tasarı 20 Hazi­ran'da TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilmiştir.

-  Bankacılık işlemlerinde müşterilerin vergi kimlik numarası tespiti ve kullanımı ile ilgili uygulamanın 1 Eylül 2001 tarihinden itibaren kade­meli olarak başlamasına yönelik Vergi Kimlik Numaraları Genel Tebliği 19 Haziran'da Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.

-  Doğrudan Gelir Desteği yapılması ve bu amaçla oluşturulacak çift­çi kayıt sistemine ilişkin uygulamaya yönelik tebliğ 21 Haziran'da Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.

-  Haziran ayında Şeker Kanunu da çıkarılmış ve,

-  Telekom Yönetim Kurulu üyeleri yeniden atanmış olmasına rağmen IMF yetkilileri bu kurulu beğenmediklerini bahane ederek 3 Temmuz kredi dilimini şimdilik askıya almışlardır. 

Başlangıçta IMF kredi dilimlerinin tarihleri ise 15 Mayıs 2001'de ser­best bırakılan 3,8 milyar dolarlık kredi dilimine ilaveten 3 Temmuz'da 1,5 milyar dolar, 25 Temmuz'da 1,5 milyar dolar, 20 Eylül'de 3 milyar dolar ve 15 Kasım'da 3 milyar dolar olmak üzere toplam 12,8 milyar dolardır. 3 Temmuz kredi diliminin ödeme tarihinin ertelenmesi büyük bir ihtimalle, IMF tarafından yeni performans kriterlerinin talep edilmesiyle, 25 Temmuz diliminin de Ağustos ayına sarkmasına yol açacaktır. 

Türkiye'nin dış borçlanma kredibilitesi ancak 2001 yılı sonuna doğru artacağına göre, bu geçiş döneminde IMF (12,8 milyar dolar) ve Dünya Bankası'ndan (2,5 milyar dolar) Mayıs-Aralık 2001 dönemi için 15,3 milyar dolar düzeyinde bir mali destek sağlanmıştır. Tablo-2'de görüldüğü gibi bu iki uluslararası finans kurumunun Türkiye'ye vermiş olduğu kredi miktarı 2000 yılında 4,7 milyar dolar, 2001'de vereceği toplam kredi miktarı ise 17,9 milyar dolar , 2002'de vereceği toplam kredi tutarı ise yaklaşık 3,5 milyar dolardır. 

Yine önemle belirtmek gerekir ki, son aylarda bazı Sendika liderleri ile TOBB ve TÜSİAD yetkilileri ve bazı Ticaret - Sanayi Odaları başkanları IMF kredisinin dış borcu ödemek için kullanılacağını, reel (üretici) sektöre ve işçiye bir şey vermeyeceğini ileri sürerek IMF'ye ve hükümete çatmak­ta, YEP'e olan destek konusunda kamuoyunu yanıltarak bindikleri dalla­rı kesmektedirler. Bu zevatı şov yapmaktan vazgeçip ciddiyete ve sosyal sorumluluklarını yerine getirmeğe davet ederiz. 

Tablo-2: IMF ve Dünya Bankası Kaynaklarından Kullanım (Milyon ABD Doları) 

 

2000

2001

2002

IMF (Uluslararası Para Fonu)

 

 

 

Kullanım

3.408

14.6880

1.165

Stand-By Düzenlemesi

1.153

1.153

1.165

Ek Rezerv Kolaylığı

2.255

5.264

-

Stand-By Düzenlemesi ilave Kaynak

-

8.271

-

DÜNYA BANKASI (DB)

 

 

 

Kullanım

1.291

3.220

2.332

2000 yılı Öncesi yapılan borçlanma anlaşmaları

513

583

366

Yeni Projeler

778

2.637

1.966

Acil Borçlanma

778

2.450

1.450

Yatırım

0

187

516

IMF ve DB'den TOKAM KULLANIM

4.699

17.908

3.497

Çünkü Türkiye, IMF ve Dünya Bankası'nın desteği ile büyük bir ekonomik ve siyasi kaosun eşiğinden dönmüştür. Bu kuruluşların desteği olmasa idi Türkiye; 

- İç ve dış borçlarını vadesinde ödeyemez duruma düşecek (morator­yum ilan edecekti),

-  İç borçlarını para basarak ödemek zorunda kalması durumunda ise "dört haneli enflasyon" (hiper enflasyon) ile karşı karşıya kalacak ve neticede,

-  Ekonomik krizin daha da derinleşmesi ile de büyük bir siyasi kaosa girecekti.

IMF'nin 12,8 milyar dolarlık 5 yıl vadeli "köprü kredisi" ile Türkiye bü­yük bir ekonomik ve siyasi kaostan kurtulmuş, iç ve dış borçlarını ödeye­bilen, dış kredibilitesine kavuşan, birkaç ay sonra da, yapısal reformların tamamlanması ile de özel dış finans kurumlarından ilave krediler alabilme konumuna kavuşacaktır. 

Alınmış ve alınacak olan kredilerin önemli bir bölümü iç ve dış borç geri ödemelerine ve bankacılık sektörünün yeniden yapılandırılmasına tah­sis edilecektir. İflasın eşiğine gelmiş olan bankacılık sektörünü ayağa kal­dırmadan reel sektörün de bu kesimden kredi alma imkanının olmayaca­ğını TOBB ve TÜSİAD yetkilileri bildiğine göre, bu zevatı şov yapmaktan vazgeçmeğe davet ederiz. 

YEP Hedefleri ve Beklentileri 

Yeni Ekonomik Program (YEP) ve bu programla ilgili yasal düzen­lemelere Derviş kanunları denmesi Türk medyasının ve kamuoyunun büyük bir yanılgısıdır. Çünkü, bu yasaların çoğu 2000 yılı istikrar programında yer almış olup zamanında çıkartılamayan yasalardır. Di­ğer taraftan Hazine Müsteşarlığının internet sitesine girdiğinizde, 3 Mayıs 2001 tarihinde Sn. Kemal Derviş ile Merkez Bankası Başkanı S. Ser-dengeçti tarafından imzalanan ve IMF Başkanı H. Kohler'e gönderilen 18. Ek Niyet Mektubu'nda şu ifadeler yer almıştır: 

"Bu program 1999 yılı sonunda başlatılmış bulunan ve Uluslara­rası Para Fonu'nun sağlamış olduğu Stand-by düzenlemesi ile destekle­nen programın devamı olup ... ülke ekonomisinin yeniden yapılandırıl­ması konusundaki aynı strateji bu programda da izlenecektir". Bu ger­çek, bizzat Sn. Derviş tarafından kabul edildiği halde Türk medyası "kral­dan ziyade kralcı" tutumunu sürdürmeye devam etmektedir. 

Bilinmesi gereken diğer bir gerçek de, hiçbir özel veya resmi ulus­lararası finans kurumu bir kişiye kredi vermez ve bu krediler Türk Hükümetine ve Türk Milletinin kredibilitesine verilir. Diğer taraftan 16 Mayıs tarihli gazetelerde, herhalde Sn. Derviş tarafından kaleme alınmış olan, bayan Derviş'in beyanatına göre "Kemal Mesih değildir." Bir ki­şi hiçbir zaman bir ülkeyi kurtaramaz. Türk medyası benimle ve eşimle uğ­raşacağına, Türkiye'nin işsizlik, enflasyon ve gelir dağılımı bozukluğu gibi temel ekonomik sorunlarını gündeme getirip tartışsa çok daha iyi olur." şeklinde bir açıklama yapmıştır. 

YEP'in 2001-2003 temel ekonomik hedeflerinin yer aldığı Tablo-3'te görüldüğü gibi GSMH büyüme hızı 2001'de %-3 geriledikten sonra, 2002 ve 2003 yıllarında sırası ile %5 ve %6'lık bir artışa dönüşmesi hedef­lenmiştir. Büyüme hızı 2001 yılının Ocak-Mart döneminde %-4,2'lik bir ge­rileme göstermiş, sektörler itibari ile de; tarım sektöründe %8,9'luk bir ar­tış olmasına rağmen, sanayide %-1,3, inşaatta %-7,4, ticarette %-3,8, it­halatın hızla gerilemesi sonucu ithalat vergisinde de %-10,6'lık bir gerile­me olmuştur. 

2001 yılında GSMH büyüme hızının %-3 yerine en az %-5 dolayın­da gerileyeceğini tahmin etmekteyim. Çünkü, Şubat 2001 krizinin olum­suz ekonomik etkileri daha çok yılın ikinci çeyreğinde görülecek ve belki de bu çeyrekte büyüme hızı en az %-7 dolayında gerileyecektir. Ancak, büyüme hızındaki bu gerilemenin yılın üçüncü çeyreğinde azalması ve son çeyreğinde de pozitif bir artışa dönüşmesi beklenmektedir. Büyüme hızı bir yıldan ötekine göre ölçüldüğü için 2002 yılındaki artışın da %5 ye­rine %7 dolayında gerçekleşmesi sürpriz olmayacaktır.

Programda 2001 ortalama dolar kuru 1069 TL gibi çok düşük düzey­de hedeflenmiş ve bu hedef Nisan ayında bile aşılmıştır. Yıl sonunda, TL cinsinden ortalama dolar kuru daha yüksek düzeye çıkacağına göre, Fert Başına Gelirin (FBG) 2500 dolar yerine daha düşük bir düzeyde ger­çekleşmesi kaçınılmaz olacaktır. 

2001 yılındaki enflasyon TEFE'ye göre %57,6, TÜFE'ye göre de %52,6 olarak hedeflendiği halde, bu oranların sırası ile %65 ve %70 ola­rak gerçekleşmesi bir sürpriz olmayacaktır. Zaten Ocak-Mayıs 2001 döneminde enflasyon hızı TEFE'ye göre %44,5, TÜFE'ye göre de %32,3 artmıştır. 2001 yılı programı enflasyonla mücadeleden çok ekonominin ye­niden yapılandırılması ve tekrar işler hale getirilmesine öncelik vermiştir. 2002 ve 2003 yıllarında ise enflasyonla mücadeleye tekrar ağırlık verile­cektir. 

Kamu Bankalarının yıllardır süren ve biriken görev zararları ve Fon Bankalarının görev zararlarının, 1-2 Mayıs 2001'de hazineden Özel Tip Tahviller (ÖTT) verilerek, devletin iç borç stokuna ilave edilmesi ile 2000 yılı sonunda 36,4 katrilyon lira olan iç borç stoku, Mayıs 2001'de 84,5 kat­rilyon liraya fırlamış ve neticede bu yıl sonunda Bütçe Açığı/GSMH oranı­nın, 2000'den 2001'e %-11,2'den %-15'e çıkması hedeflenmiştir. Yine 2000'den 2001'e Merkezi Hükümet Borç Stoku/GSMH oranı da %58,8'den %83'e yükselmiş olup bu oranların yıl sonunda daha da artma­sı beklenmektedir. 

Daha önceki makalelerimde de yer verdiğim gibi, YEP programın önemli bir eksiği ise kur politikasında serbest dalgalı kur yerine "güdüm­lü dalgalanmanın" kabul edilmemesi ve gerçekçi kur politikasının (çapraz kurlar hariç, döviz fiyatlarının aylık /yıllık enflasyon oranları kadar artırılma­sı) MB tarafından garanti edilmemesidir. Çünkü, döviz fiyatlarındaki bek­lenmedik dalgalanmalar özel sektördeki yatırım, üretim ve ihracat he­deflerin belirlemede önemli bir belirsizliğe yol açmaktadır. 

Bankadaki tasarruf mevduatlarının yarısının döviz cinsinden olduğu, yıllık dış ticaret hacmi ile döviz giriş-çıkışlarının 100 milyar doları aştığı, bir çok iş yeri ve dairenin dövizle kiralandığı, kardeşin kardeşten bile dövizle borç aldığı, döviz fiyatlarındaki belirsizlikten dolayı iç ticarette bile vadeli hammadde, ara malı ve nihai mal satışlarının bile dövize endekslendiği bir ülkede serbest dalgalı kur politikası ekonominin krizden çıkması için doğru bir uygulama değildir. Sn Derviş'e ve MB yetkililerinin bilgile­rine arz olunur. 

Diğer taraftan, kanaatimce programın en az gerçekçi hedefleri dış ekonomik gelişmeler konusundadır. 2000'den 2001'e ithalatın 53,6 milyar dolardan 47 milyar dolara gerileyeceği, bavul ticareti dahil ihracatın 31 mil­yardan 34 milyar dolara çıkacağı ve netice de hizmet gelirleri ve giderleri­nin (turizm gelirleri, işçi dövizleri ve faiz ödemelerinin) de hesaba katılmasıyla Cari İşlemler Dengesi( CİD) açığının 2000'den 2001 'e -9,8 milyar do­lardan -1 milyar dolara gerileyeceği hedeflenmiştir.

2001 yılında büyüme hızının hedeflenenden daha yüksek oranda ge­rileyecek olması, ithalatımızın yaklaşık %90'ının üretim ve yatırımlara dö­nük hammadde, ara malı ve yatırım mallarından oluşmasından dolayı it­halatımızın 45 milyar doların altına inecek olması, turizm gelirleri ile ihra­catın hedeflenenlerden biraz daha fazla olacağı hesaba katıldığında, yıl sonunda CİD'nin -1 milyar dolarlık açık yerine +3-4 milyar dolarlık bir fazlaya dönüşeceğinin tahmini daha gerçekçi olacaktır.

Nitekim Ocak-Nisan 2000'den 2001'in aynı dönemine göre CİD açığı -3,2 milyar dolardan -44 milyon dolara inmiştir. 2001'in Ocak ayında -679 milyon ve Şubatta -94 milyon dolar açık veren CİD, Mart ve Nisan ayların­da sırası ile 226 ve 503 milyon dolar civarında bir fazlaya dönüşmüştür. 

Borç Takası 

Hazine Müsteşarlığı, 15 Haziran 2001 tarihinde, iç borçlanmanın va­desini, uygun maliyetlerle uzatmak ve özel bankacılık kesiminin döviz cin­sinden açık pozisyonlarının azaltılmasına yardımcı olmak amacı ile, vade­si 2001 ve 2002 yıllarında dolacak TL cinsinden devlet iç borçlanma senetlerinin dövize endeksli ve TL cinsinden değişken faizli yeni se­netlerle değiştirilmesine yönelik olarak bir takas ihalesi gerçekleştir­miştir. Özel Bankalarla gönüllü olarak gerçekleştirilen bu ihalenin sonuç­larına göre, toplam 8,9 katrilyon TL nominal değerli senedin, 3 yıl ve 5 yıl vadeli dövize endeksli, 1 yıl ve 2 yıl vadeli TL cinsi tahvillere de­ğiştirilmesi ile bir taşla dört kuş vurulmuş oldu;

-  Bir yandan özel bankaların açık pozisyonlarını (döviz borçları-döviz alacakları farkını) arzulanan düzey olan 5 milyar dolar seviyesine in­dirmiştir. Neticede özel bankaların dövize olan talebi düştüğü için dö­viz fiyatlarına olan artış baskısı büyük ölçüde ortadan kalkmıştır. 

- Öte yandan Hazine kısa vadeli iç borçlarını orta vadeye (ortala­ma 3,1 yıla) yayarak, iç borç servisini daha kolay döndüre imkanını elde ederek, TL faizlerindeki artış trendini de tersine çevirmiş oldu. 

Sonuç olarak Hazinenin yapmış olduğu bu başarılı borç takası, ikide bir gündeme getirilen, üçüncü kriz senaryoları ile ilgili kara bulutları dağıt­mış ve ekonomideki yangını büyük ölçüde söndürmüş oldu. 

 

Prof. Dr. Emin Çarıkcı

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005