Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

75. Yılda KOBİ'ler 

Dr. Cemil Akkutay 

İki dünya savaşı aasmda gelişen teoriye göre küçük işletmelerin üretimlerini kısarak optimal altı bir üretimle fiyatları yüksek belirliyebilecekleri ileri sürül­mekteydi. Amerikalı iktisatçı Schumpeter bu teoriyi sa­vunarak kalkınma ve kitle üretiminin büyük firmalarca gerçekleştirilebileceğini iddia ediyordu. O dönemdeki gelişmeler Schumpeter'in görüşlerini destekler istika­mette olmuş; istikrarlı ve sürekli büyüme ve sanayileş­me büyük kapasiteli yerlerde büyük ölçekli işletmele­rin birim maliyetleri düşürerek, içsel ve dışsal tasarruf­ları artırmalarıyla saglanmışür. 

Ancak 19601ı yılların sonlarında dünya ekono­misinde bir takım değişiklikler hissedilmeye başlan­mıştır. 1974 petrol krizininde büyük firmaların değişen piyasa şartlarına gereken sürede yeterli cevabı vereme­diği belirginleşmiştir. 1990 yılma kadar hertürlü finan-sal krize ve probleme karşı bağışıklığı olduğuna inanı­lan IBM firmasına krize girmesi büyük firmalarda bir şeyin noksan olduğunu göstermiştir. Piyasanın küçük hacimli hardware talebine karşılık verecek esnekliğe sahip olmayan IBM krize girmişti.

 

IBM örneğine Japon ulusal demiryolarının ye­niden yapılanmaya gitmesi ve özelleştirilmesi, önde gelen Japon tekstil firmalarının hasta endüstriler haline gelmesi örnekleri eklenebilir. 

Piyasalardan kaynaklanan ürün çeşitlendiril­mesi ve değişikliği talepleri firmaları üretim ve yönetim değişikliğine zorluyordu. Teknolojideki değişiklikler toplumu ve değerler sistemini değiştimıekteydi. Firmaların değişen ortama ilgisiz kalmaları düşünülemezdi. Yönetim yapılarını gözden geçiren firmalar otomasyon sistemlerindeki yeniliklerin firmaların daha küçük bi­rimler halinde örgütlenmeleri gereğini ortaya çıkarmış­tı. Küçük firmalarda çalışanlar arasındaki işbirliği ve dayanışma üretkenliği artıran diğer bir faktördü. 

Bilgi teknolojisindeki hızlı gelişmeler, küresel­leşme sürecinin hızlanması KOBl'leri yeni bir evreye sürüklemşitir Küreselleşme sürecinde firmaların karşı lıklı bagımlığı artmış, üretim faktörlerinin hareketliliği kolaylık kazanmıştır. Bu gelişmeler sonucunda KO­Bl'ler kendi ülkelerinde ürettiklerini dünyanın her yeri için üretmek veya dünyanın heryerinde üretilen mal­larla rekabet etme durumunda kalmaktadırlar. 

Türkiye'de KOBl'ler 1970'Iİ yıllardan itibaren telaffuz edilmeye başlamıştır. 1980'li yıllardan sonra dış dünyadaki gelişmeler ve Türk sanayici ve iş adamları­nın baskılarıyla KOBl'ler popüler hale gelmiştir. Çok sayıda seminer, konferans, toplantı düzenlenerek ka­muoyu oluşturulmuş ve siyasi otorite bir takım tedbir­ler almaya zorlanmıştır. 

KOBİ Tanımı 

Ülke ekonomilerinde önemli ağırlığı (Tablo I) olan KOBİ'lerle ilgili politika tespitinde ve uygulama­sında başarılı olabilme hedef kitlenin belirlenmesi ile yakından ilgilidir. Ülke ekonomilerinin farklı büyük­lüklerde olması, politika anlayışındaki ve önceliklerde-ki farklılıklar değişik ülkelerde değişik KOBİ tanımları­nın ortaya çıkmasına yol açmıştır.

KOBI tanımı küçük ve orta ölçek kelimelerin­den anlaşılacağı üzere belli büyüklükleri ifade etmek­tedir.

Bu çerçevede KOBİ tanımları;

Avrupa Topluluğu'nda en fazla 250 çalışanı olan,

Amerika Birleşik Devletleri'nde en fazla 250 ça­lışanı olan,

Almanya'da en fazla 500 çalışanı olan,

Japonya'da en fazla 300 çalışanı olan,

Güney Kore'de en fazla 300 çalışanı olan,

Fransada en fazla 500 çalışanı olan,

olarak tanımlanmıştır. 

KOBÎ tanımları çalışan sayısıyla sınırlı gibi gö­zükmekte birlikte, tanımların arkasında bir takım nitel ve nicel özellikler yatmaktadır. 

Nicel Ölçütler: 

. işçi sayısı

. Üretimde kullanılan enerji miktarı

. Sabit sermaye tutan

. Yıllık satış tutarı (Ciro)

.Kâr

. Toplam çevirici güç

. Katma değer. 

Nitel Ölçütleri: 

. işletme yönetiminin birbirinden ayrılması ve İşletme yönetiminde uzmanlaşma.

. Emek-sermaye bileşimi

. Kredi itibarı

. Pazarlık gücü

 Teknolojik seviye.

Yukarıda belirtilen ölçütlerin değerlendirilmesi ve işçi sayısı ile il iş k ilendiril mesi sonucu KOBÎ tanım­larına ulaşılmaktadır. KOBI tanımlarında nicel ölçütle­rin daha fazla ağırlığı bulunmaktadır. 

Türkiye'de genel kabul görmüş bir KOBÎ tanı­mı bulunmamaktadır. Halk Bankası, DlE, KOSGEB ve Sanayi Yatırım Bankası farklı KOBl tanımlan yapmış­lardır.

Genel olarak Türkiye'de yüzün üzerinde çalı­şanı olan işletmelerin diğerlerinden yönetim, teknoloji ve organizasyon yönünden farklılaştığı gözlemlenmek­tedir. Bu bakımdan Türkiye'de 100 kişinin altında çalı­şanı olan işletmeler KOBl olarak yorumlanmaktadır.

Avrupa Birliği üye ülkelere ülke şartlarını dik­kate alan; ancak Birliğin tanım sınırlan dışına çıkmaya­cak KOBl tanımlarında bulunmalarını tavsiye etmekte­dir. Bu açıklamadan KOBl olgusunun canlı bir yapısı olduğu ve şartlara göre değiştiği anlaşılmaktadır. 

KOBl olgusu ekonomik bir kavram olmanın ötesinde toplumun uç kutupları arasında yer alan geniş bir orta sınıf olgusuna tekabül etmektedir. Orta sınıf ta­nımının zamana ve şartlara göre değiştiği dikkate alı­nırsa, KOBl olsunun dinamik bir yapısı olduğu anlaşı­lacaktır.

Küreselleşme süreci içerisinde KOBl ilişkileriy­le birlikte orta sınıfların işbirliği yaygınlaşmaktadır.

KOBÎ kavramının içerisinde riske girme, so­rumluluk taşıma, yaratıcılık, yeniliklere açıklık ve doğ­rudan yönetebilme unsurları bulunmaktadır. Bu işlev­lerin yerine getirilmesi İle KOBiler ekonomik ve siyasi sisteme doğrudan katkıda ve katılımda bulunabilmek­tedirler. KOBÎ'lerin güçlenmesi demokratik yapının işlerliligine katkıda bulunmaktadır. 

KOBl'ler istihdama katkıları, ekonomik ve sos­yal dalgalanmalara uyum sağlayabilme, esnek üretim yetenekleri, yeni iş imkanları yaratabilmeleri, bütün bölgelere dağılmış olmaları nedeniyle bölgesel kalkın­ma hareketlerine öncülük etme özellikleriyle ekonomi­yi canlı tutmada en önemli unsurlardandır. Bu yönle­riyle KOBl'ler ekonomik yapının yanında sosyal yapınında istikrar unsuru olma İşlevini yerine getirmekte­dir.  

Türkiye'de KOBİ'lerin Gelişimi 

Türkiye KOBÎ'lerin tarihinin geleneksel yapı içinde çok eskilere dayandığı görülür. Türk tarihinde esnaf-sanatkarın Ahi-Birlikleri adı verilen birimler ha­linde teşkilatlandıkları bilinmektedir. 1175 yılında Ho­rasan'ın Hoy kentinde doğan Ahi-Evran 1206 yılında Anadolu'ya göç ederek Kayseri'ye yerieşmiştir. Anado­lu'nun şehir ve kasabalarını dolaşarak Ahilik teşkilatını kurmuştur. 

Ahilik sistemi esnaf-sanatkarın bazı prensiplere bağlı kalmasını esas alan ahlaki bir sistemdi. Ahiler çe­şitli yerlerde konaklar kurarak büyük bir toplumsal ör­gütlenmeye gitmişlerdi. Üreüci-tüketici dengesini dü­zenleyen ilişkileri kurmuşlardı. 

XV. ve XVI. yüzyıla gelindiğinde Ahiler mesle­ki kuruluşlara dönüşmüşler ve meslek kotası uygula­ması olan lonca sistemini uygulamaya başlamışlardır. Bugünkü esnaf-sanatkar kooperatifleri temeli Aliller ta­rafından atılmıştır. 

Osmanlı Devletinde dış ticaretin gelişmesi ve kapitülasyonların verdiği imtiyazlar neticesinde Fransız tüccarlar ön plana çıkmışlardır. Daha sonraları şehir ekonomisi üzerindeki hakimiyetini kaybetmeye başla­yan Türk esnafının yerini dış ticaret temsilcileri olan ya­bancılar ve onlarla işbirliği yapan dellal ve simsarlar al­maya başlamıştır. Türk esnafı gücünü Tanzimata kadar korumayı başarmıştır.

18. Yüzyılda sanayi devrimini gerçekleştiren Avrupa'ya Osmanlı imparatorluğu ayak uyduramamış­tır. Tarımsal düzenin bozulması şehirlere göçleri artır­mış atıl işgücünün şehirlerde yoğunlaşmasına yol aç­mıştır. 

Avrupadaki gelişmelere karşı Osmanlı impara­torluğu bir takım tedbirler almayı düşünmüştür. 1864 yılında kurulan "Islahı Sanayi Komisyonu" gümrük re­simlerini yükseltme, esnaf-sanatkarı şirketleştirme, sa­nat okulları açma ve sergiler düzenleme kararlan almış; ancak uygulamaya koyamamıştır.

1913 yılında iküdarı ele geçiren ittihat ve Te­rakki Parüsi'nin milli sermayeyi oluşturma girişimleri olmuşsa da dönemin isyan ve savaşlarla dolu olması somut gelişmelere imkan vermemiştir. 

1913 yılında çıkarılan Sanayi Teşvik Kanu-nu'nun 1927 yılında geliştirilmesi bile yeterli yerli kay­nak birikiminin olmaması sebebiyle arzulanan geliş­meyi sağlayamamıştır. 

Cumhuriyetle birlikte yeni bir sanayileşme hamlesi başlatılmıştır. Kalkınma hamlesinin siyasi ve İdeolojik temeller yerine faydacı ve akılcı imkanlara dayandırılmasına özellikle özen gösterilmiştir. 

Cumhuriyet döneminde dağınık bir yapıda olan esnaf sanatkar ve küçük üreticiyi bir örgüt çatısı altında birleştirmeyi öngören Ticaret ve Sanayi Odaları yasası 1924 yılında yürürlüğe konulmuştur. Esnaf-sa­natkarın finansman sorununu gidermek amacıyla 1933 yılında T.Halk Bankası kurulmuştur. 1950 yılından İtibaren Bankanın asli görevinin esnaf-sanatkar koopera­tifi gibi esnaf sanatkar kuruluşlarının kredi ihtiyaçlarını karşılamak olduğu yasa İle düzenlenmiştir.

1943 yılında "Ticaret ve Sanayi Odaları, Esnaf Odaları ve Ticaret Borsaları Yasası" yürürlüğe girerek işletmelerin örgüüenmesi kolaylaştırılmıştır. 1957 yılın­da Sanayi Sicil Kanunu çıkarılmıştır. Yasada esnaf sa­natkar küçük üretici tanımlanması hükme bağlanmıştır.

1990 Yılında KOBÎ'lerin etkinliğini, verimliliği ni ve rekabet edebilirliğini artırmak amacıyla Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Destekleme ve Geliştirme idaresi Başkanlığı (KOSGEB) kurulmuştur. 

Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda (1963-67) küçük sanayici, esnaf ve sanatkarın sorunlarıyla ilgile­necek ve çözüm önerüeri üretecek merkezi bir örgütün kurulması öngörülmüştür.

ikinci Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda Q968-1972) KO Bilere ilgili yeni bîr önerilmemiştir. Bu dö­nemde Birinci Planda önerilen örgüt KÜSGEM (Küçük Sanayi Geliştirme Merkezi) kurulmuştur. 

Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda (1973-77) İlk iki planda Öngörülen önlemler tekrarlanmıştır.

Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda (1979-83) esnaf-sanatkar ve küçük sanayinin ayrı ayrı tanımı yapılmıştır. Bu dönemde KÜSGEM, KOBİ'lere ülke çapında teknolojik, mali ve idari danışmanlık hiz­metleri verecek şekilde KÜSGET (Küçük Sanayi Geliş­tirme Teşkilatı) adı altında yeniden yapılandırılmıştır.

Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı'ndan (1985-1989) itibaren KOBÎ'lerin güçlendirilmesi, etkinliğinin arttırılması ve sorunlarının çözümüne dair öneriler kal­kınma planlarında yer almaya başlamıştır.

Bu önlemler içinde; 

-  KOBÎ'lerin toplam İstihdam içindeki payını artırıcı,

-  KOBİ'lere yönelik danışmanlık hizmetlerinin geliştirilmesi,

- Öncelikli iş kollarının tespiü,

- Küçük sanayinin yan sanayi haline getirilme­si,

- Kredi İmkanlarının geliştirilmesi, önerileri yer almaktadır.

Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planında (1990-94) ekonomilerin dışa açılma sürecinin hızlandığı gerçeğinden hareketle KOBt'lerin dış piyasalarda rekabet edebilir güce kavuşturulması hedeflenmektedir. AT'ye giriş süreci dikate alınarak uluslararası standartlarda ve rekabet düzeyi yüksek mal ve hizmet üretimini sağla­yacak düzenlemelerin yapılması önerilmektedir. 

Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Plamnda (1996-2000) KOBt'lerin istihdam, yenilik ve uyum sağlama konularındaki avantajları vurgulanarak özel program­larla desteklenmesi öngörülmektedir. Risk sermayesi, kredi garanti fonu kurumlarının oluşturulması ve yan sanayinin geliştirilmesi belirtilmiştir.

1996 yılında KOBİ yatırımlarına devlet desteği sağlanmasına dair kararname çıkarılmıştır. 

Dış Ticaret Müsteşarlıgı'nca KOBl'lerin fuar, eğitim ve nitelikli eleman kullanımındaki masraflarının yüzde elliye kadarının karşılanması uygulamasına baş­lanmıştır. 

KOBİ'lerin Türkiye Ekonomisindeki Yeri ve Önemi

KOBl'ler ülkelerin ekonomilerinde önemli paylara sahiptir. OECD ülkelerinde toplam işyerlerinin %99'u, istihdamın %45-80 arası ve katma değerin %23-65 arası KOBl'ler tarafından meydana getirilmektedir

KOBl'ler istihdam yaratmada, yeni işkollarının ortaya çıkarılmasında ve işyerlerinin sayısını çoğaltma­da ekonomi yönetimlerince teşvik edilmektedir. 

KOBl'lerin belirtilen fonksiyonları yerine getir­mede en büyük özelliği ve itici gücü müteşebbislik ru­hudur. Türkiye geleneksel olarak müteşebbislik kay­nakları açısından şanslı bir ülkedir. Türk insanı hiçbir müteşebbis yetiştirme programı uygulamadan yüzyıl­larca müteşebbis yetiştirmiştir.

DİE verilerine batağımız zaman çeşitli sektör­lerde toplam 1.113.679 işletmenin yer aldığını görmek­teyiz.

KOBİ'lerin Türkiye ekonomisindeki ağırlığına bakıldığında, Türkiye ekonomisinin KOBİ ağırlıklı bir ekonomi olduğu gözükmektedir. Avrupa Birliği ölçüle­ri veya Japonya, ABD gibi gelişmiş ülkelerin ölçülerin­de Türkiye ekonomisi hemen hemen KOBİ'lerden olu­şan bir ekonomi görüntüsündedir. Ancak her ülke eko­nomisinde KOBİ kavramının farklı olduğu gözden ka­çırılmamalıdır. Türkiye şartlarında, kesin bir tanım ol­mamakla birlikte, genellikle yüz veya daha fazla işçi çalıştıran firmaların yönetim, organizasyon gibi nitel özelliklerinden dolayı büyük işletme kabul edilebilir. 

KOBİerle ilgili yeterli veri bulunmayışı bu grubun değerlendirilmesinde zorluklara neden olmak­tadır. Dış Ticaret Müsteşarlığı verilerine göre ihtiracatın yüzde onbir'i KOBİ'ler tarafından gerçekleştirilmiştir. KOBİ'lerin dış ticaret şirketleri üzerinden yaptığı ihra­cata ilişkin bilgilerin bulunmayışıyla KOBİ'lerin ihracattaki gerçek payının değerlendirilmesi mümkün ola­mamaktadır. Bazı kesimler KOBİ'lerin ihracattaki ger­çek payının yüzde elliler civarında olduğunu iddia et­mektedirler. 

KOBİ'lerle ilgili veri sıkıntısı çekilen diğer bir konu kredilerdir. Bankalar açtıkları kredilerde firma büyüklüklerine ilişkin istatistik tutmamaktadırlar. KOBİ'lere ihtisas kredisi kapsamında kredi açan tek ban­kanın Halk Bankası olması sonucu KOBİ kredilerine ilişkin tek kaynak Halk Bankası olmaktadır. 1997 yılı verilerine göre Halk Bankası'nca KOBİ'lere açılan kre­di tutarı 525.000 milyar TL.dir. 6.384.251 milyon TL. toplam kredi hacmi içerisinde yüzde 8'e tekabül etmektedir. KOBl'lerin diğer bankalardan kullandıkları kredilere ilişkin bilgi olmasa dahi KOBl'lerin elverişli şartlarda kullandıkları kredi oranı bundan ibarettir. 

Bu işletmelerin %99.7'sini KOBl'ler oluştur­maktadır. Tabloda yer alan sektörler açısından istihda­mın %80'ini KOBl'ler sağlamaktadır.

Sektör itibariyle işyerlerinin ve istihdamın tica­ret ve imalat sektörlerinde yoğunlaştığı görülmektedir. 

Ticaret sektörü toplam işyerlerinin % yüzde elli yedisi­ni (°/o57) toplam istihdamın % yüzde otuzaltısını (%36) oluşturmaktadır. İşyerlerinin yüzde onsekizi (%18) ve istihdamın yüzde otuzsekizi imalat sanayinde yer al­maktadır, istihdamda büyük pay sahibi olan diğer iki sektör hizmetler ve lokanta-kahvehane sektörüdür. 

Son iki yılda sektörlerde gelişmeye baktığımız­da istihdam artışının Lokanta-Kahvehane (%30), Ulaş­tırma Depolama (%19), Hizmetler (%18) ve Ticaret (%13) olduğu görülmektedir. İmalat sanayinde ise is­tihdamda (%5.5) lik bir düşüş gözlenmektedir.

Bu durum Türkiye'de insanların yatırım yap­mada ticareti tercih ettiklerini göstermektedir. 

Diğer dikkati çeken bir nokta 1-9 işçi çalıştıran firmaların ekonomideki ağırlığıdır. Toplam işyerlerinin %97'sini oluşturan mikro işletmeler Türkiye'deki müte­şebbislik potansiyelini göstermektedir. 

Üretimi doğrudan ilgilendiren İmalat sanayin­deki işletme sayıları incelendiğinde toplam işyeri sayı­sının azaldığı görülmektedir. Kamu ve özel sektörün her ikisinde görülen bu azalma ekonomi açısından dü­şündürücüdür. Ancak (1-9) işçi çalıştıran işletmelerin sayısında artma olması 1994 5 Nisan kararlarına rağ­men müteşebbislik potansiyelinin yüksekliğini göster­mektedir. Diğer işletme büyüklüklerine sahip işletmelerdeki azalma özelleştirme uygulamaları ve 1994 5 Nisan kararları ile açıklanabilir. 

Sonuç

1980'li yılların ikinci yarısından itibaren ülke­mizde KOBİ kavramının olgunlaştığı görülmektedir. Dünya ekonomisindeki gelişmeler, Türkiye'de KO­Bl'lerin güçlenmesi ve kamuoyunun gelişmesi KOBİ gerçeğinin farkedilmesini zorunlu kılmıştır. Bu çerçe­ve yapılan toplantı, sempozyum ve kampanyalar etki­li olmuşlardır. 

KOBİ'lerle ilgili belli bir kamuoyu oluşmasına rağmen karar mekanizmasında konunun layıkıyla id­rak edildiğini söylemek güçtür. Siyası ve iktisadı ıstık rarın ve kurumsal işleyişin istenilen düzeyde olmayışı KOBİ konusundaki gelişmelerin beklenilen, arzu edi­len seviyede olmaması sonucunu ortaya çıkarmakta­dır.

KOBİ'lerle ilgili olarak yapılacak, düzenleme, çalışma ve faaliyetin başarılı olabilmesi işin ruhunun kavranmasına bağlıdır. Popülist bir anlayışla KOBİ'lere yapılacak yatırımlar israftan öteye geçmeyen harca­malar ve piyasa distürsiyonuna yol açabilir. 

KOBİ'ler konusunda atılacak her adımda glo­balleşme sürecinde uluslararası rekabetin önemi, ulus­lararası rekabette KOBİ'lerin rolü, KOBl'lerin uluslara­rası işbirliğindeki işlevi dikkate alınmalıdır. Yeni eko­nomik oluşumda KOBİ kavramının yalnızca büyüklük ifadesi olmadığı anlaşılmalıdır. KOBl'ler yenilikçi fikir­lerin yeşerdiği, yeteneklerin kendisini gösterebildiği, topluma ve ekonomiye en yüksek katkıda bulunabil­me ortamının sağlandığı birimler olarak algılanmalıdır. KOBl'lerin gücünün görünmeyen yönü anlaşılmadıkça yapılacak yatırımlar şekli olmaktan öteye gitmeyebilir. 

KOBİ'lere yönelik uygulanacak programın ge­niş kapsamlı olması gerekir. 

Programın hazırlanmasında aşağıda ilkeler esas teşkil etmelidir: 

1. Gelişme potansiyeli olan KOBl'ler araştırılmalıdır.

2.   Uygulanacak programlar, rekabetçi piyasa şartlarına uygun olmalıdır.

3. Destek politikaları genel amaçlı olmamalı, se­lekti! olmalıdır.

4.  KOBİ politikaları ile, teşvik politikaları, dış ticaret politikaları teknoloji politikaları uyumlu olmalı­dır, 

5- Kaynakların verimli kullanılması açısından KOBİ'lere uygulanacak programların gerçekçi olması gereklidir. Türkiye şartlarında uygulanma zemini bu­lunmayan projelerle fikir cimlastiği yapılması kaynak israfının bir diğer nedeni olacaktır.

6.  KOBİ'lerle doğrudan ve sürekli diyalog ku­rulmalıdır. Merkezden hazırlanan emrivaki projeler teorik çalışmalar olmaktan ileri gidemezler

7. KOBİ'lerle ilgili meslek kuruluşları gelişmek­te olan diğer ülkelerin meslek kuruluşlarının hastalıkla­rına yakalanmadan, KOBİ programlarına ihtisas anlayı­şıyla bizatihi öncülük etmelidir.

8.  Gelişmiş ülkelerde uygulanan KOBİ politi­kaları ve KOBt programlarından faydalanılırken Türki­ye'nin yapısal şartlarına uyum imkanları detaylı şekilde araştırılmalı, altyapısı oluşmamış KOBİ kurumları ihdas edilerek ölü kurumlar ortaya çıkarılmalıdır.

9.  KOBİt'lerle ilgili hukuki düzenlemeler yapıl­malıdır.

10. KOBİ geliştirme çalışmalarında faydalanıla­cak uzmanların pratik yönü güçlü olanlara öncelik verilmelidir

Yukarıdaki açıklamalardan anlaşıldığı üzere; KOBİ politikaları Türkiye'de yerleşik belli bir sosyal gruba demokratik sistem içerisinde yer vermenin öte­sinde bir öneme sahiptirler. 

Küreselleşme sürecinde dünya ekonomisi ile bütünleşmenin ana gruplarından belki de en fonksiyo­nel grup KOBİ'lerdir. Teknolojide, bilhassa bilgi tekno­lojisinde kaydedilen gelişmelerin sanayiye ve piyasaya aksettirecek yeteneğe sahip kesim KOBİ'lerdir,

Bu bakımdan KOBİ konusuna gelenekselin ötesinde, popülist politikalardan uzak bir anlayışla yaklaşmak Türkiye'nin zorunluluğu haline gelmiştir.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005