Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Altının Türkiye Ekonomisindeki Aktif Rolü 

Mutlu Yalçınkaya 

Türkiye'de akın İthalâtına 1985 yılında Merkez Bankası kanalı ile izin verilmesi ile birlikte, altın piya­salarının gelişmesi İle hareketlilik kazanması, altın re­formunu destekleyen pek çok adımı da beraberinde getirmiştir. Yeni Sermaye Piyasası Kanunu, Türk para­sının kıymetini korumaya ilişkin 32 sayılı kararın bazı maddelerinde değişiklikler, Altın Borsası'nın kurulma­sını Öngören Bakanlar Kurulu Kararı, kararın kabul edilmesini oluşturan Müteşebbis Heyet ve heyet önder­liğinde sayısız yetkilinin Altın Borsası ve diğer altına dayalı modern yatırım araçlarını hayata geçirmek için yapılan girişimler

Bu reformlar ve gelişmeler ışığında 1995 yılı itibariyle, Altın Bankacılığı, Türk ekonomisine ve biriki­mini altın ile değerlendiren küçük veya büyük tasarruf sahiplerine yeni ufuklar açmak ve daha da önemlisi sağlanan bu birikimle, altın takı üreticilerine, fiziki altın kredisi sağlamak üzere faaliyete geçmektir. 

1. 1980 Sonrası Türkiye'de Altın 

24 Ocak 1980 kararlan, Türkiye ekonomisinin dışa açılması süreci başlamış ve ağırlıklı olarak dış tica­rette bir sanayileşme politikası İzlenmiştir.

1980 Öncesi altın daha çok bir tasarruf aracıydı. Bankalar tarafından tasarruflara verilen negatif faiz yanında döviz taşımak yasaktır. Ayrıca alternatif finansal araçlarla menkul değerler piyasasının olmayışı, altına ta­sarruf amacıyla olan talebi arttıran en önemli faktördü. 

Türkiye'de serbest altın ticareti olmaması, tale­bin gayri resmi yollardan karşılanmasını gündeme ge­tiriyordu. 24 Ocak kararlarıyla mevduatlara uygulanan faiz oranlan serbesti eşerek döviz ve dış ticaret sistemi de tamamen değiştirildi. Böylece, halkın elindeki fon­lar, bankaların pozitif yüksek faiz vermeleri nedeni ile bankacılık sistemine akmaya başladı. Altına olan tale­bin alınan istikrar kararıyla düşmesi, akın ithalâtını dur­durmuş ve altın fiyatının daha yüksek olduğu diğer ül­kelere akmaya başlamıştır. Bir anlamda Türkiye de al­tın ihracatçısı durumuna gelmiştir. 

Türkiye'nin uzun yıllar içinde oluşturduğu altın stoku, harekete geçirilmesi gereken büyük bir ekono­mik kaynak olarak karşımızda durmaktadır. 

Uluslararası ekonomik ilişkilerde özellikle re­kabet boyutunda Türkiye'ye avantaj sağlayacak sektör­lerin başında altın ticareti, işletmeciliği ve işlemeciliği gelmektedir. 

Türkiye'de bugün için varolduğu tahmin edi­len toplam beş bin ton altın, toplam dünya altın stoku­nun % 5'ine karşılık gelmektedir. 

Özellikle 1984 sonrasında alun konusunda atı­lan adımlar Türk kuyumculuk sektörünün uluslararası alanda ne gibi başarılar sağlayacağına ilişkin önemli işaretler vermiştir. Liberalizasyon Öncesi dönemde özel­likle 1960'h yıllara kadar devlet, Merkez Bankası için altın rezervleri elinde bulundurmuştur. O dönemde devlet, döviz ve dış ticaret konularında belirli bir poli­tika oluşturmadığından altın için de böyle bir politika izleme gereğini duymamıştır, ithalâtı ve ihracatı yasak olan altının yurda girişinde yasadışı yollar kullanılmış, altın o dönemde dış ticarette ve kaçakçılıkta ödeme aracı olarak serbest piyasada talep bulmuştur. 

Değiştirilen kambiyo rejimi İle 1980'li yıllarda döviz kurlarının göreceli de olsa, serbest olarak belir­lenmesi altın konusunda da birtakım adımların atılma­sı gereğini ortaya çıkarmıştır. 

Halkın tasarruflarının önemli bir bölümünü oluşturan altın konusunda liberazasyona gidilmesinin nedenleri şöyle sıralanabilir: 

- Liberalleşmede, dövizin TL. fiyatının saptan­ması piyasa ekonomisinin mekanizmaları dolayısıyla yeterli olmamıştır. Çünkü uluslararası alanda altının döviz karşılığı bir fiyatı vardır. Yurt içinde de döviz fi­yatları TL. karşılığı olarak belirlenmektedir. Döviz kar­şılığı TL. olarak altın fiyatı, uluslararası fiyatlarla eşit dü­zeye gelememekteydi. Bunun nedeni de döviz fiyatının MB tarafından belirlenmesiydi. Altın ticaretinde oluşan piyasa tecrübeleri dolayısıyla döviz fiyatındaki arbitraj imkânları hemen değerlendirilmiştir. 

- Resmi olmayan kanallardan yapılan altın itha­lâtının döviz ihtiyacı, döviz fiyatlarına da yansımış ve baskıyı arttırmıştır. Bu olay serbest kurla resmi kur ara­sında makasın açılmasına neden olmuştur. Kaçak yol­lardan gelen altın Türk kuyumculuk sektörünün fiyat avantajından yoksun bırakmış, sektör ürünlerini ulusla­rarası piyasaya sunamamıştır. 

Bu durum sektörün rekabet gücünü de olum­suz etkilemiştir. Bu gelişmeler hükümeti altın konu­sunda bir takım adımlar atmaya itmiş ve 29 Mart 1982 tarihinde yapılan yasal düzenlemeyle alün ihracat serbest bırakılmıştır. 1984 yılından sonrada hükümet yurt içi altın piyasasının kontrolü ve düzenlemesine ilişkin girişimlerini yoğunlaştırmıştır. 

Hükümet halkın elinde birikmiş altını kayıtlı ekonomiye kazandırmanın çarelerini ararken, yurt için­de altın talebini azaltıcı bir takım önlemler almıştır. Bunda da amaç dövizin yurt dışına çıkışını engelle­mekti. Vadeli mevduata yüksek faiz verilmesi, yeni al­tın araçlarının piyasaya sürülmesi bunun yanı sıra 1985 yılında mücevher ve ziynet eşyası alım bedellerinin % 20'sini vergi iadesi kapsamına alınması ve KDV vergisi uygulamasına geçilmesi yurt içi altın piyasasını doğru­dan etkileyen gelişmeler olmuştur. Altın konusunda alınan önlemlerin yanında, gayri resmi yollardan yurda gelen altınların finansmanı için var olan döviz talebini kırmak amacıyla altın bankası kurulması bankaların al­tın konusunda işlem yapabilmesi ya da Merkez Bankası'nın resmi yollardan iç talebi göz önüne alarak altın it­halâtını gerçekleştirmesi gerekiyordu. 

Bu amaçlarla 7 Temmuz 1984 tarihinde yapılan bir yasal düzenlemeyle ihraç şartı ile altın ithalâtına iliş­kin yeni kolaylıklar getirilmiştir. Bu düzenlemeyle Mer­kez Bankası'na altın ithalatı yetkisi verilmiştir. T. C. Mer­kez Bankası da bu yetkiye dayanarak yayınladığı bir genelge ile 17 Aralık 1984 tarihinden sonra 50 gr'dan 1 kg'a kadar değişen ağırlıklarda külçe altın satışına baş­lamıştır. Bu yetki kapsamında Merkez Bankasına döviz kurları ile altın fiyatını belirleme yetkisi verilmiştir. Banka yetkileri dahilinde ithalâtını gerçekleştirdiği altını perakende olarak piyasaya TL karşılığı satmaya baş­lamıştır. 1984 yılında Merkez Bankası'nın resmi kurlar üzerinden altının satış fiyatını belirlemesi kurların dü­şük olması nedeniyle ortaya çıkan fiyatın dünya ortala­masından düşük kalmasına yol açmıştır. Dünya fiyatla­rına göre ucuz olan bu altını alabilmek için Merkez Bankasının önünde uzun kuyruklar oluşmuştur Daha sonra Merkez Bankası altının fiyatını bellilerken ser­best piyasa kurlarını dikkate almış, böylece dünya ortalamasının üzerinde bir satış fiyatı oluşmasına yol aç­mıştır. Banka bu durumda ithal ettiği altını satamaz ol­muştur. Aynı dönemde Merkez Bankası, stoklarının ye­terli olamaması nedeniyle piyasada yaşanan dalgalan­malara göre zaman zaman talebe cevap verememiştir. Merkez Bankası'nın altın piyasasını kontrol altına alma­ya yönelik bu tür uygulamaların başarıya ulaşmaması-nın nedenleri özetle şöyledir: Merkez Bankası bloke çek ile satış yaptığından, bu uygulama maliyet arttırıcı bir faktör olmuştur. Ayrıca resmi kayıtlarla altın satışı yapmaması nedeniyle herhangi bir kayıp altına girmek istemeyen piyasanın akışkanlıklarından dolayı bekle­nen ilgiyi görmemiştir. 

Yeterli örgütlenme sağlanmadığından, satış noktalarında belirsizlik yaşanmış bunun yanında. Mer­kez Bankası zaman zaman geri adımlarla zorluklar ya­ratmıştır. Bu da piyasada şüphe ile karşılanmıştır. Bun­ların yanında bankalar konuya beklenen ilgiyi göster­memişlerdir. Genel olarak resmi yollardan TL karşılığı altın satışı uygulaması yeterli başarıyı gösteremediğin­den uygulamaya 20 Şubat 1989 tarihli Merkez Bankası Genelgesiyle son verilmiştir. 

Merkez Bankası daha ileri bir adım olarak "Al­tın Piyasası" olarak adlandırılan "Döviz Karşılığı Altın Piyasası"nı kurmuştur. Piyasa 28 Mart 1989 tarihinde deneme çalışmalarına başlamış ve 10 Nisan 1989 tari­hinde resmen faaliyete başlamıştır 

1.1 Yeni Mali Araçlar ve Kurumlar 

Faaliyete geçme aşamasında bulunan Kıymetli Madenler Borsası'nın geliştirilmesini ve kurumsallaştır­masını sağlamak amacıyla gerekli tedbirler alınacaktır. Altına yapılan yatırımların mali sistem içine çekilebil­mesi amacıyla bankacılık sektörünün, Altın Depo He­sapları, Altın Sertifikası, Altın Kredileri uygulamaları gerçekleştirilecektir. 

1.2. Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planında Yer Alan Hukuki ve Kurumsal Düzenlemeler

 

Proje Adı: Bilim ve Teknolojide Atılım Projesi Konu: Risk Sermayesi

Yapılacak Düzenleme 

İlgili Mevzuat : 2449 sayılı kanun, 6.7.1993 ta­rihli mevduat

Açıklama AR-GE faaliyetlerini teşvik edecek şe­kilde mevzuatta güncelleşme. 

2. Türkiye'de Altın Arz ve Talebi Üzerine Bazı Belirlemeler 

Türk ekonomisinin en önemli birinin tasarruf yetersizliği olduğu bilinmektedir. Bu yetersizliğin en büyük nedeni de şüphesiz gelir düşüklüğüdür. 1986 yı­lında kişi başına milli gelir 1116. 6 ABD doları kadardır. Ancak Türk Halkı'nın tasarruf eğilimi ve potansiyelinin diğer ülkelerden yüksek olduğu hususu göz önüne alı­nırsa gerekli tasarruf araçlarının sağlanmasının ne ka­dar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır,

TCMB resmi altın piyasası," Döviz karşılığı al­tın piyasası" adı altında, Nisan 1989'da kurulmuştur. Yurt içi piyasalara altın ithalâtı T.C.Merkez Bankası'nın aracı olarak yer aldığı bu piyasa kanalıyla gerçekleşmektedir.

Resmi piyasalarda altın almak isteyen bankalar, özel lisans kurumlan ve yetkili kunımlar TCMB'na başvurduklarında, Merkez Bankası'nda Avans Hesabı bu­lunan yabancı bankalardan kotasyon alınmakta, buna göre işlem gerçekleştirilmektedir.

Alım ve satımı konu olan külçe ve çubuk altın­ların, uluslararası kabul görmüş bir kuruluşun damga­sını ve seri numarasını taşıyor olması, sertifikalı olması, 1 kg kadar altın çubuk ya da 100 onsluk külçeler halin­de olup, külçeler için %99-5, çubuklar için %99.8-%99.5 saflıkta işlenmemiş olması gerekmektedir. 

2. 1. Türkiye'de Altın Arzı 

Türkiye'de altın ve döviz fiyatının belirlendiği serbest piyasanın adresi hiç kuşkusuz Kapalıçarşı' dır. Yüzlerce dükkânın bulunduğu Kapalı Çarşı, turistik ö-neminin yanı sıra, öncelikle Türkiye'de altın ticaretinin "kalbinin" attığı yerdir. Bütün Türkiye'deki altın fiyatla­rı buradan belirlenir. Yılda 160 bir ton altın buradan geçiyor. Günde 15-20 milyon$ arasında döviz alım satımı yapılıyor. Dövizde yıllık işlem hacminin 100 trilyon li­rayı geçtiği tahmin ediliyor. Yüzlerce dükkân bulunan Kapalıçarşı, aynı zamanda çok önemli bir istihdam ala­nı, iş yaratma merkezi durumundadır. 

Kaynaklara göre bakıldığında Türkiye'de altın arzını belirleyen üç faktör karşımıza çıkmaktadır. He nüz üretim gerçekleştirilemese de, Türkiye'de varlığın­dan söz edilen altın yatakları talebin karşılanmasında önemli bir faktör olma özelliği taşımaktadır. Türki­ye'nin yıllık altın ithalâtının 150 ton civarında olduğu göz önüne alındığında, yer altında 42 ile 73 ton arasın­da olduğu tahmin edilen altının Türkiye'de var olduğu hesaplanan 5. 000 tonluk altın stokuna katmanın eko­nomik olup olmadığı tartışmalara yol açmaktadır. Mer­kez Bankası bugün için altın talebini karşılayan en ö-nemli merkezdir. Merkez Bankası halen yürüttüğü dö­viz karşılığı altın piyasası ile altın talebine gerekli karşı­lığı vermektedir. 1993 yılı sonu itibarı ile 163 ton altının T. C. Merkez Bankası aracılığı ile ithal edildiği bilin­mektedir. Merkez Bankası, talep edenlere, kilo başına dolar ek masraf olarak istediği kadar altın satışı yap­maktadır. Bugün için Türkiye'de altın kaçakçılığı yapıl­masına yol açacak ve kaçakçıya ek kazanç getirecek fi­yat farklılıkları bulunmaktadır. Kaçakçılık yolu Türkiye'ye önemli miktarda altın sokulduğu yıllarda kilo ba­şına farkı 400 dolara kadar çıkmakta idi. 

Türkiye'de Altın Arzının Kaynakları: 

- Altın madenciliği

- Merkez Bankası

- Gayri Resmi Altın İthalatı

- Altın Borsası

Merkez Bankası gözetiminde Nisan ayında açı­lan Piyasası'nda beş ayda 6000 milyon dolar değerinde toplam 50 ton altın satıldı.

2.2. Merkez Bankası'nın Altın Arzı 

Altın ithalâtının ödemeler dengesi bilanço­sunda önemli bir rakam olarak yerini alması Türki­ye'nin konumunu uluslararası finans çevrelerinde zor­laştırmaktadır. Özellikle 1993 yılında dış ticaret açığı­nın büyük olması, ithalât kaleminin olağanüstü büyü­mesinden kaynaklanmaktadır. Bunun paralelinde Türkiye 1993 yılında 1, 8 milyar dolar ödemek zorunda kalmıştır. Türkiye gibi dış ve iç borca dayalı bir ekono­mik yapıya sahip ülkenin, ortaya koyduğu bu tablo, al­dığı kredilerin bir kısmını yurt içinde altın ithalâtı için bir görüntüyü ortaya çıkarmıştır. Türkiye son zaman­larda ithalât için döviz arar duruma gelmiştir. 5 Nisan 1994 tarihinde açıklanan istikrar tedbirleri talep dolayı­sıyla artan ithalâtı rakamını frenlemeyi de amaçlamak­tadır. Bu arada altın İthalâtı için... milyar dolara yakın döviz ödemesi Türkiye'nin kredi veren fınans çevreleri tarafından da dikkatle izlenmesini gündeme getirmiş­tir. Bu konuda IMF'nin de sınırlamalarının olduğu göz­den uzak tutulmamalıdır. 

2.3. Türkiye'de Altın Talebi 

Osmanlı imparatorluğu zamanında ülkenin te­mel gelirleri genel olarak altın para şeklindeydi. Devlet ile ticaret ve bürokrasi sınıfı dışında,.halk tarafından al­tın talebi yoğun değildi. Ancak toprak mülkiyeti siste­minin özel mülkiyet üzerinde olmaması, imparatorluk­ta altını, serveti saklamanın en geçerli yolu haline gel­miştir. 

Sağladığı yüksek likidite altını her zaman vaz­geçilmez bir yatırım aracı yapmıştır.

ilk önceleri sikke ve mücevher şeklinde de ol­sa altın yatırımcısı, tasarruflarını en iyi biçimde altın ile koruyordu. Fiyatların sürekli arttığı ortamlarda altın iyi bir konum aracı oldu. Ancak son yıllarda tasarrufların enflasyonun üzerinde büyük kazanç getiren yatırım araçlarının ortaya çıkması günümüzde altın yatırımcısı ile mücevher olarak akın kullanıcısının biribirinden ay­rılmasını gündeme getirmiştir. 

Türk halkının geleneksel yatırım aracı olması, altının yıllık toplam talebi üzerinde etkili olmaktadır. Bu talebin büyümesi yıldan yıla Türkiye'nin, dünyanın en önemli altın ithalâtçısı ülkelerin başında gelmesine yol açmıştır. Merkezî isviçre'de bulunan Dünya Altm Konseyi'nin verilerine göre Türkiye'nin yıllık altın tale­bi 160 ton'a ulaşmış durumdadır. Bu rakam, Suudi Ara­bistan, Hindistan, Dubai gibi altın talebi yüksek ülkelere göre altın talebinin daha hızlı yükseldiğini göster­mektedir. Türkiye'nin toplam altın talebi 1990 yılında 143 ton iken bu rakam 1991 yılında 112 ton'a düşmüş, 1992 yılında ise 128 ton'a ulaşmış. 1993 yılında ise top­lam %25 artarak 160 tona ulaşmış bulunuyor. 

Altın İthalat ve İhracatı 

30 sayılı kararın 77a. Maddesinde kıymetli ma­denler, taşlar ve eşyaların Türkiye'ye ithali Bakanlıkça belirlenecek hususlara uymak kaydıyla serbesttir... hükmü yer almaktadır. Bakanlar Kurulu'nun verdiği bu yetkiye dayanılarak Devlet Bakanlığı ve Başbakan Yar­dımcılığının 84-30/1 sayılı tebliğinde altın ithaline iliş­kin esaslar belirlenmiştir. Tebliğin 1. Bölüm 3- Madde­sine göre, işlenmemiş altının Türkiye'ye İmali sadece Merkez Bankası'nca yapılabilecek, işlenmiş altının tica­ri amaçlarla ithali ise ithalat rejimi esaslarına tabi ola­caktır. 

Alman karar ve tebliğe göre; işlenmemiş altının da sadece Merkez Bankası'nca yapılabilecek, işlenmiş altının ticari amaçlarla Türkiye'den ihracı ihracat rejimi esasları çerçevesinde yürütülecektir. 

Ancak, işlenmiş altınların Türkiye'de işlendik­ten sonra yurtdışına ihracı tebliğin 3. maddesinde bazı esaslara bağlanmıştır. Buna göre;

-  İşlenmiş kıymetli maden, kıymetli taş ve kıy­metli eşya ihracı ilgililere ihraç edilerek eşyanın ihtiva ettiği kıymetli maden ve/veya kıymetli taşların ihraçtan önce Türkiye'ye getirilmesi şartı ile yapılabilmektedir. 

-  ihraç bedellerinin gayri kabili rücu akreditif yada peşin döviz olarak gelmesi halinde, Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü bu dövizleri kullan­dırarak ilgililere kıymetli maden ve kıymedi taş ithali için gerekli izni verebilecektir.

- işçilik bedellerinin döviz olarak yurda getiril­mesi halinde, ilgililerce bu dövizlerin kıymetli maden ithalinde mümkün olacaktır.

- Kıymetli eşya ihracında kullanılmak üzere ge­len kıymetli maden ve/veya kıymetli taşlar İlgililerin ta­lebi üzerine Gümrük idareleri tarafından yalnızca Darphane ve Damga Matbaası'na teslim edilebilecektir. 

Ayrıntılı hususların belirlenmesi Bakanlığın gö­rüşü alınmak koşuluyla Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü' ne bırakılmıştır 

3. İstanbul Altın Borsası ve ÎAB'nda Son Durum 

3.1 İAB'nın Çalışması ve Yararları 

- Altın Borsasına girmek isteyen yatırımcılar el­lerindeki altınların değerini öncelikle borsaya bağlı a-racı kurumların eksperlerine tespit ettirecek. Yatırımcı artık o aracı kuruma bağlı olarak işlem yapabilecek.

-  Ellerinde altın olmayıp da borsada altın alıp satmak isteyen yatırımcılar ise aracı kurumlardan biri­nin aracılığıyla bunu gerçekleştirebilecek.

-  Borsada verilecek emirlerde minimum altın miktarı 5 kg. olup, bu miktarın üzerinden 1 kg. ve kat­lan kadar alım ve satımda bulunabilecek.

-  Borsa üyelerinin satın alabileceği altın mikta­rı, borsa takas merkezindeki işlem teminaüarının 10 katı ile sınırlandırılacak.

- Büyük miktarda altın alış veya satışını bölme­den, blok alarak isteyen aracı kuruluş blok emir vere­bilecek.

-  Standart külçe emirleri ise dünya standartla­rında kabul edilen 350 ons ile 430 ons arasındaki 995-999-9 ayarlarındaki külçeleri kapsıyor. 

istanbul Altın Borsası'nda (İAB) da seanslar 20.10.1995 tarihinden itibaren ikiye çıkarılmıştır. lAB yönetim kurulunun aldığı karara göre birinci seans 11:00 - 13:00, ikinci seans 14:00-16:00 saatleri arasında yapılacaktır. Borsa üyelerine gönderilen mektupta i-kinci seansın takas mahsup İşlemlerinin, bir sonraki ta­kas mahsup işlemleriyle birlikte yapılacağı bildirilmiş­tir. Üyelere gönderilen mektupta ayrıca blok emir tipi işlemlerin iptal edildiği ve altın alım satım emirlerinde blok satış işlem kaydı konulmayacağı belirtildi. Aynı ü-yenin hem alıcı hem satıcı olarak kendine işlem yapa­bilmesi için teklifinin en az üç dakika ekranda kalması gerektiği ve bu sürede gelecek diğer emirlerin öncelik­le karşılanacağı kaydedilmiştir. Süre sonunda teklifin geri kalan miktarı için üye kendine işlem yapabilecek A.B.D$ ile yapılan işlemlerde takas iki gün (Tartı 2)va-lörlü olmaya devam edecektir. 

32. İstanbul Altın Borsasının Yararları 

- Altının tedarik edilmesindeki maliyetler düşe­cektir. 

-  Altın kaçakçılığının önlenebilmesi açısından ve uluslararası altın borsalarına entegre olabilmemiz bakımından önemli bir adım olacaktır.

- Altının kiralama mekanizmasının ve altın ser­tifikasının işbirliğini artıracak; böylelikle altın işiyle uğ­raşan kesimin finansman problemlerinin aşılmasında etkili olacaktır.

-  Kurumsallaşma sağlanacak ve daha sağlıklı bir fiyat oluşumu sözkonusu olacaktır.

- Altın alım-satımında piyasaya duyulan ve altın yoluyla kaynak aktarım mekanizmasına duyulan gü­ven pekişecektir.

- Mali sistemde farklı kültür ve gelir düzeyleri­nin yatırımcıların risk ve getiri seçeneklerine cevap ve­rebilecek mali araç çeşidiliğine likidite sağlanacaktır.

- Orta Asya'daki Türk Cumhuriyetlerinde bulu­nan altın rezervlerinin Türkiye aracılığı İle" sunumu söz­konusu olduğundan, uluslararası altın ticaretinde ö-nemli bir rol üstlenecektir.

-  Bölgesel konumun yanısıra, mali araç ve tek­nik çeşitliliğini arttıracağı, fon yönetim mekanizmaları­na elverişli bir ortam yaratacağı için istanbul'un ulusla­rarası finans merkezi olarak gelişmesine önemli katkısı olacaktır.

-  Altın tüketiminin dünyada en fazla olduğu Orta Doğu ülkelerinin fiziki altın talebinin karşılanma­sında, Beyrut' tan boşalan yer doldurulacaktır.

- Fiziki altın ticaretinin yanısıra, altının kağıt ü-zerinde alınıp satıldığı yatırımlara altına dayalı türev araçlarının geliştirilmesine ve fon yönetim tekniklerinin etkin kullanımına imkan sağlanacaktır.

- Altın borsası ile birlikte oluşturulacak yeni ku­rumlar, rafineriler, depolar vb. uluslararası düzeyde verdikleri mali hizmet karşılığında Türkiye ekonomisi­ne katma değer yaratacaktır.

- Altın borsası vergi kontrolünü ve hesabını ko­laylaştıracaktır. Alım-satımların yasal biçimde faturalandırılmasıyla birlikte mali defterlerin kontrolü kolay­ca yapılabilecek, vergi gelirlerinde artış olacaktır. 

-  Alün piyasasında gerçekleştirilecek işlemler sayesinde serbest döviz piyasası resmi piyasa karşısın­daki önemini göreceli olarak yitirecektir. Bu durumda döviz piyasasındaki kayıt dışı işlemlerin ülke ekonomi­si için önemi de azalacaktır. 

- Altın borsası turizm sektörüne de önemli kat­kıda bulunacaktır.

-  Zaman içinde vadeli altın piyasasının geliş­mesini özendirecektir.

- Halkın elinde atıl şekilde duran altını çekmek için yeni yönetim ve araçlar daha kolayca geliştirilebi­lecektir.

- İşlenen altının yurtdışında pazarlanması daha kolaylaşacaktır.

Bu değerlendirmelerin ışığı altında lAB'nin ül­kemiz ekonomisine somut katkıları olacağına, borsa­mıza gelişme evresine yaratacağı canlılık ve getireceği araçlar ile destek vereceğine inanıyorum. 

Bu yapı içinde meydana gelen ekonomik faali­yet azımsanmayacak boyuttadır. 1993 yılında sektörde işlenen toplam altın miktarı 200 ton olup, bunun 9 to­nu ihraç edilmiştir. Aynı yıl ithal edilen altın miktarı da 157 ton seviyesinde, 1993'te işlenen 200 ton alün dün­ya üretiminin yüzde 5'ini oluşturuyor. Finansman soru-     nu sektörün en önemli sorunu olma özelliğini koruyor.

Kuyumculuğun en büyük umudu altın bankacı­lığı yolu ile bu sorunun halledilmesi. Ancak ihracatta kü­çükte olsa başarılı olan kuyumcular, Eximbank kredilerinden ya rarlandınlma malarını eleştiriyorlar. Kuyumcu­luk sektörünün 250 bin kişilik istihdam kaynağı vardır. Türkiye'de toplam 47000 İşletme bulunmaktadır 

33- lAB'ında Son Durumu 

Eylül ayında 15.9 tonluk işlem görülen altın borsasında özellikle blok İşlemlerinde düşüş kaydedildi. Ekim ayında yapılan ?930 kilo işlemin ise yalnızca %?6' sı blok işlem oldu. Ağustos'da 25682 kiloluk işle­min °/o 53'ünü Eylülde 15.9 kiloluk işlemin % 62'sini blok işlemler oluşturuyordu. Aracılar ithal altını blok İş­lem yoluyla tescil ettirerek satıyor. 

Eylül ayında Türk Lirası ve Dolar bazında işlem tutarı 94 trilyon lira oldu. îşlem hacminin TL. ile yapı­lan kısmı 8.9 trilyon lira olurken, dolar bazında işlem hacmi 9.2 milyon dolarda kaldı.

 

Yaz ayları, geleneklerin halâ geçerliliğini sür­dürdüğü Türkiye'de düğün törenlerinin yapıldığı bir dönem olduğundan altın talebinin mevsimsel etkisi gö­rülmektedir. Başta İstanbul'un Özellikle gecekondu bölgeleri ve anadolu şehirleri, yaz aylarında altına bü­yük bir talep gösteriyor. Gerek evlilik törenleri gerek sünnet düğünleri hep yaz aylarında yapılıyor. Bazı dü­ğünler kilolarca altının takıldığı törenlere sahne olabili­yor. Yaz ayları biterken alüna olan talep de süratle dü­şüş kaydediyor. 

27 Temmuz 1995 tarihinde ons başına 2.60 o-lan fiyat farkı, 9 Ekim tarihinde yapılan seansta ons ba­şına 25 sente kadar düştü. 

III. Sonuç 

Ülkemizde ekonominin içinde bulunduğu sı­kınalardan birisi de, planlanan yatırımlar için kaynak sıkıntısının çekilmesi yanında, mevcut kaynaklarında yatırıma kanalize edilebilecek şekle dönüştürülememiş olmasıdır. Ekonomide sürekli bir büyüme ve gelişme­nin sağlanması, belirli büyüklükteki bir sermaye biriki­minin yatırıma dönüştürülmesi İle mümkün olabilir. Türkiye'de altın yatırıma dönüştürülebilecek kaynakla­rın hem en büyüğü hem de miktarı en fazla olanların­dan biridir.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005