Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Batı’nın Derin Krizi 

Batı dünyası, bataklığa sessizce gömülen bir dev misali, ken­di derin krizini yaşamaktadır; Avrupa'da ve Amerika Birleşik Devletleri'nde milyonlarca işsiz ordusu oluşuyor; büyük kurum­lar çöküyor; henüz çok yavaş olmakla birlikte fiyatlar kıpırdıyor; Batılı liderler, ülkeler arası serbest ticaret ile korumacılık politi­kaları arasında gidip-geliyor; liderler zirvesi, boş bir balon gibi sönüyor! 

Sistem dinamiklerini anlayıp, yorumlayacak ve bu krizden çı­kışta yararlı olabilecek yollar da şimdilik tıkalı görülüyor. Özel­likle son çeyrek asrın hakim ekonomi eğitimi, bir bilim olmaktan çıkmış, -tekniğe dönüşmüş bulunmaktadır. Felsefi ve tarihsel boyutlardan soyutlanıp, alet düzeyine indirgenmiş eğitimin ürünleri, hem koşullandırılmış olmaları nedenine, hem de görüş ufuklarına bağlı olarak bugünkü durumu ve gidişi algılayama-maktadır. Dolayısıyla, sistemin sıkışıklıkları, hiç değilse teorik ve akademik düzeyde tartışılamamaktadır. 

Kapitalist toplumlarda çalışanların haklarını uzun-dönemli bir çözüme ulaştırabilecek ve böylece ülke ekonomilerini de sağ­lıklı bir raya oturtabilecek dinamikler de, bir yandan Batı'da uygulana gelmiş sosyal politikalar, diğer yandan da dünya kon­jonktürünün olumsuz seyretmesi nedenlerine bağlı olarak zayıf­lamış ve etkisiz bir konuma gelmiş bulunmaktadır. Her ekonomi­de en aktif ve dönüştürücü güç olması gereken emek, sistemin bir parçası olarak, sıkıştıkça sosyal politikaları zorlamak yolunu seçmektedir. 

Bu gelişmeler içinde öncü devlet davranışını ise, Clinton ser­gilemiştir. Sistemin bozukluklarını kaşıyarak oy alan Clinton, belki de öngördüğü fakat kendisine sakladığı kaçınılmaz sonun pençeleri arasında, saç modelini değiştirerek ancak gündemi işgal etmeye çalışmaktadır, Clinton, yaygın işsizliğe, verimlilikten dahi fedakârlığı göze alarak, çözüm bulmaya çalışırken, ne denli akıntıya kürek çektiğini herhalde biliyordu.

1930'lardaki büyük kriz, talep manipülâsyonları ile çözülebildi. Çünkü, o dönemdeki krizin nedeni, talep yetersizliği idi. Bugünkü sorun yoğun teknolojidir. Yoğun teknoloji, bir yandan çok büyük piyasalarla dahi doymak bilmezken, diğer yandan da durmadan insanları iş hayatı dışına itiyor. Dolayısıyla, bu ko­şullarda devamlı olarak talebi artırarak, krize çare bulmak, öyle büyük boyutları gerektirir ki, bunu sağlamak ne olası, ne de pra­tik ve anlamlıdır.

Sistemi bu hale getiren de, bu durumu yorumlatmayan da bundan çıkış yollarını belirsizleştiren de hep üretim araçları üze­rindeki özel mülkiyettir! Zira, bu ilişki, bu düzeydeki teknolojiyi dahi, insanlık için bir nimet olmaktan çıkartıp, bir canavar haline sokma başarısını gösterebilmektedir. Bu zihniyetin üretim ve bölüşüm ilişkilerini hiçbir şekilde sorgulamak niyeti de gözük­memektedir. Kısmen çevreyi sömürerek, kısmen de içte geliştir­diği verimlilik arttırıcı önlemlerle bugüne dek üstünlüğünü sür­dürebilen bu ilişkiler düzeni, artık sorgulama aşamasına gelmiş olmakla beraber, karar durumunda olan da kendisi olduğu için, süre biraz daha uzayabilir. Bu esnada çevre dokular, globalleşen bu dünyada kendilerini bakalım nasıl koruyacaklar. Tarihte her zaman görülecek ve öğrenilecek bir şey vardır!.. 

Kaynak: İzzettin Önder – İstanbul Üniversitesi Maliye Bölümü

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005