Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Birleşmiş Milletler, Türkiye ve Türk Dünyası 

A.B.D. Devlet Başkanı Roosevelt, İngiltere Başbakanı Churchill ve Sovyet Rusya'nın Devlet Başkanı Stalin, Was­hington yakınındaki Dumbarton Oaks malikanesinde bir araya gelip, Birleşmiş Milletler Teşkilatı'nın (B.M.) ilk temellerini at­tılar. 1945 Şubat ayında Kırım yarımadasında yeralan Yalta ka­sabasında tüm çalışmalar gözden geçirildi. Roosevelt'in ölü­münden 13 gün sonra, Nisan ayında San Fransisko Konferansı yapıldı ve nihayet 24 Ekim 1945 tarihinde, Newyork'ta B.M. Teşkilâtı rasmen kurulmuş oldu. 

B.M. Teşkilatının temel amacı, " Dünya barışını, güvenli­ğini , hak ve özgürlükleri korumak ve savunmak için işbirliği yapmak" şeklinde, tüm dünya ülkelerine takdim edildi. Bu ger­çekten doğru muydu? Yoksa, madalyonun başka bir yüzü mü vardı? Bunun yorumunu yapmaktansa, B.M.'nin kuruluş yılları­nı ve kuruluşunun ardından gelişen dünya olaylarını kısa bir göz atalım.

B.M.'nin kurucusu olduğu, A.B.D; dünya hakimiyetini sağlamak için, "Kenar Kuşak Hakimiyet ve Hava Hakimiyet Teorilerini" geliştirir ve dünyaya hükmetme gayreti içine gi­rer. Bugüne dek, çok sayıda giriştiği sıcak ve soğuk savaşlar sonucu, bu amacına ulaşmak üzeredir. İngiltere; "Deniz Haki­miyet Teorisi'ni" savunarak, kendini okyanusların ve sonuçta dünyanın hakimi görmeye başlar. Arjantin'in burnunun dibin­deki Falkland adalarını, Büyük Okyanus'daki bir çok adayı, ha­la bugün bile sömürmeye devam eder. Ya Rusya? O da; "Ka­ra Hakimiyet Teorisi'ni" gerçekleştirmek amacıyla   tüm Avrasya ve diğer kıtalarda, hakimiyet ve barış adına terör estirme­ye başlar. Barış ve hakimiyet adına öldürdüğü insan sayısını, kendisi bile hesaplayamacak derecede kan akıtır. İşte günü­müzde devam eden, bölgesel savaşlar da , görünürde hep dün­ya barışı adına yapılır. Gerçekte ise, temelde dünya hakimiyeti yatmaktadır. 

Bugün dünya üzerinde çıkan anlaşmazlıklar ve savaşlar, hep B.M.'ye götürülmekte ve çareler aranmaktadır. B.M. bu so­runlara çözüm bulabilmekte midir? Kurucu üye ülkeler açısın­dan, evet. Diğer üye ülkeler açısından, hayır. Neden böyle? B.M.'nin amacı, tüm dünya üye ülkelerin barışını korumak ve savunmak değil, sadece kurucu üyelerin hakimiyetlerini gerçek­leştirmek de ondan. Bakın, dilerseniz bu teşkilatı yüzeysel ola­rak bir tanıyalım.B.M.'nin bugün 6 organı, 18 özerk kuruluşu ve 16 uzman kuruluşu bulunmaktadır. Ana organlar; Genel Kurul, Güvenlik Konseyi, Ekonomik ve Sosyal Konsey, Vesayet Konseyi, Uluslararası Adalet Divanı ve Genel Sekreterlik. 

B.M.'nin tüm çalışmalarını düzenleyen Genel Sekreterlik makamına bugüne kadar, 6 Genel Sekreter oturmuş. Bunlardan biri budist, diğer beşi hristiyan. Müslüman ve Türk asıllı bir Genel Sekreter yok. Güvenlik Konseyi, 5'i daimî, 15 ülkenin üyelerinden oluşur. Daimî üyeler; ingiltere, Fransa, Amerika Birleşik Devletleri, Çin ve Sovyet Rusya'dır. Diğer geçici 10 üyeyi de, beş daimî üye belirler. Bu belirlemede, her­hangi bir kıstas yoktur. Bugüne kadar, geçici 10 üyeliğe, bu beş daimî üye ülkelerin sömürgesi ve uydusu olan küçük ülkeler se­çilmiştir. Zaten bu üyelerin de, herhangi bir etkinlikleri de yok­tur. Çünkü, 5 daimî üyenin "Veto Hakkı" vardır. Yani herhan­gi bir karar, bu beş ülkeden birinin veto etmesi hamide uygula­namaz. Yılda bir veya iki kez toplanan diğer bütün kurulların kararları, Güvenlik Konseyi için birer tavsiye niteliği taşır. 5 daimî üyeden birinin vetosu karşısında, karar geçersiz sayılır. Sözün özü, diğer tüm kurullar "Havanda su döğerler". Diğer bir organ ise, Vesayet Konseyi'dir ki, görevi; milletlerarası koruma altındaki bölgelerden sorumludur. Yani bir tür vasilik ya da ba­balık görevi. Bu konseyin üyeleri ise; A.B.D., Çin, Sovyet Rus­ya, İngiltere ve Fransa'dır. 

Ya Türkiye'nin, B.M. içinde yeri neresidir? Türkiye, 26 Haziran 1945'de B.M. antlaşmasına imza koymuş bir ülke. Türkiye, B.M. içinde hiçbir etkinliği olmayan, Genel Kurul'un tüm diğer dünya ülkeleri gibi bir üyesi. Genel Kurul , üye olan ülkelerin birer temsilcisi ile temsil edildiği, göstermelik bir ku­rul. Bu kurulda, önemsiz kararlar oy çokluğu ile, önemli karar­lar 2/3 çoğunluk ile alınır. Zaten Genel Kurul'un tüm kararları, Güvenlik Konseyi için birer tavsiye niteliği taşır.

Diğer Türk Dünyası ülkelerinin B.M. içindeki yerleri ne­rededir? Etkinlikleri var mıdır? Bunların da Türkiye'den pek farkı yok. 

Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türk­menistan ve Tacikistan, 1989 öncesinde, Birleşmiş Milletler Teşkilatı, Varşova Paktı ve Comecon gibi teşkilâtların üyesi idiler. Üyelik durumları, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği olarak tek bir ülkeyi temsil ediyordu. Bu birliğin Birleşmiş Mil­letler Teşkilâtı'nda "Veto Hakkı" vardı. 1989'da başlayan Ba­ğımsızlık hareketleri sonucunda, Türk ülkeleri de bağımsızlık­larına kavuştular ve Birleşmiş Milletler Teşkilâtına ayrı ayrı üye oldular. 

Doğu Türkistan ise, Çin Halk Cumhuriyeti'ne bağlı oldu­ğundan, Dünya ülkeleri karşısında herhangi bir üyelik hakkı yoktur. Ancak Çin Halk Cumhuriyeti, Birleşmiş Milletler Teşkilâtı 'nın üyesidir ve "Veto Hakkı'na sahiptir. 

Birleşmiş Milletlere üye olan ülkelerden beş daimî üyesi (A.B.D, İngiltere, Fransa, S.S.C.B ve Çin), "Veto Hakkı"na sa­hiptir. Bu ülkelerden S.S.C.B dağılmış, yerine bağımsız devlet­ler oluşmuştur. Çin'de ise, Doğu Türkistan Özerk Cumhuriyeti vardır ve bu ülkenin sorunları, B.M'de veto edilmektedir. Artık 250 milyon bir insan kitlesini oluşturan, Türk Dünyasına Bir­leşmiş Milletler tarafından "Veto Hakkı" tanınmalı ya da beş ülkenin "Veto Hakkı", eşitlik ilkesine aykırı düştüğünden kaldı­rılmalıdır. 

Bugün, tüm Türk Dünyası'nda olduğu gibi, İslâm Dünya-sı'nda ve diğer gelişmekte olan ülkelerde, Birleşmiş Millet-ler'in bu yapısından rahatsızlık duyulmaktadır. Dünya insanları, artık eşit şartlara sahip olmayı arzulamaktadırlar. Dünyanın her köşesinde, ezilen Dünya Gençliği, gösteri meydanlarında sesini duyurmak, gerçek dünya barışını sağlamak için, büyük çaba sarfetmektedirler. Birleşmiş Milletler'in beş daimî üyesi, artık bu sese kulak vermelidir. Önümüzdeki yıllarda, tüm dünya ül­kelerinin katılımı ile B.M.'nin tüm kurulları ve işleyiş tarzı gözden geçirilerek, gerçek dünya barışı için, yeniden bir Birleşmiş Milletler Teşkilâtı kurulmalıdır. 

Doç. Dr. Ramazan OZEY

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005