Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Çin'in Hidroelektrik Enerji Üretimi 

Çin, toplam uzunlukları 226.800 kilometreye ulaşan, 2.6 milyon metreküp debili, 50 binden fazla akarsuya sahip bir ülke olarak, önemli bir hidroelektrik enerji potansiyeline sahiptir. Yılda ortalama % 9 ekonomik büyüme ve hızlı sınai gelişim, Çin'in sınırlı olan enerji kaynaklarını maksimum düzeyde kullanmasını ve bu kaynakları çeşitlendirmesini zorunlu kılmaktadır. Enerji ihtiyacının büyük bir kısmı ülke içinden temin edilen kömür ve giderek artan miktarda ithal edilen petrolün yanısıra, hidroelektrik gücünden karşılanmaya çalışılmaktadır. 

Halk Cumhuriyeti'nin kurulduğu 1949 yılından önce 23 büyük ve orta ölçekli baraja sahip bulunan Çin, dışa açılma ve ekonomik reform sürecine girdiği 70'li yılların sonundan bu yana elektrik enerjisi üretimini, kalkınmasının önemli bir parçası haline getirmiş, akarsularda baraj inşası için büyük yatırımlar yapmıştır. Bugün ülkede 20 binden fazla büyük (15 metreden yüksek) baraj mevcuttur. 

Barajlara yapılan bu yatırımlar, Çin'in ekonomik gelişim sürecinde enerji ihtiyacının karşılanmasının yanı sıra, yerel kalkınmanın teşvikinde vazgeçilmez bir unsur olarak da görülmektedir. Buna ilaveten, Çin yönetimi, 1920'de 500 bin, 1942'de 1 milyon kişinin ölümüne neden olan kuraklıklar, 1931 'de 145 bin kişinin, 1935'te ise 140 bin kişinin hayatına mal olan sel felaketlerini örnek göstererek, bu tür doğal afetlerin etkisinin en aza indirilmesi amacıyla akarsuların geliştirilmesi ve baraj inşasını, alternatifi olmayan bir seçenek olarak takdim etmektedir. 

Mekong Nehri ve Büyük Mekong Alt-Bölgesi (Greater Mekong Sub-region/GMS)


Hidroelektrik enerji konusunda ön plana çıkan nehirlerden biri, Tibet Özerk Bölgesi'nden doğan ve Çin' in güney komşularının topraklarından geçerek denize kavuşan 4688 kilometre uzunluğundaki Mekong nehridir. Çin, Myanrnar, Laos, Tayland, Kamboçya ve Vietnam topraklarından geçen Mekong nehri, sınır aşan akarsu olma özelliği ile Çin için güney komşu ülkeleriyle hem işbirliği hem ihtilaf potansiyeli taşıyan ve gerek suların kullanımı, gerek ulaşım konularında bölgesel ve uluslararası boyuta sahip bir nehirdir. 

Çin, Mekong nehri üzerinde mevcut iki baraja ilaveten inşasını planladığı altı yeni baraj ile, esas itibarıyla, sanayileşmenin yoğun olduğu doğu bölgelerinin elektirik ihtiyacının karşılanmasına katkıda bulunmak kadar, başta Tayland olmak üzere Güney Doğu Asya pazarına elektrik ihraç etmeyi de amaçlamaktadır. Bunun yanı sıra, yağmurlu mevsimlerde suyun akışının % 17 oranında azaltılması, kuru mevsimlerde ise % 40 oranında arttırılması imkanı ile kuraklık ve sellerin etkisini azaltmayı amaçlamaktadır. 

Diğer taraftan, aşağı kıyıdaş ülkelerden ve uluslararası kuruluşlardan gelebilecek endişeleri yatıştırmak amacıyla Çin, anılan nehirle ilgili olarak baraj konusunu ön plana çıkartmamaya gayret etmekte, bunun bir sonucu olarak da, Mekong sularının kullanımı ve ulaşım konularında düzenlemeler içeren Mekong Nehri Komisyonu'na tam üye olarak katılmak yerine, diyalog ortağı sıfatıyla Komisyon çalışmalarını izlemektedir. Çin buna karşılık, Büyük Mekong Alt-bölgesi programına aktif bir şekilde iştirak etmektedir.  

1992 yılında Asya Kalkınma Bankası'nın desteğiyle başlatılan Büyük Mekong Alt bölgesi programı, Mekong havzasında sürdürülebilir ekonomik kalkınma ve hayat standartlarının yükseltilmesini hedeflemektedir. Bu amaçla ulaşım, enerji, telekomünikasyon, tarım, çevre, insan kaynakları gelişimi, turizm, ticaret ve yatırım olmak üzere 9 alanda işbirliği mekanizmaları kurulmuştur. 

Doğal kaynaklar açısından zengin olmakla birlikte altyapı eksiklikleri olan Mekong ülkeleri, yukarıda sayılan alanlarda çeşitli ortak projeler yürütmektedir. Bunlar arasında, Çin- Tayland; Tayland-Vietnam-Laos otoyolu inşası, optik fiber kablo döşenmesi, bölgesel enerji şebekesi kurulması, Büyük Mekong Alt-bölgesinin tek bir turizm güzergahı olarak tanıtılması, ortak vize rejimi gibi uzun vadeli ve iddialı projeler yer almaktadır. Program, üç yılda bir yapılan hükümet başkanları zirvesi ile belirli bir siyasi altyapıya da kavuşturulmuştur. 

Büyük Mekong Alt-bölgesi programı, Çin'in bölgesel entegrasyon ve işbirliğinin teşviki politikası ile de uyum içindedir. Çin, Program içinde su kaynakları ve hidroelektrik enerji konusunu öncelikli işbirliği alanları içine dahil ettirmemiştir. Böylece bir yandan Mekong üzerindeki baraj projelerini belirli bir serbesti içinde yürütebilİrken, diğer yandan Büyük Mekong Alt-bölgesi programını bölgesel bir kalkınma projesi olarak takdim etmek suretiyle, Mekong'u bir "refah havzası" haline getirme hedefıni ön plana çıkartmaktadır. Çin, üye ülkelerin ortak çıkarlarına vurgu yapmakta, çalışmaların odağını, yoksulluğun giderilmesi, yatırımların teşviki, ekonomik ve ticari ilişkilerin geliştirilmesi gibi hususlara yönlendirilmektedir. Hatta bu amaçla Mekong içinde 20 milyon dolar tutarında bir "Çin fonu" da oluşturmuştur. Ancak orta ve uzun vadede nehirle ilgili çevre sorunlarının ortaya çıkması, ilgili ülkelerin duyarlılıklarını arttınnaları ve Çin üzerinde yaratılacak kamuoyu baskısının gözardı edilemeyecek düzeye gelmesi ihtimali de tabiatıyla mevcuttur. Bu durumda, Çin 'in de sorunlara daha hassas yaklaşması ve endişeleri yatıştırmaya yönelik çaba içine girmesi beklenebilir. Esasen Çin, baraj projeleriyle ilgili olarak uluslararası alanda baskı ve eleştirilere yabancı değildir. Bu eleştirilerin başında, inşası devam etmekte ­olan Üç Boğazlar Barajı 'na yönelik olarak uluslararası kamuoyundan, insan hakları derneklerinden ve çevre örgütlerinden aldığı tepkiler yer almaktadır. 

Üç Boğazlar Barajı

Çin'in halen en iddialı baraj projesi, Yangtze nehri üzerinde inşası devam etmekte olan Üç Boğazlar Barajı'dır. 1993 yılında yapımına başlanan ve 2009 yılında tamamlanması planlanan 22 milyar dolarlık barajın, 18.200 megawattlık kapasiteye sahip 26 jeneratörü ile dünyanın en büyük barajı olması öngörülmektedir. Baraj, yılın altı ayında 10 bin tonluk şileplerin Çin'in iç bölgelerine taşımacılık yapmaları imkanını da tanıyacaktır. Baraj, Çin Seddi 'nden sonra Çin' deki en büyük inşaat projesi olarak anılmaktadır.

Tabiatıyla bu dev proje, dünya tarafından dikkatle izlenmekte, zaman zaman da çeşitli hükümet dışı örgütlerin yoğun eleştirilerine maruz kalmaktadır. Proje nedeniyle bugüne kadar Çin kaynaklarına göre 1.1 milyon, yabancı kaynaklara göre 1.8 milyon kişi yaşadıkları topraklardan çıkarılmıştır. Bu kişilerin yeni yerleşim alanlarına yerleştirilmeleri için yeterli düzenlemelerin yapılmadığı, kayıpların tazmini için ayrılan kaynakların ise yerel yönetimlerce başka amaçlarla kullanıldığı ileri sürülmektedir. Öte yandan, baraj nedeniyle sular altında kalacak tarım alanlarının, Çin'de en verimli topraklar olması da bir talihsizlik olarak değerlendirilmektedir.

Çevre sorunlarına duyarsız olmadığını vurgulayan Çin, bununla birlikte önceliğin fakirliğin azaltılmasına yönelik çalışmalara verilmesi gerektiği, akarsularda hidroelektiİk enerji üretiminin sürdürülebilir kalkınmaya yapacağı katkıların bu anlamda çok önemli olduğu, dolayısıyla gelişmekte olan ülkelerin hidroelektrik enerji ihtiyaçlarını karşılama çabalarının engellenmemesi gerektiği tezini savunmaktadır.

Çevreyle ilgili hükümet dışı örgütlerin karşıt kampanyalarına ve hatta Dünya Bankası ve ABD Eximbank’ın projeye kaynak sağlamayı reddetmesine rağmen, Çin, proje için Kanada, Almanya, İsviçre, İsveç gibi ülkelerden 1.4 milyar dolarlık finansman temin etmeyi başarmıştır. Barajın yapımı da planlandığı takvimde devam etmektedir. 

­Netice itibarıyla, yeni yüzyılda Çin'in kalkınmasının sembolü olarak tanımlanan Üç Boğazlar Barajı, Çin için bir ulusal gurur meselesi haline gelmiş olup, gerek iç gerek uluslararası alanda gelen baskılar, ancak rejimin izin verdiği ölçüde kamuya yansıtılmakta ve dikkate alınmaktadır. Diğer taraftan, en az % 7 büyüme hızını korumak zorunda olan Çin'in, bu amacına ulaşma yolunda karşısındaki en ciddi sıkıntılardan biri olan enerji ihtiyacını, mümkün olan her koldan temin etmekten başka çaresi olmadığının bilinciyle, hidroelektrik enerji alanına yaptığı yatırımlarına son hızıyla devam etmesi beklenmektedir.

Yazar: Neval Orbay / Pekin Büyükelçiliği

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005