Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Türkiye’de ve Dünya’da Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları (DYS) 

Yabancı Sermaye Nedir 

"Uluslararası Yatırım" veya "Yabancı Sermaye Yatırımı"; bir ülkede yerleşik kişi veya kuruluşların ülke sınırlarının dışında servet edinmeleri şeklinde tanımlanabilir.

Yabancıların tahvil ve hisse senedi gibi menkul değerlere yaptığı ya­tırımlara "Mali Yatırım" yada "Uluslararası Portföy Yatırımı" denir. Yabancı­ların bina, fabrika, arazi üretim tesisi gibi fiziki değerler edinmesi ise "Doğ­rudan Yabancı Sermaye Yatırımlarını oluşturur. 

Soru 2: Portföy Yatırımı ile, doğrudan yabancı sermaye (DYS) ya­tırımı arasında önemli farklar nelerdir? 

Doğrudan Yabancı Sermaye (DYS) yatırımında yabancı ülkede ku­rulan şirket, doğrudan ana şirketin denetimi altındadır. Şirketin üst yöne­tim kadroları genellikle ana şirket tarafından atanmaktadır. Portföy yatırım­larında ise şirket yönetiminin doğrudan denetlenmesi söz konusu olmayıp, yönetim eskisi gibi yerel yöneticiler tarafından sürdürülmektedir. 

DYS yatırımlarında yabancı yatırımcı genellikle, sermayesinin yanısıra, üretim teknolojisi ve işletmecilik bilgisini de birlikte getirir. Portföy yatırımlarında ise yabancı yatırımcının, sermayesinden baş­ka bir katkısı yoktur. 

DYS yatırımlarını yapanların hemen hemen tümü çok uluslu şirketler­dir. Oysa portföy yatırımlarını tasarruf sahibi gerçek kişiler de yapabilmek­tedir. 

Diğer bir fark da yatırımın ana para ve gelirlerinin geri ödenmesiyle ilgilidir. Portföy yatırımlarında gelir ve amortismanların geri ödenme şartları önceden belirlidir. Borç alanlar bakımından tahvil, sabit bir döviz borcu ni­teliğindedir, ekonomik şartlara göre değişmez. DYS yatırımlarında genel­likle belirli bir amortisman yoktur. Transfer edilen karlar, işletmenin kazanç durumuna ve hükümetlerin transferler üzerine koydukları kısıtlamalara bağlıdır. 

Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü 

Soru 3: Esas itibari ile bir ülkeye yabancı sermaye girişleri nasıl olmaktadır? 

-  Doğrudan Yatırımlar,

-  Portföy Yatırımları ve

-  Kredi ve Dış Yardımlar şeklinde olmaktadır. 

Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları 

Soru 4: Dünyada DYS'nin durumu nedir? 

1999 yılında dünyada yapılan yabancı sermaye yatırımları 865 milyar dolara ulaşmıştır. 1999 yılında ise %32'lik bir artışla yabancı sermaye gi­rişinde ve stoğunda rekor kırılmıştır. 2000'de de DYS girişlerinde artışın devam edeceği ve 1.000 milyar dolara çıkacağı tahmin edilmektedir. 

Tablo 1: Dünyada 1988-1999 Yıllarında DYS Girişi (Milyar Dolar) 

Ülke Grupları

1988-93

yıllık ortalama

1994

1995

1996

1997

1998

1999

Sanayileşmiş Ülkeler (SÜ)

140

145

206

220

275

481

636

Gelişmekte Olan Ülkeler (GOÜ)

47

105

112

145

178

179

208

Merkezi ve Doğu Avrupa Ülkeleri (MDAÜ)

4

6

14

13

19

20

21

Dünya

191

256

332

378

473

680

866

Kaynak: UN, World Investment Report 2000, s.284. Ülkeler bazın­da detaylı   bilgi için Bakınız EK-1, Tablo 1. 

Soru 5: Dünyada kaç yabancı sermayeli şirket vardır? 

Yabancı sermaye yatırımları modern dünya ekonomisini karakterize eden küreselleşme projesinin sürükleyici bir kuvveti olmaya devam et­mektedir. 1999 rakamları ile bugün dünyada, yaklaşık 63.000 civarında uluslararası ana firma (parent firms) ve bu firmaların ortak olduğu 690.000 kadar bağlı kuruluşları (foreign affiliates) olmak üzere toplam 753.000 fir­ma faaliyet (varlıkları ortalama 28 milyon dolar) göstermektedir. 

Soru 6:Yabancı sermaye yatırımlarının global stoğu nedir?

1999 yılında yabancı sermaye yatırımlarının global stoğu 4.8 trilyon dolara ulaşmıştır. Bunun 1.1 trilyon doları ABD'ye, 1.7 trilyon doları ise AB ülkelerine gitmiştir.

Bu firmaların 1997 yılında gerçekleştirdiği satışların 9.5 trilyon dolara ulaşacağı tahmin edilmektedir. Bu rakam aynı yıl içinde gerçekleşen dün­ya ihracatının (6.4 trilyon dolar) yaklaşık yüzde 40 üzerine tekabül etmek­tedir. (VVIR 1998:5) 

Soru 7: Son yıllarda DYS yatırımları daha çok SÜ'leremi yoksa GOÜ' lere mi gitmektedir?

1997, 1998 ve 1999 yıllarında, dünyadaki DYS yatırımları sırasıyla, milyar dolar olarak 473, 680, 866 milyar dolardır. Bundan SÜ'lerin aldığı pay sırasıyla, milyar dolar olarak 275 (%58.1), 480 (%70.6), 636 (%73.5); GOÜ'lerin aldığı pay ise 178 milyar, 179 milyar ve 208 milyar dolardır (%26.5). Görüldüğü gibi Dünya DYS yatırımlarından aslan payını SÜ'ler almaktadır.

Soru 8: Dünyada en çok DYS çeken SÜ'ler hangileridir?

1999 yılında, dünyada en çok DYS çeken ülke 275.5 milyar dolarla ABD'dir. Bunu, 82.2'le İngiltere, 60'la İsveç, 39.1 'le Fransa, 33.8'le Hollan­da ve 26.8 milyar dolar ile de Almanya takip etmektedir. 

Soru 9: Dünyada en çok DYS çeken GOÜ'ler hangileridir ?

1999 yılında, dünyada en çok DYS yatırımı çeken ülke 40.4 milyar do­larla Çin'dir. Bunu, 31.4'le Brezilya, 23.2'yle Arjantin, 11.2'yle Meksika, 10.3'le G.Kore ve 7 milyar dolarla Singapur takip etmektedir. Türkiye 783 milyon dolarla son sıralarda yer almaktadır 

Soru 10: DYS ucuz işçiyi sömürür ve ülkenin siyasi ve ekonomik hayatına hakim olurmu?

Bu sorunun cevabı, gerek sağ ve gerekse sol kesimlerde 1980 yılına kadar evet idi ve yanlıştı. Çünkü araştırmacılar GÜ ve GOÜ'lerdeki 8-10 misline varan ücret farklarından giderek DYS'nin Gülerdeki işçileri sömür­düğü kanaatına varıyorlardı. Oysa DYS'nin gittiği GÜ'lerde yabancıların sahip olduğu işletmelerdeki işçi ücretlerinin yerli işletmelerdeki işçi ücretlerinden %50-100 arasında daha fazla olduğu ortaya çıkmıştır (E. Çarıkçı 1989). Diğer taraftan bir ülkenin toplam sermaye birikimi içinde DYS yatı­rımlarının payı, özellikle GÜ'lerde %1'in bile altında olduğu için ülkenin si­yasi ve ekonomik hayatına hakim olduğu yanlıştır. 

Türkiye’de yabancı sermaye 

Soru 11: DYS yatırımlarının faydaları nelerdir? 

Bir ülkenin ekonomik kalkınmasında DYS yatırımlarının rolü çok çeşitlidir. Bunlar;

-  İç ve dış tasarruf açığını azaltır. Genellikle GÜ'lerin iç tasarruf oranı düşük, dış tasarruf (dış kaynak) imkanı ise yok denecek kadar az olduğu için yeterli ve gerekli yatırımlar yapılamamaktadır. Mese­la birkaç yıdır Türkiye enerji darboğazı çekmektedir. Sebebi ise bu sektör yatırımları için ne devletin ne de özel sektörümüzün yeterli kaynağı yoktur.Eğer Tükiye uluslararası tahkimi 5-10 yıl önce çıkart­mış ve bürokratik engelleri de asgari düzeye indirebilmiş olsa idi, son beş yılda yapılması gereken en az 20 milyar dolarlık enerji ya­tırımı DYS ile karşılayabilr ve Türkiye'de enerji sıkıntısı ile karşılaş­mazdı.

-  DYS yatırımları, bir ülkeye mal ve hizmet üretimi için geldiğinden, teknoloji transferi ve istihdam artışı sağlar.

-  Mal ve hizmet üretimine katkıda bulunarak, katma değeri artırmak suretiyle vergi gelirlerinin de artmasını sağlar.

-  Bu yatırımlar yüksek teknoloji ve yönetim bilgisini getirerek işgücü verimliliğini ve mal ve hizmet üretiminde kalitenin artmasına katkıda bulunur.

İhracatı artırarak döviz kazancı sağlar veya iç piyasa için üretim yaparak ithalat ihtiyacını azaltarak döviz tasarrufu sağlar.

İşletmecilik ile iç ve dış pazarlamanın gelişmesine çok önemli katkıda bulunur.

-  Ülke ekonomisinin dünya ekonomisiyle bütünleşmesinde çok önemli bir ekonomi politikası aracı haline gelmiştir.Çünkü DYS'ler üretimlerin önemli bir bölümünü yurt dışına ihraç etmektedir.Onun için DYS yatırımları çekmede ülkeler arasında büyük bir rekebet vardır.

Soru 12: Türkiye DYS yatırımı çekmedeki potansiyeli nedir?

Ülkemiz jeopolitik ve jeoekonomik açıdan bölgenin en cazip ülkesidir. Avrupa Birliği (AB) ile olan ilişkilerimiz ve Gümrük Birliği uygulamaları, Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla bağımsızlığına kavuşan Türk Cumhuri­yetleri ile olan bağlarımız, Ortadoğunun daha istikrarlı bir ülkesi olarak de­ğerlendirilen ülkemizi güçlü kılmaktadır.

Asya ve Avrupa arasında köprü konumunda olan ülkemiz, petrol ve doğalgaz kaynaklarına sahip olan ülkeler ile bu kaynakların kullanıcısı du­rumundaki ülkelerin buluşma noktasındadır. Nasıl paranın merkezi isviçre ise, Türkiye de "Enerjinin Merkezi" olmaya aday ülkedir.

Türkiye'nin 70 milyona yakın nüfusu ve satmalıma gücü paritesine gö­re fert başına 6.126 (1999 yılı itibari ile) doları milli gelire sahip olması, ABD tarafından gelişmekte olan on pazardan biri olarak kabul edilmesi, AB ile gerçekleştirilen Gümrük Birliği'nin yanısıra tam üyelik sürecinin başlatılmış olması, Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ) ülkeleri ve ba­ğımsızlığına kavuşan Türk Cumhuriyetleriyle olan yakın ilişkilerimiz, coğra­fi konumumuz Türkiye'yi dünyanın en cazip yatırım noktalarından biri du­rumuna getirmektedir.

Soru 13: Türkiye DYS çekmede neden başarısızdır?

Türkiye mevcut potansiyeline göre dünyada en az DYS çeken bir ül­kedir. 1999 yılı itibari ile, 200 milyar dolara yaklaşan GSMH (toplam mal ve hizmet üretiminin parasal değere) ile dünyanın 23. büyük ekonomisi, Satmalına Gücü Paritesine göre yine dünyanın 17. ülkesi olan Türkiye, DYS yatırımı çekmede dünyada 54. sırada yer almaktadır. Yabancı yatırım­cılara göre, uluslararası tahkimi kabul etmemize rağmen enerji sektörü ha­ricinde Türkiye'ye DYS yatırımının gelmeyeceği ve bunun başlıca se­bepleri ise; 

-  Türkiye'de siyasi istikrarın henüz yerleşmediği ve koalisyon hükü­metlerini riskli bulmaları

-  Ekonomik istikrarın en önemli göstergesi olan yıllık enflasyon hızı­nın tek haneli rakamlara ne zaman ineceği ve bu seviyede kalıp kalmayacağı belli olmaması

-  Türkiye'de kayıt dışı ekonominin yüzde ellilere yaklaşması ve bu durumun DYS yatırımı açısından haksız rekabet ortaya çıkarması

-  Merkezi ve Doğu Avrupa Ülkelerine (MDAÜ) göre Türkiye'de eko­nomik ve siyasi istikrarsızlığa ilaveten, sendikalı işgücü maliyetinin 4-5 kat daha yüksek olması

-  Diğer ülkelere göre, Türkiye'de Kurumlar Vergisi oranlarını çok yüksek olması,

Özelleştirme uygulamaları ve mevzuatında yabancılara %51'in üzerinde satışların engellenmesi

-  Türkiye'de bir yatırıma başlamak için bürokratik engeller sonucu birkaç yılın boşa geçmesi ve yatırıma başlanıldıktan sonra da en az 50 yerden izin ve imza alınması olarak sıralanabilir. 

Soru 15: İlk Yabancı Sermaye Yatırımları Nezaman Başlamıştır?

İlk yabancı sermaye yatırımları sömürgecilik dönemiyle başlamıştır. Endüstri devriminin bir sonucu olarak, 19. yüzyıl boyunca sanayileşen ba­tı ülkelerinin ellerindeki sermaye birikimleri, bu ülkeleri en fazla kârı sağla­yacak yatırım alanlarını aramaya yöneltmiştir.

Bu yatırımlar, Avrupa sanayisinin ihtiyacı olan hammaddeleri sağla­yacak ve ucuz işgücüne sahip, dönemin sömürgelerinde ve bazı bağımsız az gelişmiş ülkelerde yapılmıştır. 1800'lü yılların ilk yarısında İngiltere'nin ihtiyaç duyduğu hammaddelerin, özellikle madenlerin ve petrolün çıkarıl­ması için sömürgelerdeki ekonomik faaliyetleri yabancı sermaye yatırım­larının başlangıcı olmuştur. 

Soru 16: Yabancı sermaye yatırımlarının tarihi gelişimi nasıldır? 1800'lü yıllarda doğal ve tarımsal kaynaklardan başlayarak bugün bil­gi işlemden nükleer maddelere ve hizmet sektörüne yatırım yapan bir ta­rihi gelişim süreci yaşamıştır. 

1850-1945 yılları arasındaki dönem "sömürge ve imtiyaz' dönemidir. Dış yatırımlar, Batı Avrupa'dan Asya'ya, Afrika'ya ve Amerika'nın gelişme­miş yörelerine yönelmiştir

1.Dünya Savaşından sonra ABD dış yatırımlarda ön sırayı almıştır. 1929-1930 dünya ekonomik bunalımı, gelişmiş ülkelerin dış yatırımlarını tasfiyeye yöneldiği yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur.

Diğer taraftan, az gelişmiş ülkelerde başlayan bağımsızlık hareketle­ri, bu ülkelerde yabancı sermayenin daha önce bulunduğu güven ve istik­rar ortamını ortadan kaldırmıştır. 1928-1939 yılları arasında ülkemizde de pek çok yabancı sermayeli şirket millileştirilmiştir.

I. Dünya savaşından önce uluslararası yatırımlar daha çok portföy ya­tırımları şeklindeyken, sonraki dönemde doğrudan uluslararası yatırımlar önem kazanmaya başlamıştır.Bu gelişmede 1950'li yıllardan sonra ulusla­rarası şirketlerin dünya ekonomisinde giderek önemli bir güç oluşturmala­rının büyük rolü olmuştur. 

Tablo 4: Yabancı Sermaye Yatırımlarının Tarihi Gelişimi 

Yıllar

Faaliyette Bulunulan Sektör

1800-1890

Doğal ve tarımsal kaynaklar (yün,petrol,mineral,kauçuk,meyve üretimi)

1891-1940

Kimyasal maddeler, ilaç sanayi, yiyecek maddesi, motorlu taşıtlar

1941-1945

Ulaştırma, askeri donatım, silah

1946-1960

Finansal hizmetler, haberleşme, makina, otelcilik, mühendislik

1961-1971

Elektronik eşya, çeşitli aygıtlar, araştırma, gezi ve eğlence gibi hizmetler

1972-1985

Eğitimle ilgili sektörler, gıda endüstrisi, sağlık ürünleri, temizlik mamul.

1985-2000

Turizm, bilgi işlem, otomotiv, telekomünikasyon, nükleer maddeler

Soru 17: Yabancı sermaye yatırım rejimlerinde köklü değişiklik­ler ne zaman olmuştur? 

Uluslararası yatırım rejimlerinde esaslı değişiklikler 1980'li yıllarda ol­muştur. Bunlar;

-  Yabancı sermaye akışında ve stoğunda olağanüstü artış,

-  Kısmen stratejik işlerde işbirliği, şirket birleşmeleri, şirket satınalma-larından doğan yüksek teknolojideki global üretim seviyesindeki yükselme ve

-  Bilgi teknolojisindeki gelişmenin ve yaygınlaşan uygulamanın ulus­lararası işbirliği organizasyonlarına tatbik edilmesidir. (Ostry and Gestrin,1993:8) 

Soru 18: Soğuk savaş döneminin sona ermesi yabancı sermaye hareketlerini nasıl etkilemiştir?

Soğuk savaş döneminin kapanmasıyla birlikte tüm dünyada ülkeler arasındaki ilişkiler artmış ve bunun sonucu olarak önemli derecede siya­sal rekabetin yerini ekonomik rekabet almıştır. 21. yüzyılda dünya ekono­misi ülke sınırlarını aşarak küresel bir nitelik kazanmıştır. (Cömert, 1996: 69)

Haberleşme teknolojisindeki gelişmeler, ülkeler arasındaki coğrafi uzaklıkların önemini azaltmış, firmaların uluslararası ekonomik faaliyetleri­ni kolaylaştırmış ve aralarında koordinasyon imkanını arttırmıştır. Son on yılda Çin'e yaklaşık 306 Milyar Dolar yabancı sermaye girmesi buna en iyi örnektir. 

Soru 19: Çok uluslu şirket (ÇUŞ) nedir?

Bir şirketin üretim tesislerini yurt dışına taşıması ve orada gerçekleş­tirdiği üretim yada hizmet ile ana ülke , ev sahibi ülke veya üçüncü ülke piyasalarına satış yapması bir çeşit çok uluslulaşma olayıdır. Bu durumda olan fimalar uluslararası şirket olarak adlandırılmaktadır. 

Soru 20: Çok uluslu şirketlerin stratejileri nedir?

Uluslararası dev şirketler dünyayı tek bir pazar olarak kabul edip, poli­tika ve stratejilerini ona göre belirlemektedirler. Kârlı gördükleri her bölge­de yatırım yapmaktadırlar. Şimdi yatırımcılar kendi yurtlarında üretip ihraç etmek yerine, üretim tesislerini, küresel boyuta geçen pazarın herhangi bir yerine yerleştirmektedirler. (Drucker, 1996: 8) Uyguladıkları başlıca stratejiler ise;

-  Pazar büyüklüğü, ülke ölçüsünden dünya ölçüsüne dönüşmüştür.

-  Sermayenin en ucuz olduğu yerden temini,

-  Pazara en yakın yerde üretimin sürdürülmesi,

-  En yüksek kazancın elde edilmesi ve

-          Bütün bu işlemlerin, verginin en düşük olduğu ülkelerden yönetil­mesi sözkonusudur. (Uras, 1979:19) 

1970'li yıllarda ÇUŞ'lerin hakim olan stratejileri, şirketlerin yaşaması­nı sağlamaktı. 1980'lerde bu strateji değişerek küresel rekabet avantajı sağlamaya yönelmiştir. Bu gelişmenin 3 temel sebebi vardır. Bunlar; 

a.   Pazarların küreselleşmesi, küresel rekabet ve hızlı teknolojik de-ğişmedir.(Hamill, 1993:69)

b.   Gelişmiş ülkelerin ekonomileri giderek daha bilgi yoğun olmakta, sermaye ve emek yoğunluğu azalmaktadır. Para küçük tasarruf hesaplarında ve büyük emekli fonlarında birikmiş, muazzam meb­lağlara ulaşmıştır. Bu yüzden büyük yatırımcılar, geleneksel fonk­siyonlarına uygun olarak, parayı belli bir miktarda sınırlamak ye­rine, şimdi yatırıcak yer aramaktadır.

c.   ÇUŞ gerçeği yabancı sermaye yatırımlarının niteliğini ve niceliğini de değiştirmiştir. Artık taraf olarak ülkeler veya sermayenin milli­yeti sözkonusu değildir. (Uras, 1979:19). Zamanımızda, benze­ri görülmemiş, hızlı bir değişim dönemi yaşanmaktadır. Tüm dün­yanın tek bir ekonomiye dönüşmesine doğru hızla ilerlenmekte-dir.

d.   Bunların yanısıra sermaye ihraç eden ülkelerin stratejik hedefleri de sermayenin yönünü etkilemektedir.

Soru 21: Yabancı şirketler nereye yatırım yaparlar? 

Çok uluslu şirketler yatırım kararlarında o ülkedeki teşvik tedbirlerden çok, gelişmekte olan ülkelerdeki siyasal ve ekonomik istikrara önem vermektedirler. Yabancı firmalar bir ülkenin rejimini, siyasi durumunu, yö­netim anlayışını beğenmeseler de pazar büyüklüğü, fazla kazanma bek­lentisi o ülkede yatırım yapmaları için yeterli sebeptir. 

Asya Pasifik ülkelerinin bir çoğunda çağdaş anlamda demokrasinin bulunmaması yabancı sermayenin yönetim ile ilişkilerine bağlı olarak so­runlarını çözmesini kolaylaştırmaktadır. Bu nedenle yabancı yatırımcılar açısından ülke yöneticileri ve bu yöneticilerin yakın çevreleriyle kurulan ilişkiler önemli bir unsur olmaktadır. Bu ülkelerde antidemokratik usullerle de oluşsa, ülke istikrarı, DYS girişinde önemli etken olmaktadır. 

Soru 22: Uluslararası sermaye hareketleri ile uluslararası ticaret trendleri arasındaki ilişki nasıldır? 

Son yıllarda, uluslararası ticaret hacmindeki artış hızına göre, ulus­lararası sermaye yatırımları, şimdiye kadar hiç görülmemiş biçimde ar­tış göstermektedir. Yatırım, geleneksel olarak ticareti hep geriden izlemiş­tir. Fakat, şimdi ticaret yatırıma daha bağımlı hale gelmektedir.( Drucker, 1996:42)

Soru 23: Yabancı sermaye hareketinde ekonomi politikalarının rolü nedir?

Dünya ekonomisi ithal ikamesi ekonomiden ihracata dayalı ekono­miye geçmiştir. Günümüzde İhracata Dayalı Stratejinin yanısıra, artık pazarın olduğu yerde yatırım yapmak rekabet edebilmek için gerekli ha­le gelmiştir. Gelişmiş ülkelerin ekonomileri giderek daha "bilgi yoğun" ol­makta, "sermaye ve emek yoğunluğu" azalmaktadır. 

Bir şirket, pazarını korumak yada yeni pazarlar elde etmek istiyorsa pazara yakın olması, pazarı "hissetmesi" ve o "iklimi" yaşaması zorun­dadır. Şirket, pazarın olduğu yerde yatırım yaparsa ancak o zaman reka­bet edebilmekte ve liderliğini sürdürebilmektedir. 

Bugün dünyada başta dağılan Sovyetler Birliği ülkeleri, kıta Çin olmak üzere siyasal ve ekonomik rejimleri farklı tüm ülkeler kapılarını yabancı sermayeye açmışlardır. Özellikle Çin, özel ekonomik bölgeler oluşturarak yabancı sermayeden en iyi faydalanan ülkelerden biri olmuştur. Soru 24: Çok uluslu şirketlerin büyüklüğü nedir? Dünyada çoğu ülke GSMH'sından daha fazla yıllık satış yapan ÇUŞ'ler vardır. Mesela 1995 yılı itibariyle, Mitsubishi'nin satışı 184 milyar dolar, General Motorun 169 milyar dolar iken, Danimarka'nın GSMH'sı 172 milyar dolar, Türkiye'nin ise 165 milyar dolardır. 

Soru 25: DYS yatırımlarını çekmede özelleştirmenin rolü nedir? Ekonominin liberalleşmesi (içve dış rekabete açılması)  için bir araç olan özelleştirme yabancı sermaye girişinde de önemli rol oynamaktadır. Yeni DYS bir yatırımın yabancı sermayenin bir ülkeye özelleştirme yoluyla girişinin çeşitli sebepleri vardır. Bunlar;

-  Yabancı bir ülkede yeni bir yatırım yapmak nispeten daha maliyetli olduğu için aynı tür işletmeyi özelleştirme yoluyla daha ucuza ala­rak o ülkede yapılacak yatırımın başlangıç maliyetini düşürme,

-  Değişik bölgelerdeki ülkelerde yatırım ve üretim faaliyetine girerek küresel ağ kurma,

-  O bölge ve ülkedeki pazar payını arttırma ve düşük maliyetli yatırım fırsatları arama şeklinde sıralanmaktadır.(Odle, 1993: 23)

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005