Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Dolarizasyon yada Dolarlaştırma 

Dolarizasyon ya da dolarlaştırma. Dünya Bankası ve IMF politikaları sonucunda, bu politikaları izleyen, çevresel ülkelerin içine sürüklendiği bir açmazın teknik adıdır. Hadise şöyle ger­çekleşiyor. Bir ülke ağır kamu açıklan verirken, fınans kesimini serbestleştirip. konvertibiliteye geçtiğinde, yerli para hızla değer kaybediyor. Yerli paradan kaçış, yavaş yavaş, işlemlerin ve ta­sarrufların önce dolarla ifade edilmesine, daha sonra da fiilen dolarla yapılmasına yol açmaktadır. İşte kısaca, dolarizasyon ya da dolarlaştırma denen olay. bir ülkenin yerli parası yerine, çe­şitli işlem ve kademlerde doların hakim olmasıdır. Bir tür para emperyalizmi olan dolarizasyon, hem dış alemle bütünleşen ül­kenin fiyat yapısı hem de düzeyi hızla değişen zayıf ekonomisi üzerine oturmakta, ve bu zayıf yapıyı iyice kemirmektedir. 

Dolarlaştırma sürecinde, konvertibilite aslî eleman değildir. Diğer bir deyişle, konvertibilitenin resmen kabul edilmemiş ol­ması, dolarlaştırmayı durduramaz. Ne var ki, konvertibilitenin kabulü, döviz büfelerinin ve döviz tevdiat hesaplarının ve sırdaş hesapların serbest bırakılması, bu yönde hem teşvik oluştur­makta, hem de çok elverişli bir maddi alt-yapı sağlamaktadır. 

Paranın değeri, ekonomik alt-yapıya olduğu kadar, psikololojik faktörlere de bağlı bulunmaktadır. Özellikle nakit piyasalarda psi­kolojik faktörler kısa-dönemde çok etkili ve önemli olmaktadır. Ülke parasından kaçışı durdurabilmek için başvurulan yüksek faiz politi­kası ise, hem üretim kapasitesini kısarak ve maliyetleri artırarak, paranın değerini aşındırmakta, hem de paraya olan güvenin sarsıl­masına neden olmaktadır. Zaten, belirli bir noktanın üzerinde ger­çekleştirilen faiz değişiklikleri de, devalüasyonlar da amaçlandığı biçimde etkili olamamaktadır. 

Dolarizasyon yaşayan ülkelerde dövize olan talep gerçekçi değildir. Diğer bir ifade ile, bu ülkeler sadece dış alımları için dövize talep geliştirmezler. Bu ülkelerde, normal koşullarda yerli paranın yapacağı iş için de döviz kullanılmaya başlanınca, döviz talebi şiddetle artar. Zaten, dolarizasyon ile kastedilen de, ülke parası ile sürdürülebilecek işlemlerin dolarla yapılması ve böyle­ce gerçekleştirilen bir para ikamesidir. Tasarruf yapanlar dolar talep eder, kiralar dolarla işleme konur, sözleşmeler dolarla ifade edilir vs. Bu dununda, banka hesaplarında "kaydî dolar" dahi yaratılarak, ülke stoğu olduğundan da yüksek gösterilebilir. 

Dolarlaştırma süreci, doların değerini hızla yükseltirken, it­halat esnasında ülkenin kaynaklarının hızla sömürülmesine neden olur. İhracat esnasında da ülke, ekonomik koşulların üzerinde bir değer kaybına uğrar Mal hareketlerinde uğranan bu kayıp yanında, sermaye hareketlerinde de ülke ciddi kanama ile karşı karşıya gelir. Reel faiz anormal boyutlarda yükseldikten sonra artık düşük kur-yüksek faiz operasyonu yerini yüksek kur-yüksek faiz uygulamasına bırakabilir. Düşük kur-yüksek faiz dövizin reel getirişini yüksek tutmakta, yüksek kur-yüksek faiz ise, hem dövizin getirişini hem de dövizin anapara değerinin Türk ekonomisindeki satın alma gücünü yükseltmektedir. Böyle­ce, enflasyonun eritemediği bir talep baskısı ortaya çıkmaktadır. Sonuçta, hem maliyet, hem de talep yönünden çok ciddi bir enflasyonist baskı oluşmaktadır. Kısacası, ekonominin denetimi dövizin, dolarlaştırma özel durumunda da doların hakimiyeti altına girmektedir. 

Kaynak: İzzettin Önder – İstanbul Üniversitesi Maliye Bölümü

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005