Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Enron'un Gerçek Skandalı ve Enron Olayı 

Peter Eavis, The New Republic dergisinin son sayısındaki yazısında (makale­nin, ilgili siteye 4 Şubat 2002'de gönderildiği dikkate alınmalıdır, ç.n.), Enron'u "emsali görülmemiş bir şekilde kötü bir şirket" olarak nitelendirmektedir; kendi­sine katılıyorum. Okuduklarımdan öğrendiğim kadarıyla, şirketin üst düzey yö­neticilerinin, mütebasbıs (yaltakçı) kimselerden teşekkül etmiş bir grup olduğu­nu; çoğunun, kendilerini çok yakın bir gelecekte açık hava hapishanelerinden bi­risinde bulacaklarını düşünüyorum.

Çok şükür bir musibetten kurtulacağız. 

Fakat, bu trajik olayı, piyasa başarısızlığının bir örneği olarak görmek yanlış olacaktır. Enron, elektrik sektöründeki deregülasyonıı takiben, elektrik piyasasın­daki aracılık hizmeti ihtiyacını yenine getirerek, 1990'h yılların ikinci yarısında önemli bir büyüme gerçekleştirdi. 

Enron, bir şirket haline gelmeye ve şirketin gelirleri, teknolojik patlamayı ta­kiben, sadece ortalama gelir düzeylerinde gerçekleşmeye başladığı zaman, kâr marjları daraldığı ve piyasa analizcilerinin tahminleri gerçekleştiğinde, birçok fir­ma neyi yapıyorsa o da onu yaptı: Panikledi ve kaçıml(a)maz kayıpları telâfi et­mek için daha riskli yatırımlara girişti. Birkaç yıl önce The Sunbeam Corp. da, Cendant ve Tyco gibi, aynı yola başvurmuştu. Söylemek bile gereksiz ki, bu tür stratejiler, nadiren işe yarar; ve piyasalar, bu stratejileri ödüllendirmez. 

Kendilerini Enron'un durumunda bulan firmalar için en iyi strateji, malî du­rumlarıyla ilgili verdikleri bilgilerde şeffaf olmak, örgütsel değişikliklere gitmek ve gerekiyorsa gelecekte kâr edecekleri konusunda hissedarlarını ikna etmektedir. 

Piyasa, hem makûl malî hem de ahlâkî ilkelere uyan böyle bir stratejiyi ödüllendirecektir. 

Örneğin, geçen iki hafta boyunca, Enron'la ilgili haberler gündemi belirledi.  Oysa, aynı dönemde, iki farklı firma daha haber konusu edildi. Bu firmalardan  birincisi Amazon.com şirketiydi. Şirket, 2001 yılının son çeyreğine ilişkin malî  raporunda, ilk defa kâra geçtiğini duyurdu. Birçok kişi, 1995 yılından bu yana  faaliyetini sürdüren ve çok popüler olan bu internet şirketinin zarar ettiğini, ancak  bu zararını kararlı bir şekilde azaltarak bugüne geldiğini öğrenince şaşırdı. Ne var  ki yatırımcılar, gelecekte bir gün kâra geçeceğini tahmin ederek sürekli (ve gönül-lü) bir şekilde sermayelerini Amazon.com'a aktardılar. 

Kabul etmek gerekir ki, Amazon.com, sonsuza kadar kâr etmeden varlığını sürdüremezdi; ama yatırımcılar, şirketi sevdikleri ve onun sonunda kâr edeceğine nandıklan sürece, ona olan güvenlerini muhafaza etmeye istekli olacaklardı. Amazon.com'un yatırımcılarına dürüst davranması, şirket çok riskli işlere giriş­miş de olsa, yatırımcıların şirkete olan güvenlerinin sürmesinde temel etken ol­muştur.

İkinci haber Kmart'la ilgiliydi. Kmart, hemen hemen aynı zamanda perakende şirketleriyle ilgili 11 tane iflas başvurusunda bulundu. Şirketin yönetim kurulu, şirketin örgütsel yapısında uyarlamalarda bulunmak için bu hukukî statülerinin avantajlarından yararlanmaya karar verdi: Şirket, bu uyarlamaları, kredi verenlere karşı yükümlülüklerini yerine getirirken yapamamıştı. Şirket, kâr etmeyen mağa­zaları kapatacak; 1970'lerdeki imajını nasıl yeniden elde edeceğini plânlayacaktı.

Yatırımcıların şirketten ayrılmamaya karar verdikleri anlaşılmaktadır; ayrıca, yönetim kurulunun, şirketi modern bir perakendeci şirketler topluluğu haline dö­nüştürebileceğine ve gelecekte bir miktar kâr elde edebilmeyi garanti edebilece­ğine dair inançlarını muhafaza ettikleri görülmektedir. Enron'un yaptıklarının aksine, Kmart, imajıyla ve malî durumuyla yatırımcılarının emrine amadeydi; Kmart, başarı için sancılı ama test edilmiş uzun vadeli bir strateji seçti. 

Bir firma, daha riskli işlerin, iş planındaki yapısal yetersizlikleri gidereceğini varsaymaya başlayabilir. Ne var ki fımıalar, bu stratejiyi sonsuza kadar devam ettiremez ve piyasalar, bu davranışı her zaman cezalandırır. Holman Jenkins'in Wall Street Journalda iki hafta önce çıkmış olan yazısında belirtmiş olduğu gibi, piyasalar, bu tür davranışları cezalandıracaktır. Bu tür davranışların, kamu şirket­leri üzerinde federal devlet gözetiminde gerçekleştirilen yıllık izlemelerde örtbas edilip edilmemesi, durumu değiştirmeyecektir. 

Hatta, çok sayıda hükümet düzenlemesinde olduğu gibi, bu yasalar, muhasebe firmalarının herhangi bir malî sorunu açığa çıkarmaktan kaçınmaları için teşvik sağlamıştır. Bu muhasebe firmaları, bir taraftan yasanın hükümlerini yerine geti­rirken, diğer taraftan kâr getiren profesyonel ilişkilerini muhafaza etmek istemişlerdir. Jenkins, Arthur Andersen'in Enron'la ilişkili e-maillerinin, "onun (yukarı­da bahsedilen) ikileme nasıl ellerini bulaştırdığının güzel bir delili olabileceğine" dikkat çekmektedir. Jenkins, "muhasebe firmaları bu işi tâ ezelden beridir yap­maktadır" diye eklemektedir. 

Bununla birlikte, Enron'u diğerlerinden farklı kılan şey, onun, siyasî zümre ile yakın ilişkileri ve medyadaki birçok insanın, olayı, Bush'un Whitewater skandali olarak değerlendirme isteğiydi. Enron'un hikâyesi, piyasanın bir başarısızlığı de­ğildir, siyasete çok fazla yatırım yapan şirketlerin, piyasa koşullarının değişmesi durumunda, kolayca bu duruma bîgâne kalabildiklerini göstermektedir. İktisatta, bu, hükümet başarısızlığı olarak adlandırılmaktadır; ve biz, firmalar için getirilen artan yükümlülükleri suçlayabiliriz. Bu yükümlülükler, Washington'a daha fazla yağ çekmek için kaynakların yanlış yerlere yönlendirilmesine sebep olmaktadır. Bütün bu yükümlülükler, âdeta Enron benzeri olayların olması için zorunlu yatı­rımlar gibidir. 

Eğer Enron tartışmasında bir skandaldan söz edilecekse o da şudur: Enron, siyasî yatırımlarının en sonunda sorunlarını çözeceğine dair bir güven duygusuna sahipti; bu güven duygusu, onu, iş işten geçmeden önce örgütünde yapması gere­ken değişiklikleri yapmaktan alıkoydu. Enron'un hisse senetlerinin fiyatını göz­den geçiren bir kimse, bu stratejiyi piyasanın cezalandırmış olduğunu bilir. Amazon.com ve Kmart da beklenmedik durumlarla karşılaştı; bu şirketlerin sorunları­na verdikleri tepkilerden önemli dersler çıkarılabilir. 

Çeviren: Caner ERKÂN 

Kaynak: Christopher WESTLEY
 

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005