Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Finansal Krizden Faydalananlar 

Finans kesiminde başlayan kriz üretici kesime doğru yayıla­rak, derinleşirken, ekonomi sahnesinde farklı kesimlerden farklı sesler yükselmektedir. Tehdit ve feryat çığlıklarının birbirine karıştığı ortamda, kimi gruplar ekmek kavgası verirken, kimileri de hakimiyetini perçinleme planları yapmakta ve bu durumdan yararlanarak, planlarını uygulamaya koymaktadır. 

Ekonomide artan işsizlik, ileriye yönelik kötümser bekleyiş ve diğer bazı olumsuz faktörler bazı sektörlerde ciddi bir talep daralması yaratırken, bir tür "kriz yönetimi" mantığı ile yaklaşım yapan bu sektörler, işçi çıkartmak, vergi borcunu yerine getir­memek ve hükümeti vergi indirimine zorlamak biçiminde tepkiler göstermektedir. Hatta bu dönemden en kârlı çıkış stratejisi izle­yen bu sektörler, ileriye yönelik bazı önlemleri almaktan da geri kalmamaktadır. Bunlar arasında, esnek istihdam politikası gibi yeni modeller de geliştirilmeye çalışılmaktadır. Özelleştirme dayatması ise, zaten sürdürülüyor. 

Kriz, toplumda yarattığı etki ve imajlarla, olağan koşullarda uygulanması zor ya da olanaksız olan bir dizi projeyi olanaklı hale dönüştürür. Hatta bu uygulamalar toplum tarafından tasvip edilerek, haklı görülebilir olduğu gibi, "koşulların ortaya koydu­ğu bir tür zorunluluk" olarak da algılanmaya başlar. Sonuçta tepkiler bastırılıp, işler kolaylaşır. Böyle bir ortamda işsizlik, özelleştirme, en güçlü grupların vergiyi vermekten kaçınması hep olağan gelişmeler olarak algılanır. 

Bu cehennem ortamında birikimliler kârlıdır. Bu gruplar tüm sosyal ve siyasal politikaları kendi yönlerinde oluştururlar. Çün­kü onların tahammül ve dayanma güçleri vardır. Yarın. IMF biraz kredi verip, işler olumlu yönde gelişmeye başladığı zaman, yeni hayata tertemiz bir sayfa ile başlayacak olanlar da yine onlar olacaktır. 

Sanırım, Türk işadamlarının tipik birer kapitalist olmaları, kendileri için çok yararlı oluyor. Kapitalist, iş aleminde sermaye birikimi yapar. Oysa, Türk-tipi işadamı ise, şahsi servet birikimi yapmaktadır. Bu birikimi değerlendirecek balon bir finans kesimi de olduktan sonra, sorun kalmamaktadır. Hatta böyle bir birikim sürecine, ara-sıra patlak veren krizler de katkıda bulunmaktadır. Böylece, sıkışan hükümete hem borç verilmekte, hem de ileriye yönelik politikalar dikte edilmektedir. Bu ortamda ne anti-tröst yasası, ne iş güvencesi ve ne de sair demokratikleşme yasaları güçlü olarak gündeme gelebilir. Olumsuz gelişen bu ortam, üre­tim araçlarına sahip olmanın halka karşı, siyasi otoriteye karşı, hatta emekçilere karşı ne demek olduğunu, ezilen grupların en zayıf olduğu bir anda açıkça ortaya koymaktadır. Umalım ki, bu gelişme ilerici ve demokratik toplumsal dinamikleri harekete getirici bir faktör olur! 

Kaynak: İzzettin Önder – İstanbul Üniversitesi Maliye Bölümü

 

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005