Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

İhracata Teşvik 

İhracat ve İhracata Dayalı İmalatın Desteklenmesine İlişkin Kararların Uygulanması 

Ülkemizin gelişmesi ve ticaret gelirlerini yükseltmek amacıyla gösterdiği yoğun çabaların yanında, kafa kafaya re­kabetin yaşandığı dünya ticaretinde pazarını genişletebilme-si için devlet yardımları ve teşvik araçlarının niteliği büyük önem taşımaktadır. Teşvik sisteminde yeni ve modern teşvik araçlarının tespiti ve uygulanması tek başına yetmemektir. Belirlenene teşvik yapısının Gümrük Birliği sürecinde Avru­pa Topluluğu teşvik yapısına ve GATT kurallarına uyması gerekmektedir. Bu nedenden teşvik politikalarının uygulan­masında karmaşık bir görüntü ortaya çıkmaktadır. 

Ülkemizin ekonomik ve sosyal olarak kalkınma hedefle­rine ulaşmada ihracat büyük önem arzetmektedir. Dünya pa­zarlarında artan rekabet, ülkelerin kendi aralarında bloklaşmalarıyla daha da artmıştır. Bu durumda ülkeler rekabet edebilirliği temin için değişik şekillerde sanayici ve ihracatçı­ya yönelik teşvik tedbirleri alma yolunu seçmiştir. 

24 Ocak kararları ile ihracata dayalı büyüme modelinde "İhracat Teşvik Kararları" gerek karar olarak gerekse uygula­nış biçimi olarak çokça tartışılmıştır. Çünkü bu kararlar, GATT kurallarına aykırı olarak satış sırasında, parasal destek sağlamaktadır. Bu toblodan, hayali ihracat vurguncuları, ka­ra para temizlenmesi, kayıt dışı ekonominin bir bölümü orta­ya çıkmıştır. 

Oysa Türkiye'nin içinde bulunduğu 120 ülkeden oluşan Ticaret ve Gümrükler Genel Anlaşması (GATT) satış nokta­sında devlet yardımlarını yasaklamaktadır.

Doğru Sanayi Politikası ve İhracatın Doğru Teşvik Edilmesi 

21. yy.'a girerken ülkemizin küçülen dünyada yerini ala­bilmesi için en önemli unsur olan kalkınma için Sanayi Poli­tikalarını: 

1.  Sanayi Politikası istihdam oluşturmalı,

2.  Ülkenin yeraltı ve yerüstü kaynaklarını kullanan sek­törler öne çıkarılmalı,

3.  Devlete mantıklı yük getirmeli,

4.  Kesinkes doğrudan satışa teşvik verilmemeli,

5. Üretim ana kaynak olmalı, prensiplerine göre yenibaş-tan gözden geçirmeli ve bir üretim seferberliği başlatılmalı. Ürettiği kadar tüketmeyi öne çıkarmalı ve hedef olarak dün­yayı, hedef kitle olarak 6 milyarlık dünya nüfusunu seçmeli­yiz.

Hedefin "Dünya" olduğu ekonomide elbette ihracatın mutlaka bir hayat tarzı, bir ideoloji olarak insanımızın gün­demine sokulması gerekmektedir. Eğitim sistemimizde ihra­cat mutlaka ders olarak okutulmalı. Her evde ihraca gün­demde olmalıdır. Bu fikrin oluşumla birlikte, ihracat teşvik yapımız, ithal ikameci anlayışa göre gümrük duvarları, mik­tar kısıtlamaları ile dış rekabete karşı korunan iç pazara yö­nelik endüstri ve firmalara sağlanan avantajlar, ihracat ve ih­racata dayalı endüstriye de temin edilecek şekilde gözden geçirilmelidir. Bugün ihracat yapabilmemiz için "Nötral Sta­tü" olarak tanımlanan (ihracat endüstrilerine koruma koşul­larında sağlanan karlılık ölçüsünde ödüllendirici olması) beş koşulun oluşması gerekmektedir.

1. İhracatın gerçekçi döviz kurları ile yapılması,

2. İç girdi piyasasının uluslararası platformlarda rekabet­çi olması

3.  Uluslararası rekabetçi piyasalardan girdi temininde ekonomi için veya ekonomi dışı engeller bulanmaması

4. Para ve kredi piyasasının rekabetçi olması

5.  İç vergileme sisteminde maliyetleri yükseltici çarpık­lıklar bulunmaması 

Ürünlerimizin uluslararası pazarlarda rekabet edebilme­si bu şartlara bağlıdır. Siz ürünlerine bu koşullardı sağlamaz iseniz, uluslararası alacılar, endüstrilerine bu koşulları sağla­yan ülkelere yönelecektir. Bu "nötral statü" koşullardaki olumsuzlukların giderilmesini sağlayan önlemlere "ihracatın teşviği" adı verilir. 

Bu Koşullar Var Mı? 

Maalesef ihracat yapabilmek için gerekli koşulların bü­yük ölçüde ortadan kalktığını görmekteyiz. 1988 yılma dek süren Dövizin TL karşısındaki değer kazanımı, bu yıldan sonra tersine dönmüş TL döviz, karşısında değer kazanım sürecine girmiştir. 10 Ocak 1994'ten bu yana "kurların yüksel­mesi ihracatın artmasına neden olacaktır" diye algılanmışsa da aslında devalüe olan döviz olmuştur. Özellikle ihracatta en önemli dışsatım ürünümüz olan Hazır Giyim ve Konfek­siyon ürününün ana girdisi Pamuk ipliği fiyatı Aralık 1993'te 40.000TL/kg, Dolar ise 15.000 TL idi. 2.80 Dolara 1 kg Pamuk ipliği alabiliyordunuz Bugün dolar ($) 35.000TL Pamuk ipli­ği 150.000 TL/kg yani 4 ,5$/kg olmuştur. 

Bununla beraber piyasadaki güven bunalımı ve belirsiz­likler piyasa kredisini ortadan kaldırmış, nakit ya da açığa çalışma dönemine girilmiştir. 

İç piyasa girdi temininde 80 öncesi ithal ikamesi politika­lar sonucu oluşmuş kartel yapı bir çok ürünün ana girdilerin­de karşımıza çıkmakta ve bu yapı "ihracat amaçlı ithalatı" dü­zenleyen ihracat Teşvik Kararları'nm alınmasında da karşı­mıza çıkmaktadır. Ancak bu kartel, 1930Tu yıllardan bu yana rekabete kapalı, kalite ve verimliliğin öne çıkmadığı yapıları ile 1995 yılında girilecek AT ile Gümrük Birliği sürecinde cid­di bir telaş yaşamaktadırlar. Bu yıllardır Türk milletine ödet­tirdikleri faturayı bundan sonra ödettirememenin feryadıdır. Para ve kredi piyasalarındaki durumu hiç şüphesiz ihra­catın desteklenmesi yönünde değildir. % 300'lere tırmanan Kredi Faizleri ile kim üretim yapacak, ürettiğini ihraç edecek ve bu kredi ana para ve faizi ile geri dönecek, ülkemizdeki RANT EKONOMİSİ'nin kaynağı olan BANKA SİSTEMİ'nin çok ivedili gözden geçirilerek para'nm kullanım şekli üzerine yeni model arayışına "üretimin desteklenmesi" kaynaklı ol­mak üzere girilmelidir. Diğer yandan iç vergilendirme siste­mi ihracata ve ihracat dayalı endüstri için ciddi bir dezavan­tajdır. Özellikle "Lead time" tüketim bölgesine yakınlık gibi bir avantajı ile birlikte nüfusunun büyük çoğunluğunun genç olması şansına sahip olan ülkemizde iç gücü maliyetlerinin üstüne binen Gelir Vergisi, S.S.K. kesintileri, zorunlu tasar­ruflar ürün maliyeti açısından önemli bir paya sahiptir. Bir de buna işgücü verimliliğimizdeki düşüklük eklenince durum daha da vahimleşmektedir. Sonuçta eğitimli insan çalıştırmak yerine sosyal güvencesiz insan çalıştırma yolu seçilmektedir. 

Şimdi 

07.03.1994 Para ve Kredi Koordinasyon Kurulu'nun ihra­cat ve ihracata dayalı imalatın desteklenmesine ilişkin karar­larına baktığımızda, yukarıda şartlara uygunluğu açısından 2. derecede bir iyilik taşımaktadır. Satış aşamasında değil üretim aşamasında bir teşvik özelliğindedir. Ancak bu karar­ların uygulanmasındaki en önemli handikap bitmiş ve tü­kenmiş olan TÜRK BÜROKRASİ'sidir. Rüşvet, iltimas ve adam kayırmaca kıskacmdaki bürokrasi ile bu kararlar nasıl uygulanacak? ihracatta zamanın bu derece önemi varken merak ediyoruz, akşam 18.15 uçağı ile Almanya'da müşterisi ile iş görüşmesine gidecek hangi ihracatçı görevli kağıdı (ve devamında hangi belgelerin isteneceği belli değil, THY he­nüz ilan etmedi) ile THY'ye gidip dekont alacak sonra Ziraat Bankası Şubesine gidip tahsilat makbuzu alacak sonra gidip THY'den bilet alacak. Varsa bu kadar zamanı ve morali"blan ne mutlu ona. Ne gariptir, ülkemizde politikaların temelinde hep insanımıza güvensizlik vardır. Bütün kurallar acaBa ne­relerde kaçaklar olur kaygısıyla belirlenir. Zaten temelde gü­vene dayalı bir yapıya geçiş değil mi asıl sıkıntımız. Halbuki "İHRACATÇıya bu ülkede özellik tanınmalıdır.

Uygulama Esasları 

07.03.94 tarihli P.K.K. Kurulu'nun Mahsup işleminden nasıl yararlanacağız?

Kararın uygulama noktası Merkez Bankası, Ziraat Ban­kası Merkez Şubesi ve Şubeleri.

Kimler Yararlanabilecek? 

Buna göre 07.03.1994 tarihinden itibaren gerçekleştirile­cek ihracata "ihracatçıların" asgari FOB 10 milyon $ ABD, imalatçıların ise FOB 1 milyon Dolarlık ihracat limitini aşma­ları gerekmektedir.

Kimler Yararlanamaz? 

a. Gümrük Giriş Tarife Cetvelinin 01-24 fasılları arasında yeralan malların ihracatı.

b. İhracatında DFİF kesintisi yapılan mallar,

c.  İthalat rejimi çerçevesinde ithal edilmiş ve yurt içinde serbest dolaşımda bulunan yabancı menşeli malların ihracatı

d. Transit Ticaret

e. Sınır ve kıyı ticareti

f. Bedelsiz ihracat

g. Bağlı muamele ve takas

h. İhracatı Teşvik Tebliği çerçevesinde ihracat sayılan yurtiçi teslimler 

İhracatçı ve İmalatçıya Bu karar ile nasıl destek sağlanacak 

P.K.K. Kurulu'nun bu kararı ile ihracatçı ve imalatçı Tab­lo 1'de görülen giderlerini aşağıda belirtilen Destek Oranla­rındaki hakedişlerinden mahsup ettirebileceklerdir. 

Tablo 1'de TEMİNAT % 25 şunu ifade etmektedir. Destek oranındaki HAK EDİŞİNİZİN % 25'lik kısmını ilgili kamu kuruluşları (Gümrük, Vergi dairesi vs.) teminat mektubunu Merkez Bankasından direkt olarak müracaatla alabileceksi­niz. Tekrar iade edinceye dek limitiniz dolu olacaktır.

Tablo 1'deki % 100 tanımı ise HAKEDİŞİNİZİN % 100'lük kısmını belirlenen giderleriniz için kullanabilirsiniz. 

Destek Oranları 

Destek oranları Tablo 2'deki gibidir. Burada yabancı ol­duğumuz ya da Bürokrasimizin yeni icadı olan S.D.Ş. (Sektörel Dış Ticaret Şirketleri)'nin anlamı şu: Aynı işkolunda üre­tim ve ihracat yapan, 5-200 arasında işçi çalıştıran, ödenmiş sermayesi 20 milyar olan şirketlere S.D.Ş. denmektedir. 

TABLO: 2

Destek oranlarında diğer bir noktada Hedef PAZAR ül­kelerine yapılan ihracatlarda sadece limitin altında kalan fir­maların limiti sağlamasını teminen Performans Değerleri % 25 fazla olarak hesaplanmaktadır. 

HEDEP PAZARLAR

a. Amerika Kıtası

b. Uzakdoğu Ülkeleri

c.  Orta ve Güney Afrika Ülkeleri

NASIL UYGULANACAK?

1. İhracatçı ve imalatçı firmalar 07.03.1994 tarihinden iti­baren belirlenen limitleri aştıkları anda Merkez Bankasına aşağıdaki dokümanlarla başvuracaktır. 

İstenen Belgeler İhracatçı 

Gümrük Çıkış Beyannamesi: (Gümrük onaylı ya da No­ter tasdikli)

D.A.B (Döviz Alim Belgesi) Banka onaylı yada Noter tas­dikli 

İmalatçı 

Sanayi Sicil Belgesi, yukarıdaki gibi onaylı Gümrük Çıkış Beyannamesi ve Döviz alım belgesi.

Burada dikkat edilmesi gereken nokta Döviz Alım Belge­lerinde imalatçı firmalarında unvanı mutlaka yazılı olmalı­dır. 

Başvuru Süresi 

İşbu belgeleri firmaların G.Ç.B'nin arka yüzündeki yük­lemenin bitiş tarihi olan fiili ihracattan itibaren bir yıl içinde Merkez Bankası Şubesine ibraz etmeleri gerekmektedir.

İmalatçı ve ihracatçı farklı ise ayrı ayrı müracaat edebilir. 

Şayet G.Ç.B.'DE birden fazla imalatçı firma var ise her bir imalatçıya ilişkin performanslar ilgili G.Ç.B.'ye ait İMALAT­ÇI FATURA'ları ile belirlenir. 

İbraz ettiğimiz belgeler ışığında DAB'deki FOB tutarları matrah alınmak suretiyle TABLO 2'deki belirtilen oraları uy­gulanarak ABD doları cinsinden hakediş tutarlarını belirler. TL ve diğer döviz birimlerinin A.B.D. Dolarına çevriminde DAB tarihindeki çapraz kurlar esas alınır.

TCMB tarafından ABD doları olarak belirlenen hakediş miktarları. 

T.C. Ziraat Bankası'na deviz tarihindeki T.C.M.B alış ku­ru itibari ile TL'ye çevrilerek sabitleştirilir.

İmalatçı ve ihracatçılar T.C. Ziraat Bankasınca görevlen­dirilecek şubeye mahsup işleminde belirlenmiş giderlerini teşvik edici belgeleri ibraz ederek mahsubunu işler. 

MAHSUPLARI NASIL İSTEYECEĞİZ. - TOPLU KONUT FONU KESİNTİSİ 

Yurt dışı çıkışlara ait KTK kesintilerinin hak ediş hesa­bından mahsup edilebilmesi için ilgili kişi ve kişilerin imalat­çı ve/veya ihracatçı kuruluş görevlisi olduğunun anılan ku­ruluş yetki]ilerince imzalı bir belge ile teşvik edilmesi gerek­mektedir. 

ENERJİ GİDERLERİ 

İmalatçı veya imalatçı-ihracatçıların elektrik ve doğalgaz giderleriniz mahsup yoluyla karşılanabilmesi için ihbarna­melerin (ödeme emri) hakediş hesabında yeralan firma unva­nını taşıması gerekmektedir. Bu ihbarnamedeki meblağın ta­mamını karşılaması halinde yapılır. İhracatı ve Döviz Kazan­dırıcı Faaliyetleri Teşvik Kararı'nda yeralan Enerji İndirimi ve/veya muafiyetinden (elektrik ve doğalgaz) yararlananlar teşvik tebliği gereğince indirimle tarifeye göre düzenlenmiş ihbarnamelerini hakediş hesaplarından mahsup ettiremezler. 

YURTİÇİ VE YURT DIŞI TAŞIMA (NAVLUN) GİDERLERİ 

İmalatçı ve/veya ihracatçıların THY AO, D.B. Deniz Nakliyatı T.A.Ş. ve TCDD ile olan taşımalarına ait navlun gi­derlerine ait mahsup işleminden önce ilgili kurumlardan he­saplanan ücrete ilişkin dekont alınması gerekmektedir. Bila­hare kesin faturaların söz konusu dekontta yazılı olan mebla­ğı aşması halinde fark için ayrıca mahsup işlemi yapılmaz. 

UÇAK BİLETLERİ 

Sadece ihracatçı kuruluş görevlilerinin THY AO dış hat uçak biletlerinin hakediş hesaplarından mahsubunun yapıla­bilmesi için, ilgili kişi veya kişilerin ihracatçı kuruluşun gö­revlisi olduğunu belgeleyerek, mahsup işleminden önce THY AO'dan bilet ücretine ilişkin hesaplanmış dekont almaları gerekmektedir. T.C. Ziraat Bankasının ilgili şubesi tarafından verilecek mahsup dekontu ile THY AO büroları bilet düzen­leyecektir.

HABERLEŞME GİDERLERİ 

İmalatçı ve/veya ihracatçıların telefon, teleks ve telefaks giderlerinin mahsup yoluyla karşılanabilmesi için ihbarna­melerde hakediş hesabında yer alan firma unvanını taşıması gerekmektedir. Bu ihbarnamelere ait mahsup, hesabın ihbar­namedeki meblağın tamamını karşılaması halinde yapılır.

Yukarıda belirtilen giderlere ait mahsup işlemlerinde, il­gili T.C. Ziraat Bankası şubelerince imalatçı ve/veya ihracat­çıların kendilerine ibraz edilen dekont, makbuz, tahakkuk fi­şi ve benzeri belgelerine istinaden mahsup edilen muktarı il­gilendirecek şekilde talep sahibine bir dekont vereceklerdir. Bu dekont ile mahsubu istenilen gidere ait borcun sona ermiş olabilmesi için her bir mahsuba ilişkin banka dekontuna ait olduğu kurumu ibraz edilerek ödeme işleminin gerçekleşti­ğinin belgeler üzerinde tamamlanması gerekmektedir.

VERGİLER VE SSK PRİMLERİ 

Vergiler ve SSK primlerinin mahsubunda (gecikme faizi, gecikme zammı ve cezalar dahil) T.C. Ziraat Bankası şubele­rine başvurudan önce ilgili vergi dairesi veya SSK birimin­den mahsuba konu mablağa ait "tahakkuk fişi" alınması ge­rekmektedir. TC. Ziraat Bankası şubeleri tahakkuk fişinde yazılı olan meblağın mahsubunu müteakip mahsubun yapıl­dığını belirten bir dekont düzenler, bu dekontun ilgili vergi dairesi veya SSK birimlerine imalatçı ve/veya ihracatçı tara­fından ibrazı ile vergi ve SSK primi borcu sona erer.

GÜMRÜK BİRLİĞİ'NİN DIŞ TİCARETE ETKİLERİ 

Gümrük Birliği'nin (GB) klasik tanımı, birliğe taraf olan devletlerin aralarındaki gümrük vergileri ve eş etkili vergile­ri kaldırmalarını, birlik dışındaki üçüncü ülkelere karşı ortak bir dış tarife uygulamalarını gerektirmektedir. 

Bu bağlamda Türkiye, Gümrük Birliği ile birlikte güm­rük vergileri ve eş etkili vergileri kaldıracak ve birlik dışında­ki üçüncü ülkelere karşı bir dış tarifeye uyacaktır. Bunun so­nuçları dış denge üzerinde görülecektir. Bu da Türkiye'nin Avrupa Birliği ülkelerine yaptığı ihracat ve ithalatına doğru­dan etki edecektir. (Bak: Aşağıdaki tablo) 

Rakamlarla AB-Türkiye dış ticaret bağlantısı 

Yıllar        AB'ye İhracat (Milyon Dolar)

1988

5.098,3

1989

5.407,8

1990

6.892,8

1991

7.468,0

1992

8.140,1

1993

8.996,7

Yıllar

Toplam İhracattaki Payı (%)

1988

43,7

1989

46,5

1990

53,2

1991

54,9

1992

55,2

1993

59,7

Yıllar

AB'den İthalat (Milyon Dola

1988

5.895,1

1989

6.055,2

1990

9.328,3

1991

10.071,7

1992

10.913,0

 

1993

13.340,0

 

Yıllar

Toplam İthalattaki Payı (%)

 

1988

41,1

 

1989

38,3

 

1990

41,8

 

1991

47,8

 

1992

47,8

 

1993

45,4

 

AB'ye

İhracatın AB'den İthalatı

 

Yıllar

Karşılama Oranı (%)

 

1988

86,5

 

1989

89,3

 

1990

73,9

 

1991

74,1

 

1992

74,5

 

1993

67,4 

 

       

Topluluktan ithalat artışı;

- Sıfırlanan gümrüklere,

- Topluluk çıkışı ithal mallarına yönelik talebin fiyat es­nekliğine,

- Ticaret sapması, ticaret yaratılması ve her iki durumda karşılaşılabilecek ticaret genişlemesinin yol açacağı ithalat ar­tışına,

-Yurt içinde yerleşik yerli ve yabancı firmaların Türk pa­rasını kaptırmamak için yapabilecekleri fiyat indirimlerine bağlanabilir. Bu değişkenlerden ilk üçü ne kadar yüksek, so­nuncusu ise ne ölçüde düşük olursa, ithalat artışı o kadar fazlalaşacaktır.

İhracatta ise Gümrük Birliği ile birlikte özellikle kotaların kalkması, Avrupa Birliği ülkelerine yönelik olan ihracatı arttıracaktır. Ancak vurgulanması gereken bir nokta da, Güm­rük Birliği ile birlikte Türkiye'nin ihracatta uyguladığı teş­viklerin çoğunu kaldırmak ya da Avrupa Birliği (AB) düzeyi­ne çekmek zorunda olduğudur. Bu durumun ihracatı azaltıcı bir etki yapacağı açıktır. 

Diğer taraftan AB'nin yaptığı ithalatta, çevre koruma, in­san sağlığı gibi tarife dışı engeller koyarak sınırlamalar gün­deme getirdiği aşikardır. Bu nedenle Türk sanayiinin, ihra­catta sadece AB'nin Gümrük Vergisi'ni sıfırlama olasılığına güvenmeyerek giderek gelişen çevrecilik, insan sağlığı gibi konularda karşısına çıkabilecek her türlü ihracatımızı sınırla­yıcı uygulamaya karşı hazırlıklı olunması gerektiği anlaşıl­maktadır.

Üçüncü ülkeler ve Gümrük Birliği 

Gümrük Birliği'nin Türkiye'nin dış ticaret dengesi üze­rindeki etkilerine baktığımız zaman ise; Gümrük Birliği'nden sonra Türkiye daha önce üçüncü ülkelerden ithal etmiş oldu­ğu birçok malı Avrupa Birliği'nden almaya başlayacaktır. Böylece yüksek maliyetli AB mallan Türk pazarına girerken, üçüncü ülkelerin düşük maliyetli üreticileri Türkiye'nin de uygulamak zorunda olduğu gümrük tarifesini aşamazlar ise, AB lehine ticaret kaymaları gündeme gelecektir.

Buna karşılık eğer üçüncü ülkeler Türkiye'deki pazar paylarını kaybetmek istemezler ise fiyatlarını Ortak Gümrük Tarifelerini aşmayacak şekilde düşürmek zorunda kalacak­lar, bu Avrupa Birliği lehine ticaret kaymalarını engelleyecek ve ticaret hadlerini Türkiye lehine döndürebilecektir. Türk ekonomisi Gümrük Birliği'nin uygulamaya girmesi ile dış re­kabette açık bir hale gelecektir. Türk sanayi sektörü 1 Ocak 1996'dan itibaren Avrupa Birliği ve üçüncü ülkelere karşı ar­tan rekabet ortamına girecektir. Bu da sanayi sektörümüzü, kaynakları daha etkin kullanmaya ve böylece verimliliği art­tırarak maliyetleri düşürmeye zorlayacaktır. 

Oranları, 1995 itibariyle, aritmetik ortalama olarak yüzde 118.9 (AB için), üçüncü ülkeler için bu oran ise 23.7'dir. GB ile üçüncü ülkelere karşı koruma oranları ise yüzde 6.5'e inecek­tir. Bu oran AB devletleri için yüzde 0 olacaktır. 

Korunma oranlarının Avrupa Birliği ve üçüncü ülkelere karşı azalması ithalatın artmasına yol açacaktır. Fakat bu iir-tış sınırlı kalacaktır. Bunun sebeplerinden birincisi, "Yıldırım Teşvik" belgesi kapsamında ithal edilen yatırım malı, ara ma­lı ve işletme malzemesinin, gümrük vergisi ve toplu konut fonundan muaf olması, ihraç edilmek amacıyla üretilen sana­yi mallarının üretiminde kullanmak için ithal edilen ham­madde ve ara malların gümrük vergileri ve fonlardan istisna edilmiş olmasıdır.

Bu nedenle GB'nin yatırım ve ara malları yönünden sı­nırlı bir ticaret yaratıcı etkisi ortaya çıkacaktır. Esas ticaret ya­ratıcı etki ithalatımızın yüzde 15'ini teşkil eden tüketim mal­ları yönünden olacaktır.

Üçüncü ülkelerden yatırım ve ihracat teşvikleri çerçeve­sinde gümrük vergileri ve fonlardan istisna uygulanarak it­hal edilen yatırım ve ana mallarına ortak gümrük tarifesi uy­gulanacağından, bu malların ithalatında, gümrük vergisi ve fonlardan istisna uygulanan Avrupa Birliği'ne doğru bir ka­yış olacaktır. Tüketim malları ithalatında da üçüncü ülkeler­den, Avrupa Birliği'ne doğru sınırlı bir ticaret sapması görü­lecektir. 

Diğer taraftan Türkiye AB'nin üçüncü ülkelere yaptığı tercihli ticaret anlaşmalarına uyacağı için, bu ülkeler açısın­dan bir ticaret sapması olmayacaktır. 

Gümrük Birliği'nin Türk ekonomisindeki sektörel etkile­rini, yüksek teknolojiye dayanan sanayii dalları, küçük ve ortaboy işletmeler ve geleneksel sanayi dalları yönünden ince­leyeceğiz;

- Yüksek teknolojiye dayanan modern sanayi dallarında, Türkiye Avrupa Birliği için giderek büyüyen bir pazar niteliğine sahiptir. Bu sanayi dallarının mallarında fiyat düşüşü gözlenecektir. Bu sanayi mamullerini girdi olarak kullanan geleneksel sanayi dalları açısından bu gelişme verimliliğin artması ve maliyetlerin azalması şeklinde etkiler ortaya çıka­racaktır. Küçük ve orta boy işletmeler büyük işletmelere göre emek yoğun üretim yapısına sahiptirler. Bu da rekabet sorun­larını arttırmaktadır. Yatırım ve ara mallarını gümrük vergi­leri ve fonlardan istisna olarak ithal edebilmeleri ile üretim maliyetlerinde önemli düşmeler gözlenebilecektir. 

Diğer taraftan Türkiye'de tekel durumunda bulunan ara malı üreten firmalar da ürettikleri ara mallarının fiyatlarını düşüreceklerdir. Bu kuruluşlar verimliliklerini arttırmak zo­runda kalacaktır. Türkiye GB çerçevesinde aynı teşvik siste­mini Türk küçük ve orta boy işletmelerine uygulama hakkı­na sahiptir. 

- Geleneksel sanayi dallarında rekabet gücünün nasıl olacağı, ithalat ve ihracata etkileri, alınacak kararlara bağlı­dır. Bunun için altyapı yatırımlarına ağırlık verilmesi, tekno­lojik gelişmenin takip edilmesi ile yabancı sermayedeki artış ile birlikte daha hızlı teknolojik gelişme sağlanacaktır. Ayrıca Türkiye herhangi bir sanayi sektörünün Gümrük birliği çer­çevesinde ciddi bir bunalıma düşmesi halinde gerekli tedbir­leri alma yetkisine sahiptir. 

Gümrük Birliği'nin sektörlere etkisi 

Durumu sektör sektör ele alırsak konuyu daha da açıklı­ğa kavuşturmuş oluruz;

Otomotiv sektörü, gelecek 5 yıl içinde de en önemli sek­törlerden biri olmaya devam edecek. GB'nin otomotiv sektö­rü üzerinde büyük etkisi olacağını görüyoruz. Avrupa Birli-ği'nden yapılan ithalatta gümrük vergisi sıfırlanacak, dolayı­sıyla, Avrupa Birliği'ndeki otomobil üreticileri GB'den ol­dukça yararlanacaklar. Otomobil ithalatında yüzde 19 ora­nında gümrük vergisi uygulanıyor, ithal otomobilde yüzde 15 civarında ucuzlama olacak. Fakat fiyat artışı ve taşıt alım vergisi ile yüzde 9'luk bir artış olacağı için fiyatlar fazla de­ğişmeyecek. Yerli otomobillerde ise yüzde 4-5 oranında bir ucuzlama bekleniyor. 

Otomotiv yan sanayiinde ise yüzde 20-30 civarında güm­rük vergisi uygulaması var. Bu oran AT için sıfırlanacak,, üçüncü ülkeler için ise yüzde 5 civarında gerçekleşecek.

Lastik, AB'ye karşı yüzde 12.1, diğer ülkelere karşı da yüzde 11.6 oranında gümrük vergisi ile korunuyor. Türki­ye'ye özellikle Ab kökenli ithal lastiğin girmesi bekleniyor. Bu da yerli üreticileri ihracata yöneltecek. Bu sektörde kalite standardının yüksek bir seviyede olması ihracatçı için olum­lu bir durum ortaya çıkaracak.

Beyaz Eşya: Vergi ve fonların sıfırlanması ürün fiyatları m en azından indirilen oranlar kadar düşürecek. Gümrük vergisi ve fonlarının sıfırlanması mamul, yarı mamul, ham­madde ve komponent ithalatını da artıracak, ihracatta ise herhangi bir değişiklik beklenmiyor. 

Televizyon ithalatında ise, 30 dolarlık fon uygulaması bulunuyor. Bu uygulama 1996 başında kaldırılacak, Avrupa ile aynı kalitede üretim yapılması ile ithalat ve ihracatta pek fazla bir değişiklik olması beklenmiyor. Fon uygulaması ye­rine getirilecek olan özel tüketim vergisi ile fiyatların düşme­si önlenecektir. 

İlaç: Gümük Birliği'ne girildiğinde bütün ilaç hammad­deleri ve mamul ilaçların üçüncü ülkelerden ithalatında OGT oranında gümrük vergisi alınacak. Bu ithalat, AB ülkelerine kaydırıldığı takdirde, OGT oranı kadar maliyetleri yükselte­cek. OGT Avrupa'da düşük olduğu için bu yüzden bir mali­yet artışı beklenmiyor. Fiyatlar da sadece döviz kuru seviye­sinde bir artış olacak. Ancak patent yasası yüzünden fiyatlar­da bir artış bekleniyor.

Bilgisayar:  Bilgisayar  parçaları,  ithalinde  uygulanan gümrük vergileri ürün yapısına göre yüzde 4 oranında değişiyor. Bu oran AB ülkeleri için sıfırlanacak, yerli bilgisayar fi­yatları yüzde 5 oranında ucuzlayacak. 

Ayakkabı: Hammadde ithalatında yüzde 25 ile yüzde 30 arasında değişen gümrük vergisi almıyor, üçüncü ülkeleri için yüzde 26-yüzde 32 oranında gümrük vergisi uygulama­sına devam edilecek. Bu durumda üçüncü ülkelerde çalışan firmaların aleyhine bir durum söz konusu. Küçük çaplı ima­latçılar yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Ayakkabı mali­yetlerinde ise yüzde 15'lik bir düşüş bekleniyor. Bu sektörde teknoloji seviyesinin yükseltilmesi gerekiyor.

Kozmetik: Gümrük vergisi ve fonlar dahil yüzde 16.8 oranında koruma uygulanıyor. Parfümde ise yüzde 6'lık fon uygulaması devam edecek fiyatların düşmesi bekleniyor, ancak özel tüketim vergisinin oranı belli olmadığı için ne kadar düşeceği tahmin edilemiyor.

Pantolon ve T-Shirtde AT ülkelerine karşı yüzde 5.7, üçüncü ülkelere karşı da yüzde 14 gümrük vergisi uygulanı­yor. Ayrıca CİF bedelinin yüzde 14 tutarında toplu konut fo­nu almıyor. Üçüncü ülkelere karşı gümrük vergisi oranı yüz­de 12.5'e indirilecek. Üretim maliyeti düşecek, ithalat ve ihra­catçıda AB'ye kayma görülecek. Yerli ürün ihracatı artacak. Bu sektörde alınması gereken en acil önlem ise yaşlanan ma­kine parkının yenilenmesi. Konfeksiyonda ise katma değeri yüksek mallara yönelinmesi gerekiyor. 

Sigara: GB ile birlikte sigara, sanayi ürünü olarak kabul edilecek ve bütün vergiler sıfırlanacak. Ancak tarım ürünü kapsamına giren tütüne yüzde 25 gümrük vergisi ve kilo ba­şına 3 dolar fon uygulamasına devam edilecektir. Yerli üreti­ci maliyet açısından zorlanabilir. 

Sonuç olarak gümrük vergilerinin kalkması sonucu ithal girdiler ucuzlayacak ve daha kolay bulunabilecek. Böylece it­hal girdilerdeki fiyat düşüşü, maliyeti azaltıp, mamul madde fiyatlarını cazip hale getirecek bu da ihracatın artmasına im­kan verecektir. Sabit sermaye yatırımları artacak bu, teknolojinin yenilenmesi ve üretim kalitesinin artışına imkan vere­cek, ihracatın artışına kolaylık sağlayacaktır. 

Gümrük Birliği sonrası devlete düşen görevler ise şu şe­kilde özetlenebilir:

- Daha az müdahaleci, yönlendirici ve teşvik edici olmalı.

- Bir dış ticaret kurumu oluşturulmalı ve bu kurumun al­tında sektörel komiteler olmalıdır.

- Sektörel bazda şirketlerin özendirilmesi gerekmektedir.

- Ülkeler bazında çalışan şirketlerin özendirilmesi gerekir.

- Tüm teşvikler tek bir yasa ve stratejik sektörler doğrul­tusunda toplanmalıdır.

- İnsan kaynaklarına yatırım yapılmalıdır.

- İhracatta teknoloji payının yüksek olduğu ürünlere yö­nelme ve desteklenmesi sağlanmalıdır. 

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005