Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

İstihdam ve İşsizlik İlişkisi 

İstihdam ve işsizlik, birbirinden ayrı düşünülemeyen yaşamsal önemde bir alandır. İstihdam ve işsizlik, bir bakıma çalışma ve çalışamama olarak tanımlanabilir ve gerek bireysel gerek toplumsal düzeyde yarattığı ciddi sorunlar açısından üzerinde önemle durulması gerekir. Ülkede çalışmak isteyip de iş bulamama durumunda kalınması, çoğu defa sanıldığı gibi kusur değil, uygulanan ekonomik ve sosyal politikalarla ilişkilendirilmesi gereken bir sonuçtur. 

Bir ekonomik kavram olarak istihdam; kısaca üretim faktörlerinin üretim sürecinde kazanç elde etmek amacıyla çalışması ya da çalıştırılması olarak tanımlanabilir. Bir ülkenin ürettiği toplam mal ve hizmet miktarı yani milli geliri ile o ülkenin işe başlatıp çalıştırabildiği üretim faktörlerinin sayısı arasında doğru orantılı bir ilişki vardır.

Dar anlamda istihdam, işçilerin çalışmasıdır. Çalışmak gücünde ve arzusunda olan kişilerin ücret karşılığında hizmetlerinden yararlanılmasıdır. (Özgüven, 1991: 426)

İstihdam düzeyi ya da aynı şey demek olan iş hacmi, bir ülkede belli bir dönemde, genel olarak bir yılda, çalışılan basit iş saati toplamıdır. (Aren, 1992: 4) 

Bir ekonomide üretim faktörlerinin tamamı çalışıyor ve üretiyorsa bu ekonomik sistemin tam istihdam durumunda olduğu ya da tam istihdama yaklaştığı söylenmektedir. Tam istihdamın gerçekleştiği ekonomide, mevcut çalışma koşullarında ve cari ücret düzeyinde çalışmak isteyen tüm emek sahiplerinin iş bulabildiği gibi, ülkenin mevcut sermaye malları stoku ve tabiat faktörü de tamamen üretime katılmış durumdadır. Böylece ekonominin mevcut üretim potansiyelinden tamamen yararlanılmakta ve atıl kapasite bulunmamaktadır. Ancak bu tamamen teorik bir durumdur. İşsizlik oranını sıfırlamak genellikle mümkün değildir. İşsiz sayısı çalışabilecek kişilerin % 2’sine düştüğü zaman tam istihdamdan bahsedilmektedir. Tam istihdam üretim faktörlerinin en verimli şekilde kullanıldığı durumu ifade etmektedir.

S. Zaim’e göre, işgücü; bir ülkede emek arzını insan sayısı yönünden ifade eden bir kavramdır. Diğer bir deyişle işgücü, bir ülkedeki nüfusun üretici durumda bulunan yani iktisadi faaliyete katılan kısmı demektir. Bir diğer ifade ile çalışma arzu ve iktidarında olan insanların tümüne işgücü denir. Çünkü çalışma çağındaki nüfusun tümü (14-65 yaş arası) çalışma hayatına atılmak istemeyebilir veya istese dahi sağlık ve başka nedenlerden dolayı bu isteklerini gerçekleştirmeyebilirler. ( Aktaran: Ayvaz, 1990: 1) 

Tam istihdamın sağlanması ve sürdürülmesi ancak istihdam hacminin devamlı olarak genişletilmesiyle olanaklıdır. Tam istihdamın sürdürülmesi için yapılan yatırımlar, ülkenin sermaye donanımını devamlı olarak artıracaktır. (Aren, 1992: 6)

Eksik istihdam durumunda; talep yetersizliğinden dolayı üretim faktörlerinin bir kısmı üretime katılmamaktadır. Bu durumda üretilen mal ve hizmetlerin bir kısmı satılamamakta ve stoklar artmaktadır. Dolayısıyla üreticiler talep edildiği kadar üretecek, üretim hacmini daraltacaktır. Mal ve hizmet üretiminin azalması bir kısım işgücünün işsiz kalması demektir. Bu da bilindiği üzere eksik istihdamdır. Ülkelerde sahip olunan kaynak ve sermayenin eksik kullanılması potansiyel üretim gücünün kaybedilmesi demektir. Aslında insanların ihtiyaçları sonsuz olduğu için atıl faktörlerin de üretecekleri mal ve hizmete istekleri vardır. Fakat her istek talep değildir. İsteklerin talep halini alabilmesi için satın alma gücü ile desteklenmesi gerekir. 

İstihdam olanaklarının kısa sürede artırılamaması, talep yetersizliği ve üretim alanlarının meydana getirilme sürecinin uzaması mevcut işsizlere yeni işsizlerin eklenmesine neden olur. Gelir dağılımındaki adaletsizlik beslenme ve eğitim yetersizliğini de beraberinde getirir. Böylece gelişen üretim tekniklerini öğrenerek uygulayacak işgücü yetersiz olduğundan vasıfsız işgücünün istihdamı azalacaktır.

AB ülkelerinde işsizliğin yüksek boyutlarda seyrettiği göz önünde bulundurulduğunda istihdam, AB’nin temel sorunlarından biridir. Bu nedenle ilk kez komisyonun 1993 yılında hazırladığı Büyüme, Rekabet Gücü ve İstihdam Konulu Beyaz Kitabı takiben Essen Zirvesi’nde (9-10 Aralık 1994) istihdamın artırılması için beş öncelikli alan belirlenmiştir. (Aktaran: Ceylan Ataman, 2003)

1-Mesleki eğitim alanında yatırımın artırılması

2-İstihdamı artırmaya yönelik büyüme sağlanması

3-Ücrete dayalı olmayan işgücü maliyetlerinin azaltılması

4-İşgücü piyasalarına ilişkin politikaların etkinliğinin artırılması

5-Toplumun istihdamdan özellikle zarar gören kesimlerine yardımın artırılması. 

İktisadi gelişmeyle beraber bir yandan iş hacminin öte yandan da ücretlerin arttığı anlaşılmaktadır. Gerçi sanayileşme hareketlerinin başladığı yıllarda modern teknolojinin, iş hayatına büyük ölçüde girmesinin işsizliğin en önemli sebebi olduğu kabul edilmişse de zamanla bu işsizliğin sürekli olmadığı, hatta modern teknolojinin gelişimi ile bu teknolojiyi kullanacak insan gücüne gereksiniminin fazla olması nedeniyle, gerekli eğitimin kazanılması sonucu işsizliğin azalmasına neden olduğu bile görülmüştür. (Ayvaz, 1990: 2) 

Nüfusun artması, hızlı sanayileşme sürecinin nispeten yeni başlamış olması ve sanayileşmeyi etkileyen faktörlerin istikrarlı bir seyir takip edememiş olması, mesleki ve teknik eğitimde gerekli büyük gelişmelerin gerçekleştirilememesi, köylerden şehirlere olan nüfus akımının yüksek bir oranda devamı, özellikle emek yoğun malların ihracatının fazla artmaması gibi nedenler istihdam sorununun şiddetini arttırmaktadır. (Ayvaz, 1990: 3) 

İstihdam Politikasının amaçları şöyle sıralanabilir: (Özgüven, 1991: 428) 

1-İşsizliği azaltmak

2-Çalışan işçilerin eğitim, konut, sağlık, sosyal haklar gibi sorunları ile ilgilenmek,

3-Emek ve iş piyasalarının daha iyi işlemesine yardımcı olmak,

4-Genel iktisat politikası ile uyum sağlamak.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005