Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri ve Halka Açılma

Kooperatifçilik uygulamalarımızdaki yerleri ve etkinlikleri oldukça sınırlı olan Tütün Tarım Satış Kooperatifleri ile hazırlanmasındaki temel anlayış yönünden 1163 sayılı Kooperatifler Kanunundan pek de farklı olmayan Tarım Kredi Kooperatifleri hariç tutularsa, ülkemiz mevzuatında iki ana Kanuna göre oluşmuş iki ayrı kooperatif kavramının mevcut bulunduğu söylenebilir. Bunlar; 

Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri ile 1163 sayılı Kanununa tabi Kooperatiflerdir. 

Bu iki çeşit kooperatif arasındaki farklılıkları ortaya koyabilmek için yasal tanımlardan hareket etmek yeterli değildir. Zira, her iki çeşit kooper­atifin de, hukuki metinlerde belirlenen amaçlan arasında temelde önemli farklılıklar mevcuttur. Farklılık, kooperatiflerin faaliyetlerini ve özellikle Devlet ile olan ilişkilerini düzenleyen hükümlerdedir. 

2834 sayılı Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri Kanunu, 1935 yıllarında ekonomi politikasına hakim olan "Devletçilik" anlayışının tabii bir sonucu olarak, devletin oldukça yakın vesayeti altında bulunan bir kooperatif modeli oluşturmuş, daha sonra ve 1985 yılında 3186 sayılı Kanunla getirilen değişikliklerle de 2834 sayılı Kanunun ana sistemine dokunulmaksızın bu sistemin aksayan bazı yönlerine işlerlik kazandırılması amaçlanmıştır. Buna karşılık, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu, 1969 yılının liberal yaklaşımına paralel bir biçimde, Devlet ile ilişkileri oldukça sınırlı bir kooperatif kavramını model olarak benimsemiştir. Tarım Satış Kooperatiflerinin Devlet adına destekleme alımlarıyla görevlendirilmeleri, zaten yasal olarak devletin yakın gözetimi altında faaliyet gösteren bu kuruluşların çok daha yoğun ve karmaşık bir biçimde devletin vesayeti altına girmeleri sonucunu doğurmuştur. 

Tarım Satış Kooperatifleri Birliklerinin, devletin yakın gözetim ve denetimi altında çalışan, bir anlamda güdümlü olarak nitelendirilebilecek kuruluşlar olmalarına karşılık, 1163 sayılı Kanuna tabi kooperatifler, liber­al anlamdaki kooperatifçiliğin ülkemizdeki uygulama biçiminin örnek­leridir. 

2834 ve 3186 sayılı Kanunlara göre faaliyette bulunan Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri, kendi kooperatif ortaklarının ürünlerini değeri pahasına satın alıp, bunları bazı işlemlerden geçirdikten sonra iç ve dış piyasalarda satarak değerlendirmek ve böylece meydana gelen fiyat fark­larını üreticilere yansıtmak amacıyla kurulmuşlardır. 

İlk kuruldukları 1935 yılından bugüne kadar gittikçe artan bir tempo ile gelişip büyüyen ve bugün ekonomimizde önemli bir yer işgal eden bu Birlikler, 1964 yılına kadar genellikle yukarıdaki amaca uygun olarak çalışıp faaliyet göstermişlerdir. Bu tarihten sonra Devlet Destekleme Alımlarının daha kapsamlı olarak uygulamaya konulması üzerine Birlikler asıl fonksiyonlarını yitirmişler, kar ve zarar ortaklarına ait olmak üzere önemli ihraç ürünlerini değerlendirme görev ve sorumluluğundan saptırılarak, belirli bir ücret karşılığında sadece destekleme alımlarını yürüten adeta birer komisyoncu durumuna gelmişlerdir. Bu durum, onları genel kurullarında ortaklarına hesap verme sorumluluğundan kurtararak çalışmalarını karlılık ve verimlilik ilkeleri dışına itmiş ve aynı zamanda bir israf özentisi içerisine sokmuştur.

 Tarım Satış Kooperatifleri ve Birliklerinin, üretici temsilcileri tarafından yönetilen kuruluşlar olması, bunların, Birliğe ait alımlardan doğacak zararların ortaklara yansıtılacağı endişesiyle göstermeye zorunlu­luk duyacakları özeni, Devlet destekleme Alımları uygulaması sırasında göstermemelerine neden olmuş, nasıl olsa zararların Devletçe karşılanacağı düşüncesi yöneticilerin tutumlarında etkin rol oynamıştır. 

Hatta bazı Birliklerde, bu kabil uygulamalarda bir adım daha ileri gidilerek, kooperatiflerin, destekleme alımları ile ilgisi bulunmayan harca­maları dahi Hazine hesaplarına gider kaydedilmiştir. 

Bakanlıkça atanan genel müdürlerin sık sık değişen hükümetlere para­lel değişiklikler göstermesi de, bunların politik istikrarsızlıktan etkilen­melerine ve kısa bir süre sürdürülebileceklerine inandıkları görevleri sırasında, önce politik ağırlıklı işlemlere yönelmelerine neden olmuştur. Ekonomik kaygıların ve dolayısıyla hazine menfaatlerinin arka plana itilmesi, Birlik faaliyetlerinde savurganlığa, aşırı istihdama, gayri ticari işlemlere yol açmıştır. 

Böylece, onbinlerce üreticinin ortak olduğu ve çeşitli ürünler üzerinde çalışan bu Birliklerin gerçek fonksiyonları, liberal anlamda kooperatifçilik faaliyetlerine yönelik olmaktan ziyade Devlet Destekleme Alımlarını yürütmeye yönelik "Devlet Ofisi" benzeri bir yapı arz etmeye başlamıştır. 

Devlet Destekleme Alımlarının özellikle 1960'h yıllardan sonra ağırlıklı olarak Tarım Satış Kooperatifleri Birliklerince yürütülmesinin ortaya çıkardığı bu ve benzeri sorunlar, her yıl giderek artan bir gelişim göstermiştir. 

Gerek Devlet Destekleme Alımlarının kapsam ve niteliği, gerekse Tarım Satış Kooperatifleri Birliklerinin kuruluş amaçlarından sapmış fonksiyonel yapıları, 1980'li yıllarda bu iki kavram üzerinde yenibaştan düşünme gereğini ortaya çıkarmış ve başlangıç önlemleri niteliğinde olmak üzere Devlet Destekleme görevinin bu kooperatiflerden alınması ve kapsamının da daraltılması yoluna gidilmiştir. 

Alınan önlemlere ve özellikle Birliklerce yürütülen Devlet destekleme Alımları görevinin - tiftik keçisi dışında - bu kuruluşlardan alınmasına (kaldırılmasına) karşın Tarım Satış Kooperatifleri birliklerinin sorunları çözümlenememiş ve aynen devam etmiştir. 

Bu durumun temel nedeni kuşkusuz, uzun yıllar süren büyük boyutlar­daki devlet destekleme alım-satım işlemlerinin ortaya çıkardığı dev organi­zasyon yapısının, destekleme alımlarının sona erdirilmesiyle atıl bir biçimde ortada kalması ve zaten o tarihlere kadar Devlet Destekleme Alımları nedeniyle karlılık ve verimlilik ilkeleri göz önünde bulundurulmaksızın işletilen bu işletmelerin, Devlet desteğinin çekilmesinden sonra mevcut organizasyon ve işleyiş yapısıyla serbest piyasa kuralları içerisinde çalışmaya uyum sağlayamamasıdır. 

Bu uyumsuzluk nedeniyledir ki Birlikler, 31.3.1992 tarihi itibariyle T.C. Ziraat Bankasına, büyük bölümü kendi adlarına yaptıkları sınai ve ticari işlemlerden kaynaklanan 12 Trilyon lira borç yükü altına girmişlerdir. 

Tarım Satış Kooperatifleri Birliklerinin, serbest piyasa ekonomisi kuralları içerisinde, karlılık-verimlilik ilkeleri çerçevesinde başarılı bir faaliyet sergileyememelerinin kuşkusuz tartışılabilir pek çok nedeni vardır. Ancak, serbest piyasa ekonomisine uyumda gereken sürat ve esnekliğin gösterilememesi, Tarım Satış Kooperatifleri Birliklerinin bugün içerisinde bulundukları olumsuz durumun başlıca nedenleri olarak gösterilebilir. 

Nedenler böylece belirlenince, çözümlerin de buna paralel bir biçimde ve aşağıdaki şekilde ortaya konulması mümkündür. 

1)      Devlet Destekleme Alımları görevi göz önünde bulundurularak düzenlenmiş bulunan 2834 ve" 3186 sayılı Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri Kanunu bütünüyle yürürlükten kaldırılmalı ve bu kooperatiflerin de 1163 sayılı Kooperatifler Kanununu hükümleri dahilinde faaliyet göstermeleri sağlanmalıdır.

2)     Tarım Satış Kooperatifleri Birliklerinin, Devlet destekleme Alımları nedeniyle T.C. Ziraat Bankasına olan ve 31.3.1992 tarihi itibariyle 12 Trilyon civarında bulunan borçlan en kısa zamanda tahkim edilmeli ve bu amaçla hazırlanarak TBMM'nden geçmiş bulunan tasarının yasalaşmasından sonraki uygulama işlemleri süratle sonuçlandırılmalıdır.

Bu surette, T.C. Ziraat Bankasının gerçekte kooperatif Birliklerinden değil Hazine'den olan 12 Trilyon lira tutarındaki bu alacağının, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa tabi kılınacak kooperatiflerin hesaplarında yer almasının, kooperatiflerin ticari işlemleri yönünden yaratacağı olumsuz etkiler de giderilmiş olacaktır.

3)     Tarım Satış Kooperatifleri Birliklerinin, sahip oldukları dev boyutlu işletmelerin (aktif biçimde faaliyetlerine devam eden 14 Birliğe ait 31 adet sınai işletme), bir anonim şirket bünyesinde organize edilerek, bu işletmelerin serbest piyasa kuralları içerisinde karlılık-verimlilik ilkelerine göre faaliyet gösteren birer ticari işletme haline dönüşmeleri temin edilmelidir. 

Böylece;

a)      Tarım Satış Kooperatifleri Birliklerinin sınai işletmeleri, serbest piyasa koşullarına uyum konusunda daha süratli ve esnek hareket edebile­cekleri hukuki bir yapıya kavuşacaklardır.

b)      Birliklerin şirketleşen sanayi işletmelerinin pay senetleri, Birlik ortaklarına Birlik sermayesindeki payları oranında dağıtılacak, böylece ser­mayenin tabana yayılması genel politikasının, tarımsal ürün üreticilerini hedef alan ilk özel uygulaması da gerçekleştirilmiş olacaktır.

c)      Büyük sanayi işletmelerinin, Tarım Satış Kooperatifleri Birliklerinin bünyesinden ayrılmasıyla Birlikler, çalışma koşullan yönün­den oldukça önemli ölçüde rahatlığa kavuşacaklardır. Bugün Devletin, Birlikler üzerinde yakın gözetim ve denetimde bulunmasına imkan veren 2834 ve 3186 sayılı Kanunların yürürlükten kaldırılmasıyla ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun getirdiği bağımsız ve esnek çalışma sistemiyle Birlikler, ortaklarının sorunlarıyla daha ilgili ve ortaklarıyla daha iç içe, eski yapıda olduğu gibi birer Devlet Ofisi değil gerçek anlamda birer koop­eratif konumuna geleceklerdir. 

Kanımızca bu önlemler, üreticilerin ürünlerinin en iyi şekilde değerlendirilmesini sağlamak ve etkinliği artırmak amacıyla kurulan Tarım Satış Kooperatifleri Birliklerinin, kuruluş amaçları yönünden hizmet veren, rasyonel bir şekilde çalışan ve kendi kendilerine yeten gerçek koop­eratifler haline gelmelerine etkili bir biçimde katkıda bulunacaktır. 

Tarım Satış Kooperatifleri Birliklerinin, Devlet Destekleme alımlarına uygun bugünkü organizasyon yapısının, ileride destekleme alımlarının kap­samının genişletilmesi halinde engel oluşturacağı düşüncesi de burada karşı görüş olarak ileri sürülebilir. Kanımızca, Toprak Mahsulleri Ofisi gibi uzman bir devlet destekleme kuruluşu faaliyetini sürdürdüğü sürece böyle bir kaygı içerisinde bulunmaya gerek yoktur. TMO, yıllardır tecrübe kazanmış personeli, yerleşmiş bürokratik gelenekleri ve organizasyon durumu itibariyle Devlet Destekleme Alımlarını, Tarım Satış Kooperatifleri Birliklerinden daha başarılı, verimli ve rantabl bir biçimde yürütebilecek güçtedir. Böyle bir uygulama, Hazine menfaatleri yönünden olduğu kadar, üreticiye götürülecek hizmetin niteliği yönünden de daha başarılı sonuçlar ortaya koyabilecektir.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005