Türkiye’de Özelleştirme ve Beklentiler, Özelleştirme Tarihi
Kamu kuruluşlarının özelleştirilmesi ilk defa İngiltere'de 1979
yılında Muhafazakâr Partinin iktidara gelmesiyle
gündeme geldi ve 1980 başlarından itibaren
uygulamaya geçildi. Türkiye'de ise özelleştirme
tartışmaları 1983'te başlayıp, 1986 yılında
çıkarılan 1291 sayılı kanunla kurulan kamu Ortaklığı
İdaresi'nin (KOİ'nin) faaliyete geçmesiyle
özelleştirme uygulamalarına başlandı.
Bugüne kadar özelleştirme konusunda 4 kanun ve 12 kanun hükmünde
kararname çıkarıldığı halde KİT'lerin
özelleştirilmesi konusunda başarılı olamadık.
Çünkü, çıkarılan kanun ve kararnamelerde yetki ve
sorumluluklar dağınık ve özelleştirme sonucu işini
kaybedenlere verilecek sosyal teminatlar ve
tazminatlar yeterli bulunmamıştı. Nihayet, kamu
oyunun ve meclisteki partilerin çoğunun desteğini
alan Türkiye'nin Özelleştirme Kanunu 27 Kasım 1994
tarih ve 22121 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak
yürürlüğe girdi. Kanun No. 4046'dır.
Bu makalede özelleştirme kanunu hakkında değerlendirmelerimize
geçmeden önce, Türkiye'deki Kamu İktisadi
Teşebbüsleri (KİT) sistemi, özelleştirmenin
faydaları ve tarifi ile bugüne kadarki özelleştirme
sonuçları hakkında bilgiler verilecektir.
KİT Sistemi ve Türkiye Özelleştirme
KİT'ler İktisadi Devlet Teşekkülleri (İDT) ve Kamu İktisadi
Kuruluşu (KİK)
diye ikiye ayrılır. Her iki kurulusun da
sermayesinin tamamı devlete ait olduğu halde,
İDT'ler ekonomik alanda ticari esaslara göre mal
ve hizmet üretip pazarlarlar, KİK'ler ise
tekel niteliğindeki mal ve hizmetleri kamu yararı
gözeterek üretmek ve pazarlamak için kurulmuş olan
KİT'lerdir.
Sermayesinin lamamı bir İDT'ye ait olan bir isletme veya isletmeler
topluluğuna Müessese denir. Sermayesinin
%50'sinden fazlası bir KİT'e ait olan bir işletme
veya işletmeler topluluğuna da Bağlı Ortaklık
denir. İşletme ise Müessese ve Bağlı Ortaklıkların
mal ve hizmet üreten fabrika ve diğer birimleridir.
KİT'lerin veya Bağlı Ortaklıkların bir firma veya
işletmenin sermayesinde %50'nin altında bir paya
sahip olmalarına da İştirak denir.
Görüldüğü gibi KİT'lerin özelleştirilmesi söz
konusu olunca tek tip hukuki ve iktisadi bir kuruluş
değil. İDT, KİK, Müessese, Bağlı OrtakIık. İşletme
ve İştirakler gibi çeşitli tipteki kuruluşlar
önümüze çıkmaktadır. Onun için
özelleştirmede tek tip bir özelleştirme modeli ve
uygulaması mümkün değildir.
Ayrıca bu kuruluşların faaliyet alanları da çok çeşitlidir, Mesela,
TCDD'nin esas görevi yolcu ve yük taşımacılığı
olduğu halde bu kuruluşun Adapazarı Vagon Sanayii,
Eskişehir Lokomotif ve Motor Sanayii, Sivas
Demiryolu Makineleri ve Liman İşletmesi olmak üzere
4 müessesesi vardır. Türkiye Çimento Sanayii'nin de
müessesi, (tuğla ve seramik üzerine), 12 Bağlı
Ortaklığı (10 çimento fabrikası, bir kağıt torba
fabrikası ve bir magne-zit işletmesi) vardı. Bu
kurulusun çimento fabrikaları özelleştirilmiştir.
Özelleştirmenin Tanımı
Özelleştirme, KİT'lerin mülkiyetinin tümüyle veya sermaye payının
en az %51'inin
özel sektöre devredilmesi ile, bu kuruluşların yönetimlerinin
özelleştirilmesidir. Bir KİT'in mülkiyet ve
yönetiminin özel sektöre geçmesiyle bu kuruluşun
daha verimli çalıştırılması ve tekrar kâr eder hale
gelmesi ile devlet bütçesine yük olmaktan kurtulması
beklenir.
Yukarıdaki tarif özelleştirmenin dar anlamda tarifidir.
Özelleştirmenin geniş manada tarifi ise, her ne
şekilde olursa olsun devletin ekonomideki payının
küçültülmesidir. Bir KİT'in özel sektör
firmalarındaki kâr getiren iştiraklerinin satılması
gerçek anlamda bir özelleştirme değildir. Çünkü, bu
firmada mülkiyet ve yönetim zaten özel sektöre
aittir. Buna rağmen iştiraklerin satılması ve elde
edilen gelirler yine de özelleştirme geliri
sayılmaktadır. Oysa kâr getiren iştirakleri satmak
gerçekte sağmal ineği (süt veren ineği) kesmekten
başka bir şey değildir.
Özelleştirmenin Yararları
Kamu kesiminde
(KİT'ler, Belediyeler, BİT'ler, Sosyal Güvenlik
Kurumları) özelleştirme başarılı bir şekilde
tamamlanırsa;
- Spekülatif yatırımlar, sermaye piyasası kanalıyla, üretken ve
verimli yatırımlara kayacak,
- Kamu kesimi zararlarından kaynaklanan yükler,
Bütçenin sırtından alınacağı için, devletin asli
görevlerine (eğitim, sağlık, alt yapı yatırımları
gibi) daha fazla kaynak ayırması ve enflasyonu aşağı
çekmek mümkün olacak,
- Ekonominin verimlilik düzeyi ve dış rekabet gücü artacağı için
sanayileşme hamlesi tekrar başlayacak, orta ve uzun
vadede işsizliği azaltmak imkan dahiline girecek,
- Yolsuzluk ve rüşvet kanalları asgari düzeye inecek, ekonomide
devletin payının küçülmesi ve ticari ve sınai
mülkiyelin tabana yayılmasıyla gelir dağılımındaki
bozukluk asgari düzeye inecek ve serbest piyasa
sistemi daha etkin çalışacak,
- Orta sınıfın gelişmesi ile Türk demokrasisinin daha sağlıklı
gelişmesine hizmet edecektir.
Özetlersek, özelleştirme sadece ekonomik bir olay değil, mali,
sosyal ve siyasi boyutları ve faydaları olan bir
uygulamadır.
Özelleştirmenin tek sakıncası ise, çok kısa dönemde, sadece
özelleştirme sonucu işini kaybeden işçi ve
memurların dertlerine çare bulmaktır. Bu konuya
biraz sonra tekrar döneceğiz.
Özelleştirme Durumu
Türkiye'de Özelleştirme uygulamalarına 1986 yılında başlanmış olup,
129 kamu kuruluşu özelleştirme kapsamına alınmıştır.
Bunların 10'u KİT, 37'si Bağlı Ortaklık, 6'sı Banka,
76'sı da İştiraklerden oluşuyordu.
Bugüne kadar 73 kuruluşun kamu paylarının tamamı, blok satış,
halka arz ve İMKB'de hisse senedi satışı yoluyla
özel sektöre devredilmiş, 8 kuruluş özelleştirme
kapsamından çıkarılmış, halen 49 kuruluş
özelleştirme kapsamında olup bu kuruluşların
26'sında kamu payı %50'nin üzerindedir.
Özelleştirilen kuruluşların 22'si çimento sektöründe
faaliyet göstermektedir. Ancak, bugüne kadar bir
tek KİT bile özelleştirilememiştir.
KİT'lerin Bağlı Ortaklıkları başlığı altında
toplanan 22 çimento fabrikasının 5'i Fransızlara,
geriye kalan 17'si de yerli firmalara satılmıştır.
Bu firmaların zarar etmesi büyük ölçüde aşırı
istihdam ve aşırı ücretlerden kaynaklanmış olduğuna
göre, bu fabrikalar kamu mülkiyetinde iken bunların
yönetimleri özerkleştirilse ve sendikalar işçi
çıkartmalarına karşı gelmese ve ücretler makul
seviyelerde tutulabilseydi büyük bir ihtimalle bu
kuruluşların özelleştirilmesine gerek
kalmayabilirdi. Özel sektörün karlı çalışması büyük
ölçüde aşırı ücretlere ve aşırı istihdama izin
vermemesinden kaynaklanmıyor mu?
Türkiye'de bu güne kadar özelleştirme kapsamına alınan kuruluşların
yarısından çoğu özelleştirilmiş olmasına rağmen,
Tablo-1' de görüldüğü gibi, net özelleştirme geliri
açısından beklenen hedeflerin çok altında
kalmıştır.
Nitekim Tablo'nun son kolonunda görüldüğü gibi, 1986-1994
döneminde 2 milyar 844 milyon dolarlık özelleştirme
geliri elde edilmiş, aynı dönemde özelleştirme
giderleri 2 milyar 581 dolara ulaştığı için elde
edilen net özelleştirme geliri sadece 263 milyon
dolarda kalmıştır.
Tablo-1 Özelleştirme Gelir ve Giderleri (1986-1994, Milyon Dolar)
|
1986-1992 |
1993 |
1994 |
TOPLAM |
ÖZELLEŞTİRME GEL.: |
|
HİSSE SENEDİ SAT GEL. |
1146.3 |
418.9 |
528.7 |
2094.0 |
- Blok Satış |
452.5 |
248.0 |
142.5 |
843.0 |
- Tesis ve Varlık Satışı |
- |
5.6 |
0.9 |
6.5 |
- Halka Arz |
398.1 |
23.9 |
2.7 |
424.7 |
Uluslararası Kurumsal Arz |
- |
- |
316.3 |
316.3 |
- İMKB Satış |
294.5 |
141.4 |
66.2 |
502.0 |
-Yarım Kalmış Tesis Satışı |
1.2 |
0.1 |
- |
1.3 |
TEMETTÜ GELİRLERİ |
554.3 |
109.7 |
86.3 |
750.3 |
TOPLAM |
1700.6 |
528.7 |
614.9 |
2844.2 |
ÖZELLEŞTİRME GİD.: |
|
ÖZELLEŞTİRME SONUCU İLG.KUR. ÖDENEN PAY |
271.7 |
45.7 |
31.2 |
348.6 |
DENETİM VE DAN. |
119.2 |
0.4 |
3.6 |
23.1 |
İLAN-REKLAM |
18.0 |
4.1 |
2.6 |
24.7 |
SERMAYE İŞTİRAKİ |
115.7 |
- |
18.5 |
134.2 |
HAZİNEYE AKTARMA |
214.5 |
127.1 |
45.8 |
387.4 |
SOSYAL YARDIM ZAMMI |
- |
- |
0.5 |
0.5 |
TOPLAM |
1825.6 |
472.9 |
282.S |
2580.9 |
GELİRLER-GİD. FARKI |
125.0 |
55.8 |
332.5 |
263.3 |
Toplam 2.8 milyar dolarlık özelleştirme gelirinin yaklaşık %30'u
(843 milyon dolar) blok satış, % 17.6'sı İMKB' deki
satıştan, sadece %15'i (425 milyon dolar) halka arz
yoluyla elde edilmiştir. Halka arz yoluyla satılan
hisse senetlerinin yarısından çoğunun ise bu
kişilerin elinden çıktığı yetkililerce ifade
edilmektedir. Demek ki özelleştirmeyi halka veya
çalışanlara hisse senedi satmağa kalkarak başarmaya
çalışmak bir ideal düşünce olarak kalmağa devam
edecektir.
Eğer. özelleştirmede hisse senetlerinin çalışanlara ve halka satışı
politikasında başarı sağlanmak isteniyorsa, KİT'ler
ve Bağlı Ortaklıkların çıkardığı hisse senetlerine;
- en az 3-5 yıl için yıllık enflasyon oranı seviyesinde bir kâr
garantisi verilmeli,
- ayrıca kâr garantisi verilen süre içinde bu hisse senetlerini
nakde çevirmek isteyenlere ilgili KİT veya
özelleşmiş kuruluş tarafından geri alma garantisi
verilmelidir.
Bu garantiler konusunda gerekli mevzuat bir an önce yürürlüğe
girmelidir. Çünkü mevcut mevzuat bu garantileri
vermemektedir.
Özelleştirme Kanunu
4406 sayılı ve 27/11/1994 tarihli Özelleştirme Kanunu'nun amacı
ekonomide verimlilik artışı kamu giderlerinde
azalma sağlamak için,
- İDT'lerin veya devlete ait müessese, Bağlı Ortaklık, İşletme ve
işletme birimleri ile varlıklarının veya
iştiraklerindeki kamu payları ile Hazine
paylarının,
- Belediye ve devlete ait müessese. Bağlı Ortaklık, işletme ve
işletme birimleri ile varlıklarının veya
iştiraklerindeki kamu payları ile Hazine paylarının.
- Belediye ve İl Özel idarelerine ait ticari amaçlı payların ve
ayrıca,
- Genel ve Katma Bütçeli İdarelerin varlıkları
(baraj, gölet, otoyol ve limanlar gibi) ile
KİT'lerin bazı işletme birimlerinin işletme
haklarının özelleştirilmelerine ilişkin esasları
düzenlemektedir
Kanun'un amacına hizmet etmek için Başbakan'ın başkanlığında, bir
Devlet Bakanı, Özelleştirmeden Sorumlu Devlet
Bakanı. Maliye Bakanı, Sanayi ve Ticaret Bakanı'ndan
oluşan "Özelleştirme Yüksek Kurulu" (KURUL)
kurulmuştur. Özelleştirme ile ilgili kararlar
kurulun tamamının katılımı ve oybirliği ile alınır.
Kurulun sekreterya hizmetleri ise yeni kurulan
"Özelleştirme idaresi Başkanlığı (idare) tarafından
yürütülür,
Özelleştirme Süreci, (Yöntemleri)
ise, satış, yurtiçi ve yurt dışında halka arz gerçek
veya tüzel kişilere blok satış, çalışanlara satış,
borsada satış, en çok 49 yıllığına kiralama veya
mülkiyet hakkı saklı kalmak kaydıyla isletme
hakkının verilmesi şekillerinde
gerçekleştirilecektir.
Değer tespiti ise,
defter değeri, net aktif değeri, tasfiye değeri,
fiyat kazanç oranı, piyasa kapitalizasyon değeri,
ekspertiz değeri gibi genel kabul görmüş
değerlendirme metodları kullanılarak yapılacaktır.
Değer tespit işlemleri
de, idare bünyesinde ve İdare Başkanı'nın onayı
ile en az beş üyeden oluşturulacak "Değer Tespit
Komisyonları" veya "Özel Bağımsız ihtisas
Kuruluşları" tarafından yapılacak ve kararlar oy
çokluğu ile alınacak, lüzum görüldüğü hallerde yerli
ve/veya yabancı danışman görevlendirilebilecektir.
İhale usullerinde
ise, kapalı teklif, pazarlık, açık artırma acık
teklif veya belirli istekliler arasında kapalı
teklif usullerinden birinin veya birkaçının
uygulanmasına idare tarafından karar verilecektir.
İhale şartları ihale öncesinde, ihale sonuçları ise
ihale sonrasında açıklık-şeffaflık ilkesi gereği
kamuoyuna duyurulacaktır.
Kamu kuruluşlarının özelleştirme kapsamına alınmasına, mali ve
hukuki açıdan özelleştirmeye hazırlanmasına,
özelleştirme süresinin tespitine, satış, kiralama,
isletme hakkı gibi nihai devir işlemlerini
onaylamak, kuruluşların küçültülmesine,
kapatılmasına veya tasfiyesine karar vermek
Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun (ÖYK'nın) yetkileri
arasındadır.
Mahalli İdarelerde Özelleştirme
yetkili organlarca belirlenir ve
yürütülür. Özelleştirme gelirleri İl Özel İdaresi
tarafından özel bir hesapta toplanır ve öncelik iş
kaybı tazminatı ile diğer sosyal hakların ödenmesine
ilaveten, özelleştirilecek diğer kuruluşların
hazırlık harcamalarında kullanıldıktan sonra geriye
kalan gelirler Belediye ve İl Özel İdaresi
tarafından bütçelerine gelir kaydedilir.
Belediye ve diğer mahalli idarelerin ticari kuruluşlar kurması,
mevcut veya kurulacak şirketlere sermaye katılımında
bulunması Bakanlar Kurulunun iznine tabidir.
KİT'lerin ve yan kuruluşların özelleştirilmesi ile elde edilecek
özelleştirme gelirleri Özelleştirme Fonu'nda
toplanacaktır. Elde edilen gelirler Genel Bütçe
harcama ve yatırımlarında kullanılamayacaktır (Bu
kuralın değişmesi için en az 4 yılı boşuna
harcadık).
Özelleştirme gelirlerinin kullanılmasında öncelik;
- İşini kaybeden işçilere ilave olarak verilecek iş Kaybı
Tazminatı ödemeleri ve bu işçilerin meslek
geliştirme ve edindirme masraflarına,
- İşini kaybeden memurlar için 10. dereceden 20 bin kadro ihdas
edilmiş ve bu kişilerin başka işlere nakli
süresince aylık ücret ve her türlü sosyal
haklarının ödenmesine,
- Emekliliği gelenler iki ay içinde kendi isteğiyle emekliye
ayrılmak isterse emekli ikramiyeleri %30 fazlasıyla
ödenecek ve bu miktar Özelleştirme Fonundan
karşılanacaktır.
- Kanun, sadece özelleştirilen ve özelleştirme kapsamına alınan
kuruluşların borçlarının ana para geri ödemeleri
ile faiz ödemelerinin Fon'dan karşılanmasına cevap
vermektedir.
İşini Kaybedenlere Tazminatlar;
Türk Toplu Pazarlık Sistemi'nde sendikalı bir işçinin işten
çıkarıldığında çalıştığı her yıl için bir aylık
Kıdem Tazminatına ilaveten,
1993'ten bu yana 7 aylık da İhbar
Tazminatı ödenmektedir.
Özelleştirme Kanununun 21. maddesine göre de işini kaybeden her
işçiye işçinin günlük net kazancı üzerinden "İş
Kaybı Tazminatı" ödenecektir. Özelleştirme sonucu
hizmet akdi sona eren ve bu işte en az;
- 550 günden beri çalışanlara 90 gün, 1100 günden beri çalışanlara
120 gün,
- 1650 günden beri çalışanlara 180 gün,
- 2200 günden beri çalışanlara 240 gün,(8 ay) süre
ile iş kaybı tazminatı verilecektir. Bu tazminat
aylık olarak ödenecektir.
Kıdem Tazminatı Tavanı Ocak-Mart 1995 dönemi için 16.7 milyon ve bu
tavan Nisan Haziran 1995 döneminde 18 milyon lirayı
aşacağına göre, özelleştirme sonucu işini kaybedecek
işçilere verilecek üç çeşit tazminat tutarı (Mart
1995'te 1 dolar=46 bin TL'den);
- 2 yıllık işçiye 250 milyon lira (5450 dolar),
- 6 yıllık işçiye 300 milyon lira,
- 10 yıllık işçiye 150 milyon lira,
- 20 yıllık işçiye 500 milyon lira (10900 dolar)
Not (2001):
Temmuz 2001 itibari ile 30 yıllık bir memurun emekli
ikramiyesi 8-10 milyar lira arasında iken, kamuda
30 yıllık sendikalı bir işçinin emekliliğinden sonra
alacağı kıdem tazminat tutarı 25 milyar TL (1 dolar
= 1.2 milyon TL'den 20.800 dolar)dolayındadır.
KİT'lerde genellikle bir kişinin yerine üç kişinin
çalıştığı ve kıdem tazminatı ödemelerinin
yüksekliğinden dolayı, bu gün (2001'de) bir çok
KİT'in mal varlığı değeri işçilerine ödeyeceği kıdem
tazminatına yetmemektedir. Onun için bazı KİT'lerin
özelleştirilmesinden sonra bu mali yüklerin önemli
bir kısmı devlete, dolayısıyla millete
yüklenmektedir. Türk ekonomisinde bu gerçekleri
bilmek isteyenlere ve yetkililere arz olunur.
Türkiye'de madenlerin devletleştirilmesi ile bu sektör çökmüştür.
Kanunda bu sektörün en kısa zamanda
özelleştirilmesi için bağlayıcı hükümler yer
almalıydı. Stratejik kuruluşların özelleştirilmesi
halinde "imtiyazlı hisseler" (Altın Hisse)
oluşturulması mecburiyeti yerinde bir karardır
bankaların özelleştirilmelerinin 2 yıl sonra gündeme
gelecek olması ise yerinde bir karar değildir,
KİT'lerin eğitim ve dinlenme tesisleri ile sosyal tesisler ve
lojmanların satılması için bir kanun çıkarıldı ise
de, bu kanun Cumhurbaşkanımız Sn. S. Demirel
tarafından veto edilmiştir. Bu kanun yeniden ele
alınmalı ve buradan gelecek 100'lerce trilyonluk
gelir belli oranlarda KİT'lerin rehabilitasyonuna,
özelleştirme kapsamında olmayan KİT borçlarına, bir
kısmı da KOBİ'lere tahsis edilmelidir.
Özelleştirme gelirlerinin belli bir yüzdesinin
devletin iç borç stokunun azaltılmasına tahsis
edilmemesi yanlıştır. Özelleştirmesini başarı ile
tamamlamış Arjantin ve Meksika'da bu uygulama
vardır. Kamu kuruluşlarının zararları yüzünden
devletin iç borç stoku çığ gibi artmaktadır.
Devletin iç borç-faiz kıskacı azaltılmadan bir yere
varmak mümkün müdür? Oysa kanun özelleştirme
gelirlerinden yatırımlara bile kaynak aktarılmasını
engellemektedir.
Biz millet olarak her önemli bir kanun çıktığında bir mucize
bekleriz. Özelleştirme Kanunu'ndan bir mucize
beklememeliyiz. KANUN, her partiyi tatmin için bir
ÖZELLEŞTİRMEYİ ENGELLEME KANUNU'NA DÖNÜŞMÜŞ,
esnekliği olmayan bir yasadır. Yasanın koalisyon
hükümetleri döneminde uygulanabilirliği ise ÖYK'da
kararların oybirliği ile alınacak olmasından
dolayı, oldukça zordur.
Her şeye rağmen Özelleştirme Kanunu'nun ve akabinde 13 Aralık 1994
günü Resmi Gazete'de yayınlanan "Rekabetin Korunması
Hakkındaki Kanun'un" (Anti-Tekel ve Anti-Kartel
Yasasfnın) çıkmış olması bizleri ümitlendirmektedir.
Bekleyip göreceğiz.
Not (1996):
1995 yılı için toplam 5 milyar dolar tutarında özelleştirme
uygulaması hedeflenmiş ise de, projelerin ihale
sürecindeki teknik engeller ile kamuoyu
engellemeleri ve iptal olayları sonucu Ocak-Eylül
1995 döneminde sadece 538,2 milyon dolarlık satış
yapılmış ve bu satışın tahsilat tutarı yaklaşık 300
milyon dolardır. Çare: Anayasanın devletçi maddeleri
bir an önce elimine edilerek özelleştirmede iptal
davaları son bulmalıdır.
Not (2001):
Bu tavsiyemiz nihayet 1999 sonunda gerçekleşti.
Not (2001): Özelleştirmede Son Durum (2000)
Tablo-1 'de 1986'dan 1994'e özelleştirmeden elde
edilen gelirlerin yok denecek kadar olduğu ortaya
çıkmıştır. Tablo-2'de özelleştirme gelirleri re-vize
edilerek 1986-2000 dönemi ele alınmaktadır.
1986-1990 dönemi Türkiye 4.6 milyar dolarlık
özelleştirme geliri elde etmiştir. Bu miktar sadece
2000 yılında 2.7 milyar dolarlık özelleştirme
gelirine yaklaşık 3 milyar dolarlık GSM lisans
devri de eklendiğinde 5.7 milyar dolara
ulaşmaktadır. Neticede 1986'dan 2000 yılına Türkiye
10.3 (4.6+5.7) milyar dolarlık özelleştirme geliri
elde etmiştir.
1986-2000 dönemi
özelleştirilen kuruluşlardan en yüksek
özelleştirme geliri (milyar dolar):
- Halka Arz Yolu ile (Toplam: 1.4 milyar dolar): TÜPRAŞ-A
(839), T.İŞ BANKASI-C(240.7), PETKİM (150.6) ve
ERDEMİR(53.1),
- Uluslararası Piyasalardan Kurumsal Arz Yolu ile (Toplam:
987.4 milyar dolar): T.İŞ BANKASI (392), TOFAŞ-TÜRK(330)
ve TÜPRAŞ-A (265.5),
- Blok Satış Yolu ile (Toplam: 3857 milyon dolar): ETİBANK
(155.5), ASİL ÇELİK (131), LALAPAŞA ÇİMENTO(126),
KUMAŞ (108), SÜMERBANK (103) ve DENİZLİ ÇİMENTO 70
milyon dolardır.
Türkiye sadece 2000 yılında 1986-1999 döneminden daha çok
özelleştirme geliri elde etmesine rağmen mevcut
hükümetin eleştirilmesinin sebebi ise 2000 yılı
istikrar programında Türkiye'nin özelleştirme geliri
hedefinin 7.6 milyar dolar olmasından
kaynaklanmaktadır.
Tablo - 2 1986-2000 Dönemi, Özelleştirme İdaresi tarafından
Gerçekleştirilen Özelleştirme Gelirleri (Milyon
Dolar)
|
1986-1999 |
2000 |
%'si |
TOPLAM |
%'si |
Blok Satış |
2032 |
1480 |
54.4 |
3511 |
47.8 |
TesisAfariık Satışı |
608 |
72 |
2 |
695 |
9.5 |
Haika Arz |
674 |
839 |
31 |
1513 |
20.5 |
Ulusla Kur. Arz |
722 |
266 |
9.8 |
987 |
13.5 |
IMKB'de Saüş |
527 |
- |
- |
527 |
7.2 |
Yarım Kal. Tes Sat. |
4 |
- |
- |
4 |
0 |
Bedelli Devirler |
53 |
57 |
2 |
110 |
2 |
TOPLAM |
4620 |
2713 |
100 |
7348 |
100 |
GSM Lisans Devri |
|
3000 |
|
|
|
GENEL TOPLAM: |
|
5713 |
|
|
|
Kaynak: Prof. Dr. Emin Çarıkcı
|