Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Ulusaldan Küresel Ekonomiye 

Biltekin Özdemir 

Her dönem kendisini tammlayan bir dü­şünce ile anılır. İçinde bulunduğumuz dönem ise Dünya'da küreselleşme olarak ifade edil­mektedir.

Devletin artan müdahalesi sonucu 1970'lerin başında dünya pazarlarındaki para­lar, altın ve hammaddeler üzerinde büyük spe­külasyonlarla başlayan sarsıntı, Bretton Woods para sisteminin çökmesiyle (doların altın döviz standardında ayrılması) sürmüştür. 

Piyasaların süratle uluslararasılaşması-nın önemli nedenlerinden biri, ulusal finans kaynakları ile karşılanamayan ve ulusal piyasa­larda yeterli olmayan tasarruf fazlasının olma­ması sonucu ortaya çıkan finansman ihtiyacı­dır. Piyasalarda bu tür dengesizlikler 1973-74 ve 1979-80 yıllarında yaşanan petrol krizi son­rası petrol fiyatlarının hızla artması şeklinde gerçekleşmiştir. Petrol ithal etmek zorunda olan ülkeler kısmen yurtdışından kredi temin etmek zorunda kalmış, diğer taraftan petrol ih­racatçısı ülkeler ise elde ettikleri gelirleri plase edebilecek imkan arayışlarına girmişlerdir. 

1974'den itibaren göstergelerin olumsuzlaştığı izlenmektedir. Bir çok gelişmekte olan ülke artan sermaye ithalatı vasıtasıyla, uluslara­rası bankalardan denetimsiz borçlanmışlardır. Petrol fiyatlarındaki patlamanın yarattığı pazar daralmasını aşma politikasının, yeni rizikolara yol açacağı 1978'de başlayan borç kriziyle anla­şılmıştır. Bir çok ülke borç faizlerini ödeyemez duruma düşmüştür. OPEC'in 1979-80'de petrol fiyatlarında yeniden yüksek oranla artış öngör­mesi sonucunda borç faizlerini ödeyemez du­ruma düşen ülkelerin başında Latin Ameri­ka'nın dış borcu yüksek ülkelerini saymak mümkündür. 

Yeni Ekonomik Düzen tanımıyla 1970'li yılların sonu 1980'li yılların başı arasında tam serbest piyasa ekonomisi ve küreselleşme he­defleri bu dönemde gündeme getirilmiştir. Dö­nem ABD'de Başkan Reagan'ın, İngiltere'de Başbakan M. Thatcher'ın, Türkiye'de de mer­hum Turgut Özal'ın iktidara geldikleri yıllardır. 

Demokratikleşme, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve liberalizm gibi kavramların tüm ülkeler açısından ortak değerler olarak önem kazandığı günümüzde küreselleşme kavramını, ülkelerin maddi ve manevi değerle­rinin ulusal sınırları aşarak dünya çapında ya­yılması olarak düşünürsek, küreselleşme ko­nusunda ülkeler arasındaki iktisadi, siyasi ve kültürel değerlerin geçişkenlik kazanması ide­olojik ayırımlara dayalı kutuplaşmaların çözül­mesi, farklı kültürel yapıların, inanç ve beklen­tilerin daha iyi tanınması ve bu tür ilişkilerin yoğunlaşması sonucunda farklılıklardan yek­nesaklığa doğru gelişmelerin sağlanması ümit edilmektedir. 

ABD öncülüğünde, yeni dünya kon­jonktüründe yer alan işbirliği anlayışı ile dün-ya; ekonomik, sosyal ve siyasi bakımından uluslararası yapılanma sürecine girerek, Birleş­miş Milletler gibi siyasi, IMF ve Dünya Banka­sı gibi iktisadi ve Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT), NAFTA ve APEC gi­bi kurumlar aracılığı ile küreselleşmeyi hayata geçiren araçlar oluşturulmuştur. 

Son dönemde iletişimde yaşanan dev­rim sayılabilecek nitelikte gelişmeler uluslara­rası ticaret ve rekabetin artması, teknolojik ge­lişmede baş döndürücü sürat, ulusal ekonomi­lerin etkisini azaltmış, uluslararası bütünleşme­yi ve küresel yapılanmayı ön plana çıkarmıştır.

Dünya bankası ve IMF gibi kurumlar fi­nans piyasasının uluslararası platformda yay­gınlaşmasını hedef alan fonksiyonlar üstlen­miştir. 

Uluslararası finans piyasaları 1980'li yıllara gelindiğinde bir çok bakımından önemli bir değişim sürecine girmiştir. Finansal hizmet-

1er en hızlı gelişen sektörlerden biri haline gelmistir.  Uluslararası  finansal  piyasalar günümüzde önemli rol oynamaktadır. Bu piyasalar tasarruf ve yatırım arasındaki aracılık fonksiyo­nunu yerine getirebilmekte, bu sayede kıt olan sermaye daha verimli kullanılabilmektedir. 

Uluslararası mali serbestleşme ve ileti­şim teknolojisindeki gelişmelerin arttırıcı etkisi ile yaşadığımız dünyada uluslararası finans olayları bazılarını az bazılarını çok olsa da he­men tüm tüzel ve gerçek kişileri yakından etki­lemektedir.

Uluslararası finans olaylarının arkasında uluslararası mal ve hizmetlerin, ticaret ve üreti­mi ile sermaye akımları vardır. Bu akımlardan, gelişmelerle birlikte uluslararası finans olayla­rının boyutları da büyümektedir. 

Küreselleşme, finansman ve mali yatı­rımların sermaye verimliliğini arttırıcı etki ya­ratmakta dünya kaynaklarının etkin kullanımı­nı sağlanmaktadır. Yatırımcı açısından ise menkulleri çeşitlendirme, riskin azalmasına buna karşın getiri oranının yükselmesine ne­den olmaktadır. 

Ekonomik olaylardan siyasal ve doğal olaylara kadar uzanan çok geniş yelpazedeki bir dizi etken, döviz kurlarında öngörüleme-yen hareketlere yol açabilmektedir. 

Üretici firmalar uluslararası yatırım mali­yetleri ve iştirakler, fason imalat anlaşmalan ve başka yöntemlerle mal ve hizmet üretim faali­yetlerini kendi ülkelerinin dışında yayabilmek­tedirler. 

Üretim örgütlenmesinin mekansal sınır­lan azaltan teknolojik gelişmeler, iletişimi, bil­gi saklamayı ve işlemeyi hızlandınp kolaylaş­tırdığından, üretimi daha uzaktan ve daha sü­ratli denetlemek, yönetmek sipariş alıp ver­mek mümkün hale gelmiştir.

Ticaret olgusu küreselleşmeyi sağlaya­cak belirleyici temel unsurlardan biri olmuştur. Ülkeler arası ekonomi teorisinde bazı iktisatçı­lar serbest ticaret rejiminin ülkelerin refah sevi­yesini en çok artıran rejim olduğunu savunur­lar. 

GATT sistemi içerisinde kodifiye edilen kurallar, uluslararası mal ticaretini bir disiplin altına almaya çalışmıştır. 1970 ve 1980'li yıllar­da başlayan mali ve diğer hizmet piyasaları ile yatırımların entegrasyonu süreci ise yine GATT Uraguay Round'u çerçevesinde belirli kuralla­ra bağlanmıştır. 

Küreselleşme akımını besleyen kaynak­lar ticaret, seyahat ve iletişim teknolojisi ala­nında son yıllarda meydana gelen patlamadır. Dünya çapındaki liberalleşme, ideolojik blok­ların yıkılışı sayesinde kalıcı hale gelme umu­du veren barış ve bir yığın kummsal iyileşme dünya ticaretinde, ülkelerarası seyahatte ve ile­tişimde müthiş sıçramalara yol açmıştır.

Küresel karakteri daha da belirginleşen sermaye piyasaları bir taraftan düzenlemeler­den sıyrılırken diğer taraftan da liberalleşme yönünde ciddi gelişmeler kaydetmiştir. 

19901ı yıllarda demirperde ülkelerinde­ki ekonomik ve siyasal çöküntü, doğu Avrupa ülkelerinin dışa açılması ve iki Almanya'nın birleşmesi uluslararası finans piyasasına canlı­lık kazandırmış, küresel alanı daha da genişlet­miştir. 

Dünya Ekonomisinde Gelişmeler 

Bazı sonullarına rağmen dünya ekono­misinde olumlu gelişmeler gözlenmektedir. Dünya'da nüfus, milli gelir, para ve fiyatlar, dış ticaret, dış borç ve işgücü piyasalarındaki ge­lişmeler açısından; sanayileşmiş ülkeler, geliş­mekte olan ülkeler ve Doğu Avrupa ülkeleri gruplaması itibariyle incelediğimizde dünya ekonomisindeki gelişmeleri görmek mümkün olmaktadır. 

Nüfus 

Sanayileşmiş ülkelerde nüfusun artış hı­zı %0.8, gelişmekte olan ülkelerde %2.1, Çin' de °/o 1.3 ve dünya ortalaması da % 1.7 olmuş-aır. Sanayileşmiş ülkelerdeki nüfus artışı dün­ya ortalamasının altında seyretmiştir. 

Üretim ve Büyüme 

1995 yılında yavaşlayan büyüme 1996 yılında yüzde 4 olmuştur. 1997 yılında yüzde 4.4 olacağı 1998 yılında ise aynı düzeyde kala­cağı talimin edilmektedir. 1995 yılında yavaşla­yan dünya üretimi, gelişmekte olan ülkelerde­ki yüksek büyüme hızı ve Japon ekonomisin­de görülen canlanmanın etkisi ile yükselmiştir 

Para ve Fiyatlar 

Dünya genelinde enflasyonun aşağıya çekildiği, kamu açıklarının çok sayıda ülkede denetim altına alınarak uzun dönemli faiz had­leri üzerindeki baskının hafiflediği ve belli baş­lı paralar arasındaki çapraz kurların içinde bu­lunan makro ekonomik koşullarla tutarlı oldu­ğu görülmektedir. 

Dış Ticaret 

1996'da dünya ticaretindeki artışın ya­vaşladığı görülmektedir. Bunun nedeni, başta gelişmekte olan ülkelerde olmak üzere, dünya genelinde serbestleştirilen uluslararası ticaretin başlangıç etkilerinin giderek azalması olup, bu eğilimin önümüzdeki yıllarda da devam etme­si beklenmektedir. Bunun yanında, 1996 yılın­da, dünya ithal talebinin yaklaşık 2/3'ünü oluş­turan gelişmiş ülkelerin ithalatında görülen da­ralma ile gelişmekte olan ülkeler yönünden önemli olan petrol dışı temel mal fiyatlarında­ki düşüşler de dünya ticaretinin yavaşlamasın­da rol oynamıştır. 

Gelişmekte Olan Ülkelerde Dış Borçlar 

Gelişmekte olan ülkelerin toplam dış borçlan 1996 yılında yüzde 3 artarak 1.783.3 milyar dolara yükselmiştir. Toplam dış borçlar içinde resmi kreditörlerden sağlanan borçların payı yüzde 42.5, ticari bankalardan sağlanan  borçların payı yüzde 23.8 ve diğer kreditörlerden sağlanan borçların payı yüzde 33.7 olmuştur. 1997 ve 1998 yılında gelişmekte olan ülkelerin toplam borçlarının artacağı 1998 sonunda 1.949.2 milyar dolara ulaşacağı tahmin edil­mektedir. 

İşsizlik 

Yüksek orandaki işsizlik ülkeler ve böl­gelere göre farklılıklar göstermekle birlikte önemli bir problem olmaya devam etmektedir. Gelişmiş ekonomilerde ortalama işsizlik oranı 1996 yılında yüzde 7.3 ile bir önceki yıl düze­yinde kalmış, sanayileşmiş ülkelerde. ise 35 milyara ulaşan işsiz sayısı toplam işgücünün yüzde 6.9'unu oluşturmuştur. 1996 yılında Av­rupa Birliği'nde az da olsa artış gösteren orta­lama işsizlik oranı yüzde 11.3 olmuş, Avrupa kıtasındaki bir çok ülkede ise 1930 yılından beri en yüksek düzeyi olan %12'ye ulaşmıştır. 

Sonuç ve Değerlendirme 

1980'li yıllardan itibaren Dünya iletişim ve ulaştırma teknolojisinde sağlanan ilerleme­nin sağladığı ivme ile, üretim, ticaret ve finans alanındaki çok taraflı gelişmeler ile liberal eği­limin güç kazandığı teknolojik gelişmenin köklü değişikliklere yol açtığı bir döneme girilmiştir. 

Dünya ekonomisinin gündeminde en çok tartışılan konu haline gelen küreselleşme iyi ve olumlu yönleri ile sunduğu imkanların yanısıra Güney Doğu Asya borsalarında olan son dalgalanmalarda yaşandığı gibi, riskleri de beraberinde getirmektedir.

Ortaya çıkacak etkilerin olumlu veya olumsuz olması ve ülkelerin global piyasalar­daki başarısı, ortaya çıkacak problemlere karşı gösterecekleri esneklik ve uyum kabiliyetleri­ne ve tehlikelerden korunmak için destekleyi­ci kurumların oluşturulmasına önemli ölçüde bağlı olacaktır.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005