|
Yeni Vergilerin Kahraman Yüklenicileri
1994 Konsolide Bütçe açığı 190 trilyon TL olarak
öngörülmüştür. Gerçekliği bir tarafa bırakacak
derecede olağanüstü iyimserlikle yapılan bütçede,
ortaya çıkan bu boyuttaki açık için vergi
gereklidir. Yapılan açıklamalardan anlaşıldığı
kadar, katma değer vergisi oranı yükseltilecek,
emekliler dışındakilere yapılan vergi iadesi
kaldırılacak, doğal olarak enflâsyon sürdürülecek,
memur maaşları' ancak sembolik katsayı artışları ile
yükseltilecek. Kısaca topluma oldukça ciddi bir
"acı ilâç" içirilecektir.
Bu vergilerin nitelikleri belli, bu vergiler, ilk ve
dolaylı etkileri ile dar ve sabit gelirlileri vuran
vergilerdir. Katma değer vergisi, bir dolaylı
vergidir. Bu nedenle, söz konusu vergi, tasarruf
yapamayan insanlar üzerinde çok ağır bir yük
oluşturacaktır. Ücretliler ve düşük gelirliler
üzerindeki dolaylı vergi yükünü hafiflettiği ileri
sürülen vergi iadesi de kaldırıldığında, katma değer
vergisinin, ücretliler üzerindeki gerçek yük artışı,
yapılacak oran artışının da üzerinde olacaktır.
Ekonomide ücretlilerin bir kesimini de memurlar
oluşturmaktadır. Memur maaşlarındaki artış oranı
düşük tutularak, bü kesim üzerine görünmez bir vergi
daha uygulanacaktır. Bunun anlamı, kamu
personelinin, kamu hizmetlerinin ve dolayısıyla
devletin çökertilmesidir.
Özel kesinde çalışan emekçilerin durumu ise
ortadadır. İşsizliğin büyüdüğü, örgütlerin
çökertildiği bu ortamda, çalışanların, en temel
hakları için seslerini yükseltebilmeleri bile
güçleşecektir. Zira bu insanlar, yönetimde söz
sahibi olmak falan gibi lüks taleplerden tamamıyla
vazgeçip, bir biyolojik "Volkswagen"e dönüşecektir.
Hem de, susuz çalışan bir motorla!..
Bu tabloyu bir de enflâsyonla çerçeveledik mi, amaç
çok net olarak belirginleşmektedir: 1980'ler
politikası ile kana doymayan canavar, bugün ilâve
kan istemektedir! 1980 başlarında bu işi, yönetim
baskısı ile gerçekleştiren çevreler, bugün çok daha
ince parça-bölük araçlar kullanarak, ayni sonucu
belki de daha köklü, ancak zayıf toplumsal tepkiye
yol açabilecek şekilde elde etmeye çalışmaktadır.
Şunu açıkça ortaya koymak gereklidir: Bir ekonomide
kaynaklar kimde ise, israf da oradadır. Bir
ekonomide kaynaklar kimde ise, yanlış yönlendirme de
oradan kaynaklanmaktadır. Eğer yanlış yönlendirirle
ve israf var ise, tüm bu olumsuzluklar önemli bir
bölümü itibariyle ekonomik güce sahip olan
çevrelerden kaynaklanmaktadır. Adres, bu
çevrelerdir. Eğer acı ilâç bir çare olarak
düşünülüyorsa, adres de doğru seçilmelidir. Eğer
doğru adres seçilmiyor ise, çok ciddi bir hata
yapılmaktadır. Geçmiş uygulamalara da bakarak,
yapılacak hatanın olası sonuçlarını da
kestirebiliriz. Toplumda belirli kesimlerin aşın
bastırılması, o kesimi yozlaştınp, çökertmekle
kalmamakta, fakat uzun dönemde patlamalara da neden
olmaktadır. Buna karşın, diğer kesimlere yapılan
aktarmalarla, sağlanan rahatlık ise, bu kesimlerde
verimliliği artırıcı yönde kullanılmamakta, fakat
israfçı bir yönde istismar edilmektedir. Bu tür
kayıncı-cezalandıncı politikalar, adalet ilkelerine
ve demokrasiye uygun olmadığı gibi, etkinlik
açısından arzulanan sonuçlan da sağlamamaktadır.
Kaynak: İzzettin Önder – İstanbul Üniversitesi
Maliye Bölümü
|