Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Vergilendirme, Vergi Yükü ve Teşviki Üzerine

Kamu kesimine kaynak aktaran bir araç olan vergi, kaçınıl­maz olarak özel kesimi kısar. Bu nedenle, hiçbir vergi teşvik edici değildir. Her vergi özel kesim üzerinde kısıcı bir etkiye sahiptir. Hatta vergilerin transformasyon etkisi olarak bilinen, faktör arzını artırma etkisi de, özünde, gelirlerin azaltılması so­nucunda ve çok özel koşullarda oluşur. 

Vergi teşvik önlemleri, ekonomide bazı kesimlerde vergi yü­künü hafifletip, göreli fiyat değişikliği yaratarak oluşturulan etki mekanizmasına dayanır. Her vergi teşvik önlemi sonucunda, öngörülen etkinin mutlaka ve otomatik olarak ortaya çıkması söz konusu değildir. Ciddi vergi ayrıcalıkları sağlandığı halde, öngö­rülen etkilerin oluşmaması durumunda, belirli kesimlere açıktan rant aktarılmış olur. Türkiye'de 1980'ler vergi politikası, maale­sef, böyle bir işlev görmüştür. Hatta bu süreçle özel kesime akta­rılan rantlar, KİT açıklarını fersah fersah geçmiş, ne var ki, ka­muoyu hâlâ KİT açıkları ile uğraşıyor, daha doğrusu kasıtlı' ola­rak uğraştırılıyor. 

Devlet kanalı ile, halkın sırtından palazlanmış olan bu kuru­luşlar, siyasilere, özel mektup da dahil, her kanaldan nüfuz ede­rek, haksız vergi avantajı sağlamaktadır. 

Bu avantajlar haksızdır; çünkü, 1980 uygulaması, vergi avantajlarının nasıl har vurulup, harman savrulduğunu göstermiş­tir. Hatta sadece vergi avantajı değil, inanılmaz ücret bastırmaları, önemli boyutta dış kaynak ve yüksek bir enflasyon da heba edilmiştir. 

Bu avantajlar haksızdır; çünkü, her vergi avantajı, özel ke­simde ciddi bir atılım sağlamadan, ya vergi yükünü diğer kesim­lere kaydırmakta ve/veya gerçek kamu harcamalarının çağ-dışı boyutlarda küçültülmesine neden olmaktadır. Bir anlamda devlet çökertilmektedir.

Bu avantaj haksızdır; çünkü, eğer toplumsal kararlar sonu­cunda belirli hizmetler yapılacaksa, bunun maliyeti de iki kritere göre toplumda bölüştürülebilir. Bu maliyetlere ya bu hizmetler­den yararlananların, ya da refah düzeyi yüksek olanlara katlan­ması gerekir. Vergi ayrıcalıkları her iki kritere de uymamaktadır. 

Ne var ki, ekonomik güç, kriter tanımaz. Büyük üretim gücünü elinde tutanlar veya hareket kabiliyeti yüksek faktör geliri sahipleri, kendi kurallarını kendileri dayatır. Bu durum çok net olarak anlaşıl­maktadır. Anlaşılmayan ise, siyasi sorumluluk taşıyanların, niçin "çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi" diyerek halkı umut­landırdıkları, neden ellerindeki son kaleler olan büyük KİT'leri dev­retmek yarısında oldukları, hepsinden hazin olanı da, nasıl oluyor da tüm bu kadroların ekonomik tabanları dışında hâlâ belirli bir oy potansiyeli sağlıyor olduklarıdır!.. 

Her şeye rağmen, umalım ki, Yeni Yıl'da ve tüm yaşantımız­da, güzel günler hepimize huzur verir! 

Kaynak: İzzettin Önder – İstanbul Üniversitesi Maliye Bölümü

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005