Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Yenilenebilir Enerji Kaynakları

Dünya Nereye Gidiyor? 

Hızla artan nüfusun ve gelişen sanayinin enerji gereksinimleri kısıtlı kaynaklarla karşılanamamakta, enerji üretimi ve tüketimi arasındaki açık giderek artmaktadır. Küresel enerji tüketiminin, 2035 yılına gelindiğinde 1998 yılında tüketilen enerji miktarının iki katı, 2055 yılında ise üç katı olacağı tahmin edilmektedir. 

Öte yandan, petrol, doğalgaz, kömür ve nükleer enerji gibi "yenilenemeyen", geleneksel enerji kaynakları çevreyi ve insan sağlığını giderek daha fazla tehdit eder hale gelmiştir. Geleneksel enerji kaynaklarının, başta ulaştırma olmak üzere, konut ve sanayi sektöründe yaygın olarak kullanılması, sorunu daha da karmaşık bir hale getirmektedir. Sözgelimi, ulaştırma sektöründeki enerji tüketiminin %95'i petrolden karşılanmaktadır. Bu oranın gelecek beş yıl içinde, gelişmiş ülkelerde yılda % 1.5 gelişmekte olan ülkelerde ise %3.6 düzeyinde artması beklenmektedir. 

Fosil yakıtların yanması sonucu ortaya çıkan karbondioksit (CO2) miktarı ormanların azalmasıyla giderek artmakta, bu nedenle atmosferdeki diğer gazlarla birlikte güneş ışınlarının yansımasını engellemektedir. Bu suretle, "sera etkisi" oluşmakta ve iklim değişikliklerine neden olmaktadır. Küresel ısınmanın bu şekilde artmaya devam etmesi durumunda, 2040 yılına kadar, deniz seviyesinin bir metreye kadar yükseleceği, bu durumda dünyanın en büyük kentlerinin sular altında kalacağı yolunda görüşler ileri sürülmektedir. 

Fosil yakıtların yanması sonucu ortaya çıkan gazlardan biri olan karbon monoksit (CO) vücuttaki oksijen oranını azaltarak ölümlere yol açarken, kükürt dioksit (S02) kansere sebep olmaktadır. Doğalgazın yanmasıyla ortaya çıkan kokusuz ve gözle görülemeyen azot oksit (NO) ise atmosferde diğer gazlarla etkileşime girerek vücudun bağışıklık sistemini çökertmektedir. 

Atmosferin kirlenmesinin önlenmesine yönelik tedbirler, 1970'li yıllarda sanayileşmiş birçok ülke tarafından alınmaya başlanmış olmakla birlikte, kirleticilerin hava olaylarıyla birlikte taşınmasının ve sınır ötesi etkiler yaratmasının engellenmesi mümkün olamamıştır. Uzun mesafelere taşınan kirleticiler, insan sağlığına zarar vermiş, toprakta ve su kaynaklarında asit oranının artmasına neden olarak bazı canlı türlerinin yok olmasına sebep olmuş, ayrıca metal yüzeyleri, binaları olumsuz yönde etkilemiştir. 

Diğer taraftan, İkinci Dünya Savaşı sonrasında barışçıl amaçlarla kullanılmaya başlanan nükleer enerjiye duyulan güven, bugün dünyadaki elektrik enerjisinin % 17sini üretse de, "Çernobil Nükleer Kazası" sonucu azalmaya başlamıştır. Günümüzde 1000'i aşkın ticari, askeri ve araştırma amaçlı nükleer reaktör işletilmekte, ancak yeni tesisler açılması yoğun tartışmalara neden olmaktadır. 

Bütün bu gelişmelerin yanısıra petrolün 50 yıl, doğal gazın ise 200 yıl içinde tükeneceğinin tahmin edilmesiyle insanoğlu doğa ile dost, temiz ve nispeten ucuz enerji kaynakları arayışına yönelmiştir. Bu kapsamda, zaman açısından 'sürdürülebilir" olmakla birlikte dünyanın her bölgesinde var olabilme özelliğini de taşıyan "yenilenebilir enerji kaynakları"nın daha fazla kullanılması yönünde adımlar atılmaya başlanmıştır. 

Yenilenebilir Enerji Kaynakları Nedir ve Neden Önemlidir? 

Yenilenebilir enerji kaynağı "Doğanın kendi evrimi içinde bir sonraki gün aynen mevcut olabilen enerji kaynağı" olarak tanımlanmaktadır. Yenilenebilir enerji kaynaklarının en büyük özellikleri, karbondioksit emisyonlarını azaltarak çevrenin korunmasına yardımcı olmaları, yerli kaynaklar oldukları için enerjide dışa bağımlılığın azalmasına ve istihdamın artmasına katkıda bulunmaları ve kamuoyundan yaygın ve güçlü destek almalarıdır. Bir başka deyişle, yenilenebilir enerji kaynakları, ulaşılabilirlik (Accessibility), mevcudiyet (Availability), kabul edilebilirlik (Acceptability) özelliklerinin hepsini taşımaktadırlar. 

Yenilenebilir enerji kaynakları, hidro, jeotermal, güneş, rüzgar, odun, bitki artıkları, biyokütle, gel-git ve dalga olarak kabul edilmektedir. 

Rakamlarla Yenilenebilir Enerji 

Hidro-enerji ve barajlar, atmosferi kirleten zehirli gaz ve parçacık deşarjlarının olmaması, yenilenemeyen enerji kaynaklarıyla karşılaştırıldıklarında işletim maliyetlerinin azlığı, ayrıca tarım sektöründe kullanımları nedeniyle vazgeçilmez görülmektedirler. Günümüzde, potansiyel hidro-enerji miktarının ancak üçte birinden faydalanılmaktadır. Bu oran dünya elektrik üretiminin % 17sine karşılık gelmektedir. Hidro-enerji üretiminde küçük barajların çevreye daha az zarar verdiği, bu nedenle büyük barajların yenilenebilir enerji olarak kabul edilemeyeceği yönünde tartışmalar yaşanmaktadır. Öte yandan, büyük barajların yapılmaması yönünde tutum sergileyen Dünya Bankası bu husustaki politikalarını değiştirmeye başlamıştır. Enerji tüketiminde dünya ortalamasının çok altında olan ülkelerde hızla artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak için kalkınmış ülkelere göre çok daha fazla güç ve enerjinin kısa süreler içinde devreye girmesi gerekmektedir. Yılda % 8-10 düzeylerinde binlerce MW'lık enerji ihtiyacının karşılanması ancak büyük ölçekli baraj projelerinin hayata geçirilmesiyle mümkün olacaktır. Jeotermal enerjiden elektrik üretimi dünyada ilk defa İtalya'da uygulanmaya başlamış olup, günümüzde Amerika, Filipinler ve Yeni Zellanda başta olmak üzere 22 ülkede 8274 MW'lık elektrik üretilmektedir. Odun, yenilenebilir enerji kaynağı olarak önemli potansiyele sahip olmakla birlikte, hızla tüketilmesi nedeniyle "yenilenebilme" özelliğini yitirmeye başlamıştır. Günümüzde her bir dakikada 50 dönüm orman yok edilmektedir. Dünyada güneş enerjisinden ısı elde edilmesine yönelik teknolojiler giderek gelişmektedir. İsveç gibi güneşi çok az gören bir ülkede bile dışarıda sıcaklık eksi dört dereceyken güneş enerjisini depolayan araçlardan 70 derecede su elde edilebilmektedir. Gürültü kirliliğine neden olduğu, televizyon ve radyo dalgalarının yayılmasını olumsuz yönde etkilediği ve kuşlara zarar verdiği yolunda yaşanan tartışmalara rağmen, rüzgar türbinlerinin kullanım alanları giderek artmaktadır. Kapasitesi 5 MW'a kadar çıkan rüzgar türbinleri Amerika, İngiltere, Almanya ve Danimarka'da yaygın olarak kullanılmaktadır. 2010 yılında, rüzgar türbinleri tarafından üretilen enerji miktarının 150 GW'a ulaşması beklenmektedir. Biyokütle ve deniz enerjisi en temiz enerji kaynakları olarak kabul edilmekle birlikte, küresel ölçekte toplam enerji üretimine katkıları ancak %1 mertebesindedir. 

Uluslararası Enerji Ajansı'nın 2002 tarihli raporunda, küresel enerji üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının payı %13.8 olarak belirtilmektedir. Bu rakamdan yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanım alanının oldukça sınırlı olduğu sonucuna ulaşılsa da, 20-30 yıl içinde yenilenebilir enerji kaynaklarının önemlerinin giderek artacağı tahmin edilmektedir. Nitekim, Shell Uluslararası Petrol Şirketi, 2025 yılında, yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam enerji üretimine olan katkılarının günümüzde fosil yakıtları tarafından üretilen enerjinin üçte ikisi kadar olacağını açıklamıştır. "Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli" (Intergovernmental Panel of Climate Change-IPCC), i 995 yılı değerlendirmesinde, bu oranın beşte iki mertebesinde olabileceğini belirtmiştir. Bazı kaynaklara göre, 2020 yılında dünyada üretilen elektriğin yüzde 50'sİnin yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanacağı iddia edilmektedir. 

Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Yaygınlaştırma Çabaları 

Özellikle Avrupa Birliği (AB) başta olmak üzere, gelişmiş ülkeler yenilenebilir enerji kaynaklarının daha fazla kullanılması yönünde somut adımlar atmaya çalışmaktadır. Bu çerçevede, Avrupa Birliği, 2010 yılı için yenilenebilir enerji alanındaki strateji hedeflerini 1,000,000 fotovoltaik çatı (güneş enerjisi), 10,000 MW ilave rüzgar enerjisi kapasitesi 10,000 MW ek biyokütle enerjisi kapasitesi olarak belirlemiştir. Bu hedeflerin gerçekleşmesi halinde karbondioksit emisyonlarında yıllık toplam 402 milyon tonluk bir düşüş sağlanacağı belirtilmektedir. 

2002 yılında Güney Afrika Cumhuriyeti'nin Johannesburg kentinde düzenlenen "Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi"nde, Türkiye'nin de benimsediği, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına yönelik teknolojilerin desteklenmesi ve bu kaynakların kullanımının önemli ölçüde arttırılması için ulusal, bölgesel ve küresel ölçekte hedefler içeren "Johannesbmg Zirvesi Bildirisi" AB'nin öncülüğünde yayımlanmıştır. AB, iklim değişikliği ile mücadele konusunda sera gazı emisyonlarının azaltılmasını öngören "Kyoto Protokolü"nün hayata geçirilmesine yönelik çalışmalarını sürdürmektedir. AB'nin, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını teşvik etmek üzere üstlendiği eylemlerin ve aldığı tedbirlerin, koyduğu hedeflere ulaşılmasında ne ölçüde başarı sağlayacağını, özellikle üye devletler tarafından ortaya konulan siyasi irade belirleyecektir. 

Rüzgar enerjisinden 1.8 GWlık enerji elde edilmiştir. Yapılan planlar 2025 yılında elektrik ihtiyacının % 7'si rüzgar enerjisinden karşılanacağını ortaya koymaktadır. 

Türkiye'de bazı belediyeler tarafından çöp içinde biriken metan gazının borularla enerji üretim tesislerine pompalanmasıyla elektrik enerjisi üretilmektedir. Bu konuda yapılan çalışmalara 1957 yılında başlanmış olup, çöp termik santrallerin kurulması girişimleri hız kazanmıştır. 

Neler Yapılabilir? 

Türkiye, 2001 yılı itibariyle dünya nüfusunda %1.10, ekonomisinde %0.68 ve enerji tüketiminde %0.86 oranında bir paya sahiptir. Tüketilen ve üretilen enerji miktarının bir ülkenin ekonomik kalkınmışlığının bir göstergesi olduğu düşünürse, yenilenebilir enerji kaynaklan potansiyelinin daha etkin kullanılması zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. 

Yenilenebilir enerji kaynakları açısından oldukça zengin bir bölgede yer alan Türkiye'de yapılan bu düzenlemeler çevre dostu ve ucuz eneıji üretimini artıracaktır. Ancak, yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanmak amacıyla daha fazla araştırma-geliştirme çalışması yapılması, bu amaçla "Yenilenebilir Enerji Kaynakları Master Planı"nın oluşturulması, özel sektörün bu alanda yapacağı yatırımlara sübvansiyon, düşük faizli kredi, vergi iadesi ve muafiyeti gibi uygulamalar getirilmesi de faydalı olabilecektir. Yerli üretimin artırılması, enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi, dışa bağımlılığın azaltılması ayrıca çevreye daha az zarar verilmesi amacıyla yenilenebilir enerji kaynaklarının daha fazla kullanılması teşvik edilmeli, bu amaçla, işletme masrafları çok düşük, ulusal kaynaklarımızdan olan, ancak hala %35'ini değerlendirebildiğimiz hidro-enerji kaynaklarımıza yönelik yatırımlar desteklenmelidir. Enerji talebindeki hızlı artışın karşılanması için, yenilenebilir enerji kaynaklarından en etkin ve rasyonel biçimde yararlanılması amacıyla kamu ve özel sektör yatırımlarının bu alana yönlendirilmesi de yararlı olacaktır. 

Ancak, bu konuda yatırım. Üretim ve tüketim maliyetlerinin yüksekliğinin yenilenebilir enerji kaynaklarının daha fazla kullanılmasının önündeki en büyük engel olduğu görülmektedir. Sözgelimi, kömür, yakıldığında ortaya çıkan karbondioksit emisyonu için ödenmesi gereken yüksek bir ceza olmadığı sürece, Özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki (Hindistan, Çin, Endonezya vb.) bolluğu da göz önünde alındığında önemli bir enerji kaynağı olmaya devam edecektir. Öte yandan, doğalgaz, kalkınmakta olan ve yoğun nüfusa sahip pek çok ülkenin enerji planlamasında gelecek yıllarda da önemli rol oynayacaktır. Bütün bu gelişmelere rağmen, yenilenebilir enerji kaynaklarından, bugüne kadar arzulanan düzeyde faydalanılamasa da, küresel ölçekte yaşadığımız ağır çevre sorunlarının giderilmesi için uluslararası işbirliğiyle bu yönde daha fazla adım atılması memnuniyet vericidir.

Kaynak: Simla Yasemin Özkaya

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005