Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Yolsuzluk ve Kara Para Aklama 

Genellikle, yozlaşma, iltimas veya rüşvet kavramları ile eşanlamlı olarak kullanılan yolsuzluk günümüzde, özel sektörü de kapsayacak şekil­de kısaca, "Kamu gücü ve kaynakları ile özel kuruluşlardaki görev, yetki ve kaynakların mevzuata uygun veya aykırı yöntemlerle kamunun zararı­na olarak, özel çıkarlar için kullanılması" biçiminde tarif edilebilir. 

Yolsuzluk yeni bir olgu değildir. Ancak, küreselleşmeyle birlikte yol­suzluk; tüm ülkeleri etkisi altına alarak toplumsal ve ekonomik dokularını felç eden ölümcül bir hastalık halini almıştır. Hatta yolsuzluk, özellikle de son yıllarda kurumsallaşarak adeta, sektör haline gelmiştir. Yolsuzluk ekonomisi terimi literatüre yerleşmiştir. 

Yolsuzluğun nedenleri ülkeden ülkeye değiştiğinden kimi ülkelerde iyi işleyen önleyici, cezalandırıcı ve adli önlemler başka yerde işe yarama­yabilir. Bu nedenle, yolsuzlukların önlenmesine ilişkin stratejiler geliştirir, mekanizmalar oluştururken uluslararası kuruluşların ve yabancı ülkelerin deneyimlerinin yanı sıra, ülkenin gelişmişlik düzeyi, kültür, sosyo ekono­mik yapı gibi gerçeklerini de dikkate almak gerekmektedir. Günümüzde, BM'den AK'ne, Dünya Bankasından Hükümet Dışı Kuruluşlara yolsuzluk belli başlı tüm uluslararası örgüt ve kuruluşların ilgi alanı ve gündem maddesi olmuştur. Uluslararası hukukta gerek doğrudan, gerekse karapara ve sınıraşan örgütlü suçlar bağlamında yolsuzlukla mücadeleyi amaçlayan geniş bir normatif kurallar çerçevesi oluşmuştur. Bu normların iç hukuklara tam olarak yansıtılması Dünya çapında uyumlu ve etkin bir mücadele ve uluslararası işbirliği mekanizması oluşturulmasını sağlaya­caktır. Türkiye bu alandaki temel uluslararası sözleşmelere ya taraf olmuş ya da imza koyarak taraf olma iradesini ortaya koymuştur.

Yolsuzluğun bedelini herkes öder. Yolsuzluk eylemleri bu işe bulaşan­ların banka hesaplarını kabartmakdan çok daha ağır sonuçlara yol açmak­tadır. Uzun vadede görülen çok sayıda etkiler arasında ülkeleri yoksullaş­tırmakta, vatandaşlarını iyi bir yönetimden mahrum etmekte, ekonomik sistemlerin istikrarını bozmakta, karapara aklama örgütlü suç, terör ve diğer yasadışı faaliyetlerde artışa neden olmaktadır.

Ülkelerin kıt kaynaklarının bir avuç hortumcu tarafından yağmalan­ması, hükümetlerin vatandaşlarına temel hizmetleri sağlama, ekonomik, siyasi ve sosyal gelişmeyi arttırma imkanını azaltmaktadır. Aynı zamanda altyapı projelerinin kötü bir şekilde tasarlanması ve yapılması nedeniyle halkın güvenlik ve sağlığını tehlikeye atar. Özellikle fakir halk yolsuzluğun zararlı etkilerine en fazla maruz kalan kesimi oluşturur. Çünkü yolsuzluk­ların sonucu olarak ülkelerin çoğunda temel kamu hizmetleri ve hayat kalitesi kötüleşir.

Yolsuzluk kamunun yanı sıra özel sektörün yatırımlarının yönünü de etkiler. Şirketleri kayıt dışılığa ve yer altı alanlara iter. Artık yolsuzlukla mücadelenin etkin, adil ve rasyonel bir yönetim oluşturma (iyi yönetişim) çabalarının mütemmim cüzünü oluşturduğu kabul görmektedir. 

Yolsuzluğun nedenleri ülkeden ülkeye değiştiğinden kimi ülkelerde iyi işleyen önleyici, cezalandırıcı ve adli önlemler başka yerde işe yarama­yabilir. Bu nedenle, yolsuzlukların önlenmesine ilişkin stratejiler geliştirir, mekanizmalar oluştururken uluslararası kuruluşların ve yabancı ülkelerin deneyimlerinin yanı sıra, ülke gerçeklerini de dikkate almak, netice almak açısından önemlidir. 

Küreselleşen dünyada, yolsuzluk, demokrasinin kurum ve değerleri­ni, etik değerleri ve adaleti zayıflatmakta, sürdürülebilir kalkınmayı ve hukukun üstünlüğünü tehlikeye sokmakta, toplumların istikrar ve güven­liğine ciddi bir sorun ve tehdit oluşturmaktadır. Son zamanlarda, karapara aklama dâhil olmak üzere, özellikle örgütlü suçlar ve ekonomik suçlar gibi diğer suç türleri ile yolsuzluk arasındaki bağlantının endişe verici boyutlara vardığı BM ve Avrupa Konseyi gibi uluslararası örgütlerin ortak kanaatidir.

Çeşitli uluslararası girişimlerde, devlet kaynaklarının önemli bir bö­lümünü teşkil edecek boyutta varlıkların konu olduğu ve devletlerin siyasî istikrar ve sürdürülebilir kalkınmasını tehdit eden yolsuzluk vakaları hak­kında endişeler dile getirilmektedir. 

Yolsuzluğun artık yerel bir mesele olmayıp, bütün toplum ve ekono­mileri etkileyen ve önlenmesi ve kontrol altına alınması etkin bir uluslara­rası işbirliğini gerektiren bir sınıraşan olgu olduğu artık inkarı mümkün olmayan bir gerçektir. 

Bu meyanda haksız olarak kişisel servet edinmenin özellikle demok­ratik kurumlara, ulusal ekonomilere ve hukukun üstünlüğü ilkesine zarar verdiği dünyanın çeşitli ülkelerini sarsan bir çok skandalla ortaya çıkmış­tır. Nitekim, bu nedenle Birleşmiş Milletler Yolsuzlukla Mücadele Söz­leşmesinde haksız olarak edinilmiş varlıkların uluslararası transferlerinin daha etkin bir biçimde önlenmesi, tespit edilmesi, caydırılması ve varlıkla­rın geri verilmesi konusunda uluslararası işbirliğinin güçlendirilmesine ilişkin ayrıntılı hükümlere yer verilmiştir. 

Yolsuzluğun önlenmesi ve ortadan kaldırılması bütün Devletlerin or­tak yükümlülüğü olduğu gibi bu alandaki çabaların etkili olması amacıyla, sivil toplum, hükümet-dışı kuruluşlar ve yerel toplum örgütleri gibi kamu sektörü dışındaki birey ve grupların da destek ve katkıları ile her bir Dev­letin diğeri ile işbirliği yapması zorunludur. 

Yine, yolsuzlukla etkin mücadele edilmesi ve yolsuzluğun önlenmesi için kapsamlı ve çok yönlü bir yaklaşım şarttır.

Yolsuzlukla mücadele, Ülkemiz açısından önemli ve öncelikli bir yer tutmaktadır. Türkiye'de, bir yandan ülke çapında yolsuzlukla mücadele çalışmalarına hız verilirken, diğer yandan bu konuda uluslararası alanda yürütülmekte olan çalışmalara da aktif olarak katılım sağlanmaktadır. Yolsuzluk suçlarının, uluslararası boyutlara ulaşmış olması karşısında, suçla mücadelede uluslararası işbirliği müesseselerinin sağlıklı ve hızlı bir şekilde işlemesinin önemi dikkate alınarak, yolsuzluk konusunda gerek mevzuatımızı uluslararası standartlara uygun hale getirmek, gerek ulusla­rarası işbirliğini arttırmak amacıyla, Ülkemiz bu konuyla ilgili temel ulus­lararası sözleşmelere taraf olmuştur. Ayrıca söz konusu iç hukukumuza yansıtılması için gerekli adımlar geçmişe oranla çok hızlı bir şekilde atıl­maktadır. Birkaç örnek vermek gerekirse, AK bünyesinde Yolsuzluğa Karşı Özel hukuk Sözleşmesi ve Yolsuzluğa Karşı Ceza Hukuku Sözleş-mesi'nin onaylanması, BM bünyesinde Sınıraşan Örgütlü Suçlarla Müca­dele SÖzleşmesi'nin (Palermo Sözleşmesi) onaylanması ve Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesinin imzalanması, Avrupa Konseyi Sözleşmelerine Taraf Devletlerin sözkonusu Sözleşme hükümlerine uygun davranıp dav­ranmadıklarını izleme görevini yapan "Yolsuzluğa Karşı Devletler Gru-bu'na (GRECO) üye olunması (01.01.2004 tarihinde) son dönemde atılmış adımlardır.

GRECO Ülkemize yönelik 1. ve 2. aşama ortak değerlendirme ziyareti­ni geçtiğimiz 23-27 Mayıs 2005 tarihlerinde gerçekleştirmiştir. Ziyaretin eşgüdümü ilgili Bakanlık ve Kurumlarımızın da katkıları ile Adalet Ba­kanlığı tarafından sağlanmıştır.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin 6 Kasım 1997 tarih ve (97)24 sayılı tavsiye kararında vurgulandığı üzere, yolsuzlukla mücadele çok yönlü bir niteliğe sahip olmalı ve bu mücadele yapılırken tüm yönlerinde örgütlü suçluluk ve karapara aklamayla muhtemel bağlantıları göz önüne alınmalıdır. 

Yolsuzluk ve rüşvet, karapara aklamayla sıkı şekilde bağlantılıdır. Çünkü ilk olarak, yolsuzluk ve rüşvet parası çamaşır makinelerindeki kirli paranın geri kalanı ile birlikte aklanmaktadır. Diğer taraftan, suç örgütleri amaçlarına ulaşmak için gerektiğinde güç kullanmadan önce Devleti, ekonomik sektörleri ve malî yetkilileri yolsuzluk ve rüşvet silahıyla etkisiz­leştirmeyi denemektedir. Ayrıca karmaşık bir karapara aklama işlemi, maaş ya da komisyon karşılığı çalışan çok sayıda finans uzmanı aracının iştiraki olmadan gerçekleştirilemez. Dolayısıyla kara para aklama, oluşu­munda bile bir yolsuzluk biçimidir. 

Örgütlü suç faaliyetlerinin katalizatörü olan yolsuzluk ve karapara aklama suçları, ortak olarak görünüşte mağdur oluşturmamakta ve güçlü sosyal aktörler kullanmaktadır. Tüm tanınmış sınır aşan örgütlü suç grupları zenginliklerini ve gelişmelerini bu tehlikeli yolsuzluk ve karapara aklama ikilisine borçludurlar. 

Yolsuzluk, karapara aklamayı korurken, o da yolsuzluğu beslemekte­dir. Bu malî sarmal da ekonominin giderek artan biçimde suçluların kont­rolüne geçmesine yol açmaktadır. 

Bunun yanısıra, muazzam kârlarının bir bölümünü daima ekonomik ve mali kurumları kontrol, politik, adli ve sosyal kurumlara sızmak amacıyla rüşvet vermek ve nüfuz elde etmek için kullanan örgütlü suçluluğun en büyük eylem aracı yolsuzluktur. 

Ayrıca, büyük miktarlı hem yolsuzluk hem de kara para aklama olay­ları genelde her zaman uluslararası bir nitelik taşımaktadır. Uluslararası yolsuzluk ve kara para aklama işlemleri genelde çok karmaşıktır ve ortaya çıkarılmaları hukukî, cezaî, malî, polisiye ve idarî tüm boyutlarını göz önüne alan mültidisipliner bir yaklaşım ve çabayı gerektirmektedir. 

Her suç şirketi politik güce sahip olmayı; seçmenler üzerinde nüfuz kurarak uzaktan kontrol etmeyi; kilit makamlarda bulunan politikacı, hâkim ve gazetecileri rüşvet yoluyla etkisizleştirmeyi; rahatsız edenleri uzaklaştırmayı, "uygun" tayinler önermeyi ister. Suç şirketi oportünisttir: Yürürlükteki siyasî rejimin demokrat, faşist ya da komünist olmasına bakmaz.

Keza muazzam kârlarının bir bölümünü daima ekonomik ve mali ku­rumları kontrol, politik, adli ve sosyal kurumlara sızmak amacıyla rüşvet vermek ve nüfuz elde etmek için kullanan örgütlü suçluluğun en büyük eylem aracı yolsuzluktur. 

Hakim ve savcıların bağımsızlığı, kamu davasının mecburiliği ilkesi ve adli polisin savcılığa bağlı olmasının İtalya'daki "temiz eller" operasyo­nunun başarılı olmasını sağladığı belirtilmektedir. Aynı ilkeler ülkemizde de örgütlü suç, yolsuzluk ve karapara aklama ile mücadele alanında etken faktörler olabilir. 

Meclis Yolsuzlukları Araştırma Komisyonunun Türkiye'deki yolsuz­lukların üç boyutlu bir fotoğrafını ortaya koyar^ 1114 sayfalık raporu, ül­kemizde yolsuzlukla mücadelenin karapara boyutında alınması gereken tedbirlerle ilgili de, önemli tespit ve önerilere yer vermektedir. Temenni­miz, ortak akıl ürünü sözkonusu önerilerin kağıt üzerinde kalmaması, aklama karşıtı mevzuat çalışmalarında göz önüne alınmasıdır

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005