Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Demokrat Parti Dönemi (1950-1960) 

Uluslar arası Konjonktür 

II. Dünya Savaşı yıllarında yaşanan kıtlıklar, sıkıntılar ve bi­reysel özgürlüklerin sıkıyönetim nedeniyle sınırlandırılmış olması, ayrıca Milli Korunma Kanunu'nun uygulanmasında yapılan hak­sızlıklar ve yanlışlar halkın CHP'den ve onun hükümetlerinden uzaklaşmasına yol açtı. Halk DP'ye kurtarıcı olarak sarıldı. Savaş zenginleri liberal bir düzende birikimlerini daha kolay ve kısa za­manda değerlendirebilecekleri kanısıyla, DP'nin kurulması ve gelişmesine bütün güçleriyle katıldılar.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında Batı Avrupa Ülkeleri yanmış yıkılmış şehirlerini ve ekonomilerini yenilemek için devlet öncülü­ğünde kıt kaynakları plan veya programlara uygun olarak kullan­maya girişmişlerdi. Artık bu ülkelerde devletin makro düzeyde karışımları olağan, hatta ekonominin istikrar içinde büyümesi için gerekli sayılıyordu. İlk kez gelişmiş kapitalist ülkelerde bu anlayı­şın gereği olarak, "yol gösterici planlama " uygulamasına geçildi. Böylece "liberal kapitalizmim yerini "müdahaleci kapitalizm" almış oldu. 

1950'li yılların sonuna gelindiğinde Komünist Batı Avrupa ülkeleri dışında, Fransa, Hollanda ve Belçika'da makro düzeyde hazırlanmış "yol gösterici plan" uygulanmaktaydı. İngiltere'de 1946'da başlandı, fakat 1951'de vazgeçildi. Ancak 1961'den itiba­ren yeniden uygulanmaya konuldu. 

Altı Avrupa Ülkesi (Almanya, Fransa, İtalya, Belçika, Hollan­da, Lüksemburg) 1951'de Paris'te Avrupa Kömür ve Çelik Birli-ği'ni kurdular. Amaç kömür, demir cevheri, hurda demir ve çelik ürünleri ticaretinde kısıtlamaları kaldırmak ve topluluk dışı ülkele­re ortak gümrük tarifesi uygulamaktı. Dolaylı amaç, Dünya'yı kana bulayan Hitler'i destekleyen Krupp ve Thyssen gibi tekellerin bir daha ortaya çıkmasını önlemekti. Bugünkü AT"nin çekirdeği böyle kuruldu. 25 Mart 1957 tarihli Roma Antlaşması uyarınca, 1 Ocak 1958'den itibaren AET faaliyete geçti.

1950'li yıllarda İktisatçılar geri kalmış ülkelerin kalkınma so­runlarını inceleyip açıklayan eserler yayınlamaya başladı. Ulusla­rarası kuruluşlar benzer çalışmalara girişti. Ortaya çıkan sonuç veya öneri, kit kaynakların etkin ve yerinde kullanımı için devletin yol göstericiliği zorunludur şeklindeydi. Bunun için bu ülkelerin bir 'kalkınmaplanı" hazırlamaları ve uygulamaları öngörülmüştü. 

Uygulamalar ve iktisat biliminde gelişmeler karşısında, Tür­kiye'de 14 Mayıs 1950'de iktidara gelen Demokrat Parti, tam ter­sini savunan ve uygulayan bir tutum ortaya koymuştu. Ayrıca parti programına aldıkları ve halka açıkladıkları halde memura sendika kurma, işçiye grev hakkı verilmesini Hükümet programına alma­dılar. 

1946-1950 arasında Anti-Devletçi görüşlerle halk kitlelerini sürükleyen DP, iktidar olduktan sonra kurduğu ilk hükümet (Ad­nan Menderes Hükümeti) programında, bu görüşlere şöyle yer verilmişti.

"İktisadi ve mali görüşlerimizin esası bir taraftan Devlet müdahalelerini asgariye indirmek, diğer taraftan ik­tisadi sahada Devlet sektörünü mümkün olduğu kadar da­raltmak ve buna mukabil emniyet vermek suretiyle hususi teşebbüs sahasını mümkün olduğu kadar genişletmek diye ifade olunabilir". 

Birinci Menderes Hükümeti'nin göreve başlamasından 1 ay sonra Dünya beklenmedik bir savaşa sahne oldu. 25 Haziran 1950'de "Kore Savaşı" başladı. İki gün sonra BM Güvenlik Kon­seyi bölgede barışı korumak için üye ülkeleri G. Kore'ye yardıma çağırdı. Çin'in K. Kore yanında savaşa girmesiyle, savaş bir BM-Çin Savaşı" niteliği kazandı. Bu savaşla başta ABD olmak üzere Batı Ülkeleriyle Komünist Ülkeler karşı karşıya geldiler. Savaşla birlikte hammadde ve tarım ürünleri fiyatları yükseldi. Bu beklen­medik durum, Menderes Hükümeti'nin tarım sektöründe üretimi arttırmaya yönelik önlemleri hızla yürürlüğe koymasına ortam yarattı. Devletin hızlı sanayileşmeye öncelik etmesi yerine, tarımın geliştirilmesini isteyen ABD uzmanları, hiç şüphesiz Türk Hükü­meti'nin bu kararından memnun olmuşlardı. Hükümet Batılı dost­larını sevindiren iki önemli iktisat politikasını uygulayacağını a-çıkladı. Birincisi, sanayileşmeyi özel kesim eliyle yürütmek ve bu yönde devletin elindeki sınai tesislerin özel sektöre satışını müm­kün kılacak önlemleri almak. İkinci önemli politika değişikliği ise, dış ekonomik ilişkilerde devlet müdahalelerini asgariye indiren yeni bir düzene geçmek... Böylece ortaya üç temel iktisat politikası çıkmış oluyordu. 1) Tarım sektörüne öncelik, 2) Sanayileşmeyi özel sektöre bırakmak, 3) Dış ticarette liberalizasyon. Türkiye İktisat Tarihi 

1950 yılının Mayıs ayında ilk hükümet programını meclise sunan A. Menderes, on yıl sonra bu kez, 1960 yılının Mayıs ayında silahlı kuvvetlerin müdahalesi ile siyasî hayattan uzaklaştırılmış, yargılanmış ve iki bakan arkadaşıyla birlikte idam edilmiştir. De­mokrat Parti'nin veya A. Menderes Hükümeti'nin yukarıda belir­lediğimiz üç temel iktisat politikasının uygulamaya nasıl yansıdı­ğını görmek ve göstermek için incelememizi üç başlık altında ve on yılı kapsayacak biçimde toplamaya çalıştık.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005