Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Dış Ekonomik İlişkilerde Liberal Yaklaşım 

Önceki bölümlerde ayrıntılı olarak anlattığımız gibi Atatürk döneminde yakın geçmişten alınan acı dersler nedeniyle, dış eko­nomik ilişkilerde ölçülü ve kararlı davranılarak ulusal ekonominin bağımsızlığı tehlikeye düşürülmemeye çalışılmıştır. Ülkede faali­yet gösteren yabancı şirketlerin devletleştirilmesi de bu anlayışın sonucudur. İkinci Dünya Savaşı'nın sonuna kadar bir iki istisna dışında ülke yabancı sermayeye kapalı tutulmuştur. 

Fakat dönemin güçlü kesimleri olan büyük toprak sahipleri ile tüccarlar, hem siyasal güvence elde etmek ve hem de yeni ekono­mik fırsatları değerlendirmek için "dışa açılma"yı, serbest dış tica­reti öne çıkardılar.

İkinci Dünya Savaşı'nda Hitler'in ezilmesinde Batılılarla iş­birliği yapan Stalin, önce Doğu Avrupa'yı yani "Doğu Bloku"n\ı kurduktan sonra, etrafındaki komşu ülkeleri de tehdide başladı. Bu tehdit 1953 yılında Stalin'in ölümüyle son buldu. Türkiye kuzey komşusundan gelen bu tehditler karşısında özellikle ABD ile aske­rî yardım ve işbirliği ilişkileri içine girdi. 12 Temmuz 1948'den itibaren ABD'den askerî yardım almaya başlandı. Aynı yıl 15 Av­rupa ülkesiyle birlikte Avrupa İktisadi İşbirliği Teşkilatı'nın kuru­cu üyesi olan Türkiye, böylece hem askerî hem de ekonomik yön­den Batı Avrupa'ya açılmış ve işbirliğine girişilmişti. Bu yakın­laşma sonucu, 4 Nisan 1949'da kurulan NATO'ya 1952 yılında Türkiye de katılarak, Kuzeyden gelecek tehlikeye karşı kendini yalnızlıktan kurtarmış oldu. 1 Ocak 1958'den itibaren oluşan AET'na Yunanistan 15 Temmuz 1958'de başvurunca, Türkiye'de 31 Temmuz 1959'da başvurdu ve 12 Eylül 1963'te Ankara Ant­laşması imzalandı.

Türkiye Sınai Kalkınma Bankası'nın faaliyete geçmesiyle ö-zellikle ABD kökenli yabancı sermaye Türk özel sektörüne destek olmaya başlamıştır. Gerek Dünya Bankası aracılığı ile gerekse diğer yollarla gelen yabancı sermayeye ülke bütünüyle açılmış oldu. Dış ekonomik ilişkilerinde "Dolar bölgesi"ne kayan Türki­ye, böylece her alanda Amerikan etkisine açılmış durumdaydı. Türkiye Ekonomi Tarihi 

Menderes Hükümeti, ABD ve OECD'nin ekonomik ve teknik yardımları olmadan ülkenin kalkınamayacağı görüşündeydi. Bunun ön koşulu olarak dış ekonomik ilişkilerde liberal yaklaşımı gerekli ve kaçınılmaz buluyorlardı. Kore savaşının yarattığı konjonktür, Menderes Hükümeti'nin bu politikasının olumlu sonuç vermesini sağlamıştı. Konjonktür değişince ekonominin iç ve dış dengeleri bozulunca,Hükümet dış ekonomik ilişkileri denetim altına almak zorunda kalmıştı. Bu durumu aşağıda verilen dış ticaret verilerin­den izlemek mümkündür. 1567 Sayılı yasaya dayanılarak 15.9.1955 tarihinde çıkarılan 14 Sayılı Karar ile TL'nin konvertibl olma özelliği tamamen kaldırıldı. Çok kötü bir kambiyo denetim rejimine geçildi. O dönemin seçkin bürokratı sonraki dönemlerde siyaset ve devlet adamı Cahit Kayra 1958 yılı başındaki durumu (1938 Kuşağı) şöyle açıklıyor:

"Bu dönemde Maliye Bakanı Hasan POLATKAN her akşam memurlar evlerine gittikten sonra Ankara Merkez Kambiyo Müdürü Balyoz Niyazi ile oturur kime ne kadar döviz verileceğini kendisi saptardı. "

Hızla zengin olmak için piyasa değerinin 1/3 fiyatına "döviz tahsisi" almak yetiyordu. Bu olanağa kavuşmak için Başbakan Adnan Menderes'in kurduğu "Vatan Cephesi"ne katılmak ve par­tiye yardım yapmak gerekiyordu. 

Tablo XIII - Dış Ticaret (1950-1961) (Milyon $) 

Yıllar

ithalat

ihracat

Fark

1950

285.6

263.4

-22.2 .

1951

402.0

314.0

-88.0

1952

556.0

363.0

-193.0

1953

532.5

396.0

-135.6

1954

478.3

335.0

-143.7

1955

497.6

313.3

-184.3

1956

407.3

305.0

-102.3

1957

397.1

345.2

-51.9

1958

315.0

247.2

-68.0

1959

470.0

354.0

-116.0

1960

468.1

321.0

-147.0

Tabloya bakarak şu iki önemli tespiti yapabiliriz: 

— İthalatın büyük oranda serbest olduğu ilk dört yılda ithalat artmış, döviz darboğazıyla serbesti sınırlanınca ithalat 1958 yılma dek sürekli azalmıştır. 4 Ağustos 1958 Kararları ile sağlanan taze para, ithalatın 1959 yılında yeniden artmasına olanak vermiştir. 

— İhracat ilk dört yılda Kore Savaşı'nın yarattığı ortamda ve tarımda büyük üretim artışı nedeniyle yükselme olmuş, bu iki o-lumlu faktör ortadan kalkınca ihracat azalmış ve dalgalanma içine girmiştir.

Bu iki gelişme ülkenin dış ticaret dengesinin sürekli açık ver­mesine ve dalgalanma göstermesine yol açmıştır. Hükümet önce ithalatta liberasyona son verdi. Sonra kur ayarlaması yapmadan, ardarda karışımcı önlemler yürürlüğe koydu. İthalatı kısıtlamayı amaçlayan bu önlemlerin başlıcaları şöyleydi: Gümrük vergisinde değer esasına geçilmesi, gümrük tarifesinin yeniden düzenlenmesi, ithal malları fiyat kontrol dairesinin kurulması ve Millî Korunma Kanunu'nun çıkarılması... 

1958 yılına gelindiğinde resmi kuru 280 kuruş olan ABD do­ları karaborsada 15 liraydı. İthal edilen malların maliyeti yüksek gösterilip döviz kaçakçılığı yapılıyordu. İthal veya yerli sınai mal­lar kıtlık nedeniyle anormal kârlarla satılıyordu. Vergi kaçakçılığı, kayıt dışı ekonomi büyük boyutlara ulaşmıştı. Hükümet bozulan makro dengeleri yansıtan gerçek verileri gizlerken, düzeltilmiş veriler yayınlıyordu. Ayrıca ülkede "enflasyon var" diyen yazar ve bilim adamları cezalandırılıyordu.

Dış ticaret ve cari işlemler açığının yapısal bir nitelik kazan­ması, iç ve dış kaynak yetersizliği, ülke ekonomisini dışa bağımlı hale getirmişti. CHP döneminden devralınan altın ve döviz re­zervleri eritildiğinden ithalat yapabilmek için kısa vadeli dış borç aramak ve bulmak zorunluluğu Menderes Hükümetlerinin içeride ve dışarıda itibar kaybetmesine yol açmıştı. 1958 yılı ortasında ekonomi dış kredi alamadığı için ithalat yapamıyor, yatırımlar durmuş, mevcut tesisler ithal girdilerini temin edemediği için ça­lışmaz olmuş, mal kıtlıkları yaygınlaşmış, işsizlik artmış, enflasyon dizginlenemez olmuş durumdaydı. OECD içinde kurulan bir yar­dım konsorsiyumu Menderes Hükümeti'ne bir "istikrar tedbirler paketi" önerdi. Bu paketten çıkan istikrar önlemlerini Türk Hükü­meti 4 Ağustos 1958 tarihinde yürürlüğe koydu. Başta ABD ol­mak üzere Batı Avrupa ülkeleri uluslararası kuruluşların onayı olmadan kredi veremeyeceklerini bildirmeleri Hükümeti çaresiz bırakmıştı.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005