Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Kurtuluş Savaşı Finansmanı, Türkiye İktisat Tarihi 

Dış Kaynaklar 

Halkın yoksulluğu yanında, Anadolu'da silah üreten tek fabri­ka yoktu. O günkü koşullar içinde S.Rusya ve ABD'den başka başvurulacak ülke de yoktu.' Kurtuluş Savaşı yıllarında Ankara Hükümeti'ne dışarıdan gelen yardımların en anlamlısı Hint kökenli Müslümanların aralarında toplayıp Atatürk adına Osmanlı Banka-sı'na yatırdıkları 125 bin İngiliz lirasıdır. Bu paranın çok az bir miktarını kullanan Atatürk, geri kalanı Cumhuriyetin ilanından sonra kurulan ve ilk millî banka olan T.İş Bankası'na sermaye olarak tahsis etmiştir. A.J. Toynbee Hint Müslümanlarının bu yar­dımının "Hilafef'in kurtarılmasına yönelik bir yardım olduğu şek­linde değerlendirmektedir. 

İkinci anlamlı dış kaynak Çarlık Rusyası'nı Ekim 1917 Dev­rimi ile yıkan Lenin'in Sovyet Rusyasından gelmiştir. Sivas Kong-resi'nden sonra M.Kemal Paşa yakın çevresinden, S.Rusya'da kurulmakta olan ve anti-emperyalist bir anlayış ve uygulama içine giren rejimle iyi ilişkiler kurulmasını istemiştir. Bu çerçevede Dı­şişleri Bakanı Bekir Sami Bey, Lenin Yönetimiyle görüşmeler yapmak üzere Moskova'ya gitti. Kurulan ve hızla gelişen bu iliş­kiler sonucu, Temmuz 1920'den itibaren Kurtuluş Savaşı boyunca, S.Rusya'dan ayni ve nakdi çok önemli yardımlar alındı. 16 Mart 1921 tarihli Moskova Anlaşması uyarınca ve zaman zaman resmi taahhütlerin dışına çıkarak, deniz yoluyla Trabzon, Samsun ve İnebolu'ya Sovyetler başlıca şu yardımları göndermişlerdi: 

—    Çeşitli tarihlerde sağlanan toplam 10 milyon Ruble para,

—    39275 adet tüfek, 327 adet makinalı tüfek, 62986000 tü­fek mermisi,

—    54 top, 1000 atımlık top barutu,

—    4000 adet el bombası, 4000 şarapnel mermisi,

—     1500 kılıç ve 20000 gaz maskesi...gibi. 

Sovyet kaynaklarına göre bu malzemelerden sonra iki deniz avcı uçağı da Türkiye'ye gönderilmişti.

A. Şemsutdinov'un tespitlerine göre Moskova Antlaşması'nın hemen ardından 23 Mart 1921'de Sovyet Azerbaycan Hükümeti 30 tank petrol, 2 tank benzin ve 3 tank gazyağını bağış olarak Kars'a ulaştırmıştı. 

Ancak Moskova Anlaşmasından önce "Bolşevik İhtilâli"nden kaçan yaklaşık 40 bin Rus İstanbul'a sığınmıştı. Bunların büyük çoğunluğu zengin ve kültürlü ailelerdi. Kaçırabildikleri kıymetli eşyalarını İstanbul'da piyasaya sürdüler. Sosyo-kültürel ortama uyum sağlayamadıkları için bu ailelerin büyük kısmı Batı Avrupa ülkelerine gittiler. 

Üçüncü önemli dış yardım aynı zamanda Ankara Hükümetini ilk tanıyan galip devlet olan Fransa'dan gelmiştir. Fransızlar ge­lişmeleri ve geleceği çok iyi değerlendirerek , işgal etmiş oldukları Antep, Urfa, Maraş, Adana ve Mersin'de savaşı durdurup Hatay'a kadar çekilerek barış görüşmelerinin başlatılmasını istediler. Sa­karya Zaferi'nden sonra, Fransızlar Anadolu'da bağımsız bir Türk Devleti kurulmasının kendileri için daha yararlı olacağını düşün­müş olacaklar ki, görüşmeler kısa zamanda olumlu sonuç verdi ve 20 Ekim 1921'de Ankara Anlaşması imzalandı. Fransızlar Ana­dolu'dan çekilirken önemli miktarlarda silah ve cephaneyi Ankara Hükümeti'ne teslim etti. Bunlar arasında 10089 tüfek, 1505 sandık tüfek mermisi ve 10 adet uçak vardı. Daha sonra Fransa, Anka­ra'nın piyasa koşullan içinde her türlü silah ve malzemeyi satın almasına kolaylık gösterdi. Anlaşmaya ek olarak düzenlenen mektuplarla Fransa, Jandarma- Okuluna uzman öğretmen gönder­meyi taahhüt ederken Türkiye sınırları içindeki Fransız okullarının varlığının korunmasını istemişti. 

Böylece Moskova ve Ankara Anlaşmaları sonrasında Doğu ve Güney Cephelerinde barış sağlanmış ve askeri gücün Yunan cep­hesine kaydırılması mümkün olmuştur. 

Sonuç olarak 50-60 bin civarında insan kaybına yol açan Kurtuluş Savaşı'nın finansmanı vergileme, el koyma, borçlanma ve dış kredi gibi başlıca kaynaklarla gerçekleştirilmiştir. Fakat Prof. B. Gürsoy'un ifade ettiği gibi en büyük destek, "istiklal için her şeyi feda etmeyi bir vatan görevi sayan" Anadolu insanının gönüllü katkılarından ve yardımlarından sağlanmıştır. Vedat Eldem'in hesaplarına göre, Osmanlı Devleti'nin I, Dünya Sava­şı'nın finansmanında kullandığı kaynakların %26'sı Alman ve Avusturya avanslarından oluşan dış kaynak iken, Kurtuluş Sava­şı'nın finansmanında dış kaynağın payı %10 düzeyinde kalmıştır. 

Kurtuluş Savaşı'nın nasıl finanse edildiğini Atatürk'ün NUTUK'ta ifade ettiği şekliyle şöyle özetleyebiliriz:

"Ben ilk kez bu işe başladığım zaman, en akıllı ve düşünür ge­çinen birtakım kişiler bana sordular: Paramız var mıdır? Silahımız var mıdır? "Yoktu" dedim. O zaman: "Öyleyse ne yapacaksın?" dediler. "Para olacak, ordu olacak ve bu ulus bağımsızlığını kurta­racaktır!" dedim. "Görüyorsunuz ki, hepsi oldu ve olacaktır". (Ekonomik ve Sosyal Tarih) 

Atatürk şöyle devam ediyor: "Güçsüz ve korkak insanlar, her­hangi bir yıkım karşısında ulusun da duraksamasına ve çekingen bir duruma gelmesine yol açarlar. Güçsüzlük ve duraksamada öy­lesine ileri giderler ki, sanki kendi kendilerini alçaltırlar." 

Görünürde Ankara Hükümeti Kurtuluş Savaşı'hı Yunanistan'a karşı kazanmıştı. Oysa 3 Ekim 1922'de Mudanya'da başlayan Ateşkes Anlaşması görüşmelerinde İsmet Paşa'nın karşısında I. Dünya Savaşı'nın galip devletlerinin üç büyük temsilcisi vardı: İngiltere, Fransa ve İtalya... Yani Yunanistan yoktu.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005