Kurtuluş Savaşı Finansmanı, Türkiye İktisat Tarihi
Dış Kaynaklar
Halkın yoksulluğu yanında, Anadolu'da silah üreten
tek fabrika yoktu. O günkü koşullar içinde S.Rusya
ve ABD'den başka başvurulacak ülke de yoktu.'
Kurtuluş Savaşı yıllarında Ankara Hükümeti'ne
dışarıdan gelen yardımların en anlamlısı Hint
kökenli Müslümanların aralarında toplayıp Atatürk
adına Osmanlı Banka-sı'na yatırdıkları 125 bin
İngiliz lirasıdır. Bu paranın çok az bir miktarını
kullanan Atatürk, geri kalanı Cumhuriyetin ilanından
sonra kurulan ve ilk millî banka olan T.İş
Bankası'na sermaye olarak tahsis etmiştir. A.J.
Toynbee Hint Müslümanlarının bu yardımının "Hilafef'in
kurtarılmasına yönelik bir yardım olduğu şeklinde
değerlendirmektedir.
İkinci anlamlı dış kaynak Çarlık Rusyası'nı Ekim
1917 Devrimi ile yıkan Lenin'in Sovyet Rusyasından
gelmiştir. Sivas Kong-resi'nden sonra M.Kemal Paşa
yakın çevresinden, S.Rusya'da kurulmakta olan ve
anti-emperyalist bir anlayış ve uygulama içine giren
rejimle iyi ilişkiler kurulmasını istemiştir. Bu
çerçevede Dışişleri Bakanı Bekir Sami Bey, Lenin
Yönetimiyle görüşmeler yapmak üzere Moskova'ya
gitti. Kurulan ve hızla gelişen bu ilişkiler
sonucu, Temmuz 1920'den itibaren Kurtuluş Savaşı
boyunca, S.Rusya'dan ayni ve nakdi çok önemli
yardımlar alındı. 16 Mart 1921 tarihli Moskova
Anlaşması uyarınca ve zaman zaman resmi taahhütlerin
dışına çıkarak, deniz yoluyla Trabzon, Samsun ve
İnebolu'ya Sovyetler başlıca şu yardımları
göndermişlerdi:
— Çeşitli tarihlerde sağlanan toplam 10 milyon
Ruble para,
— 39275 adet tüfek, 327 adet makinalı tüfek,
62986000 tüfek mermisi,
— 54 top, 1000 atımlık top barutu,
— 4000 adet el bombası, 4000 şarapnel mermisi,
— 1500 kılıç ve 20000 gaz maskesi...gibi.
Sovyet kaynaklarına göre bu malzemelerden sonra iki
deniz avcı uçağı da Türkiye'ye gönderilmişti.
A. Şemsutdinov'un tespitlerine göre Moskova
Antlaşması'nın hemen ardından 23 Mart 1921'de Sovyet
Azerbaycan Hükümeti 30 tank petrol, 2 tank benzin ve
3 tank gazyağını bağış olarak Kars'a ulaştırmıştı.
Ancak Moskova Anlaşmasından önce "Bolşevik
İhtilâli"nden kaçan yaklaşık 40 bin Rus İstanbul'a
sığınmıştı. Bunların büyük çoğunluğu zengin ve
kültürlü ailelerdi. Kaçırabildikleri kıymetli
eşyalarını İstanbul'da piyasaya sürdüler. Sosyo-kültürel
ortama uyum sağlayamadıkları için bu ailelerin büyük
kısmı Batı Avrupa ülkelerine gittiler.
Üçüncü önemli dış yardım aynı zamanda Ankara
Hükümetini ilk tanıyan galip devlet olan Fransa'dan
gelmiştir. Fransızlar gelişmeleri ve geleceği çok
iyi değerlendirerek , işgal etmiş oldukları Antep,
Urfa, Maraş, Adana ve Mersin'de savaşı durdurup
Hatay'a kadar çekilerek barış görüşmelerinin
başlatılmasını istediler. Sakarya Zaferi'nden
sonra, Fransızlar Anadolu'da bağımsız bir Türk
Devleti kurulmasının kendileri için daha yararlı
olacağını düşünmüş olacaklar ki, görüşmeler kısa
zamanda olumlu sonuç verdi ve 20 Ekim 1921'de Ankara
Anlaşması imzalandı. Fransızlar Anadolu'dan
çekilirken önemli miktarlarda silah ve cephaneyi
Ankara Hükümeti'ne teslim etti. Bunlar arasında
10089 tüfek, 1505 sandık tüfek mermisi ve 10 adet
uçak vardı. Daha sonra Fransa, Ankara'nın piyasa
koşullan içinde her türlü silah ve malzemeyi satın
almasına kolaylık gösterdi. Anlaşmaya ek olarak
düzenlenen mektuplarla Fransa, Jandarma- Okuluna
uzman öğretmen göndermeyi taahhüt ederken Türkiye
sınırları içindeki Fransız okullarının varlığının
korunmasını istemişti.
Böylece Moskova ve Ankara Anlaşmaları sonrasında
Doğu ve Güney Cephelerinde barış sağlanmış ve askeri
gücün Yunan cephesine kaydırılması mümkün olmuştur.
Sonuç olarak 50-60 bin civarında insan kaybına yol
açan Kurtuluş Savaşı'nın finansmanı vergileme, el
koyma, borçlanma ve dış kredi gibi başlıca
kaynaklarla gerçekleştirilmiştir. Fakat Prof. B.
Gürsoy'un ifade ettiği gibi en büyük destek,
"istiklal için her şeyi feda etmeyi bir vatan görevi
sayan" Anadolu insanının gönüllü katkılarından ve
yardımlarından sağlanmıştır. Vedat Eldem'in
hesaplarına göre, Osmanlı Devleti'nin I, Dünya
Savaşı'nın finansmanında kullandığı kaynakların
%26'sı Alman ve Avusturya avanslarından oluşan dış
kaynak iken, Kurtuluş Savaşı'nın finansmanında dış
kaynağın payı %10 düzeyinde kalmıştır.
Kurtuluş Savaşı'nın nasıl finanse edildiğini
Atatürk'ün NUTUK'ta ifade ettiği şekliyle şöyle
özetleyebiliriz:
"Ben ilk kez bu işe başladığım zaman, en akıllı ve
düşünür geçinen birtakım kişiler bana sordular:
Paramız var mıdır? Silahımız var mıdır? "Yoktu"
dedim. O zaman: "Öyleyse ne yapacaksın?" dediler.
"Para olacak, ordu olacak ve bu ulus bağımsızlığını
kurtaracaktır!" dedim. "Görüyorsunuz ki, hepsi oldu
ve olacaktır". (Ekonomik ve Sosyal Tarih)
Atatürk şöyle devam ediyor: "Güçsüz ve korkak
insanlar, herhangi bir yıkım karşısında ulusun da
duraksamasına ve çekingen bir duruma gelmesine yol
açarlar. Güçsüzlük ve duraksamada öylesine ileri
giderler ki, sanki kendi kendilerini alçaltırlar."
Görünürde Ankara Hükümeti Kurtuluş Savaşı'hı
Yunanistan'a karşı kazanmıştı. Oysa 3 Ekim 1922'de
Mudanya'da başlayan Ateşkes Anlaşması görüşmelerinde
İsmet Paşa'nın karşısında I. Dünya Savaşı'nın galip
devletlerinin üç büyük temsilcisi vardı: İngiltere,
Fransa ve İtalya... Yani Yunanistan yoktu.
|