Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Gelişmemiş Ülkelerde Nüfus Artış Hızı ve Doğurganlık Yüksektir 

Nüfus Artış Hızı Yüksektir 

Azgelişmiş ülkelerdeki nüfus artış hızı özellikle nüfus-gelir, nüfus-beslenme ilişkileri açısından önem taşımaktadır. 

Azgelişmiş ülkelerde görülen yüksek nüfus artışı, ekonomik kalkınma İle nüfus arasındaki ilişkiye ilginç bir nitelik kazandırmıştır. Gerçekten gelişmiş ülkelerde nüfus artış hızı yüzde 1 dolaylarında iken, azgelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 2,5 dolayındadır. Dünyadaki yüksek nüfus artışı nedeniyle, üretim artışının yarısından fazlası, ulusal yaşama standardının sürdürülmesine harcanmaktadır. 

Azgelişmiş ülkelerdeki hızlı nüfus artışı, kişi başına milli gelirin azalmasına, tasarrufların kısılmasına, üretim yapısının değişmesine, işsizliğin artmasına neden olmaktadır. Bu nedenle, bu ülkelerde ekonomik, sosyal, siyasal ve psikolojik sorunlar doğmaktadır. 

Nüfus artış hızıyla ülkelerin gelişmişlik düzeyi arasında ters orantılı bir ilişki bulunmaktadır. Gerçekten gelir-nüfus ilişkisi İncelendiğinde, gelir arttıkça doğurganlığın azaldığı görülmekte ve bilinmektedir.

1988-93 yılları arasında Türkiye'de nüfus artış hızı yüzde 2,2'dir. Aynı yıllar arasında nüfus artış hızı Mısır'da yüzde 2,5, Suriye'de yüzde 3,4 ve Kongo'da yüzde 5,4 oranında gerçekleşmiştir. Gelişmiş ülkelerde ise, bu oranlar hayli düşüktür. 1988-93 yılları arasında nüfus artış hızı İsviçre'de yüzde 0,9 ve ABD'de yüzde 1,4 oranındadır. Bazı gelişmiş ülkelerde ise nüfus azalışı vardır. Aynı yıllarda Macaristan'ın nüfusu her yıl yüzde 0,1 oranında azalmıştır ve bu azalış sürmektedir.O

Nüfus artış hızının yüksek oluşu o ülkedeki 0-14 yaş grubu nüfusun artmasına neden olmaktadır. Bu grup ise çalışmadan tüketen nüfus olduğundan kalkınmayı olumsuz yönde etkilemektedir. Örneğin, bir ülkede kalkınma hızı yüzde 7,5, nüfus artış hızı da yüzde 2,5 ise, bu ülkede net kalkınma hızı yüzde 5'tir. Çünkü kalkınma hızının yüzde 2,5'luk kısmı yeni doğanların tüketimine gider. 

Demek ki, Avustralya ve ABD gibi nüfus artışına gereksinmesi olan ülkeler hariç, nüfus artış hızının yüksek olduğu ülkeler azgelişmiş, nüfus artış hızının düşük olduğu ülkeler gelişmiş ülkelerdir.

1988-93 yılları arası içinde AB üyelerinden İtalya, Portekiz, Almanya ve İrlanda'da nüfus yüzde 0,1 oranında azalmış iken, Yunanistan ve Fransa'da yüzde 0,6, Almanya'da yüzde 0,8 oranında artmıştır. Nüfus artış hızlarına göre Avrupa Birliği ülkeleri kalkınmada nüfus engeline yakalanmamaktadırlar. Bu nedenle bu ülkeler Türkiye'den daha hızlı bir kalkınma oranı gerçekleştirebilmektedirler.

Türkiye'nin nüfus artış hızı yüzde 2,2 ile, gerçekleşen ve önümüzdeki yıllar için tahmin edilen oranlar itibariyle AB üyelerinin çok çok üzerindedir. 

Yukarıda da belirtildiği üzere ülkeler sanayileştikçe, gelir arttıkça nüfus hızı azalmaktadır. Sanayileşme ile birlikte gelir düzeyinin yükselmesi sonucu nüfus artış hızında meydana gelen düşmenin nedenleri şu biçimde açıklanabilir. 

-Köylerde belirli bir yaştan sonra çocuklar, tarımsal üretimde iş gücü olarak kabul edilmektedir. Tarımsal yapıdan uzaklaşıldıkça çocuk bir üretim faktörü olmaktan çıkmaktadır.

-Kentlerde konut sorunu ailede çocuk sayısını kısıtlamaktadır.

-Yeni bir dünya görüşü içinde, değişen değerlere iyi uyum sağlayabilmek için ebeveynlerin kendilerini yetiştirme gereğini duyması, boş zaman değerlendirmede karşılaşılan yenilikler vb. nedenlerle aileler daha az çocuk sahibi olmayı yeğlemektedirler.

-Eğtiim süresinin uzaması, erken yaşta evlenme olanaklarını azaltmaktadır.»

-Gelişmiş ekonomilerde çok çocuğa sahip olmak, çocuklara daha iyi koşullar sağlamak olanağınıazaltmaktadır.

-Sosyal çevre ve düşünceye karşın iktisadi gelişme ile doğum oranlarının düştüğü görülmektedir. Örneğin, Japonya'da geleneklere bağlı olunmasına karşın doğum oranları azalmaktadır^3)

Azgelişmiş ülkelerin toplumsal yapılarından dolayı çocuk bir üretim biçimidir. Ayrıca gelecekte anne ve babasına bakacak bir güvence unsurudur. Nüfusun büyük bölümünün sanayi ve hizmet sektöründe çalıştığı ailelerin bulunduğu ülkelerde çocuk üretici değil, tüketici bir bireydir ve ailelerin gelecekte umutla bekledikleri sosyal güvenceleri değildir. Yukarıda da değinildiği üzere ayrıca kadının çalışma hayatına katılması nüfus artış hızını dolaylı olarak etkilemektedir. 

Nüfus artış hızını incelerken şimdiye değin kalkınmanın nüfus artışına olan etkisi incelendi. Şimdi de konunun diğer yönünü yanı nüfus artışı ile ulusal gelir arasındaki ilişkiyi kurarak nüfus yapısının kalkınmaya olan etkisini açıklayalım. Kişi başına milli gelir artışı doğrudan doğruya nüfus artış hızı ile ilgilidir. Nüfus artış hızı düştükçe kişi başına milli gelir artacaktır. 

"Ayrıca nüfus artış hızının azaltılması, ülkede toplam tasarrufları etkileyecektir. Tasarruf, gelirin fonksiyonu olarak kabul edildiğine göre daha az nüfusla, aynı üretim düzeyinde daha çok tasarruf yapılabilecektir. Böylece tasarrufların artması, ülkede sermaye birikimini hızlandıracaktır

Bundan başka nüfus artış hızımn düşürülmesi okul, hastane, yol, köprü vb. gibi sosyal yatırımların toplam yatırımlar içinde azalmasına ve sanayi yatırımlarının artmasına, dolayısıyla da kişi başına milli gelirin yükselmesine etki edecektir. 

Doğum Oranları ve Doğurganlık Yüksektir 

"Ülke nüfusunu belirleyen faktörler, kaba doğum ve ölüm oranları ile, toplam doğurganlık oranıdır. Kaba doğum ve ölüm oranları, bir yıl içinde bin nüfusa düşen (canlı) doğum ve ölüm sayıların göstermektedir. Toplam doğurganlık ise, ülkedeki her kadının, çocuk doğurma yaşının sonuna kadar yaşayacağı varsayımıyla doğurması beklenen çocuk sayısı toplamıdır."

Gelişmiliğin ya da azgelişmişliğin ölçümünde doğum oranları epeyce bir fikir verir. Çünkü, doğum ve ölüm oranlarının yüksek olduğu ülkeler azgelişmiş ülkelerdir. Doğum oranlarının az olduğu ülkeler ise genellikle gelişmiş ülkelerdir. Ancak, çok az da olsa doğum açısında bu durumun ters olduğu azgelişmiş ve gelişmiş ülkeler olabilir. Fakat bu, çok az rastlanan bir durumdur. Örneğin, Avustralya ve ABD gibi nüfus artışına  gereksinme  duyan  gelişmiş  ülkeler  olduğu  gibi;  Tayland, 

Kolobiya, Hindistan, Haiti ve Türkiye gibi doğum oranlarını yavaşlatarak nüfus artış hızını kısmen kontrol altına alabilmiş ülkeler de vardır. 

Türkiye'de 1991 yılında doğum oranı binde yirmisekiz, doğurganlık oranı ise binde 3,6'dır. Türkiye ile aynı gelir grubunda yer alan Mısır'da bu oranlar sırasıyla otuzbir ve 5,4, Suriye'de kırküç ve 6,3'dür. Halbuki doğum oranları ve doğurganlık sanayileşmiş pazar ekonomisi isviçre'de sırasıyla binde onüç ve binde 1,6, ABD'de ise binde onaltı ve binde 2'dir. Ancak, Benin ve Zambia gibi düşük gelir grubunda yer alan ülkelerde bu oranlar binde elli ve binde 7 gibi çok yüksek oranlardadır.f) Bu da geri kalmışlığın en önemli nedenlerinden biridir. Ölüm oranlarının da azalışıyla azgelişmiş ülkelerin nüfusları gittikçe artmaktadır.

 Azgelişmiş ülkeler için genellikle doğum ve ölüm oranları yüksektir. Ancak, ikinci Dünya Savaşından sonra bulaşıcı hastalıklarla mücadelede başarılı olunması bu ülkelerdeki ölüm oranlarını büyük ölçüde düşürmüştür. Doğum oranları açısından azgelişmiş ve gelişmiş ülkeler arasında büyük farklar var iken, ölüm oranlarında bu fark giderek azalmaktadır. Gelişmiş ülkelerde ölüm oranı en fazla binde 7-11 iken, azgelişmiş ülkelerde binde 11-22'dir. 

"Günümüzde azgelişmiş ülkelerde ölüm oranlarının hızla azalmasına, geçen yüzyılda gelişen ülkelerde rastlanmıştır. Genellikle, ölümlerin asgari geçim düzeyi ile ilgili olduğu düşüncesi geçen yüzyılda egemendi. Oysa günümüzde karşılaşılan durum, ölüm oranlarının azalmasında gelir artışından başka etkenlerin de araştırılmasını gerektirmiş ve ölüm oranlarının düşmesinde, ekonomik gelişmenin büyük etkisi olmadığı sonucuna varılmıştır. Seylan, Kıbrıs, Mısır, Panama, Meksika gibi 18 azgelişmiş ülke üzerinde yapılan bir araştırma özellikle 1945 yılından sonra kaba ölüm oranlarında hızlı bir düşmenin olduğunu ortaya koymuştur." 

Türkiye, kaba doğum oranları açısından irlanda'nın dışında katan AB ülkelerinin hepsinin iki katı doğum oranına sahiptir. Toplam doğurganlık açısından da yine İrlanda dışında kalan AB ülkeleri doğurganlık oranının iki katına eşittir. Yani bu oran İrlanda'da 2,4 iken, Türkiye'de 3,6'dır.

"Avrupa'nın sanayileşme döneminde ölüm oranlarının azalışı, gelir artışına bağlı olduğu için yavaş olmuştur. Ayrıca, sanayi devriminde kapitalist yöntemlerin işçi sağılığını günümüzdeki kadar önemle ele alması da ölüm oranlarının yüksek olmasında rol oynamıştır. Örneğin, ölüm oranları 1850'de İngiltere'de yüzde 23, Almanya'da yüzde 27, Fransa'da yüzde 24 idi." 

Sonuç olarak diyebiliriz ki, azgelişmiş ülkelerde ölüm oranlarının ekonomik gelişmeye bağlı olmaksızın düşmesi, doğum oranlarının ise sanayileşmeye bağlı olarak gelişmiş ülkelerde azalması, gelişen ülkelerde ise aynı kalması sonucu, gelişen ülkelerde nüfusun hızla artmasına neden olmuştur.

Geçen yüzyılda Batı Avrupa ülkelerinde doğum oranları sanayileşme ile azalmıştır. Ölüm oranları ise ancak artan gelirle giderek düşmüştür. Bu nedenle nüfus artış hızı hiçbir zaman bugünün azgelişmiş ülkeleriyle kıyaslanacak kadar yüksek oranda olmamıştır. 

Azgelişmiş ülkelerde bulaşıcı hastalıklarla mücadelede sağlanan başarı ölüm oranlarını azaltmış ve doğum oranlarında da bir azalma olmamış ve nüfus hızla artmıştır. 

Çocuk Ölümü Yüksektir 

Çocuk ölümlerinin yüksek olduğu ülkeler azgelişmiş, çocuk ölümlerinin az olduğu ülkeler de gelişmiş ülkelerdir. Bu duruma, azgelişmiş ülkelerde doğan bebeklerin ve 1-4 yaş arası çocukların yetersiz ve elverişsiz ortamda doğmaları ve yaşamlarını böyle bir ortamda sürdürmek zorunda kalmaları neden olmaktadır. 

Bebek ölümleri açısından Türkiye'nin dünya ülkeleri arasında yeri oldukça ümit kırıcıdır. "Türkiye'de bebek ölümleri, 1985 yılı verilerine göre Zambia, Hindistan, Fas, Kamerun gibi ülkeler düzeyindedir. Bir yaşına kadar olan bebeklerin binde 84'ü ölmektedir. Üst orta gelir grubuna dahil ülkeler arasında bu oranın üzerine çıkan sadece iki ülke bulunmaktadır. Umman ve İran. Birmanya, Sri Lanka, Vietnam, Filipinler, Zimbabve, Nikaragua, Honduras ve benzeri peç çok ülkede, bebek ölüm oranları Türkiye'den bir hayli düşüktür." Bir canlı doğumda çocuklarda ölüm oranı Türkiye'de binde 84 iken, alt orta gelir grubu ortalaması binde 60, üst orta gelir grubu ülkelerinde bu oran binde 33, sanayileşmiş piyasa ekonomilerinde binde 8, alt gelir grubu ülkelerde ise binde 111'dir. 

Ancak, Türkiye'de bebek ölüm oranları; aşılama, bilinçlenme, beslenme vb. gibi etkenlerle düşürülmüştür. 1965-85 yıllarında bu oran binde 152'den binde 84'e, 1987'de binde 65'e düşürülmüştür. Çocuk ölüm oranları da yüzde 35'ten, binde 9'a düşmüştür. Bu oldukça hızlı bir gelişme olup, diğer bazı ülkelerin de üzerindedir.

"... Bebek ölümleri açısından, bu hızlı gelişme sonucu Türkiye'nin bugün geldiği noktanın; Filipinler, Paraguay, Jamaika, Kostarika, Uruguay, Malezya gibi ülkelerin 1985 yılında bulundukları yerin bir hayli gerisinde olduğu da bir gerçektir."

Türkiye ortalamasını gösteren binde 84lük oran Doğu Anadolu Bölgesi'nde binde 137, kırsal alanlarda ise binde 128'dir. Bu sayıların Bangladeş, Bütan, Mozambik, Nepal, Zaire, Burundi, Kenya ve Gana gibi ülkelerin de üzerinde olduğunu görüyoruz.

Bin canlı doğumda çocuk ölüm oranları, Avrupa Birliği ülkelerinden Fransa'da 7,7, ispanya'da 8,5, Portekiz'de 10 ve Yunanistan'da 12,6'dır.f) AB ülkelerinde çocuk ölüm oranları Portekiz ve Yunanistan hariç binde 10'un altındadır.

Türkiye'de bin canlı doğumda çocuk ölüm oranları, AB üyesi Yunanistan'ın 7 katı, Portekiz'in 8 katı ve Hollanda'nın 12 katıdır. Toplulukta en az çocuk ölümü binde 7 ile Hollanda'da, en fazla çocuk ölümü binde 13 ile Yunanistan'dadır.

Bin canlı doğumda çocuk ölüm oranlarının azaltılması ve Türkiye'nin AB ülkeleri düzeyine gelebilmesi için, bebeğin doğumundan en az dört yaşına gelinceye değin her türlü önlemin alınıp, ölümlere engel olunması gerekmektedir. 

Ortalama Ömür Kısadır 

(Hayat Beklentisi) 

Azgelişmişliğin bir diğer özelliği de insanların yaşabilecekleri ortalama ömür süresi yani hayat beklentisidir. Çünkü ortalama ömür süresinin kısa olduğu ülkeler azgelişmiş, uzun olduğu ülkeler ise gelişmiş ülkelerdir. 

Ortalama ömür süresi açısından azgelişmiş ülkeler ile gelişmiş ülkeler arasında 38 yaşa değin uzanan farklar vardır. Bu acı tabloya; azgelişmiş ülke insanlarının yetersiz beslenmeleri, elverişsiz konutlarda oturmaları, yaşamlarını kötü sağlık koşullarında sürdürmeleri, sağlık konusunda bilgilerinin yetersiz olması ve hastalandıklarında gerekli sağlatma işleminin zamanında ve etkin olarak yapılamaması gibi unsurlar neden olmaktadır. 

Seçilmiş dünya ülkelerinden ortalama ömür süresi 79 yaş ile en yüksek olan ülke Japonya'dır. Hayat beklentisinin en düşük olduğu ülke 43 yaş ile Sierra Leone'dir. Türkiye'de bugün doğan bir çocuğun ortalama hayat beklentisi 70 yıldır. Bu rakam üst orta gelir grubuna dahil ülkeler ortalamasına eşit düzeydedir. AB üyesi ülkeler arasında ise en yüksek hayat beklentisi 77 yaş ile Fransa, İtalya, Hollanda ve ispanya'dır. En düşük ömür ise 74 yaş ile Lüksemburg, irlanda ve Portekiz'dedir.f) Türkiye'de ortalama ömür süresi, gelişmiş ülke yurttaşlarından 6 ila 9 yıl daha kısadır.

Tüm dünya ülkelerinde kadınların ortalama yaşam süreleri erkeklerden 5 ila 10 yıl daha fazladır.

"Ülkelerin ekonomik ve sosyal gelişmelerini ve performanslarını ölçmek için kullandığımız ölçütler ne olursa olsun, kalkınmanın, gelişmenin, refahın asıl ve -belki de tek- amacının insanlara mutlu, sağlıklı ve uzun bir hayat sağlamak olduğunu söylemek herhalde yanlış olmaz." Bu açıdan bakıldığı zaman ortalama hayat beklentisi, diğer alanlarda yapılan performansın bir değerlendirilmesidir.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Sağlık Bilgileri