Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI 

Hazine, ilci anlam taşıyan bir kelimedir. ilk anlamı kişi, ku­rum veya devletlerin sahip oldukları taşınır ve taşınmaz değer­li mal varlıkları ile çeşitli haklan gösteren belgeleri, ikinci anla­mı ise devletlere ait değerlerin saklandığı yerleri ve bunların yö­netiminden sorumlu kurumlan ifade eder. Devlet, tek bir tüzel kişi olduğu için ayrı ayrı bakanlıklarının tüzel kişilikleri yoktur. Dolayısıyla bu kurumların kendi başlarına taşınmaz mal sahibi olmaları, kendi adlarına borçlanmaya girişmeleri söz konusu de­ğildir. Devletin tüzel kişiliğinin mali yönünü hazine temsil eder. Devletin bütün taşınmaz mallarının, hatta teorik olarak taşınır mallarının sahibi ve devlet adına borçlanmanın yetkilisi hazine­dir. Devlete ait taşınmaz mallar tapuda hazine adına tescil edilir ve kullanacak kamu kurumu ya da devlet dairesine kullanım sü­resince bedelsiz olarak tahsis edilir. Devletin tüzel kişiliğinin tem­silcisinin hazine olması, yüzyıllar boyu ortaya çıkmış gelişmeler sonucunda, tüzel kişiliğin, mali temsilden ayrılmaması ilkesinin bir uzantısıdır. 

Hazine, (i) Devletin malvarlığını temsil eder. Bu anlamda devletin mülki­yet haklarının koruyucusu olarak tanımlanabilir, (ii) Devletin nakit akımını düzenler. Bu anlamda devletin kasası, ödemelerini yapan veznedarıdır, (iii) Devletin parasının yabancı paralarla değişimi konusunda ku­ral koyucu ve başlıca uygulayıcılardan birisidir, (iv) Madeni para basımının tek yetkilisidir. (v) Devletin tüzel kişiliğini temsil etmesi nedeniyle kamu teşeb­büslerinde devletin sermayedarlık haklarının temsilcisidir. Bu anlamda hazine, kamu teşebbüsleri üzerinde bir fınansal yö­netim merkezi konumundadır. (vi) Devlet adına borçlanmanın karar vericisi ve uygulayıcısıdır. Kamu kurum ve kuruluşlarının borçlanmalarında, onlara, devlet adına verilecek garantinin tek yetkilisidir. 

Önceki yüzyıllarda devletlerin ya da bir başka deyişle devlet ha­zinesinin gerçek kasaları vardı. Devlet parası ve çeşitli değerli ma­denler bu kasalarda saklanırdı. Devletin kasası günümüzde sem­bolik bir anlam taşır. Gerçekten de bankacılık hizmetlerinin günü­müzde ulaştığı düzeyde devletin parası merkez bankası veya ban­kalarda, altın vb. gibi değerleri ise merkez bankası kasalarında sak­lanır. Günümüzde devletin kasası denildiği zaman anlaşılması ge­reken husus, devlet gelirlerinin bir kurumun denetimi altında top­lanması ve ödemelerin bu kurumun izniyle yapılması gereğidir. Para vb. değerlerin mutlaka hazine kasalarında saklanması gerek­li değildir.

 Hazine kavramı bugün ulaştığı noktada asıl olarak devletin ma­li hak ve yükümlülüklerinin temsili ve yönetimi anlamına gelmek­tedir. Devletin borcu, alacağı, ödemeye dönüşebilecek her türlü yükümlülükleri hazinece izlenir ve yönetilir. 

Geçmişte yapılan, yöneticinin hazinesi ile devletin hazinesi ara­sındaki ayrım bugün de mevcuttur. Parlamenter demokratik reji­min egemen olduğu günümüz dünyasında yöneticilerin antik dö­nem anlayışından kalma hazine benzeri olanakları bulunmaktadır. Bu olanakların en geniş olduğu ülkeler monarşiyle yönetilen ülkelerdir. Örneğin İngiltere kraliçesinin önemli miktarda malvarlığı vardır. Monarşiyle yönetilmeyen ülkelerin yöneticilerinin (cum­hurbaşkanları, başbakanlar) diğer devlet giderlerine göre daha ra­hat kullanılabilen ve denetimi daha hafif kurallara tabi ve bu açı­dan özel hazineye benzetilebilecek olan bazı gider yetkileri vardır. Bu gider yetkilerine Türkçe'de "örtülü ödenek" adı verilmektedir. Hazinenin görevlerinden söz edilirken ilk akla gelen genellikle klasik görevleridir. Bu klasik görevlerin hemen tamamı "devletin parasal akımlarının yönetimi" ya da daha basit bir ifadeyle "devle­tin gelir ve giderlerinin zaman ve yer itibariyle denkleştirilmesi" gi­bi ifadelerle özetlenebilir. İfadeler basit olmakla birlikte aslında bu cümlelerin altında buzdağının görünmeyen parçası saklıdır. 

Gerçekten de devlet gelir ve giderlerinin denkleştirilmesi deyi­mi devlet gelirlerinin toplanması, devlet giderlerinin yapılması, gelir-gider dengesinin mevcut olmaması halinde borçlanmaya gidil­mesi, devlet borçlarının anapara ve faizlerinin ödenmesi, ödene­meyecek durumdaysa gerekli önlemlerin alınması gibi çok çeşitli ve kapsamlı işlemleri içermektedir.

Dünya uygulamasına bakıldığında hazinenin örgütlenmesinde değişik yaklaşımlar olduğu görülmektedir. En yaygın olarak karşı­laşılan uygulamaları iki kategoride toplamak mümkündür. Hazine, ya kendi adıyla anılan bir örgüt şeklindedir (Hazine Bakanlığı gibi) ya da Maliye veya Ekonomi Bakanlığı'nın bir parçası olarak örgüt­lenmededir. Hazinenin kendi adıyla bir örgüt olarak kurulduğu ülkeler genellikle Anglo-Sakson geleneğini benimsemiş olan ülke­lerdir. İngiltere ve ABD'de Hazine Bakanlığı olmasına karşılık bu bakanlıklar kıta Avrupası'nda Maliye veya Ekonomi Bakanlığı'nın içinde yer alan gelir idaresi, bütçe idaresi (ABD'de hazinenin dı­şında başkana bağlı ayrı bir bütçe ofisi vardır), gümrük idare­si gibi idareleri de yapılarinin içinde bulundurmaktadırlar. Kıta Avrupası'nda benimsenen yöntem ise hazinenin Maliye veya Eko­nomi Bakanlığı'nın içinde yer alması şeklindedir. Türkiye'de 1984 sonrası ortaya çıkan örgütlenmede, Maliye Bakanlığından ayrı, Başbakanlığa bağlı bir Hazine Müsteşarlığı kurulmuştur. Yeni ör­gütlenmede bütçe idaresi ve gelir idaresi Maliye Bakanlığı bünye­sinde kalmış ve aslında görev ve işlev olarak pek çok ortak noktalan bulunmasına karşın hazine ile ayrı birer yönetim çatısı altına girmişlerdir. Böylelikle Türkiye'de ortaya çıkan örgütlenme, dün­ya uygulamalarından farklı olarak mali yapıda ikili bir örgütlen­meye sahne olmuştur. 

Türkiye'de Para Akımı Yönetimi 

Türkiye'de, gelir ve giderlerin zaman ve yer itibariyle uyumlandırılması, Tek Hazine Hesabı adı verilen bir yöntem çerçevesinde yürütülmektedir. Bu yöntemde, çeşitli il veya bölgelerde toplanan kamu gelirlerinin, öncelikle o il veya bölgelerin giderlerinin karşı­lanmasında kullanılması, artan miktarların diğer il veya bölgelerin ihtiyaçları için transfer edilmesi söz konusudur. 

Hazinenin, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nezdinde bir "Tek Hazine Hesabı", taşra ödemelerini yapmaktan sorumlu bi­rimler olan defterdarlıkların bulundukları illerdeki T.C. Ziraat Bankası şubelerinde de birer "Defterdarlık Tek Hazine Hesabı" bulunmaktadır. T.C. Merkez Bankası'nın her ilde bir şubesi ol­madığı için, hazinenin taşra ödemeleri. Merkez Bankası'nın şube­sinin bulunduğu yerlerde Merkez Bankası şubesi veya onun adı­na, bankanın muhabiri durumunda olan T.C Ziraat Bankası şu­beleri aracılığıyla, Merkez Bankası şubesi bulunmayan yerlerde ise T.C. Ziraat Bankası şubelerince yürütülmektedir. Defterdarlıklar, il merkezinde tahsil ettikleri gelirleri bu hesaba yatırmakta, öde­melerini de kendi kasa mevcutlarının yanı sıra bu hesap üzerine çek kesmek suretiyle bankadan yapmaktadırlar. 

Aynı şekilde defterdarlıkların ilçe teşkilatı konumundaki mal-müdürlüklerinin de, bulundukları ilçelerde kurulu T.C. Ziraat Bankası şubesinde birer hesaplan vardır. Malmüdürlükleri, her gün yaptıkları tahsilatı bu hesaba yatırmakta ve ödemelerinin bir bölümünü kendi kasalarından gerçekleştirmekle birlikte büyük bir bölümünü de bu hesaba çek kesmek suretiyle yapmaktadırlar.

T.C, Ziraat Bankası'nın il veya ilçe şubesi, kesilen çeklerle ilgi­li ödemeleri yaparken bu hesapta ilgili malmüdürlüğü veya defter­darlığın yeteri kadar parası olup olmadığına bakmamakta ve oto­matik olarak ödemeyi gerçekleştirmektedir. 

Genel hesaplaşma haftada bir kez merkezde yapılmaktadır. Tek Hazine Hesabı yönteminin kapsadığı dönem bir haftalık bir dö­nemdir. Hesap her çarşamba akşamı kesilip, perşembe sabahı ye­niden açılmakta ve dolayısıyla çarşambadan çarşambaya kadar, bir haftalık dönemi kapsamaktadır. Hesabın kesin sonuçlarının Türkiye genelinde alınması ve kesin hesaplaşmanın yapılabilmesi cuma gününü bulmakta ve çıkan genel kesin sonuca göre hazine, T.C. Ziraat Bankası karşısında ya alacaklı ya da borçlu duruma gir­mektedir. T.C. Ziraat Bankası şubeleri, bu hesapların sonuçlarını alır almaz merkeze aktarmaktadırlar. Böylece hazinenin, bu işlem­ler sonucunda asıl olarak hesaplaşma yaptığı kurum T.C. Ziraat Bankası merkez idaresi olmaktadır.

 Yukarıda genel çizgilerini açıkladığımız Tek Hazine Hesabı yöntemini burada sayısal bir örnek üzerinden ve mümkün oldu­ğunca basitleştirerek daha ayrıntılı bir şekilde ortaya koymaya çalışalım.

 Yöntemi açıklamaya yönelik basitleştirmeleri yaparken bir adet defterdarlık ve buna bağlı iki adet malmüdürlüğü olduğunu ve bü­tün gelirlerin bankaya yatırılıp ödemelerin de banka kanalıyla ya­pıldığını, bir başka deyişle defterdarlık veya malmüdürlüğü kasala­rından doğrudan ödeme yapılmadığım varsayıyoruz. Oysa gerçek uygulamada bütün Türkiye'deki defterdarlık ve malmüdürlükleri yönteme dahildir ve ayrıca bu birimlerin kendi kasalarından doğ­rudan yaptıkları ödemeleri de mevcuttur.

 Perşembe sabahı başlayıp çarşamba akşamı tamamlanan bir haftalık dönem çerçevesinde, A ili Defterdarlığı'na bağlı K ilçesi Malmüdürlüğü'nde 100 birimlik gelir toplanmış ve bankaya ya­tırılmış, buna karşılık yine bankadan 25 birimlik gider, ödeme talimatıyla ödenmiştir. Dönem sonunda, K ilçesindeki T.C. Ziraat Bankası şubesindeki malmüdürlüğü hesabında (+100-25=) 75 bi­rim artık kalmıştır. Bu artık, banka tarafından hazine adına Tek Hazine Hesabına alacak yazılmıştır.

 Aynı dönem süresince A ili Defterdarlığı'na bağlı M ilçesi Mal­müdürlüğü'nde 200 birim gelir toplanmış ve bankaya yatırılmış, buna karşılık bankadan 225 birimlik gider karşıladığı ödeme talima­tı verilerek ödettirilmiştir. T.C. Ziraat Bankası M ilçesi şubesi, mal-müdürlüğünün hesap mevcudunu 25 birim aşan bu ödemeyi Tek Hazine Hesabı yöntemi çerçevesinde gerçekleştirmiştir. Sonuçta M ilçesi Malmüdürlüğü'nün banka hesabının (200-225=) 25 birimlik açığı hazine adına Tek Hazine Hesabına borç yazılmıştır.

 Tek Hazine Hesabı Yönteminin İşleyişi (Sayısal Sanal Örnek):

HAZÎNE                         50

Kendi Geliri                    50

Kendi Gideri                  -75

Defterdarlıklar Gelir        75 Fazlası

A İLİ                            75 DEFTERDARLIĞI

Kendi Geliri                    50

Kendi Gideri                  -25

Mal müdürlükleri            50    Gelir Fazlası

K İLÇESİ                        75 MALMÜDÜRLÜĞÜ

Kendi Geliri                  100 Kendi Gideri                  -25

M İLÇESİ                    -25 MALMÜDÜRLÜĞO

Kendi Geliri                 200

Kendi Gideri               -225

Kaynak: Mahfi Eğilmez, Hazine, Creative Yayıncılık, 1997 

Bu dönemde A ili Defterdarlığı, 50 birim tutarındaki ken­di gelirlerini toplamış ve T.C. Ziraat Bankası merkez şubesinde­ki Defterdarlık Tek Hazine Hesabına yatırmış ve aym dönemde il­deki giderler karşılığında bankaya 25 birimlik ödeme talimatı vererek bu miktar kadar ödeme yaptırmıştır. Yine dönem sonunda A ili Defterdarlığı, K ve M ilçe malmüdürlüklerinin işlemlerinin sonu­cunda ortaya çıkan 50 birimlik gelir fazlasını da Defterdarlık Tek Hazine Hesabına yatıracak, böylece A ili T.C. Ziraat Bankası mer­kez şubesindeki Defterdarlık Tek Hazine Hesabı (+75-25+25=) 75 birime ulaşmış olacaktır. 

Merkezde ise hazine aynı dönemde 50 birim gelir topla­mış ve buna karşılık toplam 75 birimlik gider gerçekleştirmiş­tir. Defterdarlık gelir fazlası olarak hazineye intikal eden 75 birim de hesaba katıldığında hazinenin merkezdeki Tek Hazine Hesabı (+50-75+75=) 50 birim fazla vermiş olmaktadır. Bu miktarın T.C. Ziraat Bankası'nda yer alan Tek Hazine Hesabından, hazinenin T.C. Merkez Bankası nezdindeki kısa vadeli avans ya da T.C. Ziraat Bankasındaki hazine mevduat hesabına aktarılarak, hazinenin ileriki kullanımları için tahsis edilmesi gerekmektedir. 

Bu açıklamalar yukarıdaki tablo üzerinden daha kolay izlenebilir. 

Şematize ederek ve basitleştirerek açıklamaya çalıştığımız yön­temin işleyişi sonucunda, Türkiye genelinde toplanan gelirler ve - yapılan giderler, Tek Hazine Hesabı uygulamasıyla zaman ve yer itibariyle denkleştirilmiş ve bir haftalık dönem sonunda ortaya çı­kan 50 birimlik fazlalık bir sonraki bir haftalık dönemde hazine ödemelerinde kullanılmak üzere bankadaki hazine hesaplarına in­tikal ettirilmiştir.

 Yukarıda sadece bir defterdarlık ve buna bağlı iki mal müdürlüğünden oluşan ve T.C. Merkez Bankası şubelerinin hesabın iş­leyişiyle ilgili işlemlerini, basitleştirme amacıyla, kapsam dışı bıra­kan sanal örneğimiz, aslında Türkiye genelindeki bütün defterdar­lıklar, malmüdürlükleri ve vergi daireleri ile bunların hesaplarının bulunduğu T.C. Merkez Bankası ve T.C. Ziraat Bankası şubeleri işin içine girip gerçek duruma dönüşünce son derecede karmaşık bir şekil almaktadır. Bununla birlikte yöntemin özü sanal örneği­mizde basitleştirilen işleyiş şeklinden çok farklı değildir. 

Her ne kadar yukarıda değindiğimiz hesabın adı Tek Hazine Hesabı ise de hazinenin aslında T.C. Merkez Bankası nezdinde başka hesapları da vardır. 

Hazinenin, T.C. Ziraat Bankası'nda da bir mevduat hesabı vardır. Tek Hazine Hesabı dışında kalan çeşitli idarelerden tah­sil edilen paraların bir bölümü bu hesapta tutulur ve T.C. Ziraat Bankası'nda hesabı bulunan kamu kurum ve kuruluşlarına gerekli ödemeler bu hesaptan yapılır. Bu uygulama "Merkez Bankası dev­letin hazinedarıdır," ilkesine ters düşmektedir.

Kaynak: Mahfi Eğilmez

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Gizlilik Politikası

Sağlık Bilgileri