VERGİNİN FONKSİYONLARI
Verginin Mali (Fiskal) Fonksiyonu
Vergilerin mali veya fiskal
fonksiyonu bugün de varolan önemli bir fonksiyondur
ve kamu harcamalarını karşılayabilmek için optimal
düzeyde bir gelir sağlanması amacına yöneliktir,
özellikle toplumsal ihtiyaçların sürekli arttığı ve
genişleme gösterdiği günümüz devletlerinde bu amaç
ayrı bir önem kazanmaktadır. Vergilerin mali
fonksiyonunu yerine getirebilmesi için vergi
tabanının genişletilmesi, pazar ekonomisinin
yaygınlaşması, vergi
tarifelerinin artan oranlı olarak uygulanması, vergi
kayıp ve kaçağını asgariye indirecek tedbirlerin
alınması ve ülkede vergi ahlakının tesisi ile vergi
bilincinin oluşturulması amacıyla gerekli çabaların
sarf edilmesi gerekir.
Ayrıca, idari etkinlik
içinde; vergi idaresi ile mükellefler arasındaki
ilişkilerin uyumlu hale getirilmesi, vergi
elemanlarının yeterli sayı ve kaliteye ulaştırılması
ile vergilendirme işlemlerinin açık, anlaşılır,
kolay ve ileri teknoloji ile donatılması da vergiden
en yüksek randımanın sağlanması bakımından
önemlidir. Bu konuya vergileme ilkeleri incelenirken
yeniden dönülecektir.
Verginin Ekonomik Fonksiyonu
Verginin ekonomik fonksiyonu, ekonominin vergisel
tedbirlerle yönlendirilmesini ifade eder. Bu
fonksiyona uygun olarak verginin yatırım kararları
üzerindeki olumsuz etkilerini bertaraf etmek,
tasarrufları teşvik etmek ve tasarrufların çeşitli
tasarruf araçları arasında en iyi dağılım ve
tahsisini sağlamak yanında; vergi sistemi de
çalışmayı ve risk üstlenmeyi teşvik edici olmalıdır.
Yatırımların teşviki amacıyla, yatırım
harcamalarının vergi matrahından düşülmesi veya
tasarrufların teşviki amacıyla tahvil faizlerinin
vergiden istisna edilmesi veya düşük oranda
vergilendirilmesi gibi düzenlemeler, ekonominin
vergi tedbirleri ile yönlendirilmeye çalışılmasına
verilebilecek örneklerdir. Çağdaş ekonomik ve sosyal
refah devleti fonksiyonu içinde, günümüzde, bütün
ülkelerin vergi sistemlerinde ve bu arada Türk vergi
sistemi içinde, belirlenmiş temel ekonomik amaçlara
ulaşmak amacıyla pek çok araç veya kurum
yerleştirilmiştir. Gelir vergisinin artan oranlı
tarife yapısına sahip olması, kişilerin şahsi ve
ailevi durumlarını dikkate alan bir vergi yapısı,
gelir dağılımını iyileştirecek ve tam rekabeti
sağlayacak indirim, istisna ve muafiyet tedbirleri
bu konuda en etkili araçlardır. Kurumlar vergisi ile
dolaylı vergiler kapsamında da aynı amaca yönelik
düzenleme ve tedbirlere başvurulmaktadır.
Verginin Sosyal Fonksiyonu
Günümüzde vergi, ekonomik ve mali fonksiyonu yanında
önemli bir sosyal fonksiyon da görmektedir. Esasen,
sosyal kalkınma ve sosyal refah fonksiyonunun çağdaş
izahı içinde, mal ve hizmetlerin mübadelesini
sağlayan rekabet esasına dayalı piyasa işleyişi de
yeni bir nitelik ve mahiyet kazanmıştır, öyle ki,
bugün artık hem özel ihtiyaç hem de kamusal ihtiyaç
karakterli mal ve hizmetlerin ekonomik mübadele
hareketinde belirleyici faktör, sosyal fayda-sosyal
maliyet ilişkisi olmaktadır. Günümüzde serbest
piyasa ekonomisinin sağladığı avantaj; kalkınma,
istikrar, gelir dağılımı ve kaynak kullanımı gibi
hedeflerin kamu yararı ile bağdaştırılması avantajı
ile uyumlaştırılarak, bir arada ele alınmaya ve
gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır. Ekonomik ve
sosyal refah hedefi gözeten bu yaklaşım "sosyal
piyasa ekonomisi" işleyişini ifade
etmektedir. Bu açıdan bakıldığında, bütün
faaliyet ve hareketlerin sosyalleştirilmesi gibi bir
durum ortaya çıkmaktadır. Bu amaç için vergi de
kullanılacağına göre, verginin sosyal fonksiyonu
geniş kapsamı içinde bütün bu amaçları gözeten bir
nitelik kazanmaktadır.
Daha dar kapsamlı düşünüldüğünde vergilerin sosyal
fonksiyonu, verginin istihdam, gelir dağlımı ve
sosyal adalet amaçları için öncelikli olarak ve
etkili bir şekilde kullanılması imkan ve gereğini
ifade etmektedir. Sosyal olayların dinamik gelişme
süreci ekonomik ve malî olayların niteliğini
değiştirmiş ve her yeni ortam ve çerçeve içinde
olayların belirleyici varsayım ve etkileri ve bunlar
arasındaki ilişkiler yeniden değerlendirilerek yeni
yaklaşım ve teorilerin ortaya atılmasına neden
olmuştur. Kamu faaliyetinin ve bu arada vergilerin
sosyal yönüne ciddi olarak eğilen ilk kişi Adolph
Wagner olmuştur. Wagner, toplum yapısında çeşitli
faktörlerin etkisi altında ortaya çıkan gelir ve
servet dengesizliklerinin ve adaletsizliğin vergi
yoluyla düzeltilebileceğini savunmuştur.
Sosyal devlet fonksiyonu içinde günümüze doğru
vergilere her geçen gün biraz daha fazla ve etkili
olarak sosyal hayata müdahale imkanları verilir
olmuştur, özellikle kamu maliyesinin yeniden
dağıtıcı rolü içinde, hem ekonomik ve hem de mali
yönden kamusal araçlar çok ciddi sosyal fonksiyon
gören araçlar haline gelmişlerdir. Gerçekten,
kamusal faaliyetlerin ekonomik yönden incelenmesi
ile, kamu karar birimleri veya siyasi otorite
tarafından belirlenen kamusal üretim-kamusal
yatırım, kamu istihdamı gibi pür ekonomik faaliyet
ve büyüklükler karşımıza çıkmaktadır. Kamu ekonomisi
faaliyetleri içinde yer alan bu olay ve etkenlerin
kamusallık esasına göre düzenlenmesi, milli
ekonomide önemli bir yeniden dağıtıcı rol
oynamaktadır.
Kamu ekonomisinde gerçekleşen bu mübadelenin mali
yönden ele alınması ile karşımıza çıkan gelir gider
ilişkisi de yeniden dağıtıcı rol bakımından önem
kazanmaktadır. Kamu ekonomisi faaliyetlerin ortaya
çıkardığı mali olay, kamu giderleri ile kamu
gelirleri şeklinde kendini göstermektedir. Kamu
faaliyetinin kamusal özelliğine bağlı olarak kamu
giderleri ile kamu gelirleri de, birbirlerinden ayrı
veya birbirleriyle bağlantılı olarak yeniden
dağıtıcı fonksiyon görmektedirler. Sosyal olayların
günümüzde kazandığı nitelik içinde gerek kamu
maliyesinin ve gerekse vergilerin çok önemli ve
etkili sosyal fonksiyonları ortaya çıkmıştır.
Nitekim verginin bilinen sosyal fonksiyonu, gelir ve
servet eşitsizliklerinin giderilmesini sağlamaktır.
Ancak, yakın yıllarda bütün dünya ülkelerinde
giderek önem kazanan çevre sorunları, hızlı nüfus
artışı, hızlı ve çarpık şehirleşme ve sanayileşme
hareketleri, uyuşturucu ve alkol kullanımı gibi
temel sorunlar karşısında diğer kamu ekonomik ve
mali araçlar yanında vergiler de bu sorunlarla
mücadelede önemli ve etkili bir araç haline
gelmiştir.
Vergilerin sosyal fonksiyonunda meydana gelen
değişmeleri göstermek üzere gerek dünya ülkelerinden
gerekse ülkemizden bazı tipik örnekler vermek
yerinde olacaktır.
Vergilerin sosyal fonksiyonu konusunda değişik ve
ileri aşama olarak "Negatif Gelir Vergisi"
önerilmektedir. Gerçekten, ABD'de Milton Friedman
gelir vergisi sistemi ile bütünleşmiş tek bir nakit
temelli yardım sistemi ikamesi olarak "Negatif Gelir
Vergisi" ni önermiştir. Bu sistemde bütün bireylerin
bir vergi beyannamesi doldurmaları gerekecektir.
Buna göre, sadece kritik bir gelir eşiğini aşan
kişiler gelir vergisi ödeyecek; bu eşiğin altında
kalanlar devletten çek alacaklardır. Diğer bir
ifadeyle bu sistemde devletin, fakirlik çizgisinin
altında gelire sahip olan kimselerden vergi almaması
gerektiği; aksine bu kimselere devletin bir ödemede
bulunması önerilmektedir. Negatif gelir vergisinde,
fakirlik seviyesinin üstünde bir gelire sahip olan
her aile gerekli makama verilmek üzere nasıl bir
vergi beyannamesi dolduruyorsa, fakirlik seviyesinin
altındaki herhangi bir aile de ailenin özel geliri
ile ailenin büyüklüğünü açıklayan bir beyanname
düzenlemekle yükümlüdür. Şayet bu toplam gelir
fakirlik seviyesinin altında ise, bu takdirde o
kişiden vergi alınmak yerine; hükümet o kişiye veya
aileye bir para yardımı sağlayacaktır (Nadaroğlu,
1992; s. 121). Negatif gelir vergisi önerisi
özellikle gelir dağlımı amacına yönelik genel bir
araçtır ve yürürlükteki özel önlemlerin tümünün
yerini alabilir. Sistem doğrudan cari gelir
vergisinin içine yerleştirilebilir. ABD dışında
İngiltere ve Fransa gibi gelişmiş batı ülkelerinde
de negatif gelir vergisinden yararlanılmak
istenmektedir.
Negatif gelir vergisi dışında sosyal fonksiyon gören
bir vergi tedbiri de, ailenin esas alınmasıyla,
gelir vergisinde emek geliri lehine ayırım ilkesinin
uygulanması ve asgari geçim seviyesi dikkate
alınarak kişilere genel veya özel indirimin
uygulanmasıdır. Ayrıca, ekonomik ve sosyal
fonksiyonu bir arada gerçekleşebilen; tasarruflar
üzerinden düşük vergi alınması veya hiç vergi
alınmaması, dolaylı vergilerde malları ve hizmetleri
ihtiyaç çeşitlerine göre gruplandırmak suretiyle
düşük gelir seviyesine sahip kişilerin zorunlu
ihtiyaç maddelerinden düşük vergi alınması gibi
vergi tedbirleri de zikredilebilir.
Günümüz şartlarında ortaya çıkan temel ekonomik ve
sosyal problemlerin çözümü için de vergilemeden
yararlanılmaktadır. Yukarıda da bahsedildiği gibi,
hızlı nüfus artışı ile bilim ve teknoloji alanında
görülen baş döndürücü gelişme sonucu yakın yıllarda
bütün ülkelerde hızlı ve çarpık sanayileşme ve
şehirleşme hareketi ile çevre kirlenmesi olayları
tehlikeli boyutlara varmıştır. Bu sorunların
hafifletilmesi veya kontrol altına
alınabilmesi amacıyla düşünülen ve uygulanan ortak
pek çok tedbir arasında vergiye ilişkin tedbirler de
mevcuttur. Örneğin, hızlı, yoğun ve çarpık
sanayileşme ve şehirleşme hareketini kontrol altına
almak amacıyla büyük şehirlerde "hemşehrilik
vergisi", "kirliliği önleme veya çevre temizlik
vergisi", "çeşitli hizmet veya harcamalar katılma
paylar" gibi ödemeler talep edilmektedir. Ayrıca,
aynı amaca hizmet etmek üzere çok çeşitli dernek,
birlik ve vakıf gibi gönüllü kuruluşlar kurulmakta
ve bu sorunların çözümüne yardımcı olmaya
çalışmaktadırlar.
Ülkemizde de aynı amaca hizmet etmek üzere vergiden
yararlanıldığı görülmektedir, özellikle gelir
vergisi sistemi içinde mevcut bazı araç veya
kurumlar aileleri ödeme güçlerine göre vergilemeye
çalışmaktadır. Bunlar arasında özellikle ücretliler
için getirilmiş olan özel indirim ile artan oranlı
tarife yapısı ve istisna ve muafiyet hükümleri
sayılabilir. Katma değer vergisinde temel ihtiyaç
maddelerine nazaran daha düşük vergi oranı
uygulaması, sosyal sigorta sistemindeki sağlık
hizmetlerinde yeşil kart uygulaması ile tedavi ve
ilaç yardımlarının yapılması, yoksul ve yaşlılara
aylık bağlanması, sosyal yardım vakıfları bünyesine
oluşturulan fonlardan ihtiyaç sahiplerine yardımlar
yapılması sosyal fonksiyon içinde ifade edilebilecek
uygulamalardandır.
|