Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Kamusal Mal, Kamusal Mallar ve Bedavacılık Sorunu

Bir ekonomide üretilen mallar üç kategoride değerlendirilir. Bunlar, özel mallar, dışsal fayda yaratan özel mallar ve kamusal mallardır.

Özel mallar sadece satın alan için fayda sağlayan mallardır. Örneğin, öğle ye­meğinde yediğiniz yiyecek sadece size fayda sağlar. Ya da yeni satın aldığınız ceketten fayda elde edecek sadece sizsiniz. Ancak, siz bu faydayı isterseniz arkada­şınızla paylaşabilirsiniz. Ceketinizi arkadaşınıza katılacağı bir toplantı için bir günlüğüne ödünç verebilirsiniz. Bu sizin isteğiniz doğrultusunda gerçekleşir, istemezseniz gerçekleşmez.

Dışsal fayda sağlayan özel mallar ise ikinci kategoride değerlendirilir. Bazı mal­lar veya hizmetler satın alana fayda sağlamakla birlikte, diğerleri için de dışsal fayda yaratmaktadır. Örneğin, iyi eğitim alan bir kişinin sağladığı fayda sadece kendi­sine ait olmayıp, ailesine, çevresine ve topluma da yayılır. Yine, bulaşıcı hastalıkla­ra karşı aşı olan kişiler kendileri doğrudan fayda elde etmekle beraber, topluma da dolaylı fayda sağlarlar. Çünkü, hastalığın yayılmasında önleyici rol üstlenirler.
 

Üçüncü kategoride ise, kamusal mallar vardır. Kamusal mallar, toplumun tüm üyelerinin herhangi bir bedel ödemeden tüketebileceği ve bir kişinin tüketi­minin bir başkasının tüketimine engel teşkil etmediği mallardır. Bu mallar toplum­da ödeme yapan ya da yapmayan tüm toplum üyelerine fayda sağlar. Ödeme yap­mayanlar bu faydayı elde etmekten mahrum bırakılmadığı için kamusal mallarda bedavacılık sorunu ile karşılaşılır. Bu tür mallara verilebilecek en uygun örnek ulusal güvenliktir. 

Kamusal malların bu özelliklerinin biraz daha yakından incelenmesi konuyu anlamamızı kolaylaştıracaktır. Belirli bir üretim düzeyinde bir kişinin tüketimi di­ğer kişilerin tüketim miktannda bir azalma meydana getirmiyorsa, bu malın tüke­timinde kişiler birbirine rakip olmayacaktır. Diğer bir ifadeyle, pek çok kişi aynı anda aynı malı tüketebilecektir. Örneğin, savunma hizmetleri dış tehditlere karşı tüm toplum içindir. Bu tür bir hizmetten herhangi bir vatandaşın yararlanması, di­ğerlerinin bundan daha az yararlanacağı anlamına gelmez. Vatandaşların birinin olmaması bu hizmetin azalmasına veya üretilmemesine de neden olmayacaktır. Ancak bu özellik, herkesin bu hizmetten aynı derecede faydalanacağı anlamına da gelmez. Bir başka örnek olarak, su baskınlarını önlemek amacıyla tasarlanan bir sel önleme projesini düşünelim. Bu projenin gerçekleşmesi ile sağlanan fayda tüm yöreyedir. Bölgede yaşayan tüm insanlar azalan sel olasılığından aynı anda yarar­lanırlar. Oysa, sel olması durumunda bazı evler daha fazla zarar görürken bazıları daha az zarar görmektedir. Ancak, selin zararını azaltmak için gerçekleştirilen pro­jede bu yöredeki halk birbirleriyle tüketimde rekabet etmemektedir. Çünkü, bir kisinin bu projeden fayda elde etmesi, diğerlerinin de faydalanmasına engel teşkil etmemektedir. Bu örnekleri daha da artırmak mümkündür. Yukarıdaki iki örnek­ten de anlaşılacağı gibi, bu tür malları fiyat mekanizması içinde fiyatlandırmak da mümkün olmamaktadır.

Kamusal malların ikinci özelliği ödeme yapmayanları faydadan mahrum bıraka-mamadır. Kamusal mal bir kez üretildikten sonra, bu malın faydasını belli bir ki­şiyle sınırlandırmak imkansızdır veya bu yönde yapılacak faaliyetler aşırı maliyet­lidir. Bir kişi ödeme yapsın veya yapmasın bu malın tüketiminden fayda sağlaya­caktır. Tüketicilerin birbirine rakip olmaması ve faydadan mahrum bırakamama özellikleri sık sık bir arada anılmasına rağmen, iki kavram arasında fark vardır. Tü­ketimde rakip olmama özelliğinde belirtildiği gibi, kamusal malın bir kişi tarafın­dan tüketimi, toplumdaki diğer kişilerin tüketimini engellemez. Bir mal tüketimde rakipsiz olabilir. Fakat, tüketimde bazı sınırlamalar ile bazı kişiler faydadan mah­rum bırakılabilirler. Böylesi bir durumda tüketimde rakip olmama şartı yerine gel­mesine karşın, ılımlı bir maliyetin tüketimde bulunanlara ödettirilme olasılığının ol­duğu mallar da kamusal mal olarak nitelendirilebilir mi? 

Televizyon yayınları tüketimde rakip olmama ve faydadan mahrum bırakmama özellikleri arasındaki farkı açıklamak için iyi bir örnektir. Televizyon programı ya­yınlandığı zaman, herkes diğerlerinin izlemesini engellemeden programı seyrede­bilir. Televizyon yayını, kamusal malın tüketimde rakip olmama özelliğini iyi açık­lar. Ancak televizyon yayınları şifreli duruma dönüştürüldüğünde, bu programı seyretmek için kişilerin belli bir düzeneğe sahip olması gerekir, aksi halde kişiler yayından yararlanamayacaktır. Bu durumda yayından fayda sağlama konusunda bazı insanları mahrum bırakmak olasıdır. Çünkü televizyon sistemine ve gerekli olan şifreye sahip olunmamışsa, birey televizyon yayını izleyemeyecektir. Sadece belli bir maliyete katlanarak oluşturacağı düzenek ve şifre yardımıyla yayından faydalanabilecektir. Sonuç olarak, tüketimde rakip olunmamasına karşın, ılımlı bir maliyeti yüklenmeyenler bu mal ve hizmetin faydasından mahrum bırakılabilecek­tir. Bu tip bir mal ve hizmet kamusal malın iki özelliğini bir arada taşımaz. Bu ne­denle de şifreli televizyon yayını kamusal mal değildir. 

Ulusal savunma hizmeti, kamusal malın her iki özelliğini de taşıyan iyi bir ör­nektir. Ordu, herkesi aynı anda korur ve savunmayı sadece belirli kişilerle sınırla­mak olası değildir. Yani, milli savunmanın faydalan tüm nüfus için tüketimde ra­kip olmama özelliğine sahiptir ve aynı zamanda bazı kişilerin dışarıda bırakılması mümkün değildir. 

Bedavacılık Sorunu 

Fiyat mekanizması içinde gönüllü işbirliğinin kamu malının tahsisini sağlayıp sağlayamadığı ciddi bir sorundur. Kamusal mallarda ödeme yapmayanları dışarıda bı­rakamama özelliğinden dolayı bedavacılık sorunu ortaya çıkmaktadır. Çünkü, bu mallardan fayda sağlayanlar gönüllü bir işbirliği içinde üretim maliyetine katılma­maktadırlar. Kamusal mallarda gönüllü işbirliğinin niçin çalışmadığını anlamak için, 100 kişilik bir toplumda, sel baskınlarını azaltmak için baraj inşaatı ve bunun finansmanının nasıl yapılacağını düşünelim. Baraj, bu toplum için kamusal maldır. Bu kamusal malın toplam maliyetinin 5 trilyon TL olduğunu ve bu barajın her bir bireye sağladığı koruma değerinin 100 milyar TL olduğunu varsayalım. Yani, eğer baraj inşa edilirse, her birey 100 milyar değerinde fayda sağlar ve toplam fayda da 10 trilyon TL olur. Sonuçta, fayda maliyeti aştığı için, barajın inşası toplumun yararınadır. Eğer barajın finansmanı için her birey 50 milyar TL katkıda bulunursa, inşaat yapılacaktır ve her birey 50 milyar TL karşılığında 100 milyar TL'lik fayda elde ederek, daha iyi bir refah düzeyine sahip olacaktır. 

Burada kritik olan soru şudur: "Bu kişiler arasındaki gönüllü işbirliği, barajın inşa edilmesine izin verecek mi?" Soruya tek bir cevap vermek olanaksızdır. Var­sayalım ki, bu yüz kişiden biri, diğer doksan dokuz kişinin barajın inşaatı için ye­terli finansmanı sağlayacağına inanmakta ve bu nedenle gönüllü işbirliğinden ka­çınmaktadır. Yüksek maliyete rağmen eğer baraj inşa edilirse, maliyete katılmayan bu kişi yine de barajdan fayda sağlayacaktır. Kişi hiçbir maliyete katılmadan bu tür bir hizmetten faydalanacağını bildiği için gönüllü olarak maliyete katılmak isteme­yecektir. Bir kişinin kamusal maldan fayda elde etmesine karşın, kamusal malın fi­nansmanında herhangi bir maliyet yüklenmekten kaçınma davranışı bedavacılık olarak tanımlanır. Kamusal maldan yararlananların sayısı arttıkça, bedavacılık so­runu büyür. Bu nedenle kamusal malın gönüllü finansmanı olasılığı da ortadan kalkmaktadır. 

Bir başka örnek olarak, ulusal güvenlik hizmetine bakalım. Kamuda memur olarak çalıştığınızı ve bu nedenle verginizi düzenli olarak ödemek zorunda kaldı­ğınızı ve serbest çalışan komşunuz Ahmet Bey'in ise vergi ödemekle arasının pek hoş olmadığını kabul edelim. Siz ulusal güvenlik hizmetleri için her yıl epeyce yüklü bir bedel ödemenize karşın, komşunuz hiçbir ödeme yapmadan sizin sağla­dığınız kadar fayda sağlar. Bu durum sizi ve sizinle aynı durumda olan diğer top­lum üyelerini rahatsız edecek, muhtemelen sizi ve diğer kişileri de vergi ödememe şeklinde bir davranışa yönlendirebilecektir. Bir diğer deyişle, siz ve sizinle aynı du­rumda olan toplumun diğer üyeleri de bu hizmetlerden bedava yararlanma olana­ğını düşünmeye başlarsınız. 

Kamusal mallann varlığı fiyat sistemi için sorun yaratır ve piyasa başarısızlığına neden olur. Kamusal mal bir kez üretildikten sonra, ödeme yapsın veya yapmasın pek çok kişi otomatik olarak bu mal veya hizmetten fayda sağlar. Bu nedenle tü­keticiler üretilen kamu malından bedava yararlanmak isterler. Ancak, her tüketici­nin böyle davranması sonucunda kamusal malın üretim maliyeti karşılanamaya­caktır. Özel firmalar fiyat mekanizmasının işlememesi nedeniyle bu tür malları üretmek istemeyeceklerdir. Çünkü özel firmalar arz ettikleri mal ve hizmet karşılı­ğında gelir elde etmek isterler. Bununla birlikte, özel malların tüketiminde bireyler rekabet halindedirler ve ödeme yapmayanlar bu malların faydalarından mahrum bırakılırlar. Özel firmaların piyasa mekanizması içinde nasıl davranışlar sergiledik­lerini daha önceki bölümlerde incelemiştik. Bu mekanizmada herkes elde ettiği fayda karşılığında belli bir ödeme yapmaya gönüllüdür. Diğer bir ifadeyle bu me­kanizmada ekonomik aktörler arasında gönüllü bir işbirliği vardır. Oysa, kamusal mallar piyasa mekanizması içinde fiyatlandırılamadığından herkes fayda sağlama­sına karşın, maliyete katılma konusunda bir ikilem yaşar. Çünkü faydası bölüne-meyen ve tüm topluma fayda sağlayan bu tür mallann finansman kaynağı yine toplumdur. Her birey, kendisi finansmana katılmasa da bu mallann diğer kişilerce finanse edileceğine inanır. Bu düşünce tarzının toplum içinde yaygınlaşması beda­vacılık sorununa yol açar ve kamusal malın üretilmemesi olasılığını artmr. Bu yüz­den, kamusal malların üretiminde devletin bizzat üretimi üstlenmesi alternatifi ya da piyasaya devlet müdahalesi gündeme gelir. 

Kamusal Mallarda Üretim Miktarının Belirlenmesi 

Diğer ekonomik kararlarda olduğu gibi, bir kamusal malın etkin üretim düzeyini belirlemek için marjinal fayda ve marjinal maliyet karşılaştırmasına gereksinim du­yulur. Kamusal malın marjinal maliyeti, kaynaklan başka bir yerde değil de, kamu­sal bir malın üretimde kullanmanın alternatif maliyetini yansıtır. Ancak, tüketimin­deki rakip olmama özelliğinden dolayı, kamusal malın marjinal faydası özel bir ma­lın marjinal faydasından farklıdır. Örneğin, tüketilen çay gibi özel bir malın, ilave biriminin marjinal faydası, onu tüketen tek kişinin çaya biçtiği değerdir. Savunma gibi bir kamusal malın ilave biriminin üretiminin marjinal faydası ise, tek kişi tara­fından tüketilmediğinden, tek kişi tarafından ona biçilen değerden farklıdır. Çünkü, milli savunma gibi kamusal malın ilave üretiminden birçok kişi aynı anda yararlan­maktadır. Bu yüzden, ilave savunmadan fayda sağlayan her bireyin marjinal fayda­larını toplamamız gerekir. Bu yolla kamusal malın marjinal sosyal faydası elde edilir.

Aşağıda yer alan Şekil, su baskınlarını kontrol altına almak için inşa edilen bir barajın en uygun yüksekliğinin ya da etkin çıktı düzeyinin nasıl belirlendiğini göstermek amacıyla çizilmiştir. Açıklamaları basitleştirmek için, barajdan sadece A ve B gibi iki kişinin faydalandığını varsayalım. Bu iki tüketiciye ait talep eğrileri DA ve DB ile gösterilmektedir. Talep eğrisi üzerindeki herhangi bir çıktı düzeyi için fi­yat, tüketicinin marjinal faydasını ölçmektedir. Toplumun marjinal faydasını belir­lemek için tüm tüketicilerin marjinal faydalarının, bir diğer deyişle ilgili talep dü­zeyindeki fiyatın dikey olarak toplanması gerekir. 

Kamusal Mallarda Etkin Üretim Düzeyi: Çıktıdaki bir artış MC - Ds oluncaya kadar, her iki birey tarafından da finanse edilecektir. 20'nci çıktı biriminden sonra ilave çıktının maliyeti AveB bireylerinin elde edeceği faydadan daha çoktur ve çıktıdaki azalma her ikisinin de faydasına olacaktır. Sonuç olarak, en etkin çıktı miktarı, A 'nın marjinal faydasının (35 milyar TL) ve B'nin marjinal faydasının (65 milyar TL) toplamı olan marjinal sosyal faydanın, marjinal maliyete eşit olduğu 20 birimdir 

Şekil'de, A'nın marjinal faydasına B'nin marjinal faydasını ekleyerek her baraj yüksekliği için marjinal sosyal fayda düzeyi elde edilir. Bu şekilde yapılacak işlemler sonucunda elde edilecek marjinal sosyal fayda (Ds) eğrisi aslında DA ve DB eğrilerinin dikey olarak toplanmasından başka bir şey değildir. Ds eğrisinin marjinal maliyet eğrisinin (şekilde basitlik sağlamak açısından 100 milyar TL düze­yinde düz bir doğru olarak gösterilmiştir) üzerinde yer alan herhangi bir noktasın­da, kişiler ilave çıktı biriminin marjinal maliyetinden daha çok ödeme yapmaya gö­nüllüdür. Bu nedenle etkin çıktı düzeyine ulaşılabilmesi için çıktı düzeyinin artırıl­ması gerekir. 

Şekilde, 20 birimin (örneğimizde inşa edilecek barajın yüksekliği) altındaki çık­tı miktarlarında A ve B'nin her ikisi de, ilave birimin üretimi için birlikte 100 mil­yar TL'lik marjinal maliyettin üstünde ödeme yapmaya gönüllüdürler. Bu durumda çıküdaki bir artış MC = Ds oluncaya kadar, her iki birey tarafından da finanse edi­lecektir. 20'nci çıktı biriminden sonra ilave çıktının maliyeti A ve B bireylerinin el­de edeceği faydadan daha çoktur ve çıktıdaki azalma her ikisinin de faydasına ola­caktır. Sonuç olarak, en etkin çıktı miktarı, A'nın marjinal faydasının (35 milyar TL) ve B'nin marjinal faydasının (65 milyar TL) toplamı olan marjinal sosyal faydanın, marjinal maliyete eşit olduğu 20 birimdir. Diğer bir ifadeyle, kamusal malın etkin çıktı düzeyi, tüm tüketicilerin talep eğrilerinin dikey toplamıyla elde edilen Ds'nin üretilen çıktının marjinal maliyetine eşitlendiği çıktı düzeyidir. 

Özet olarak, kamusal mallann çıktı düzeyi tüm bireysel taleplerin dikey top­lamları ile elde edilen marjinal sosyal fayda eğrisi ile marjinal maliyet eğrisinin ke­siştiği noktada belirlenir. Bedavacılık sorunu yüzünden kamusal mallann üreti­minde özel kesimin etkin çıktı düzeyinde üretim yapamayacağını biliyoruz. Dola­yısıyla, kamusal mallar devlet tarafından üretilecek ve genelde vergilerle finanse edilecektir. 

Kamusal mallann devlet tarafından sağlanması bedavacılık sorununu kısmen çözer. Ancak buradaki sorun, insanların kamusal mala ilişkin taleplerinin açıkça nasıl belirleneceğidir. Etkin çıktı düzeyinin belirlenebilmesi için herkesin talepleri­ni bilmeliyiz ki, dikey toplamlarını alarak marjinal sosyal faydaya ulaşabilelim. Özellikle bireyler elde ettikleri faydadan dolayı vergilendirileceklerse bu daha zor olacaktır. Çünkü, kişiler faydalarını olduğundan düşük gösterme eğiliminde olabi­leceklerdir. Örneğin, A bireyi hiç fayda elde etmediğini söyleyerek vergi ödeme­yebilir, ya da, faydayı düşük göstererek, kamusal malların optimal düzeyin altında üretilmesine yol açabilir.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Gizlilik Politikası

Sağlık Bilgileri