Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Osmanlı Devletinde Dış Borç ve Borçlanma 

Ödemeler dengesi açıklarının giderilmesinde, uluslararası rezervler veya dış borçlanma gibi finansman yöntemleri kullanılmaktadır. Osmanlı devleti de 1854’ten itibaren Avrupa’dan dış borç almaya başlayarak finansman sağlamak istemiştir. Yılmaz’a göre, Osmanlı imparatorluğu’nda borçlanma ülkede yaşanan siyasi, ekonomik ve sosyal gelişmeler sonucunda ortaya çıkmıştır. Borçlanma, mali kurumların örgütleyip çıkardıkları tahvillerin borsada tasarruf sahiplerine satılması suretiyle oluyordu. Bir süre sonra da borç ödeyebilmek için borç alınmaya başlandı. Osmanlı devletinin maliyesine güvensizlik arttıkça, borçlanma daha ağır şartlarda yapılıyordu. Kırsal kesimde kıtlık (örneğin Ankara bölgesinde açlıktan insanlar ölmüştü) herhalde kaçınılmaz görünen sonu çabuklaştırdı. Sadrazam Mahmut Nedim Paşa devletin iflasını ilan etmek zorunda kaldı (Tenzil-i Faiz Kararı). Buna göre 5 yıl süreyle faiz borçlarının ancak yarısı ödenecek, ödenmeyen faizlere karşılık %5 faizli tahviller verilecekti. Böylece Osmanlı devleti iktisadi ve askeri iflastan sonra bir de mali iflası yaşamış oluyor, daha da bağımlı hale geliyordu. Osmanlı tahvillerinin bir çoğu İngiliz ve Fransız olan tasarruf sahiplerinin elindeydi. Kararla birlikte bu insanların gelirleri %50 azalmış oluyordu. 

Pamuk’a göre Osmanlı Devleti’nin dış borçlanmasının ardından, merkezi bürokrasinin güçsüzlüğü ve asırlardır süregelen mali krize uzun vadeli çözüm bulamamasının altında, bütçe açıklarının önüne geçememesi yatmaktadır. Mali kriz, ekonominin güçsüzlüğünden çok vergi gelirlerinin büyük bir kısmına, belki de yarıdan fazlasına, yerel unsurların el koymasından kaynaklanıyordu. 19. yüzyılın ikinci çeyreğine kadar tedavüldeki sikkelerin sık sık tağşişi, merkezi devlete bütçenin denkleştirilebilmesi için gerekli ek geliri sağlamaktaydı. Örneğin, sürekli savaşların bütçeye olağanüstü yükler getirdiği II. Mahmut dönemindeki tağşişlerle, altın sikkelerin biçim ve ismi 35 kez, gümüş sikkelerinki ise 37 kez değiştirilmişti. Sikkelerin değerli maden içeriğinin devamlı düşürülmesi sonucu, 1814’te bir İngiliz sterlini 23 Osmanlı kuruşu ile eşit değerde iken, 1839’da bir sterlin 104 kuruş ediyordu. Ayrıca tağşişin yeterli olmadığı dönemlerde Galata bankerlerinden yüksek faizle kredi bulmak da mümkündü. 

Yılmaz, İlk dış borçlanmanın 1854’te gerçekleştirilmesine karşın Osmanlı devlet adamlarının kafasında dışarıdan borçlanma fikrinin izlerinin daha da geriye gittiğini ifade etmektedir. Gerileme dönemiyle artan mali bunalım Tanzimat’a gelinen süreçte, daha çok iç kaynakların sonuna kadar zorlanması ile giderilmeye çalışılmış, dışarıdan kaynak edinme fikri gündeme gelmemişti. 

Abdülhamit döneminde, mali iflasın doğurduğu karışıklığı çözüme kavuşturmak için 1881 Muharrem Kararnamesiyle, belirli bazı vergiler, yeni kurulacak ve çeşitli ülkelerdeki alacaklıları temsil eden bir Düyun-u Umumiye (Genel Borçlar) İdaresine veridi. Düyun-u Umumiye böylece Maliye Nezareti gibi vergi toplayan; fakat topladığı vergileri doğrudan alacaklılara dağıtan bir örgüt oldu. 

Tabloda 1854 yılından Düyun-u Umumiye’nin kurulduğu zamana kadar olan dış borç akışları gösterilmiştir.

Tablo incelendiği takdirde yıllara göre ödenen faiz oranları hesaplanabilir. Örneğin, 1855 yılında yüzde 16.67, 1862 yılında yüzde 22.96, 1868 yılında yüzde 34.32, 1875 yılında yüzde 21.33 ve 1881 yılında da yüzde 9.55 oranında faiz ödenmiştir. Faiz oranlarının sabit olmadığı, artan veya azalan bir seyir izlediği söylenmelidir. Devlet, yüksek oranlarda faiz ödemek zorunda kalmıştır. 

1875’te ilan edilen Tenzil-i Faiz kararına kadar olan dönemde, Osmanlı Devleti, çok ağır koşullarda ve çok yüksek miktarlarda borçlanmıştır. Faiz oranlarının oldukça yüksek seyretmesi bunun bir göstergesidir. 19.yüzyılın dünya genelinde bir deflasyon çağı olduğundan daha önceki bölümde bahsedilmişti. Genel fiyat düzeylerinin böylesine sabit kaldığı/düştüğü bir dönemde Osmanlı borçlanmasının zamanla iyice artması ve devletin yüksek faiz oranları ödemesi oldukça olumsuz bir durumdur. 

Osmanlı dış borçlanmasından doğan fon akımları, 1854-1881

(bin İngiliz Sterlini olarak) 

Komisyonlar vb
çıkarıldıktan sonra            Anapara                 Faiz                 Toplam
net sermaye girişi            ödemeleri           ödemeleri            ödemeler

Yıllar           1                          2                      3                  4=2+3

1854

2.286

-

-

-

1855

5.131

180

30

210

1856

-

378

32

410

1857

-

376

34

410

1858

3.440

375

35

410

1859

-

552

118

670

1860

1.233

666

144

810

1861

-

781

167

948

1862

5.150

771

177

948

1863

4.982

1.242

346

1.588

1864

-

1.702

526

2.228

1865

5.517

1.672

556

2.228

1866

-

2.182

735

2.917

1867

3.000(1)

2 .140

777

2.917

1868

-

2.395

822

3.217

1869

11.555

2.346

871

3.217

1870

11.044(1)

3.633

1.240

4.873

1871

4.047

4.604

1.327

5.931

1872

4.650

4.875

1.459

6.329

1873

25.402

5.231

1.533

6.761

1874

15.091

7.824

1.895

9.719

1875

-

9.584

2.044

11.628

1876

-

480

72

552

1877

2.600

556

86

642

1878

-

471

9

480

1879

-

717

63

780

1880

-

714

66

780

1881

-

712

68

780

(1) 1 Sterlin=1,10 Osmanlı Lirası

Kaynak: Pamuk (Osmanlı ekonomisi...), s. 163. 

Dış borçlanma sonucu Osmanlı ekonomisine giren ve çıkan fonları açıklamak amacı ile hazırlandığından, Osmanlı sınırları içindeki yabancı mali kuruluşlar ve Galata bankerleri tarafından satın alınan istikrazlar, hazine tahvilleri ve avanslar hesaplama dışı bırakılmıştır.183

1881 yılında Düyun-u Umumiye’nin kuruluşundan sonraki dış borçlar, hem söz konusu kuruluşun denetimindeki borçlar hem de diğer borçlar olarak gösterilmiştir. 

1854’te başlayan dış borçlanma, özellikle 1881’den sonra Düyun-u Umumiye’nin kurulmasından sonra daha da artmıştır. 1881 yılında toplam dış borç 780 bin İngiliz Sterlini iken hemen sonraki yıl 1882’de yalnızca Düyun-u Umumiye’ye yansıyan borç 1.920.000 Sterlin olmuştur. Özellikle faiz ödemelerinin de yükselen bir seyir izlediği görülmektedir. Yüzyıl sonuna doğru devlet, katlanarak artan bir borç çıkmazına doğru yol almıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun, iktisadi ve mali iflastan kurtulmanın yolunu borç para almak olarak gördüğü açıktır. 

Osmanlı ekonomisinin küresel pazarlara açılması sürecinde ve emperyalist ülkeler arası rekabet ortamında Osmanlı Devleti’ne verilen borçlar, önemli bir araç olarak kullanılmıştır. Osmanlı Devleti üzerinde, emperyalist ülkelerin kendi aralarındaki rekabeti Osmanlı’ya daha fazla dış borç sağlamış olabilir; ancak daha fazla dış borç mali krizin daha da yoğunlaşmasına neden olmuştur.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005