|
Türkiye'nin
DağlarI
Türkiye'nin kimi yerinde yüksek dağlar halinde, kimi
yerinde orta derecedeki dağlar biçiminde görülen
kıvrım dağları, ana çizgileriyle, Karadeniz boyunca
Kuzey Anadolu'yu, Akdeniz boyunca Güney Anadolu'yu
çevirir, Doğu Anadolu'nun türlü kesimlerinde de
bunların birer devamı halinde sıra sıra uzanırlar www.ekodialog.com
Anadolunun kuzey dağlan Türkiye'nin bütün kuzey
bölgesi boyunca sürekli sıradağlar olarak göz önüne
alınabilirse de, dağ görünüşü bakımından, dağ
özelliği Sakarya nehrinin aşağı kesiminden itibaren
batıda kaybolur. Daha batıda Yıldız (lstranca)
dağlan, orta yükseklikteki dağlar olarak (700 - 1000
m.) Uzanır. Kuzey Anadolu dağlarının doğu bölümü ise
üç - dört bin m. yüksekliğinde sarp dağlar olarak
görülür. Bunların en yükseği olan Doğu Karadeniz
dağları ve Giresun dağlan, Türkiye'nin Karadeniz
Bölgesinin doğu bölümünde Çoruh ırmağı ağzından
Melet çayı vadisine kadar 400 km. boyda ve 50 - 60
km. enindeki dağ sırası boyunca yüksekliği 3500 m.
yi aşan daha birçok doruklar vardır. Eteklerinden
doruklana doğru çok yerde dik yamaçlar uzanır. Bu
dağların yüksek yerlerinde yazın da eriyip bitmeyen
kalıcı karlar ve buzulları buzul devrinden kalma
küçük küçük birçok göller uzanır. Burada bu
vadilerin tabanı bile 1200 - 1500 m.
yüksekliğindedir. Bu vadilerin güney ve
güneydoğusunda sıra sıra Mescit dağlan, Kop,
Otlukbeli, Gümüşhane, Dumlu, Kargapazan, Yalnızçam,
Allahüekber dağlan (3000 m. ve daha yüksek)
uzanırlar.
Doğu Karadeniz dağlarında geçit yerleri hem
az, hem de çok yüksektir. Rize - of arasındaki kıyı
bölümünü İspir ve Erzurum'a bağlayan Dağbaşı
Beli 2750 m. dir. Buradan stabilize bir yol geçer.
Daha batıda Of-Sürmene kıyı boyunu Bayburt'a
bağlayan yolun geçtiği Dağ geçidi 2650 m.
yüksekliktedir. Bunun batısında yüksekliği 2036 m.
olan Zigana geçidi vardır ki, buradan ünlü transit
yolu Trabzon - Erzurum asfalt yolu geçer.
Karadeniz boyu kıvrım dağlarının bir bölümü olan
Doğu Karadeniz dağları, kıvrım-kırıklı ve volkanik
oluşmalara yer vermiş bir yapı gösterir. Burada
Üçüncü Zamanın ilk yansında volkanik püskürmeler
olmuş, bu devrin sonunda yükselmeler meydana gelmiş,
bölgedeki yüksek dağ özelliği bu sıralarda
belirmiştir. www.ekodialog.com
Bu
yüksek, geçilmesi güç, çok yerinde sarp ve keskin
doruklu sıradağların batısında, Karadeniz
Bölgesinin orta bölümünde, Samsun 'un sıra
dağlarının batısında, Karadeniz Bölgesinin orta
bölümünde, Samsun 'un gerisindeki geniş bölgede daha
alçak (1000 - 1500 m.) ve üzerleri çok yerde yassı
olan dağlar yer tutmuştur. Burada kıvrım kırıklı dağ
sıraları daha parçalı olup, kıyı boyunu gerideki
Kelkit ve Yeşilırmak vadileriyle buralardaki
ovalara çok daha elverişli geçitler bağlar.
Bunlardan kıyı bölgesi dağları olan Canik dağları
takriben Ordu ile Kızılırmağın aşağı kesimi arasında
uzanır. Yüksekliği 1500 m. kadar olan orta
yükseklikte, üstleri dalgalı dağlardır. Güneyde
Kelkit vadisi uzanır. Canik dağlarının çok yeri
kıvrımlı kırıklı Kretase tabakalarıyla yine bu devre
ait volkanik arazi ve Eosen tabakalarından
oluşmuştur. Bu dağlardan içerilere doğru birçok
yollar uzanır: Ordu - Suşehri, Ünye - Tokat, Samsun
Amasya yollan gibi. Bu dağların güneyinde küçük dağ
sıraları bulunur, bu arada Deveci dağlan, Çamlıbel
dağları nisbeten devamlı ve yüksekçe dağlar olarak
görülür.
Karadeniz Bölgemizin batı bölümündeki dağlar, Orta
bölümündekinden daha yüksek, daha devamlı arızalı
dağlardır. Burada yüksekliği 2000 - 2500 m. yi
bulan dağlar az değildir. Deniz kıyısına paralel ve
iç bölgeye sıra sıra uzanan bu dağlar, Kızılırmağın
kolları olan Gökırmak ve Devrez çayı vadileri
boyundan içerilere doğru başlıca üç dağ sırası
görülür: Küre dağları, güneyde Ilgaz -
Bolu dağları daha güneyde de Köroğlu dağlan.
Birçok yerkabuğu hareketlerine uğramış ve yerinden
oynamış bir yapı gösteren Küre dağlarının batıdaki
devamı Zonguldak’a uzanır ki, burası Türkiye'nin
maden kömürü bölgesidir. Burada Karbon ve onun
üstünde de Kretase (İkinci Zamanın son devri)
arazisi geniş yerler kaplar. Ilgaz dağlan yer yer
billurlu taşlardan ve tabakalardan oluşmuş bir yapı
gösterir. Bundan sonra çok yeri volkanik arazi
olarak görülen ve geniş anlamıyla Körüğlu dağları
adı verilmiş bulunan dağlık bölgeye girilir. Buranın
en yüksek yeri olan Köroğlu tepesi 2378 m. dir.
Buradaki kalın volkanik örtü altında yer yer
kırılmış arazi vardır. Daha güneydeki kıvrımlı
yapılı Sündiken – sıra dağları ile İç
Anadolu'ya geçiş başlar.
Anadolu'nun güneyinde boydan boya uzanan ve bütününe
Toroslar adı verilen sıradağlar da Alp dağ
oluşumu sisteminin güney kanadına ait vasıfları
gösterirler. Ancak, Toros kıvrımları bir sıradan
ibaret değildirler. Bu pek uzun dağ sıraları
kuşağının iç yayları ve dış yayları vardır.
Türkiye’nin Güneydoğu Bölümündeki Hakkari
dağlarından itibaren, Siirt, Ergani, Maraş
kuzeyinde uzanan, sonra güneybatıya dönerek
Amanos Dağları ile devam eden sıradağlar dizisi,
Torosların dış yayıdır. Türkiye'nin Güneydoğu
Anadolu Bölgesini 'kucaklayan bu büyük yayın içinde
de, bu sıradağlara bağlı birkaç dağ sırası daha
uzanır. Batıda Gaziantep çevresindeki ve Antakya
güneyindeki dağların da bu sıralara bağlı bulunduğu
kabul edilir. Öte yandan, bu dış yay, Kıbrıs
adasında da devam eder
Bu
büyük dış yay üzerinde, Hakkari bölgesinde,
Türkiye'nin .en yüksek dağları bulunur. Burada,
Şemdinli ve Şırnak arasında sıra sıra uzanan ve
yükseklikleri 3000 - 4000 m. bulunan, birçok yerinde
geçit vermeyen, sarp ve keskin doruklu yüksek dağlar
uzanır. Doğudan itibaren Karadağ Sat Dağı, Cilo
Dağı (şimdiki adı Buzul dağı), Hakkari
kuzeyindeki Karadağ, Sümbül Dağı, Samur Dağı,
Altın Dağı, -Ser dolusu dağı, Tanintanin
Dağları ve daha birçok adlarla anılan yüksek dağlar,
paralel diziler halinde sıralanmıştır. Bu dağlar,
Şirnak kasabasının 20 km. kadar doğusundan geçen
Hezil suyu boyuna kadar uzanır. Bunlar,
yaklaşık olarak kuzey - güney doğrultusunda
birkaç ırmak ve kolları ile derin yarılmışlardır.
Doğu ucunda Karadağ ile Sat dağı arasındaki Şemdinli
vadisi, Sat dağları ile Cilo dağı arasında İnci çayı
vadisi, daha batıda Büyük Zap nehri vadisi. daha
batıda da Habur çayının yukarı kesimi gibi Hakkari
dağlık bölgesinde ova ve plato halindeki yukarı
kesimi gibi. Hakkari dağlık bölgesinde ova 've plato
halindeki düzlükler yoktur. Yalnız Sat ve Cilo
dağlarının hemen kuzeydoğusunda Yüksekova adı ile
anılan ve yüksekliği 2000 m. yi bulan, ortasından
Nehil çayının geçtiği büyük bir ova vardır. Bu
devamlı dağlık ve geçitlerin az olduğu dağ
sıralarını geçen ve her mevsimde gidiş gelişe açık
olan yollar pek azdır. Bunlar da dar ve sarp
yollardır. Başlıcaları Yüksekova - Şemdinli yolu,
Hakkari - Çukurca yolu, Siirt - Şırnak - Cizre
- Silopi yoludur. www.ekodialog.com
Hakkari Bölgesinin bu yüksek dağları
yıl boyunca eriyip bitmeyen kalıcı karların, birçok
buzulların, eski buzul göllerinin bulunduğu, yukarı
kesimlerinde yüksek dağ çayırlarına yer veren,
mevsiminde çağlayanlarla dolu ve güzel manzaralı
yerlerdir. Bazı bakımlardan çok yerleri Avrupa'daki
Alp dağları özelliğindedir. Bu dağların en yükseği
olan Cilo dağı, 4170 m. yüksekliğindeki Reşko doruğu
ile Türkiye'nin en yüksek dağlarından biridir. Bu
dağ sırasının Büyük Zap ırmağı ile İnci çayı
arasında boyu 45 km., genişliği 15 km. dir. Çok
yeri sivri, sarp, dişli doruklarla dolu, yer yer
kalın kar ve buz örtüleriyle kaplıdır. Üzerinde
birkaç küçük göl, 3000 m. den yüksek yerlerinde 10
kadar buzul vardır. Bu buzullardan bazıları 1 - 2
km. boyunda, 300 - 800 m. enindedir. Buz örtüsünün
kalınlığı 20 m. yi geçer, hatta kimi yerde 40 - 60
m. yi bulur. Kat " kat olan bu buz örtülerinin rengi
çok yerinde açık mavi ile yeşilimsi mavidir.
Buzullar boyunda derin çatlaklar ve yarıklar vardır.
Buzul devrinde buralarda daha uzun buzulların
bulunmuş olduğu anlaşılmıştır.
Hakkari - Vangölü güneyinin bu sarp, yüksek ve az
geçitli geniş dağlık bölgesinin batısında
yükseklikleri daha az (1500 - 2500 m.), daha fazla
geçit veren dağ sıralan uzanır. Bunların başlıcaları,
doğudan batıya Muş Güneyi dağları, Akçakara dağı,
Yumrutaş dağı, Akdağ, Maden dağları, Gördük dağı,
Malatya Güneyi dağları, Engizek dağı, Maraş'
ın Ahır dağı ve Amanos dağlarıdır. Bu dağ
sıralarının hepsine birden "Güneydoğu Toroslu"
denildiği de olur. Bu dağların geçitlerini
geçerek, içbölgeleri güneye bağlayan önemli ve işlek
yollar vardır ki, başlıcaları Bitlis - Siirt -
Diyarbakır yolu, Bingöl - Diyarbakır yolu, Eıazığ -
Diyarbakır yolu, Malatya - K. Maraş - Gaziantep
yolu, İskenderun - Antakya yoludur. Güneydoğu
Anadolu bölgesini kuzeyden çeviren bu dağlar
yayının içinde, asıl sıradağlara paralel birkaç dağ
sırası daha uzanır ki, yükseklikleri çok olmayan bu
dağların bir kısmı (Raman dağı gibi) Türkiye'nin
petrol bölgesidir.
Bu
dağlardan, mesela Amanos dağları Torosların bu dış
yayının en uzun sıradağıdır. Bu sıradağ, K. Maraş
yakınındaki Ahır dağından İskenderun körfezinin
doğu kıyısındaki Hınzır burnuna kadar 175 km.
uzunluğunda ve 20-30 km. enindedir. Amanos dağları
ortalama 1500 2000 m. yükseklikte, sürekli ve
çoğunca dik yamaçlı bir dağ sırası ise de, yer yer
boyun ve geçit yerleri de vardır (Beylan geçidi
gibi). Dağın üzerindeki dalgalı düzlükler, dar ve
derin vadilerle kesilmişlerdir. Üçüncü Zamanın Toros
kıvrım sisteminin güneye doğru bir uzantısı olan
Amanos dağları, doğuşu sırasında ve daha sonraları
aşınmalara uğramış,
Üçüncü Zamanın ikinci yarısı olan Neojen devri
sonunda yükselmiş bulunan kıvrımlıkırıklı
dağlardandır. www.ekodialog.com
Toroslar adı verilen kıvrımlı dağların iç yaylarına
gelince Bunların başlıcaları çukurovanın
kuzeyindedir. Orta Toroslar adı ile anılan bu
dağlar, Taşeli yaylası ile Uzunyayla arasında dağ
sıralan halinde uzanır, birçok yerlerinde 3000 m.
yüksekliği bulür ve geçerler. Bunlardan Bolkar
dağı 3585 m. yi, Aladağ 3734 m. yi bulur
ve Türkiye'nin en yüksek dağları arasında yer
tutarlar. Bu iki dağda yazın da eriyip bit meyen
kalıcı karlar. yer yer buz örtüleri, buzyalağı
denilen buz çanakları, buzul devrinden kalma
şekiller vardır. Aladağlardan sonra daha az yüksek
olan Tahtalı dağı ve Binboğa dağları
uzanır. Doğu yönünde bu dağlar Zamantı ile Göksu ve
Ceyhan arasında yer almışlardır. Bu dağlara 60 yıl
öncesine kadar Anti Toroslar" denirdi. Bu ad kesin
sınırları gösteremeyecek şekilde kullanılmıştır ki,
bugün bu ad kullanılmamaktadır. Uzunyayla
çevresinden itibaren bu dağlar yer yer
yüksekliklerini çok kay betmişlerse de, doğuya
dönerek Munzur ve Şeytan dağlarında yine
yüksek dağ özelliği kazanmışlardır. Bunların
doğusunda kalın lav örtülen altında Toros kıvrım
sistemi yapılarını bulmak güç olmuş ise de,
Torosların jeolojik bakımdan devamlarını Bingöl
dağlık bölgesinde ve güneyinde, daha doğuda Van
gölünün kuzeyinde bulmak mümkün olmuştur. Böylece
orta Torosların doğusuna düşen ve Doğu Anadolu'nun
orta bölümünde uzanan bu dağ sıralarına "Doğu
Toroslar' veya "İç Doğu Toroslar"
denilmektedir. Orta Toros dağ sıralarından geçen
başlıca yol, Gülek Boğazından geçer. Bu boğaz Bolkar
dağlarının güneydoğusunda, bugün Konya - Adana
asfaltının geçtiği uzun, dar ve derin bir geçit
yeridir. Eski "çağlarda bumya "Kilikya Kapısı" adı
verilmişti. Yerine göre genişliği 20 - 30 m. ve dik
yamaçları olan Gülek Boğazı, pozantının
güneybatısından Çamalan (Gülek) Bucak merkezi
güneyine kadar 30 km uzunluktadır. Asıl dar boğaz
bölümü, Gülek gediği adı verilen yerde başlar,
Çamalan köyü güneyine kadar uzanır. Boğazın denizden
yüksekliği 1050 - 115O m. dir. İç Anadolu'yu
Çukurova ve ötelerine bağlayan bu geçit, tarih
boyunca başlıca akınlara sahne olmuştur.
Bir başka önemli ve
işlek geçit yeri Çakıt Boğazıdır. Burası Gülek
Boğazının 15 km. kadar doğusundadır. Bu boğazl,Seyhan
nehrinin kollarından olan ve şimdi Seyhan Baraj
gölüne dökülen Çakıt Suyu açmıştır. Çakıt Boğazı,
Çiftehan ve Hacıkın demiryolu istasyonları arasında
uzanır. Boğaz dik yamaçlı, eğimli, derin bir vadi
özelliğindedir. İç Anadolu'yu Çukurova'ya
birleştiren yollar bu geçinen geçer. Daha doğuda
Göksun ve Saimbeyli dağlık yerleri Çukurova 'ya dar
ve yüksek geçitlerden dolaşan dönemeçli yollarla
bağlanmıştır.
Toros dağları yaylarının batıdaki devamına gelince:
Bunlar, Antalya körfezinin iki yanında uzanan ve
Göller Bölgesinde birbirlerine yaklaşan dağ
sıralarıdır. Bu iki yakadaki yüksek kıvrım
dağlarının hepsine birden "Batı Toroslar" adı
verilmiştir. Her iki yanda, yani batıdaki Teke
bölgesinde ve Doğudaki İçel bölgesinde devam eden
kıvrımlı - kırıklı yapıdaki dağlardır. Yükseklikleri
çok yerde 2000 - 2500 m., bazı bölümlerinde 3000 m.
ye kadardır. Körfezin batı yakasında Yanartaş dağı,
Bey dağları (3086 m.), Elma1ı dağları, Boncuk
dağı birbirine hemen hemen paralel olarak sıralanır,
daha kuzeyde Katrancık dağı, Eğridir gölü güneyine
uzanır. Bu dağ sıralarının aralarında geniş ovalar
ve derin vadiler yer tutmuştur ki, iç bölgeyi
kıyıya bağlayan yollar buralardan geçer. Bunlardan
Antalya bölgesinin ünlü Bey dağları güneybatı -
kuzeydoğu uzanan kıvrım dağlarıdır. En yüksek yeri
Akdağ doruğunda 3086 m. dir. Sıradağın uzunluğu 50
km, eni 10 km. dir. Bu dağlarda kıvrılmış olarak
ikinci ve üçüncü zaman tabakaları yer tutar. Bolca
yağış alan bu kalkerli dağların üst bölümlerinde pek
çok sayıda irili ufaklı çanaklar vardır. Bunların
bir kısmının içi zaman zaman sularla dolarak çok
sayıda geçici göller belirir. Buzul devrinde
dağlarda buz örtülen de bulunmuştur. Karlı dorukları
yaz boyunca uzaklardan görülür.
Körfezin doğu yakasında birbirine paralel
denilebilecek şekilde, Göller Bölgesine doğru birçok
dağlar uzanır: Akçalı, Geyik, Dede göl Kuyucak,
Erenler dağları gibi. Bunlardan Geyik dağları
2300 - 2600 m.), Göksu’nun iki ana kolu arasından
Beyşehir gölüne kadar uzanan yüksek dağlar
topluluğunun adı olmuştur. Burada birbiri yanında 20
den çok dağ vardır. Bu dağlar çok yerlerinde geçit
vermezler. Sayıları zaten az olan boyun yerlerinin
denizden yüksekliği 1700 m. yi bulur. Buradaki
Beyşehir kasabasını, Akseki üzerinden denize
bağlayan çok dönemeçli bir yoldan başka yol yoktur
denilebilir. Bu dağlık bölgede kireç taşlarının
(kalkerlerin) çok yer tutmasına ve bu dağların yeter
derecede yağış almalarına bağlı olarak, burada pek
çok ve çeşitli karstik şekiller yani düdenler,
obmklar, mağara1ar, yeraltı dereleri, su yutan
delikler, gür kaynaklar gelişmiştir. Burada dağların
üstü çok yerde dalgalı düzlükler ve tepelikler
görünüşündedir. Fakat hemen her yerinde dik ve sarp
yamaçlar da çoktur. www.ekodialog.com
Batı Torosların kuzey taraflarında Sultan dağları
(1500 - 2000m.), 100 km. boyunda ve 15 km. eninde
bir dağ sırasıdır. Birçok yerlerinde billuri
şistelerden kıvrımlı bir yapı gösterir. Üstü
dalgalı, tepelik bir görünüştedir. Sultan dağlarına
batıda Karakuş dağlan, parçalı dağ sıralan halinde
yaklaşır ve takriben Eğridir gölünün kuzeyinde bu
dağlar birbirlerine yanaşırlar.
Bu
bölgenin kuzeyinde "İç Batı Anadolu Eşiği"
adı ile anılan ve bir yandan İç Anadolu Bölgesinin
bu yanını çevirirken, bir yandan da kollar halinde
dağların Ege ve Marmara denizleri kıyılanna doğru
açılarak uzandığı bir bölge olan dağlık arazi yer
tutmuştur. Yaklaşık olarak, içine Afyon Kütahya -
Uşak bölgesi bunlar arasındaki yerleri almış bulunan
ve basık fakat geniş bir yayılış gösteren bu eşik
arazi, 1200 - 1500 m. yükseklikte olup yer yer
yüksekliği 2000 - 2300 m. yi bu,lan dağlar da
yükselir. Bunlardan başlıcaları Murat dağı, Emir
dağıdır. Bu dağlık - eşik bölgede dağların esas
yapısında kıvrımlı kırıkların ve bu arada billuri
şistler alanlarının türlü derecelerden payı
vardır.
Buradan Marmara ve Ege Bölgelerine doğru dağlar
uzanır Başlıcaları Türkmen dağları, Uludağ
(2543 m.), batıya doğru Simav dağları, Alaçam
dağları, Kaz dağı, Kozak dağı, Yunt dağı, Boz
dağlar, Aydın dağlan, Menteşe dağlan ve Honaz dağıdır.
Ancak bu dağların yapılan farklıdır. Bu dağların
çoğu pek eski billuri şistlerden ol_muş, yeni
kmlmalara genİş ölçüde uğramış ve çöken yerler
arasında yükselerek dağ biçimi kazanmış eski
kütleler alanlandır. Bunlardan Ege Bölgesinin
dağlan, burada bulunmuş olan Saruhan - Menteşe
masifinin, Çöken yerler ise bu bölgedeki çöküntü
yerlerinde meydana gelmişlerdir. Çöken yerler ise bu
bölgedeki çöküntü ovalarının ana çizgilerini veren
çöküntü hendekleri olarak belirmişlerdir.
İç
Batı Anadolu eşiğinin doğusunda pek geniş yerler
tutan İç Anadolu' da ise, daha çok, 800 - ı 000 m.
yükseklikte düzlükler, tek tek yükselen volkan
dağlan ve tepelikler yer tutmuştur. Bunlardan volkan
dağlarından ve şekillerinden ayrıca söz
edilecektir.
Kısaca belirtilirse görülür ki, Anadolu'nun kuzey ve
güney bölgelerinde batı - doğu doğrultulu, birbirine
paralel yüksek dağ sıralan uzanır. Bu yüksek dağ
sıralan. sıkışmış bir halde Doğu Anadolu'da
uzandıkları gibi. Batı Anadolu'nun iç bölümünde de
bir dağlık eşik biçiminde yer tutmuş olarak ve Ege
ve Marmara 'ya doğru açılarak uzanan dağlar
bulunmaktadır. Bütün bunların arasında her çeşit
düzlüklerin yaygın olduğu ve tek tek yüksek Volkan
dağlannın sıralandığı İç Anadolu 'yu ve Güneydoğuda
düzlük1erin hakim olduğu ve Karacadağ volkanının
yükseldiği Güneydoğu Anadolu'yu, bir tekne biçimi
gösteren Trakya'yı belirtmek gerekir. Türkiye'de
hemen hemen dağlar kadar yaygın ve önemli yer tutan
ova, plato ve teralarından Akdeniz'e
yeraltındaki oyuklardan ve galerilerden kaçan tatlı
sulardır. Silifke, Antalya çevresi ve Finike'den
Akdeniz'e önemli miktarda tatlı suyun karıştığı
bilinmektedir. Çok gelir getirebilecek satış
değerleri olan turfanda sebze ve meyvelerin iyi
yetişebileceği böyle bir bölgede, sulamada önemi
iyice bilinen tatlı suyun, faydalanılmadan deniz
suyuna durmadan karışması da önlenmesi gereken bir
olaydır.www.ekodialog.com
Memleketimizin her çeşit ekonomi ve yerleşme durumuna
(tarım, endüstri, şehir ve köy yerleşmeleri, enerji
temini...) geniş ölçüde etki yapan yeraltı suyu
faaliyetleri, istikşaf ve planlama çalışmaları
olarak iki safhada yürütülmektedir. Havza, ova ve
tek tek sahalarda yapılan hidrojeoloji
araştırmaları, jeofizik etütler, sondajlar ve
yeraltı sularının rezerv raporlarının hazırlanması
bu çalışmalar arasındadır. Hidroeolojik araştırmalar
yoluyla bir sahanın tabakaları ve bunlar içindeki su
durumu incelenmektedir. Jeofizik etütlerle yeraltı
su durumunda belirsiz kalmış durumlar kesin olarak
ortaya konulmaktadır. Bütün bu etütlerle de verimli
sondajlar yapılması sağlanmaya çalışılmaktadır.
Araştırma sondajları ile su veren tabakaların,
kayaların cinsi, derinlik ve kalınlıkları,
buralardaki su miktarı ve su kalitesi öğrenilmeye
uğraşılmaktadır. Bütün bunların sonucu olarak da bir
sahanın "yeraltı suyu rezerv raporu"
düzenlenmektedir. Böyle bir raporda istikşaf
çalışmalarının yardımı ile bir yerdeki yeraltı
suyunun durumu ve bu suyun hangi seviyelerde ve
yaklaşık olarak ne miktarda olduğu
belirtilmektedir. Planlama dönemindeki çalışmalarda
ise, bir sahadaki yeraltı suyu durumu bütün
özellikleri ile tesbit edilmekte, hidorjeolojik,
jeofızik ve sondaj ekipleri birlikte
çalışmaktadırlar. Bütün bu çalışmalar sonunda
yeraltı suyu rezervlerinin bulunduğu alanlarda, bu
rezervden faydalanarak gelişme imkanları
belirtilmektedir. Başlangıçtan bugüne kadar
Türkiye'de yaklaşık olarak, 530 bin km2 lik sahanın
hidojeolojik etüdü yapılmıştır. Planlama
dönemindeki çalışmalar ise, takriben 20.000 km2 lik
yerleri içinde toplamıştır. Bütün bu çalışmaları
belirtecek şekilde, Türkiye'nin küçük ölçekli bir
"yeraltı suyu araştırma faaliyetleri haritası" DSİ
tarafından yayınlanmıştır. Bu küçük haritada etüt
yapılan yerlere bu sahalardaki yeraltı suyu
rezervleri gösterilmiştir. Sözgelişi, Kırkşehir
ovası rezervi 3x106 m2 olarak
ifade edilmiş, yıllara göre planlanmış hidrojeolojik
araştırma sahaları belirtilmiştir.
|
|