|
TÜRKİYE'NİN KAPLICALARI VE MADEN
SULARI
Türkiye, birçok doğal zenginliklerinin yanında,
sayılan yüzleri geçen sıcak sulara (kaplıca, Ilıca,
çermik), içmelere ve maden sularına da sahiptir.
çoğunca birbiri yanında ve bol akımlı kaynaklar
halinde yüze çıkan bu suların sağlık ve turizm
ekonomisi bakımından büyük değerleri vardır.
Memleketimizin birçok yerlerinde böyle su
kaynaklarının bulunuşu, jeolojik yapı ve arazi
oluşmasına bağlıdır. Türkiye'de yakın bir geçmişte
önemli ve geniş ölçülü volkanik olaylar meydana
geldiği gibi, yerkabuğu hareketleri nedeni ile derin
kırılmalar ve çatlamalar da olmuştur. Neojen ve
kuatener ( Dördüncü zaman) volkanizmaları sırasında
en çok andezitik lavlar ve tüfler, Daha sonra da
bazalt ve başka dış püskürük maddeler meydana
çıkmıştır. Memleketimizin birçok yerlerinde
belirmiş olan sayısız denilecek kadar çok sıcak
sular ve maden sulan kaynaklan bu dönem
volkanizmasının oluşması ile yakından ilgilidir.
Bunun için böyle sular, volkanik bölgelerle yeni
kırılmalara uğramış arazide çok bulunmaktadır.
Türkiye'de kaplıca ve maden suları, çoğunca, dağlık
arazide ve volkanik olaylara yer vermiş
alanlardadır. Sağlık ve turizm bakımından önemli
olan böyle yerlerden gereği gibi faydalanmak, o
türlü yerlere uzanan iyi yolların varlığına
bağlıdır. Bu sularımızdan her biri, çıktığı yerde
büyük değer taşır, şifa verici etkilerini bu çıkış
yerlerinde gösterirler. "Şifalı su" sözünden tedavi
değeri bulunduğu denemelerle ortaya konulmuş olan
doğal sular tarifi ile anlaşılır başka bir deyişle
şifalı su, bir yerde tabiata bağlı özellikler
kazanmış bulunan ve kendi bileşiminde. herhangi bir
değişiklik yapılmadan şifa verici etkileri bilinen
hidromineral kaynaklar olarak anlaşılır.www.ekodialog.com
Yerin çok derinlerinde nötron ve proton halinde
bulunan parçacıklar, rastladıkları madenleri
değiştirir, onların birçoğunu radyoaktif yapar,
yeryüzünde bulunmayan ve uzun süre duramayan
cisimleri meydana getirirler. Yerüstünde, olağan
olarak, rastlanmayan bu cisimleri ancak kaplıca ve
maden sulan kaynak yerlerinde bulmak mün1kün olur.
Böyle kaplıca suları, yerin üstüne çıktıktan bir
süre sonra bu özelliklerini kaybederek normal
eriyikler haline geçerler. İşte bu nedenle kaplıca
ve maden suları, ancak dipten yerin üstüne
çıktıkları yerde kullanılırsa. faydalı
olurlar.
Buna göre, kaynaklar şeklinde yüze çıkan bu suları,
bütün doğal özelliklerini kaybetmeden, yerinde
kullanmak kaplıca tedavisinin esasıdır. Bunun için,
bu kaynakların sularının dışardan gelen sularla
karışmaması, içindeki gazların kaybolmamasını temin
etmek ve su miktarının mümkün olduğu kadar kaybına
meydan vermeden bir araya toplayarak çoğalmasını
sağlamak gerekmiştir. Bunlara dikkat edilirken,
kaplıca suyunun sıcaklığından ve madeninden bir şey
eksilmemesini, yani suyu muhafaza altına alarak
kaynadığı yerden geldiği gibi kullanılmasını temin
eden işleri yapmak lazımdır. İşte bütün bu işlere
"kaplıca sularının kaptaj işleri'" denir.
Günümüzdeki düşüncelere göre, kaplıca tesislerinin
mümkün olduğu kadar bu doğal sıcak sular üzerine
kurulması, bu mümkün değilse buraya en yakın yerde
yapılması, suların özelliklerinin kaybolmaması
bakımından gereklidir. Kaptaj işleri çok dikkat ve
inceleme ister. Çünkü, daha çok su elde etme
düşüncesi İle yanlış kazılar yapılırsa, kaynak
sularının kaybolması tehlikesi veya hiç olmassa
bozulmaları mümkündür. Kaplıcalarımızın ve maden
sularımızın bir kısmında iyi kaptajlar yapılmıştır
ki, Bursa ve Yalova kaplıcaları İle Kızılay'ın
işlettiği Afyonkarahisar maden suyu bunlardandır.
Kaplıca ve maden suları içindeki madenler, organizma
tarafından hiç yadırganmadan benimsenir ve şifa
verici etkileri de yerüstündeki cisimlerden çok
farklı olur. Bunun içindir ki, böyle suların insan
sağlığına olan şifalı etkileri pek eskiden beri
görülmüş, bu kaynaklardan faydalanılmıştır.
Türkiye'de böyle suların sayısı pek çok olan yerlere
dağılmış bulunduğu düşünülürse ve bunlardan en iyi
şekilde ancak yerinde faydalanılacağı göz önüne
alınırsa, memleketimizin her bölgesindeki
gelişmelerde önemleri daha iyi belli olur.
Türkiye'nin kaplıca ve içmeleri, kimyasal bileşim
bakımından çok çeşitli ve zengin oldukları gibi,
radyoaktif özellikleri de daima dikkati çekmiştir.
Gerçekten, memleketimizde hemen her çeşidi ile ve
bazı hallerde de birbirlerine yakın özellikte
bikarbonatlı sular, sülfürlüler, sülfatlılar,
klorürlüler ve madeni nispeten az sular vardır. Bu
sular, yerin çok derinliklerinden geldikleri için
sıcaklıkları fazladır. Bursa kaplıca sularının bir
kısmı 80° C dan çok sıcak, bir kısmı 60-65°, Gönen
kaplıcası 77° C gibi. Bu arada sıcaklıkları 30 - 50°
C arasında bulunan, bazı yerde daha az sıcak olan
kaplıca (ılıca) suları da çoktur. Kaplıca sularından
40° den fazla olanlarına "çok sıcak", 35 - 40°
olanlarına "sıcak", 25-35° olanlarına "ılık", 20-25°
olanlarına "serin", 20° den aşağı olanlarına "soğuk"
kaynaklar denir
Çok sıcak sular. sönmüş yanardağların yakınında
çıktığı gibi. kırılma yerlerinde de görülür.
Sözgelimi; Denizli ovasının yanlarındaki sıcak
sulardan Kızıldere kaplıcası 88° C. çamaşırlık
kaplıca kaynağı 97° C sıcaklıktadır. kaynakların bu
sıcaklığı köklerinin yaklaşık olarak 3000 m.
derinliklerde bulunduğunu ifade eder. Sular vücuda
tatbik olunabilecek sıcaklıkta bulundukça, oldukları
gibi kullanılır. Fakat Üşütecek kadar soğuk veya
dayanılamayacak kadar sıcak olurlarsa, bunları
gerektiği ölçüde ısıtmak veya biraz soğutmak icap
eder. Kaplıca sularının normal sulara göre daha geç
soğuduğu görülmüştür, Bunun nedenini bu sulardaki
tuzların tamamıyla iyonize olmuş bulunmaları ve
kolloidal halde olmalar yüzünden, çok madenli su
gibi sıcaklığı iletme özelliğinin azalmış olmasına
bağlayanlar vardır. Kaplıca sularının bu özelliğine
bağlı olarak normal sularda 48° den fazla
Sıcaklıktaki suya girmek pek mümkün olmadığı halde.
Kaplıcalar da 55'deki sulara girmek mümkün
olmaktadır. Anadolu' da alışılmış olarak böyle sıcak
sulara yavaş yavaş girer girdikten sonra da
kımıldamadan dururlar. Bunun nedeni kaplıca
sularının sıcaklığı güç iletmeleri yüzünden,
insanın bu su içine girince cildin 35,5° C olan
sıcaklığı ile suyun 55° C sıcaklığı arasındaki
ortalama ile deri etrafındaki suyun sıcaklığı 45° C
da inmekte olmakla açıklanmaktadır. Deriye dokunan
suyun biraz ötesinde 55' lik su bulunduğundan. çamur
tedavisinin 50-60° sıcaklıkta yapılabilmesi bu
sebepten mümkün olmaktadır.www.ekodialog.com
Sıcaklıkları ve çıkardıkları su miktarı mevsimlere
göre değişmeyen bütün bu suların kimisinin çok
derinlerden geldiği ve ilk defa atmosferdeki su
dolaşımına katıldığı ileri sürülmüştür ki bunlara
juvenil sular (henüz güneş görmemiş sular)
denilmiştir. "Magmatik sular" adı ile de
anılan böyle sular çok derinlerden gelir yüksek
derecede sıcak olur ve içlerinde erimiş halde çok
sayıda madeni maddeler bulunur. Bu suların bir kısmı
ise atmosferdeki ve yerin üstündeki suların çok
derinlere sızma imkanları bularak sıcaklığı artmış
ve sonra türlü nedenlerle yeniden dışarı çıkmış
sulardır ki bunlara da vados sular (güneş
görmüş sular) denir. Yerin derinliklerine inildikçe,
ortalama bir değerle, her 30 m. den 1° ısı
arttığından bu sularında çok derinlere sızmaları
ile sıcaklıkları artmıştır. Böyle volkanik bölgelere
ve yerkabuğunda kırıkların bulunduğu yerlere tekabül
etmek üzere bu sular kaplıca suları olarak yeniden
yüze çıkmışlardır. Bunlar arasında çok sıcakları
vardır. Ancak. çok sıcak ta olsalar. Kaplıca suların
hangisinin juvenil ve hangisinin vados kökünden
geldiği kesinlikle bilinmemektedir.
Kaplıcalarımızın, çok yerde birbirinden farklı
özellikleri vardır. Az derinlikte renksiz olan bu
sular, banyo ve havuzda yeşilimsi görülür, içine
bazı parçacıklar karışmışsa bulanık olabilir, dışarı
çıkınca gazlarından bir kısmını kaybettiğinden her
suda az çok bulunan demirin okside olması ile
kırmızımsı bir görünüş de alabilir, üzerinde
köpüklenme de olur. Bazı kaplıca sularımız sabunlu
gibi kaypaktır. Bunlar, içinde madenleri ve
özellikle kalsiyumu az olan veya silikatlı olan
sulardır. Kaplıca ve içmelerin çoğu kokusuzdur.
Fakat geçtikleri yere göre bazı kokuları
taşıyabilirler. Kokmuş yumurta kokusundan olan
kükürtlü sular gibi. Kaplıca ve içmeler, içlerindeki
madenlerin tadını verirler. Asit karbonik yakıcı,
sodyum klorürlüler tuzlu, sodyum sülfatlı ve
magnezyumlu sular acı olur. Kükürt kokulu suların
içilmesi hoş değildir. Sodyum ve magnezyumlu sular
bulantı verir. Suların asitlilik iyoniğini bilmekle
beraber, ne dereceye kadar asit veya alkalin
olduklarını anlamak mümkün olur ki, bu da pH
değerinin belirtilmesi ile anlaşılır. pH değeri 7
den fazla olanlar alkalin, aşağı bulunanlar asit
sayılırlar.
Kaplıca sularımızın, çeşitli derecelerden,
radyoaktiviteleri vardır. Sularda madenlerin
iyonize halde bulunmaları, kaplıcaların başta gelen
özelliğidir. İyon halinde bulunan cisimler organizma
ile daha kolay kaynaşabilirler. Atom
çekirdeklerinin parçalanması ile tane ve dalga
halinde ışınlar yayınlanmasına radyoaktivite,
denilmektedir. Bu ışınlar, organizmaya önemli etki
yaparlar. Radyoaktif cisimler, yeryüzünün her
yanında dağınık olarak bulunduğundan, her kaynakta
az çok vardır. Fakat kaplıca ve içmelerin suları,
daha uzun yollardan geldiklerinden ve daha çok maden
yaladıklarından daha fazla radyoaktiviteli olurlar.
Belli başlı radyoaktiviteli cisimler uranyum,
toryum ve aktiniyum'lardır.
Uranyum ve ondan doğan cisimler
grubunda radyum ve emanasyon'u bulunur. Radyum,
alkalen topraklardan olup, 2-3 bin yılda büyük bir
enerji ve sıcaklık yayarak kendi kendine yok olur,
böyle parçalanarak yok olurken de a, b, y adları
ile anılan ışınları yayınlayarak yeni birtakım
cisimler doğurur. Radyum atomu parçalanırken, bir
yan a ışını (helyum iyonlarından oluşan ve pozitif
elektrik taşıyan taneler) çıkar, öte yandan da gaz
halinde emanasyon denilen cisim doğar. Sözü geçen b
ışını ise, negatif elektrik taşıyan eletronlardır.
Burada y ışınına gelince, bu dalga olup, röntgen
ışınından sonra en küçük dalga 00yundadır.
Emanasyon, radyumun parçalanmasından doğmuş gaz
halinde. bir cisim olup. hayatı çok azdır ve 21
günde yok olur. Kaplıca ve içmelerde bu cisimlerin
emanasyonları bulunur. En çabuk yok olanı, en fazla
radyoaktiviteli demektir. Tedavide asıl bir dakikada
gele o emanasyon miktarının önemi vardır.
Kaplıcalarda emanasyon ya gaz halinde çıkar veya su
içinde erimiş olarak bulunur.
Türkiye'nin kaplıca ve içmelerinden. çok eskiden
beri faydalanılmış olduğu, günümüze kadar kalmış
eski kaplıca tesislerinden ve bunların
yıkıntılarından anlaşılmaktadır, Kaplıca ve içme
tedavisi o derece önem kazanmıştır ki, bu alanda
balneoloji adı ile bir 'bilim gelişmiş,
uygulamaları da balneoterapi (kaplıcalarından
yararlanılarak hastalıkları iyileştirme) adı altında
toplanmıştır. Bütün bu sularımızdan "dı1tan tedavi"
ve "içten tedavi' olmak üzere başlıca iki tarzda
faydalanılmaktadır. Dıştan tedavide su banyosu, duş,
buğu banyosu, çamur banyosu şekillerinde
faydalanılır. İçten tedavide ise memleketimizde içme
adı ile anılan yerlerde, çoğunca bu suları belli
birtakım ölçülerde içerek şifa bulma tarzında
faydalanılır.www.ekodialog.com
Memleketimizin birçok kaplıcalarında
büyücek bir havuz. Kimisinde de daha fazla sayıda
havuz vardır. Bu havuzlar, hemen her yerde. kap!ıca
sularının kaynadığı yerin hemen üstüne veya yanına
yapılmıştır. Tek havuzlu kaplıcalarımızda birer saat
ara ile veya günün birer bölümünde kadınlar ve
erkekler tedavi görürler. Bu havuz1ann sulan günde
en çok 2 kere boşaltılır ve yine doldurulur. Bir
kısım kaplıcalarımızın özel banyoları da vardır.
Bunların bir kısmı çimento havuzcukları halindedir.
Ege, Marmara ve İç Anadolu ile Doğu Anadolu
kaplıcalarının çoğu böyledir. Türkiye'de kaplıca
suları, madenler gibi göz önüne alındıklarından
devlet malı olup, çoğunlukla kişilerin
işletmesindedir. Sayıları bugün çok olan böyle
işletmelerde her türlü sağlık şartlarını iyice
yerine getirmek, buralara iyi eğitilmiş hizmet
personeli yerleştirmek barınma yerlerini (otel
motel pansiyon...) kaplıcalığa uyar şekilde sağlamak
kaplıca yerlerine rahat ulaşma imkanlarını temin
etmek (yol, taşıt) başta gelen işlerdendir.
Kaplıcacılık, üzerinde çok ve incelikle durulması
gereken bir memleket varlığının kaynağıdır.
Gerçekten yerin derinliklerinden gelen ve çeşitli
kimyasal ve fiziksel özellikleri bulunan şifa verici
su lanmızdan yararıanıhrken. ölçüyü birinci derecede
göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Çünkü kaplıca
kaynaklarının hemen yanına ve eski kaplıcaların
yerine kurulması düşünülecek büyük ve modem banyolu
otellere yatırım yapılırken böyle yederdeki kaynak
sularının artırılması gerekecek ve "kaplaj"'
a (su derleme işlerine) başvurmak icap edecektir ki
bu iş çoğunca birtakım problemler ortaya
çıkarabilir.
Çünkü, böyle bir halde çıkan suyu bir depoda
biriktirerek otellere dağıtmak, olayı
çözememektedir. Bu türlü sağlık verici suların yer
üstüne çıkış noktalarında yapılacak değiştirmeler ve
bu arada ölçüsüz yapılmış kaptajlar, suyun
özelliğinin kaybolmasına veya hiç olmazsa
etkilerinin azalmasına yol açabilir. Suyun birikmesi
ve bekletilmesinde kapılıca suyunun bileşim
bakımından değişikliğe uğramasını asgari derecede
tutabilmek ve çıkıştan itibaren hastaya uygulanacak
yere kadar geçen zaman ve mesafenin, suyun şifa
verici değerli Unsurlarının kaybolmamasını sağlamak,
kaptaj tekniğinin başta gelen yönüdür. Bunun için
yeni tesislere kavuşurken kaplıcalarımızda bu
ölçütleri aşmamak ve tabiatı, mümkün olduğu kadar,
zorlamamak gerekir. Öte Yandan, bu tesislerin
yapılması sırasında binaların yerinin az rüzgar
tutan yerlerde Ve biçimde inşa edilmesi. bölgenin
iklim esaslarına göre yapı tarzının ve bu arada
pencerelerin. sağlık durumu birinci derecede göz
önüne alınarak yapılması icap eder.www.ekodialog.com
Memleketimizde çeşitli hastalıklara (Özellikle
romatizma, nevralji, polinevrit, artoz, siyatik,
gut, bazı felçler, kadın hastalıkları, deri
hastalıkları, nevrasteni. dimağ yorgunluğu mide
hastalıkları karaciğer hastalıkları. bağırsak
hastalıkları. idrar yolu hastalıkları) şifa verici
olan büyüklü küçüklü, kimisi modem tesislerle dolu,
kimisi sade Ve küçük ölçülü faydalanma yerine sahip
o/an çok sayıda kaplıca Ve içme/er vardır. Bun/arın
bazısı düzgün ve işlek yollara yakındır. Birçoğu
dağlık yerlerdedir. Hepsi, ayrı ayrı, sağlık ve
turizm bakımından büyük değer taşırlar. Bunların
hepsini burada ayrı ayrı belirtmek bu eserin
çerçevesini aşacağı için, sadece belli
başlıcalarından söz
edilecektir. Bu kaplıcaların en çok Ve sık olduğu
yerler Bat! Anadolu, Samsun ile Adana arasına
çekilecek bir hattın" her iki yanındaki birçok
kaplıcalar, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki tek tek
kaplıca ve içmelerdir.
Yalova, Bursa kaplıcaları:www.ekodialog.com
Türkiyenin ilk modern termal
istasyonu olarak burada önce. Yalova kaplıcalarından
söz edelim. Bu kaplıcalar İstanbul ilinin Yalova
ilçesine 10 km. uzaklıktaki Gökçedere Yakınında.
ağaçlıklar arasındadır. Eski çağlardan beri
faydalanılmış bir kaplıcadır. Cumhuriyet devrinde Ve
Atatürk zamanında bugünkü modern durumuna
getirilmiştir. Otellerinde 520 yatak vardır. Kaplıca
kaynaklarından bol su çıkar, Sıcaklıkları 48 - 62°
C, bileşimi Sodyum, sülfatı oligo - metaliktir.
Sayılan fok olan Bursa kaplıcaları da Türkiye'nin en
çok ziyaretçi çeken yerleridir. Bu kaplıcalardan bir
kısmı Bursa şehrinin Çekirge semtindedir. Burada
çok sayıda konaklama yerleri ve modern tesisler
vardır. Bunlar arasında Osmanlılar zamanından kalma
kaplıca yerleri de bulunmaktadır. Cumhuriyet
devrinde yaptırılan Çelik palas'ın banyoları da
Çekirge semtinin şifalı sulan ile beslenir. Çelik
palas'ın büyük havuzu tarihi Türk banyolarının
tipik bir örneğidir. Çekirge semtinde termal tedavi
yapan Askeri Hastane de yurdumuzun, termal tedavi
cihazlan bakımından en zengin işletmelerindendir.
Buradaki suların sıcaklığı 45° C, bileşimi kalsiyum,
sodyum, bikarbonatlı, oligo - metalik, radonludur.
Bursa şehrideki kaplıca gruplarından biri olan
Kaynarca - Yeni Kaplıca'nın sulan granit
kayalarının çatlaklarından çıkar. Bu suların
sıcaklığı 83° C dan çok, bileşimi sodyum,
bikarbonatlı, kükürtlüdür. İki tarihi havuz, özel
banyolar ve buğuluk vardır. Yeni Kaplıca,
Türk termalizm mimarisinin tipik tarihi bir
örneğidir. Çinilerle süslü geniş ve yüksek kubbesi,
8 kemer üzerine kurulmuş banyoları bu Türk eserinin
özelliklerindendir.
Bursa’nın Bademli bahçe kaplıcaları
adı ile anılan kaplıca yerleri, "Kükürtlü
Kaplıcası", "Kara Mustafa Kaplıcası" ve başkaları
vardır. Bunlardan Kükürtlü Kaplıcası Bursa'nın
tarihi ve önemli kaplıcalarından biri olup güzel
Türk eserlerindendir. İki büyük havuzu ve 80 kadar
banyosu vardır. Memleketimizin kaplıcalarındaki
sıra banyoların tipik örneği buradadır. Suyun
sıcaklığı 82° C, bileşimi sodyum, bikarbonatlı,
kükürtlüdür. Değerli Türk eserlerinden biri de Kara
Mustafa kaplıcalarında görülür. Burada tarihi değeri
olan bir havuz, 6 özel banyo vardır. Suyun sıcaklığı
53° C, bileşimi sodyum, bikarbonatlı, radonludur.
Bursa'nın bir kaplıcası da Eski Kaplıca'dır.
Türkiye'deki en eski kaplıca tesislerinden biri
olup. basık kubbelidir. Suyun sıcaklığı 45° C,
bileşimi kalsiyum, sodyum, bikarbonatlı, oligo -
metalik, radonludur.
Bursa şehri dışında fakat bu il içinde de kaplıcalar
çoktur: Başlıcaları Gemıik Kaplıcası, Oylat
Kaplıcası (İnegöl ilçesinde), Armutlu
Kaplıcası (Gemlik ilçesinin Armutlu bucağında),
Mustafa Kemalpaşa Kaplıcasıdır. Gemlik
kaplıcası eski eserlerden olup, deniz kıyısına yakın
bir yerde, konaklama, yerleri, havuzu, 16 özel banyo
olan bir şifa kaynağıdır. Suyun sıcaklığı 36° C,
şifalı suyun grubu kalsiyum karbonatlıdır. Oylat
kaplıcası İnegöl'ün Saadet köyünde olup, orman.
içinde, güzel manzaralı ve 840 m. yüksekliktedir.
İki havuzu. 6 özel banyosu ve fizik tedavi enstitüsü
vardır. Suyun sıcaklığı 40° C, şifalı suyu grubu
kalsiyum, sülfatlı, bikarbonatlıdır.
Bursa'nın Tahtaköprü bucağına bağlı Çitli köyünde,
İnegöl' e 12 km. uzaklıktaki madensuyu, hem yurt
içi, hem de yurt dışında önemi bilinen bir şifalı
sudur. 120 yıldan beri işletilir. Mide, karaciğer,
safra kesesi ve idrar yollan hastalıklarına şifa
verici değerdedir. "Çitli Madensuyu" adı ile
anılan bu suyun sıcaklığı 15° C, pH değeri 6,8 dir.
24 saatte 5000 litre kadar tutan bir verimi vardır.
Şifalı suyun grubu sodyum, bikarbonatlı,
karbogazöz'dür. Bu şifalı suyun değeri, dış
memleketlerde de anlaşılmış, 1855'den beri katıldığı
milletlerarası yarışmalarda 9 defa madalya
kazanmıştır. Türkiye'nin büyük şehirlerinde şişelere
doldurulmuş olarak satılır.
Bursa'nın Soğukpınar bucağında
Çaybaşı köyü yakınında benzer özellikte başka maden
suları daha vardır ki, "Uludağ Maden Suları"
adı ile anılır. İçimi hoş ve güzel bir sofra suyu
olan bu maden sularının şişeleme tesisi vardır.
Afyonkarahisar maden suyu:
Türkiye'nin ünlü maden suyu işletmelerinden biri "Afyonkarahisar
Kızılay Maden Suyu"dur. Afyon'un 22 km.
kuzeyinde ve 1000 m. yükseklikteki bir yerde çıkan
bu şifalı sulardan, eski çağlardan beri
faydalanılmış olduğu kazılardan anlaşılmaktadır. Bu
şifalı kaynağın maden suyu şişeleme işletmesi olarak
yararlanılmasına 1906 da başlanmış ise de, asıl
modem tesisler 1926 da Kızılay Derneğince
yaptırılmıştır. Şifalı suyun grubu sodyum,
bikarbonatdır. Bu suyun çok sayıda kaynakları
vardır ve tekniğine uygun bir kaptajı bulunmaktadır.
Suyun sıcaklığı 16° C, pH değeri 6,6 dır. Bu işletme
Türkiye'nin en büyük maden suyu şişeleme işletmesi
olup, maden suyu ve maden suyu sodası halinde yılda
30-40 milyon şişe elde olunmaktadır. Mide
rahatsızlıkları, karaciğer ve safra yolları,
bağırsak ve böbrek rahatsızlıklarına karşı şifa
vericidir.
Yozgat ilinde
birkaç kaplıca vardır ki, başlıcaları Sarıkaya
Terzili ve Sorgun Yeşilova kaplıcalarıdır.
Sarıkaya ilçesindeki kaplıcadan Eskiçağdan beri
faydalanılmıştır. Konaklama yerleri (200 yatak), iki
havuzu vardır. Sıcaklığı 45°C dır. Sorgun
ilçesindeki kaplıcada bu eşletmeye bağlı konaklama
yerleri (60 yatak), havuzlar \re özel banyolar
vardır.www.ekodialog.com
Tokat'ın başlıca kaplıcası Sulusaray kaplıcasıdır.
Sıcaklığı 50°C olan bu kaplıca, Eskiçağdan beri
faydalanılmış bir şifa kaynağıdır. Konaklama
yerleri (80 yatak), havuzlan ve özel. banyoları
vardır.
Çorum'un başlıca şifalı kaynağı Figani kaplıcasıdır.
Mecitözü ilçesindeki bu kaplıcadan milattan da
önceleri yararlanıldığı anlaşılmaktadır. Kaplıcanın
bir oteli (50 yatak), havuzu, özel banyoları vardır.
Sıcaklığı 36°C dir.
Amasya'nın başlıca şifalı suları Hamamözü kaplıcası
ile Kahramanlar içmesi'dir.
Birincisinde türlü konaklama yerleri (200 yatak),
havuzlar ve banyo yerleri vardır. Sıcaklığı 38°C
dir. İçmesi, mide rahatsızlıklarında şifa
vericidir. Bu kaplıcalarının 1 km. yakınındaki
Kahramanlar içmesi, mide ve bağırsak hastalıklarına
iyi gelmektedir.
Samsun'un başlıca şifalı su kaynakları havza
kaplıcaları ile ladik kaplıcasıdır.
Havza ilçesinde yan yana üç yerden çıkan sıcak
suların (55) bulunduğu yerde üç hamam vardır. Bu
kapbca1ar sularından Eskiçağdan beri
faydalanılmıştır. Hamamların çoğu Selçuklulardan
kalmadır. Burada çok sayıda temiz oteller vardır
(200 yatak). Su sodyum, bikarbonatlıdır. Ladik
kaplıcası da pek eskidir. Konaklama yerleri (100
yatak), havuzları, banyoları vardır. Kalsiyum,
bikarbonatlıdır. Sıcaklığı 36°C dir. Kaplıcada,
sıcak suyun hemen yanında Kızgözü denilen soğuk bir
kaynak da vardır. Ladik kaplıca sulan, madeni az,
çelikli bir su olup, sinir rahatsızlıklarına ve
çocuk felçlerine şifa vericidir.
Kaplıca ve içmelerin toplandığı yerler arasında
Adana, İçel, Hatay, Malatya, Diyarbakır ve Elazığ
illeri de vardır. Bahçe ilçesindeki Haruniye
kaplıcası ile Ceyhan'ın sulucadere Kozan'ın kodas ve
Adana'nın Kurttepe içmeleri tanınmıştır. Harun;ye
kaplıcası (33)., Düldül dağı eteğinde ve Ceyhan
nehri kenarında bir mağarada kaynamaktadır. Burada 4
kaynak vardır. Sular tabii bir havuzda toplanır.
Giresun' da birçok içmeler ve bu arada
Şebinkarahisar maden suyu vardır.
İdrar yolu rahatsızlıklarında çok şi fa verici olan
bu suyun (18°C) bulunduğu yerde şişeleme tesisleri
bulunmaktadır.
Trabzon'da çeşitli içmeler vardır.
Bunlardan biri Kisarna (şimdiki adı Bengisu) maden
suyudur (ISOC). Yurdumuzda tanınmış maden
sularından biridir. Kaynakta şişeleme tesisleri
bulunur. İçimi çok güzel bir maden suyudur. Rize'nin
Küçükçayır köyündeki içmeler (ISOC), konaklama
yerleri vardır.
Sivas ilinde bol sulu kaplıcalar ve içmeler çoktur.
Bunlardan Yıldızeli ilçesindeki Sıcak Çermik
kaplıcası (43°C konaklama yerleri, havuzlan, özel
banyoları var), Suşehri ilçesindeki Akçaağı i
kaplıcası(43°C, konaklama yerleri, havuzları var),
Kangal ilçesini Balıklı Çermik kaplıcası (36°C,
konaklama yerleri, havuzlan var) söylenebilir.
Erzurum ili, kaplıcaları ve içmeleri bol bir
bölgemizdir.
Bunlardan iki kaplıca bu bölgede çok tanınmıştır:
Ilıca kaplıcası ve Pasinler kaplıcası. Erzurum
şehri yakınındaki Ilıca kaplıcası (38°C), bol sulu
kaynaklan, konaklama yerleri, havuzlan ve özel
banyoları ile birçok ziyaretçi çeker. İçinde karbon
hidrojen bulunan dünyanın nadir kaplıca
sularındandır. Pasinler kaplıcası (suyu 40°C) ise
Hasankale kasabasındadır. Çok eski
kaplıcalarımızdan biridir. Sular burada birçok
yerlerden kaynar. Konaklama yerleri, havuzlan, özel
banyolan vardır.
Kars ilinin de şifalı kaplıca ve içme suları vardır:
Kuzganlı, Gazlı Cocorta, Karaurganlı kaplıca ve
içmeleri. Bunlardan Sarıkamış'ın Karaurganlı içmesi
(9°C), konaklama yerleri ve içme çeşmeleri bulunan
bir şifa kaynağıdır. Mide rahatsızlıklarına iyi
gelmektedir.
Ağrı ilinde ise Diyadin Kaplıcaları,
birçok tesislerin kurulabileceği önemli kaplıca
sahalarımızdan biridir. Burada sıcaklıkları 40°C ile
60°C arasında değişen birçok kaynaklar çıkar. Bu
geniş kaplıcalar alanındaki konaklama yerlerinde 100
yatak vardır.
|
|